Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MICHEL JORDE TT/? ırn büyütcyici masallar yazmak 1 ^ için gerçekü<;tüileustalıklı bir biJL v . çimde oynamti olan Pratt'tan daha lyıdır'' llvet, bu ışte htç ktmse llugo Pratt'tan daha iyi değil Yüzyılın en büyük kahramanlanndan biri olarak kalacak olan sevimlı demzci C.orto Maltese'nin görülen yüzü, duyulan sesidir o. Hugo Pratt: Resimler aracdığıyla öykülemek gereksinimiyle kendimi çizgi romana vcrdim. O zamanlar, bu bana resim alanında en yakın olan şeydi. Okumaya ve resimlere bakmaya başladığımda beş yaşındaydım ve beş yaşınuayken çizgi roman sizi çeker. Daha sonra bir sinema delisi olan ve beni sinemaya götüren büyükannem aracılığıyla sinemayı keşfettim. Bana o bakıyordu ve rcsim yapayım diye bana kıırşun kalemlerle küçük ilan resimleri veriyordu. Bu bcnim resimlc ilk tanışmam oldu. Çocuklugunuz bıze kitaplar ıçinde geçmiş gibi geliyor. Hayır, ama okumayı öğrenme bende bir işarctler dünyası anlayışı ve bu işaretleri yorumlama imkânını ortaya çıkardı. Okumaya ve okuduklarımı çözümleme merakı göstermeye çok erken, altı vaşına doğru başladım. Okuma bunun ardından çok kolaylıkla geldi. Hangı çtzgi romanlarla haşlamıştınız? Kaçınılmaz olarak Amerikan çizgi romanlan başta geliyordu, Walt Disney'inkiler. Ardından Corriere della Sera'nın bir eki olan Via. Bu ekte, Winson McCay'in "Little Nemo"su ya da ltalya'da "Fortunello" diye adlandırılan "Happy Hooligans"la ilk Amerikan klasik çizerlerinin •çizgi ve çizgi romanları vardı. Işin en kötü yanı ttalyan uyarlamacıların yaptığıydı. Korkunç ölçüde kötü yazılmış tırnak içinde küçük mctinler koyuyorlardı. Çünkü balonlu çizgi romanları kavrayamıyorlardı. Çalışmaların başında hcp bir salak olurdu. Bu durum da insanı aptalca bir okumaya zorluyordu, ozgün metnin içerdiği tüm bilgiyi yitiriyordunuz. Çîzgı romanlar okumanız uzt raman okumaya götürdü mıp r Hep biraz uzakta da birçok başka iyi müzisycn vardır. O zamanlar cazdan bugün rocktan olduğu gibi bir alt sanat olarak söz ediliyordu. Tıpatıp çizgi romanın ya da bir on yıl önce tiyatroya kıyasla sinemanın ortaya koyulmuş olduğu biçimde. ijimdi bir zamanlar basit birer sinema yönetmeni olan insanlar Bereman ya da Fellini oldular, büyük usta oldular. Bu çizgi romanda da böyle oldu. Caz büyük bir gençlık sevdau mu • Bugün durmadan "Ycsiamgoingdownherei'mgoingdown? I'mgoingdowntoyoutomorrowwhatnow?Ohyehh" diye konuşan zencileri dinleyen insanlar var. Ben böyle bir şcyi çekemem (gülüyor...). Oysa caz bir keyifti. Ben de delikanlı oldıım bir zamanlar. Yıl 1937'vdi, savaştaydık, burada olduğu gibi Itafya'da da /.avallı şeyler dinleniyordu. Fransa'da \ lotClup dörtlüsü bir de Django Reinhart'la Grapelli dörtlüsü vardı. Savaş sırasında ttalya'da olduğu gibi Fransa'da da cazı yasaklayan HaİK Kiİltürü Bakanlığı vardı... Cazı çizli gizli dinlemek gerekiyordu, zira faşisuer bunu ortalıkla yapmanızı engelüyordu. Caz dinleyip dans etıne hakkına yalnız onlar, fasitler sahipti, başkaları değil. Bu durumda caz elbette öncmliydi. 1 O zamanlar nasılyaştyordunuz' ' Savaş olmasına karşın ilk gençliğimi oldukça iyi yaşadım, on yedi yaşındaydım çünkü. On yedi yaşında da insan dünyanın efendisidir, ölümsüzdür. Savaş döneminde bile. S Hep de Ualya'ddn uzaktıntz. Evet, Afrika'da yaşadım. Zira babam askerdi ve ailesini 1937'de Etiyopya'ya götürmüştü. Bu babam için sömürgeci bir düs, benim içinse büyük bir özgürlük demekti. Büyük şehirlerde bulamayacağtnız ok farklı dostluklar kurdum. Dostlarım 'Ugün artık Etiyopyalı denen 1 labeşlerdi. Orada büyük bir özgürlük vardı, cinsellik bile Italya da olduğundan daha scrbest yaşanıyordu. Vatandan, Vatikan'dan uzakta kızların da bir başka kokusu vardı. Bu çok hoştu ve o anları yaşamış olmaktan bugün çok memnunum. Ualya'dakı bağlarınız Venedik te miydı? Diyelim Venedik yuvaydı, ailemin köklerinin bulunduğu yerdi. Venedik'le Lyon. Çünkü Lyon'dan gelme bir büyükbabam vardı. Lyon da büyülü bir kenttir, orda da gizem vardır. Görüyorsunuz ya böyle şeyîerden konuşurken neleryapıyorum? Masallar, mitler. Mit hâlâ bir kaynak, kutsanmıs kent arayışı. Hangi alanda, hangi disiplinde olursa olsun her zaman bir şey bulunur. Resmin disiplini kaçınılmaz biçimde kusursuzdur. Çizgiyle öyküleme olanağına sahipsinizdir. Çizgide ise bana göre çok şey, nemen her şey vardır. Belli bir müziğin iklimiyle yaratılmış olduğundan müzik bile vardır. Arjantin'dc "Tan^ go" adlı bir öykü kurdum. Kendimi As tor Piazzolla ya da Rinaldi gibi cski tangocuların, bir iklim yaratan, bana çalışma ar zusu veren eski tangoların yerine koyuyordum. Müzik beni bir şeyler yapmaya iter. "Mit" ve "sır" dediniz. Venedik derken örneğin gızemliolan kent mı yoksa ona bu gizemi iiz mi katıyorsunuz kendinizden? Ailemde bir sözel gelenek vardır. Bana hep birtakım masallar, merak duygumu uyandıran öykiiler anlatıldı. Bu yüz den hep bunların arayışında oldum. Om' BüyiÜü bir kent Huno Pratt öldü ama bize Conto'yu bıraktı UMBERTO ECO Çızgi roman bende metni gorme ve çöeçen pazar akşamı televizyonu zümleme merakı yarattı. Gerçi bu kişinin açtığımda Hugo Pratt'ın ölmüş içinde daha önceden olan bir seydir. Bu, olduğunu öğrendim. Her ne kaokumanın getirdiği çok cşsiz bir şey, ve dar seyrek görüşüyor idiysek de dosttuk nasıl söyleyeyim, okumayla belli bir suç oronunla. îşi nakkındaki çcşitli makaleletaklığıdır. Hlbette öncelikle çizgi vardır, rim de hoşuna giderdi. Aslında şu anda ama benim için çizgi roman bir resimli yazabileceğim ner şeyi ona daha önce edebiyartır. Kıtaplardaki gibi onda da disöylemişim gibi bir hisse kapılıyorum. yalogiar ve ruhsal çözümleme, karakter Ama ne gam! Yitirilmiş bir dostu anarçözümlemesi ya da çizgiyle ifade olanağı ken ne anlamı var özgün olmaya çalısmavardır. Ama önemli Dİr yazılı bölümü de nın. Bu yaptığım bir "timsah"ınkine vardır. benziyor. Ayrıca düşünüyorum da bu de Kendinizi Alexandre Dumas gibiyazar yiş onun da hoşuna giderdi. ttalyan galara ve roman edebiyattna yaktn nmediyor zeteciler bununla, söz konusu ünlü nemusımuz? nüz yaşarken yaşamı hakkında yapılan Edebiyatın birçok görünümü vardır. didiklcmcleri ifade ederler. Değil mi ki Birbirindcn farklı anlatım biçimleri ve tropik güneşin altında yaşayan, durgun noktalı ya da noktasız birçok yazı biçem akan ırmakların ya da savanaların anılaleri vardır... Bilirsiniz ya, sözdizimi ve gürını uyandıran egzotik bir hayvan söz kozel yazmaya takınış yazarlar vardır. Ornenusudur. ğin Fransızlar bir kitabın içindekilerden, Kiilt kişilik anlattığı önemli konunun ncoldugundan Pratt çok çabuk bir kült kişiliğe döçok nasd yazıJmış olduguna bakmak eği nüştü. Bundan yirnıi yıl önce o ciddi ve limindedir. Bu ayn bir konuşma konusu. uzman araştırmacı, matematik formüllcSanırım çizgi roman apayrı bir şey. Kimi ri ve Kantçı göndermelcrle yoğrulmuş çızerler kendilerini haldı gösterme gerekJean Petitot bir konferans vermeye Bosinimi duyarlar. Zira o resmi kültür salaklogna'ya geldiğinde Pratt'ın kent merlığınca biraz kenara itümiş, küçük görülkezinde bir otelde kaldığını kendisine müş sayarlar kendilerini. Rock müzik giöylesine çıtlatmıştım. Yüzü aydınlanmışbi, nasıldıronun durumu? Söz buraya geltı. Pratt'fa mı tanışacaktı yani? Bu onun mişkcn blues ve caz örneğinden söz etiçin sanki Corto Maltese'nin ete kemiğe mek isterim. Blues çok önemli bir dışavubürünmüş haliyle karşılaşmak gibiydi. O rumdur. Onu dinlerken özellikle yorumgün barda hep birlikte hoş bir akşam gcla ilgilenirim. Kaynağına, köklerine bakçirdik. Petitot buna bayılmıştı. Pratt damam gerçekten de... Blues çok can sıkıcı na o zamanlar bir mitti, Fransa'da bile. da olaDİlir. Chicago ya da 19301940 araKötü habcrin yayımlanışmdan birkaç sı New York cazını yeğlerim. Coolcaz ve dakika sonra bir gazeteci telefon etmişbibop'a bayılırım. Cnarlie Parker'i seveti bana; o anki yoğun duygular içinde: rim, Dizzie Gillespie'yi de severim. Char"O çağımızın Salgari'siydi" diyebilmiş lie Parker daha çok şairâne olduğundan tim. Bir de şu yollu bir şeyler: Genel yarona daha çok önem verilir ama çok sayı Gorme va çözümleme merakı G gıyla iyi yazdıkları söylenen büyük yazarlarla yazdıkları belki de orta halli olan mit yaratıcıları arasında ilginç bir fark vardır. Dumas yolun yarısındaydı. Zira Üç Silahşörler kurıı bir biçemle kaleme alınmıştı; nc bir sözcük eksik ne fazla. Tamam, Yitik Zamanın Ardında değil söz konusu olan. Ama aynı biçemde yazıimış olsalar çekilmez ofurlardı kuşkusuz. (...) Aynı arketipten çıkıp gelmedirler. O da prototipi Monte Kristo kontu olan ebedi adalet dağıtıcısı'dır. Kalem oynatma sanatı arketipler yaratabilir. (Oyle ki bir anlatının zorunkı olarak bir edebiyat sorunu olup olmadığını sorabiliriz edebiyat kavramı yeterince modern bir kavramdır, mitse zamanlar ötesi)(...) Salgari'nin tersine Hugo Pratt iyi yazardı. Bir Tuz Denizi Şarkısı belki okunduktan sonra yeniden okunmuş, resimlerine bakılmıştır (Pratt konuşma balonlarıyla yazıyordu madem). Sözcükler ve resimler her seferinde yeni zevkler verir ler. Kusurlar çok azdır ya da hiç yoktur ama Pratt'ı birincisinde biraz yüklü bir biçem, ikincisinde (benim için en iyi olanı) daha derin ve biçcmci, nihayet. Çizginin biçem ve güzelliğinin başlıbaşına bir tarz olduğu üç tavırda inceleyesim geliyor. 1 ler durumda bu yüzyılın hiç değilse iki kuşağının bclleğinde Pratt'ın yarattığı mitler yer edecektir. Edebi, mitolojik, etnografik göndermelerin süslediği derin kültürüne karşın herkesçe anlaşılır bir çizer olmaktan öte kusursuz bir öykücü... (ama çizcr olmamış olsa öykücü olabilecek miydi bakalım?) yani tam bir sanatçı. Bu mu Corto Maltesel Yazımı bana sanki daha önee de anlatmışım gibi gelen şu son bölümle bitireceğim: Pratt'ın Milano'daki bir sergisine henüz çok genç, ama Corto Maltese öykülerine daha o zamandan aşina olan kızımı da götürmüştüm, sanatçıyla tanıştırmak için. Bir ara beni bir kenara çekip "Bu muymuş Corto Maltese!" diye fısıldamıştı. Bir tek çocuklar görür kralın çıplak olduğunu. Corto Maltese selvi boylu, zayıf, "art nouveau" zarafetindedir, erkeksiliğini gölgelemeyen bir dişisellik taşır. Pratt, tersine kısa boylu, ağır bir yüz ifadesiyle tıknazlığa yakın bir bodurluktaydı. Ama o gün ona ışıkta yandan iyice bir baktım. Evet Corto Maltesc'ydi o. Tüm yaşamını anlatmıştı, olmasint arzu ettiğince. Belleklerimizde de olmasını arzu ettiği şekliyle kalacaktır, umarım. • Çev tbrahımELDEN (Pratt 'ın nlümü üzertne L'Espreaso dergisinin 4 Eylül 1995 tarihli sayısında çıkmış ve aylık A Suıvre dergıünin Eylül 1998 b'zel saynmda yeniden yayımlanmı^ makale). SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 500