29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FATMA ORAN lk öykü kitabtnız Hallaç, Varoluşçuluk akımının tzlerini tasıyor. Yazar kımliginizin belirgttı çizgüerle ortaya pktığı Gecede, Tuha/Bır Kadın ve Eski Sevgili'de toplumumuzun yakın tarihine özgü yasama biçimlerine, değer yargılanna ve özeflikle de kadın cirısellig'ine alaycı, eleitirclbirbakıslayaklasıyorsunuz. tlk basımı 19H5'te Adam Yayınları'ndan, ikıncı basımı 1989'da Cem Yayınları'ndan ve^imdt de Yapt Kredi Yayınlart'nın 'liütün Ya pttlarına Doğru dizninden çtkan romanınız Karanlığın Günunde halk ve aydın sorununu yine cleşttrel bır bakış açısıyla ele alamk, yakın geçmışımizin muhasebesine önemlı biryer ayırtyonunuz Oykülerinizde ohun, romanlannızda olsun, daha çok eleştirilecek yanları ulan aydınlarla karşılastyoruz; kendı aralannda hile iletisim kurmaktan aciz, halktan kopuk bir kesım bu ve onlartn günümüzde de mehzul miktarda varolduklanm görmemek için kör olmaklazım... Aydın cleştirilerim bencc gerçek aydına ne çok değer verdiğimin bir kanıtı. Neredeyse düşüncc namusuna güvenebileceğimiz tek sınıftır aydmlar. Özellikle Türkiye'nin son yıllarda tanık olduğumuz ve giderck yoğunluk kazanan yüz kızartıcı profilinden sonra ne çıkacaksa gcne entelektüellerden çıkacağını düşünmeye başladım. Omekleri var, Nâzım'lar, A. Nesin'lcr, Aybar'lar... ünlarla kaliteyi, modeli, aydın direncini ranımıştı Türkiye. Bugün Aybar'm yaıuna onunla eş düzevde bir parti başkanı koyabilir misiniz? Onu tanımak bir okuldu gerçekten. Yani aydın sorgulamalarımdaki titizlik kaytaklığa doymayan taklit aydınlar örneklemesiyle sistemi demistifiye etmeye dayanan ahlaki bir hedef sayılır. Leyla Erbü'le 'Karanhğın Günu üzerine J Leyla Erbil'in "Karanlığın Günü" adını taşıyan romanı yıllar sonra yeniden basıldı. Ilk basımı sırasında yeterincc değerlendirilmediğini düşündüğümüz bu romanı üzerine konuştuK Leyla Erbil'le. oğlan bina okur, döner döneı onu okur!.. Ünlii anektodu anımsatma dan geçmeyeceğim. Sovyet De\ rimi'nden sonra, Lunaçarsk\ içişlcri bakanıdır. Kendisini zı yarete gelen bir köylü heyetinı karşılar hal hatır sorar. lleyet başkanı hcr şeyin yolunda olduğunu anlatır; "Yoldaslarla size tesekkür etmeye geldik, der Artık herşey yertne oturdu. Kc'ryde, hain çarın kılısesindeki tüm papazlan defettık, onların zulmünden kurtulduk, yerine dağdaki büyücüleri çagırdık, simdi çok rahatız!.." Toplumun sorunlarıyla birlikte kendi özel sorunları altında eztlen aydınları görüyoruz Karanltğtn Günü'nde. Yalmzlığı en çok duyan vevaşayan dayine onlar. Otc yandan bilindigi gibi S. Fıeud, sanatçıların, özellilde yazarlann yaratma gücünün nevrozdan kaynaklandığını ileri sürüyordu. Yazarlığımın başlıca bilimscl kaynaklarından birinin Freud olmasına karşın, yıllardır söylediğim ve yazdığım bir tekrarolarak belirtmcliyim Freud un kuramından ayrılarak sadece yazarların değil, tüm insanlann doğuştan sakatlanmış, yaralanmış olduklarına inanan biriyim. Ancak bu onlann yer yer de dayanıfmaz ölçüdc bencil, tiksindirici olmalarını önlemez. Bu yüzden, yapıtlarımda, büyle yarım kalmıs 'demonik' aydınlar kaJar, iki yüzlii, istekle hırsla dolu, sevgiye doyamamış ve buldukça daha çoğunu arayan "iflah olmaz" halk adamları da vardır. ('Halkran adamlar' deyimi erkck egemen dil tutulmasından kaynaklandı; halktan kadınlar da adamlar da vardır anlamına.) Son 'metinler'imi; 1998'deyayımlanan, Zihin Kuşlan'ndaki bankacı kızları aklına getir. Ta 1959'da yazılan, Hallaç'taki ölme pozisyonuna yatmış kişinin 'öleceğim birazdan' nakaratlanyla anasını babasını öldürmeyi, kurtulmayı dileyen itiraflannı anımsa. Baltık'taki gardiyanın örtülü intikamcı cinselliği, Karanlığın Günü'ndeki Kondor'un simge kapıcısını vb... Benim sorununı nasıl bir dünyaya atıldığımız, nasıl bir topluma mahkum olduğumuzla ilgilidir. Örneğin bu toplum, laikliği dünyadan silmeyi aklına koymuş, özgürlükçü insanları kendine benzetmeye ahdetmiş zibidilerin tehdidi altında bugün. Ben aydınlann bu durumda ortaya çıkmalarını tavır almalarını beklerdim, ama giivenilemeyeceğini deneyimlerimle biliyorum. Temelde, tektanrılı dinler uygarlığının(!) doğurduğu feodalite kalıntı larının üzerine inşa edilmiş din toplumıı. Bin dört yüz yıldır din ahlakıyla yönetiliyor. Yönetenler hep 'dindar' adamlardı; yönetilenler de hakeza? Dinden başka ortak vicdan oluşamıyor bir türlü, yiizdc doksan dokuzu "Müslüman elhamdülillah"(!)dan çıkan tabloortada!.. lrkı dadini de deneye deneye başımız döndü. Ya dinci ırkçılar, ya ırkçı tarikatçılar! Bizim SAYFA fl Doğuştan yaralanrmş hısanlar yazısında sözü edilen postmodemizmin kahve tiryakilerine olan "mükrimliği" karşısında, aydınların tavn bu bir fincan kahvcnin hatırına köleci üretim iliskilerinden, feodal üretim iliş,kilerinden yana görünmüyor mu size de? Ee! o vakit o aydınların insan haklarına, Kürt sorununa, Türk sorununa, Agik'lere, el uzatması ne demeye geliyor? "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" mi? Doğru anlamışsam diye sürdürüyorum üzülerck. Ya kadınlara biçilen o eski kader? Varsın ufacık kızlann klitorisleri bir jiletle kopanlıp atılsın, varsın feodal üretim ili^kilerinin sınır tanımaz gaddarlığı altında KürtTürk inim inim inlesin, ataerkilliğin kıskıvrak ettiği, zavallı masum kızlarımız Islam bilinçaltının azgın ve kadim GericMe çatçtna üretfm •şknri kösnüsüyle, saçlarını saçla cinsel organı Yukarıda sürüden söz ediyordum. "Özcl sorunları altında ezilen aydınbirhirine karıştınr duruma düşmüş duyMektup Askları adlı romanımda, (1988) lar" deyince sevgili Fatma, kimi zaman da guaklıyla sunsıkı kapamayı sürdürsünler, "koyun kızlar"dan olmamak için toplumdeğerlerine inandığım insanların aykırılıkvarsın her kültür olduğu gibi kalsın ve kenla didişip duran üç genç kızı ve çevresini larıııa tanık olduğumda kendimcîen iyice di kendini sömürerek 'globalizm'in öneranlatrruştım, "koyun" sürünün üyesidir kuşkuya düşüp sorgular oldum kendimi. diği yeni kölelik ilişkilerine doğru yatış etve o toplumdan ayrılıp asla özgürleşemez. Örneğin, bir ay kauar önce bir gazetede sin; ncm de kahve tiryakiliği, limon gerekSürü ise kendini hiç yenilemeden, eleştirsevdiğim bir yazarın makalesini okudusininıi gibi en masum alışkanlıklanmız yümeden her çağda kendi kendini tekrarlağumda yeniden yaşadım bu kuşkuyu. zünden! Alışkanlıkların nasıl bir ecel beyarak, ayakta kalmak zorundadır. îs'Kültürel Çeşitlilik' adlı köşe yazısında şiği olabileceğini bir kez daha anmış olduk lam'ın insanı zaten özgür olamaz. Başka'postmodemizmin' 'iarklılıklan yan yana böylece. smın aklıyla, cmriyle yaşamak zorunda yaşatma' yaklaşımına değinirken durumu Şu 'Globalleşme'yi ve bazı aydınları ançünkü! Başkası da bin beş yüz yıl önceki şöyleyorumluyor yazar;" 'Globalızm' desöylcmi üstlenmiş birtakım hocalar. Honen uışkıler ağıntn bır tarafında oturan ve lamakta ne denli yaya kalmışım ki, ben hâcalarımızı takdime gerek yok, yanlarına 'stparışıni veren' kışiler açuından, kendtle lâ, "bağımsız bilincin gerçekliği köle bisaf ya da şarlatan bazı yarım aydınları çek rine leditn edılen malın 'knlecı üretım ilis linçtir" gibi daha doğrusu "bağımsız eylemin bilinci köle bilınçtir" gibi eski laflar miş, dünyanın en "şedit" kalmış dininin kileri ya da 'feodal üretim ilişkilcri ya da ürünü; en içten pazarlıklı, teorisyenleri! herhangibir üretim ilişkisiiçinde üretilme sayıklıyorum! Her gün Tv'de o acıklı soytarı maskelesinin önemi yok Çok yerde küçük aile biOrtakıH riyle toplumıı değistirip bizi yönetmeye nmleriile istihdam edilen yeni emeg'in yaytştc bu noktada gerçek aydına düşen, talip olan din adamlan ve kadınları! Şergın biçimi olabıliynr " "O balde bu 'çe$itli gerçek felsefecüere, bilım aaamlanna, salerinden orduya sığınmak zorunda kalJik' yenı üretim ilt)kileri açuından zararlı natçılara düşen ortak dili görmek istiyor dık doğal olarak. filan değil, tersine yararlı bir durtım. Üre insan. Boris Suchhkov, Gerçekliğin Tarittmı yerine getiren birimlerin toplumsaliliş hi adlı kitabında 'Bilim Yayınları. Çeviren: Batılı toplum, nice mücadelelerden, rekileri tarihi açtdan ne kadar gerıyse. o ka Aziz Çalışlar.) diyordu ki: ". Ortak refah, formlardan, rönesanslardan sonra hudar iyi. (altını ben çizdim. L.E.) Londra'da ştmdıye kadar toplumda uygulanagelmi$ fe kukla, yasalarla ayakta durur hale gelmiş. Ya^ayan Pakiitanlı bakkallar orada tutu odal ve tcolojik ilkelerin aeğıl, onun yert tlkel toplum ise nâlâ yozlaşmış din gelenabilmek ıçın deligibi çalışıyorlar. 'Çırak' ne uygulanan endüstriyel ve bilimsel ilke nekleri ve kurallanyla tepişiyor. Bizim yaücretli olmasın diye aile çalışıyor, dükkân lerin yarattıh etkinin zorunlu bir sonucu şadığımız bireysel topluma geçişin ya da sabaha kadar açık kalıyor vb, Buna tngiliz dur " Bence pu da eksik tabii ama hiç olgeçemeyişin sancıları hep bu gericilikle bakkallar sinirlenebilir. 'Bu heriflerle reka mazsa hedcf feodal ve teolojik ilkelerden çatışma! Modern toplumda insanlarkenbel edilmez dıyebilırler ama, tüketici ola kurtulmak. Neden teslim oluveriyor aydilerine yetmek zorunda; modcrnlik külrak ben memnunum. Gece on ikide limon dın; çok mu yorgun. türü, entclektüel düzeyin yükselmesini laztmsa alacağım bır yer var, bu yerde iliş Nicin yalnızlastyoruz? İnsan niçin yal gerektiriyor. Markayla, dincilcre yaslankiler çok mu ataerkil, kızlara peçe mı takı nız kaltyor'> Üstefite çaSdaşlaş/tkça daha da makla, devlete sığınmakla, ödülle mödülItyor, zorla mı evlendırilıyorlar, bana ne? yalnızlajtyor insan; teknoloiinin sunduğu le olmaz; okumayı, araştırmayı, diişünTaten kımsenin kimseye, 'o kültür iyi bu nimetler de körüklüyor sanki bu yalnızlaş meyi, kendini değiştirmeyi, birey olmayı kültür kö'tü'diye küstah küstah ders verme mayı... dayatıyor. Kolaycılığı reddediyor. gerçek ye hakkt yok. Herkes kültürünü yasasın, din eğitiminin de iık merhalesi nefis" Her tarihi dönemin ayn bir yalnızlık alben de sahabın üçünde kahve alacak açık terbiyesidir, onubilcbecerememişler. Ne gılayışı oluyor derler: Bence her insanın aydükkân bulaytm." biçim din devleti kuracaklar kim hilir! rı bir yalnızlık biçimi Yurtlarında, yabancı, oluşuyor. llkokuldaki Üretim iliskilerinin dayattığı bir sonuç Pakistanlı (hcrhalde yalnızlık duygumu anaslında çağaaş toplum, oizimkisi olmaMüslüman) bakkalların latamam; sürgünün yalyan, uymayan üretim iliskilerinin olmayan haksız rekabetine uğranızlığı gibiydi, savaşan insan biçimlerini taklit gibi bir şey. Gene yan tngiliz bakkalları bir askerin yalnızlığı, topde aydınların kendi kendilerini yetiştirkenara atalım; bcter ollumuyla uyuşamayan meleri karşısında hayranlık duyuyorum. sunlar, zaten yüzlerce yıl cntelektüelin yalnızlığı, Sırtımı devlete, babalara falan dayamasömürüp kemirmediler yoksulun, zenginin yaldan kendini seçmcyle yüz yüzesin. Bu da mi şu dunyayı, diyelim. nızlığı hep ayrı. bir yalnızlık biçimi elbette. Batılınınkinİyi noş da bu arada "artı dcn bin kat zor; onun güvendiği hukuk M. Foucault ve R. değer" mi, "artık değer" var arkasında, ya senin? Gerçek aydının Sennett'in ilginç araşmi bir şeyler vardı eskiuğraştığı ezildiği gerçek şeyler böyle şeytırmalarına göre topden, o artılar kimin cebilerdir aslında. lumta üç türlü yalnızlık nc giriyor bu durumda biçimi var. Birincisi ikÇok doğru Fatma Oran, teknoloji bu çıkaramadım. Belki "artı tidar tarafından dayatıyalnızlık biçimlerini hem kolaylaştırıyor değer" kavramından söz lan yalnızlık, ikincisi ik TV, telefon, cepten ara, naralarıyla! , hem etnıek de "küstahlık" katidar sahiplerini korkude yalnızlığa itiyor, bilgisayar, özellikle integorisinegirdi. Peki onu Erbll, dlll, anlatımı ve toplumumuza tan yalnızlık Homme ternet, birbirimizle kuracağımız insani kadın konumu/kadının da unutalım da, bu köşe lemeler getlrlşlyle öncüaçısından Irde Revolte, iiçüncü ise bir yazardır. ilişkilcri, doğayla hemhal oluşu, sevginin C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I farklı olmanm yabızlığı. (Dostluğa Dair, Michael Foucault, Çeviri; Cemal Şener, Telos Yayınları) Sennett, üçüncü yalnızlık biçiminc kişinin cinselliğinden ötürü kenarda kalmışlığı korkusuna dayanan yalnızlığı alıyor. Benim demode anlayışımda ner aydın, kendi ozel yalnızlık biçimiyle birlikte bu üç çeşit yalııızlığı kendisi öyle olmasa da olanların yanında yer alarak üstlenmek zorunda. tlkel toplumda böyle yalnizlıklar yok. Zira sürü yaşayışı çıplak korkuları bir ölçüde yeniyor. Islam, bugün hâlâ o sürü toplumunu yaşatmak kavgası veriyor. Sürüvü yaymak, genişletmek ve iktidarda kalabilmek istiyor. Çağdaşlığa açılan "cihat" sürü toplumunu yasatabilmek için gerekli. Elias Canetti kitabında (Kitle ve Tktidar, Çeviren: Gülşat Aygen, Ayrıntı) Muhammet'in neden "savaşın ve savaşmanın peygamberi" olduğunu, inananlarla inanmayanlar bölücülüğünün bu savaşı canlı tutmak için ne denli gerekli olduğunu anlatır. Tam bir kusatılmtşlık altında yaşıyoruz. Bir yandan kapitalizm doğayı ve her türlü askınlık imkânını tahrip ederek bizi hergün kurşuna diziyor, öteyandan din yeniden öne çıkıyor. Ozgürlesme vaadınin taştyıcıst olan sosyalizmin ise yüzünü gören cennetlik. Biz de bunun bedelıni ievgiden, şiirden ve kahkahadan yoksun hayatlar yasayarak ödüyoruz. 5 0 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle