28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

I binbir yüzünü öğrenmenin hazzını çalıyor yaşamımızdan. Sarunm giderek bıı yalnızkklanmtzı daha çok müzikle, şiirle, öykü ve romaııla, kalan doğayı clden kaçırmamaya çabalayarakkapatmak zorundayız. Gelecek kuşaklara doğayı nasıJ bırakacağız bilmem! Karanhğın Günunün anlatta ktşisı Nesli, yetışkın ıki çocuk anncsi bir romana. Kuman boyunca üçfarklı çevreyle karşılaşıyoruv Yazar anlatıcımn (Neili'nin) sanatçı arkadaşlan. Nedi'nin kızı Bılge nedenıyle genç kusak ve hem en etkıleyen büliim olan Nedi'nin bir hastanede kalan yaşlı annesı ve orada yaşananlar... Anne'nın gençlik yılları, Nesli'ntn çocukluk amları... Görüynmz kı, toplumsal sorunlan bıreyden harekeUc irdclcyerek bıreyın bilinçattına inmeye çalışıyorsuttuz.. 'Karanhğın Günü' üzcrine açıklamalar yapmak onu daraltmak anlamına gelecek. Yazarı ben olsam da neyi nasıl yaptığımı sergilemem olanaksız. Bırçok yöntemden yararlandım. Bilinç akışını, psikanalizin bir biçimini, özellilde özgürleştirici dili ve kurguyu içeriğin gerekscdiği ölçüde çeşitlendirdim. Âyruntılara girerek Kİmseve kopya vermeyeceğim ama zamanı kullanış biçimim oldukça düğümlü, onu biraz açabilirim. Romandaki zaman kavramı, "eriyik zaman" dediğim şey için kaymalar ayarladım. Zamanın toprakaltı ve üstü, kötc ve gövdesini bir ağaç gibi de düşünebiliriz. Kimi yapraklar, içindeki insan malzemesinc göre, Yıldız'ın davetindcki bölümler gibi groteske varan rcsimlerle anlatılır. Işık ve gölge, lcke ve karanlık. Karanlığı kazırsan altından çıkan mavidir. Her şey birbirini beslcr; ölünı dirimi, dirimse ölümdür şimdiden. Bekir Yddız, insana 'yürüyen toprak' derdi. Üst üste bindirilmiş, katmanların karmaşasıyla yoğunlaştırılmış zamanbellek. Mekânlan potaymış gibi düşündüm, pota, dünya, kainat felek, evren, olabilir. Dünya, Küredir. Kişilcr, olaylarsa birbiri içine geçmiş, eriyik zamana taşacak potanın kıyılanna bulaşacaktır; çiçek dürbü nünün parçaçıklarından örülü her biçim kımıldaKtır. Roman biraz da "mixed metaphor" değil nıidir zaten! Bilmem anlatabildim mi! "Bu roman geleneksel olandan baska her şeydir" diyordu T. S. Halman. parıp almış ve romanı doğıırtmustu, doğan bebek tözüydü romanın; kenuisi kendisine taçtır. Anayla ananın doğurduğu kızı gibidir. Yazar da, Neslihan'ın tüm muhalefetine karşın, kızı annenin kaderine doğrırçekmiştir. Roman boyunca, (sabah sekiz akşam sekiz on iki saat) oturduğu yerden kalkamaz Ncslihan. Annesinin koltuğuna kih'tlenmiş, bir kirli aynadan (balkon kapısı) dünyanın sırlarını seyreder, toplumun ilerlemesini bekler, onu akşam sekizde gelip yerinden kaldıracak olansa istemeaiği Kocasıdır; çünkü toplum anamn miras bıraktığı erkek egemen toplumdur hâlâ; bu toplumun nasıl bir şey olduğu ise en çok Yıldız'ın evinde toplanmış aydın konuşmalarından belli olur. Annelerin kızlannı ve dolayısıyla toplumu kilitlemiş olmaları da, kadının tarihi durumunu sergiler. Ölümse kapıda beklemektedir, bir yalan paketi olarak, güvenlik ve kapıcı olarak. Kara kaplı muhtıra'nın annenin kutsah olduğu anlaşıhyor. Ama Neslihan'ın, annenin libidal topografisini bulaeağını sanarak (belki de babasının arkadaşı Cemal Efendi'den kuşkulanarak) koşup aldığı kutsal, bomboştur. Bomboş, gülünç ve suçsuz bir hayattır içindeki! Tıpkı apartman karanlığı gibi, Neslihan'ın karşısına çıkan hep boşluk, hiçliktir; orta sınıf bir ailenin kof çırpınışlar içindeki kadınhk hayatıdır. 1930 yıhnın Neslihan'a gebe kaldığı yıl olduğu anlaşılır oradan. Defterin başka işlcvleri de var tabii. Musevi nıatbaa sahiplerinin bozuk Türkçesiyle yazılan yerli malı kavramı, yakın tarihin ticaret burjuvazisini ve öteki tarihsel ipuçlarını içermcsi 1930 dolayları. Karanlıg'ın Günü'nde belırgın tkı anlatttn var Gerçek ve gerçckmtü... Belirgin olarak evet sevgili Oran, gerçekçi (yansıtma) ve gerçekustü anlatım teknikleri denilebilir. Ancak bu ölçütlere sığdığını söyleyemem romanın. Yazar kendini sonuca taşımış olan tüm basamakları açıklamah mı emin de değilim! Adorno, "Bfiylece her okur o sürect ızleyebilecek ve mümkünse akademık endihtrıde taklıt edılecektir" diyor. (Minima Moralia, Theodor W. Adorno, Çevirenler: Orhan Koçak, Ahmet Doğukan, Me tis Yayınları) Bizde ise daha çok, yazar yazarın kurdudur, bilirsin... Bilinen yöntemleri sıralamak olasi deHasan Bülent Kahraman, biryazısında, ğil. "Kuşun iskeletinekireçolmuşhayat" "Erbil'in yapıtlarında görülen bu zaman sorunu o yapıtlann bıçım sorununu çözer... nasıl bir yöntemin scsidir iç sesidır örneYapıtlaraa yeralan kişileri, tıplerı hireyles ğin T. S. Halman'ın yorumuna başvurursam " Sanatımn baş dürtüsü, birprızmatirerek " diyordu.. Ancak Karanhğın dan geçerck gelen iç gözlemler ve büyuleGünü'nü yazarken, her yazar gibi kendi yict dış ımgelerdır" diyoı tlu. yöntemlerimi icat etme çabası içindeyApsrtmsn aydnbğı dim. Kimi vakit neden öyle yazdığımı bilmeden yazdım. Orneğin NaneKekik'ci Apartman aydınlıpndah 'güvercin'leile neyi anlatmak istediğimi soran olsa net rın romanımzın ıçtnde (stmge%el ağırlıklı) bir şey söyleyemem ama bu anlatıda, naçok özel bir yerı var. . nekekik satıcısının yeri olduğundan emi Evct, 'apartman aydınhğı' ve 'güvernim. Belki bir karşı kültür imajıdır; sadccinler'! llkin ben güvercinleri ve Picas ce budur! Bir cümlc vardı, aklımda kalso'yu çok scverim! Biürsin Picasso'da çok mış kimin olduğunu bilemiyorum. Ama severmiş güvercinleri! Kızına da 'Palo bu romana bu pareayı pazarken onu ma' adını takmış. Evrensel sembol olarak anımsamıstım: "Mudcrn aydının bdınri zatcn belli imajlarla yüklü güvercinler. bir iavas alamdır" Bu cümleyi haklı çıkarMitoslarda barış, sevgi, safhk, kardeşlik mak için yazmı^ olabileceğimi düşüniisimgesi olmaları romanda o özlemi yaşayorumşimdi! yan insanlara dönük kahnış. Nuh'a getirdiği zeytin dalına falan girmeyelim, kutAımeyeağrt saUığına karşın romanda yaralı bereli ola Anne'ninkarakaplı"muktıra"sı, ]i)ii) rak gökyüzünün dört bir yanından yelken yılı... açarak Istanbul'daki 'apartman karanlı Annelerimiz! ünları ne kadar az tağı'na sığınmışjardır. ('Apartman Karanlınıdığımızı dübünüyorum. Onunla ne kağı'nı bir kuyuya benzetmeyi ben de düdar az ilgilendiğimi! Bu dü^ünce acı veşünmuştüm ama bu imajın Evliya Çelerir insana. Bu roman birkaç yaşamın yer bi'de Galata Kulesi'nin 'aslında kule dealdığı bir zaman parçasını benimle birlikğil kuyudur!..' diyc geçtiğini anımsayıntc paylaşan insanlara olduğu kadar anneca 'intihal' sayılabileceğindcn caydım!) ye de yazdmış bir ağıttır. Ronıanın, çevresini "Annemegittim" bölümleriyle çcBir güvercin'in kendisini kovalayan virdim. Asma yapraklarıyla Rornanın için Doğan'dan, Şahin'dcn ya da Konde de böyle bir viııyet'ten söz ediliyor zador dan, yani (yırtıcılardan) kaçıp Muten. Benim sanatımda da bildiğim kadar hammet'e sığınması efsanesiyle çağrışımroman sanatında da ycni bir biçim oldu, lı olarak romandaki güvercinler Neslibasit bir cebaret ama olanaklar sagladı bu han'ın annesine sığındılar; O onlan sak "annemegırrim" dola^ımlan. Aslında roladı; apartman bo^luğuna girmelerine manın içeriğiııe, özüne ait bir konuyu sanyardım eden odur. Buralardan cıkaıak, ki bir el uzanıp romanın rahminuen koApartman Karanlığı (aydınhğı, boşluk, K İ T A P hiçlik) olarak andığım bu temayı romanda ikinci bir vinyet olarak kullandım. Ancak sembollerin her vakit tarihi süreç içinde somut dayanaklarının bulunduğunu da unutmamalıyız. Bendeki çağrısımı banşın ve kardeşhğin sembolü olan belli bir solcu kuşaktır. Tabii anlamın bütününün anlaşılması da olanaksızdır; bir yanı hep karanhk kalacaktır sembollerin, romanın ardından bana ve okura arta kalan sırlar gibi. Picasso'yu tamamlayarak son verelım. 1949 20, 21, 22, 23 Nisan'ında Paris'te yapılan ünlü "Congres Mondial des Partisan de la Paix" de, Picasso'nun yaptığı bir grafik yer ahr. "Barış CJüvercini". Resmi grafik birçoklarının arasından Aragon seçmiş. Tlya Ehrenburg anılannda aklımda kaldığınca Elouara'ın da bulunduğu bu yemekte kafalanrun üzerinde uçuşan güvercinleri göstererek Picas so'nun şöyle dediğini söyler: "Şunlara bak, bu kadar saldırgan, obur şeyler nasıl bartş sembolü olabilir!" Kızı 'Paloma' da aynı gün doğmuş zaten! Obur mobur, sanata ne kadar da gerekli güvercinler. Güvercinleri sevmemin bir nedeni de, bana benzemeleri, beni anlamaları, benden kaçmamalan, giderek beni sevmeleri, mısır yemeleri, paytaklıklan, gökyü zünden pikeyle inip başkasının nzkını kapmamaları ve icin için dem çekip kıı gurdamaJarı olabilir. Sevgili Fatma, bu romanı sevdiğin, emek verip küllerini eşelediğin için teşckkürler ederim. Romarun yapısı okurun metni bir çırpıda okuyup tüketmesini önlüyordu. Yardımcı oldun. • Karanhğın Günü/ Leyla Erbtl/ Yapt Kredı Yayınları/ 290 s. Karanlmın fiunu SENNUR SEZER L eyla Erbil, dili, anlatımı ve toplumumuza kadın konumu/kadının açısından irdelemeler getirişiylc öncü bir yazardır. Marksizmıc Freudizmi bağdaştınşı, toplumsal bir cinselliği ya da cinselliğin toplumsal yanlarını kurcalayışı yazarlığının izleklcrinden biridir. Ancak gereğince anlaşılıp değerlendirildiğini de söylemek iyimserlik olur. Yazdıkları ve kitapları üstüne yapılan eleştirileri yanıtlarken de, ahşılmamış biçimae, yansız ve açıklayıcı olmayı seçer, Leyla Erbil'in bu tür yazılan, okur için de, geleceğin elestirmenleri icin de, birinci eldcn edınilcbilecek en sağıam ipuçlarıdır. Bu saptamaları Karanhğın Günü adlı romanının yeni baskısını, yeniden yeniden okurken yaptım. 1983 yıhnda yazıJan, ilk baskısı 1985, ikinci baskısı 1989 yıhnda yapılan bu roman için Adam Dergisi'nın Şubat 1999 tarihli sayısında Ateş Süphandağh'nınbiryazısıyayımlanmıştı.Er bil bu yazıyı, aynı derginin Nisan 1999 tarihli s.ayısında yanıtladı: "Kendimi, ken dimin en iyi elebtirmenlerinden biri sayarak konuya katkıda bulunmaya çalışacağım." Leyla Erbil'in Katkı başlıklı yazısı, hem Erbil'in ve kuşağının anlatımına, hem romanın genel örgüsüne açıklamalar getirirken, bu konuda yazılacak yeni yazılan da zorlaştmyor. Ben, defalarca okuduğum bu roman üstüne soyleyeceklcrimin kimi açtklamalarında (yazardan kopya çekmiş duruma düşmemek için) doğnıdan onun yazdıklanndan yararlanma yoluna başvuracağım. Erbü'in açıklamalarınm, benim yorumlarımdan uaha açık olduğuna inanarak. Karanhğın Günü, 1970'li yıllardan 1980'e uzanan süreci, aydınların bir bölümünün yaşadıklarınaan görüntülerle aktarır. Bu görüntüler, bu aydınlardan birinin, bir kadının anımsadıöı sahnelerin düşler, karabasanlar ve sanrılarla karışım dan oluşur. Tutulduğu hastalık yüzünden yerinden kıpırdayamayan kaduı, kocası nın onu yerfeştirdiği koltukta, çevreyi daha iyi görmcsini sağlayacak biçimde ayar lanmış balkon camının önündedir. Bu balkon kapısına yansıyan apartman yük scltileri bugünü çizer. Kadın, anımsamaya çalışarak annesinin hastalığından, bel lek yitiminden korunmaya çalışmaktadır. Bütün anımsadıklarındaki acılar, sıkmtılar, gizli bir alayın merceğinden geçer. Olayların kazandığı bu trajikomik görüntii, roman kahramanlarinın ait oldukSAYFA 9 C U M H U R İ Y E T SAYI 500
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle