02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

eskiyle yeniyi, doğal olanla insan yapısı olanı harmanlayarak benzerlik ve karşıtlıkların, kökleşmiş yerel gclenekler ile yüzcysel bir çağdaşlığın bir ara kesitini yakalıyoı. Örneğin bir yerde eskı giysilcr içindeki ermişlerin hayretle duvar resimlerinde yer alan boynu fotoğraf makineli turistleri izliyorlar. Bir başka çizimde peri bacalarının arkasından gün batırrunı gördüğünüzü sanıyorsunuz ama gerçekte orada bir balon uçuyor. Ünlü araba, yiyecek, içecek markalartnın rcklamları hiç çekincesizce kalıntıların üstünü kapfıyorlar. Sonradan görmc şişko bir turist mağaraların içinde ancak açlıktan ölmeyccek kadar yiyecek bulan insanların açtığı bir delikte sıluşıp kahveriyor. Bir mezarlığın yanında otel ve pansiyon duyuru panoları, tıpkı mezar taşları gibi, birbirlerinin üstüne yığılmışlar, ya da halı dokuyan bir kadın halının motafleri arasında eriyip gitmij. flci usta çizcr, iki başyapıt düzeyinde kitap. Biri Semih Balcıoğlıı'ndan, öteki Nezin Danyal'dan. İki 1950 kuşağı karikatürcüsü, birincisi kuşağı başından, ikiııcisi sonundan yakalamış. Balcıoğlu'nun ilk karikatürü 1943'te, Danyal'ın ilk yapıtı da 1960'ta yayımlanmış. iki ayrı çizim biçemi ama ikısi de benzer bir yaklaşımla, benzer şeyler anlatıyorlar. Öylesine de ustaca ki, ikisi de insanda ben de böyle bir şey yapsam duygusunu uyandırıyor. Karıkatür ilginç bir sanat. Toplumların, insanların, varlıkların, olayların, hatta duygu vc düşüncelerin doğala ters düşen, olağanla çelişen, giilünç yanlarını yakalayıp, ya da bu tür ilişkileri kurgulayıp, bunları kimi zaman yazıyla, kimi zaman da yardımcı ım ve simgclerle desteklenmiş abartüı, biçimselleştirilmiş bir ya da dana çok çizimle bir gülmece anlatımına dönüştürme sanatı. Bir ayağı gülmece, bir ayağı çizgi. Karikatiircüler dc bunu yakalayabilmek için keskin birer gözlemci, usta birer çizer oluyorlar. Zaman içinde kendilerine özgü bir anlatım geliştiriyorlar, en basit ama akla gelmeyen ilişkileri kuruyorlar. Öyle olunca birden bire Frankenstein bir tarlada korkuluk görevi yapabiliyor, bir yanardağdan çcvreye freskler, testiler, halılar saçılıyor. Bunlann gerçek yaşamla ilişkisini kurmak ise izleyiciyc kalıyor. Çocuklarımızın ncden çizgi film kahramanları gibi davrandığını, ya da Anadolu'nun neresini eşelersek kültür varlıklarıyla karşılaşacağımızı anımsatıyor bunlar bize. Ister yerel ister evrensel konuları ele alsın, bu tür kaydırmacalar da bir gülmece duygusu oluşturarak düşündürüyorlar insanı. Dışardan aldığımız ya da kullanma hakkına sahip olduğumuz marka adlar dıştnda kalan örnekler geliyor aklımıza. Ayakkabılarımızı "Goya"dan alıyoruz, gömleklerimiz "Picasso" yada "Mintan" markasını taşıyabiliyor. Bir"Victoria" kebapçısında ycmek yiyebiliyoruz. Yemişlerimiz bile "Vaşington" ya da "Napolyon" gibi adlar taşıyor. Ve gerçeğin çoğu kcz kurgulanmış olandan daha gülünç olduğunun bilincine varıyoruz. Kitaplardan biri T.C. Ziraat Bankası'nın bir kültür hizmeti olarak yayımlanmış. Oteki ise Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkmış. Her ikisi de güzel kâğıtlara özenfi bir biçimde basılmış. îçlerindeki çizimlerın önemli bir bölümü renkli. Bu nitelilderiyle de keşke ben de boyle kitaplar yapabilsem dcdirtiyorlar. Ama insanın onları kitaplığına katma şansına sahip olmaları bile başlı başına bir keyif bence.* Globanadoluzeyşın/ Nczıh Danyal/ T.C. Ziraat Bankası'ntn Kültür Hizmeti/ TC 7,ıraat Bankası Matbaası/ Ankara, 19%/4()s., V),5x27cm Kapadokya/'Semıh Balaoğlu/ Yapı Kredi Yayınlart/ Sanat 44/ Utanbul, 1998/ 30x21 cm C U M H U R İ Y E T K İ T A P Ölümünün 15. yılında... Benzar yaklaşmlar . "Mektup var llhami Bekir'den" Ozanyazar llhami Bekir Tez'i 29 Mart 1984'te yitirmiş, 1 Nisan'da toprağa vermiştik. Aradan 15 yıl geçti, unutmadık, saygıyla anıyoruz. Ozanyazar Refik Durbaş, onun hayatı, şiiri ve anıları Kapsamınaa bir yapıt hazırlamış. Bu kitapta llhami Bekir'le yapılan söyleşiler, tanıtan yazılar ve kendi eliyle seçtiği şiirleri yer alıyor. HASAN AKARSU zanyazar llhami Bekir Tez'i 29 Mart 1984'te yitirmiş, 1 Nisan'da toprağa vermiştik. Aradan 15 yıl geçti, unutmadık, saygıyla anıyoruz. Ozanyazar Refik Durbaş, onun hayatı, şiiri ve anıları kapsamında bir yapıt hazırlamış. Bu kitapta llhami Bekir'le yapılan söyleşiler, tanıtan yazılar ve kenui eliyle seçtiği şiirleri yer alıyor. Refik Durbaş, onunla tanışmasıru anlatıyor. 1967'dcEdebiyatçılarBirliği'nin Istanbul'daki lokalinde karşılaşıyorlar: "Kapıdan, esmer, iri yarı, üstü başı biraz perişanca bir adam girdi. Bir şişe şarap söyleyerek bizim masanın yanına ilişti. Içiyor, içtikçe de ağlıyor, arada strada ağzından Nâzım Hikmet'in sözleri dökülüyor..." Kim olduğunu bilmediği bu adamın llhami Bekir olduğunu öğreniyor. Cemal Süreya, onun için "Afrika Aslanı" derdi. 1970'li vıllarda Kadıkoy'deki Elif otelde sık sık karşılaşırlar. 1955'ten ben llhami Bekir bu otelde kalmaktadır. Otelin kahvesi "Akademi", tlhami Bekir de bu akademinin hocası ve "değişmez başkaru"dır. O yıllarda SEK (Sanat El Kitaplan) yayımlanır. "I loca", oturulan yuvarlak masanın hiç değişmez başkanıdır. "Masada oturdu" paraları alınmaktadır. Bu paralarla içilen çaylar ödendikten sonra kalanıyla SEK çıkarılacaktır..." (s. 10) SEK'in her sayısında çeşitli yazarlar deöerlendirilir, soruşturmalar yayımlanır. SEK'te imzası olan yazarlardan kimileri: "Başta, zaman zaman Vecdi Ahmet takma adıyla llhami Bekir olmak üzere Hasan I. Dınamo, Ismet Kemal, Hasan Akarsu, Selalıattin I lilav, Aydın Hatipoğlu, Kerim Sadi, Eray Canberk, Haşim Ne zihi, Boğos Tuncer, M. Okan Baba, Osman Salret Arolat, Nurullah Can, Rasih Değer, Behzat Ay, Esen Yel, Suavi Koçcr, Adnan Azar, Erdal Alova, Zeki Atatan, 11 ker Akçay, Mehmet Kıyat, Tomurcuk Yalçın, Nebil Sezer, Cîunür Karaağaç, Alpay Kabacalı, Necati Toşuner, Vedat IJreturk, Osman Serhat, Işıl Ozgcntürk, Cünel Altıntaş, Ahmet Köksal, Nahit Eruz, Subutay Hikmet, Elif Soıgun, Cemal Süreya, Şevki Adalı, Macit Cevat, Ercüment Uçarı, Can Yücel, Süreyya Berfe, Ali Özgentürk..." (s. 11) SEK, 198O'de28. son sayısıyla kapanır. llhami I loca, Marmara otcüne taşınır. ğerlendirir. Birinci Yeni şiirinin toplum cu ozanlara tuzak olduğunu, Ikinci Yeni'ninse Fransız şairlcrini taklit ettiğini vurgular. SEK'te istediklerini tam olarak gerçeklestiremediğini, yine dc ilgi gördüğünü söyler. Son yıllarda bile yazmayı sürdürdüğünü, bitmemiş şiirleri olduğunu öğreniyoruz. Kitapta, Nâzım'ın ve VaNu'nun tlhami Bekir için yazdığı üç yazı var. Nâzım, 24 Saat için şöyle yazıyor: "...24 Saat gerek muhtevası, gerek hüneri ile, yeni Türkçe şiirin kazandığı meydan muharebelerinden biridir..." (s. 46) Eray Canberk'in SEK'in 25. sayısında yayımlanan bir yazısına yer vermiş Durbaş. Bu yazıda llnami Bekir'in yarım yüzyılı aşan yazarlık serüveni anlatılıyor. Onun yeterince değerlendirilmediği, genç kuşaklarca tanınmadığı vurgulanıyor. Şairin en talihli kitabının "Şiirler" olduğunu (1971, May Yayınları) Altın Destan'ın da (1933) talihli kitaplar arasında anılması gerektiğini belirtiyor. Edebiyatımızda toplumcugerçekçi akıma karşı takınılan olumsuz tavır nedeniyle llhami Bekir'in yeterince değerlendirilmediği gerçeğinjn altını çiziyor. Onun şiirini Nâzım dan ayıran özellikleri şöyle belirtiyor: "... Bireysel duygulardan, tek insandan yola çıkması, kaaın erkek ilişkilerine ve aşka ağırlık vermesi, zaman zaman gizemciliğe yaklaşan hoşgörüsü ve anlatımcılığa, betimlemeye ağırlık veren deyiş biçimi, llhami Bekır'i Nâzım 1 ükmet'ten ayıran en önemli özellikleridir..." (s. 54) llhami Bekir'in "Kendi Eliyle Seçtikleri" ve "Şiirlerinden Seçmeler" bölümleriyle kitabı zevkle okuyorsunuz. Onun aranızda olduğunu duyumsuyorsunuz. Çünkü o, her bahar badem ağaçlannın çiçekleriyle aramızdadır: • Istemem toprağa gömüldüğümü, Yakın beni ve savurun külümü, Baharda badem ağaçlannın üstüne, Ben yine döneceğım yeryüzüne. Beyaz Kanatlı K u ş a O Gerçak ve kurgu Durbaş, askerc gider, acemilik sonrası tstanbui'a döndüğündc Hoca'yı otelde pencere önünde otururken bulur, bedeni erimiştir Hoca'nın. Dostlan onu Bağcılar huzureyine yerleştirirler. Orada mutlu olur. Ali Özgentürk'le birlikte \ loca'yı ordan alıp 1 ladi Olca'nın Nişantaşı Akademi Kitabevi'ne imza gününe gotürürler. Hayatının en mutlu günlerinden birihi yaşatırlar ona. Birkaç gün sonra da ölüm naberi gelir. Durbaş, kitabına llhami Bekir'den "Birkaç Anı" almış. Bu anılarında llhami Bekir, şiir kitaplannın çıkış maceralarına yer veriyor. Kitaplanyla ilgıli vazılan yazılara değiniyor. "24 Saat" kitabıyla adı solcuya çıkar, mimlenir, kitapçılar kitabını yok euerler. "Son Buhran' ı basıldığı halde piyasaya çıkarmaz, saluncalı görür. "Taşlı Tarladaki Ev" romanı "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk sansür edilmiş romandır..." "Hürriyete Kaside" fişli kitaptır. Anıların sonunda şöyle yazar: "Hala yayınlamasam da yazıyorum. Çünkü, büyük bir Romalı şairin dediği gibi, "şairler duymak ve haykırmak için doğmuşlardır.' Şairleri susan uluslar, bahtsız uluslardır. (s. 20) Refik Durbaş, llhami Bekir'le yaptığı söyleşiye yer veriyor: "Otel odalarında tek başına bir şair." Bu yazıda onun soyağacını tanıyoruz. 1916 da ailcsi dağılır, onu Darüleytam'a verirler. İlk politık hcKası Hasan Ali Ediz'dir. 192223 yıllarında Darülmuallim'de öğrencidir. Tevfik Fikret, Satı Bey, Ruşen Eşref hocasıdır. Sabahattin Ali de aynı okuıdadır. 1925'te Düzcc'nin nahiyesi olan Akçakoca'ya öğretmen olarak atanır. İlk şiiri 1924'te Milli Mecmua'da çıkar. Serveti Fünun'da da yayımlanır. Çanakkale'nin Ezine ilçesine atanır, Üsküdar'da öğretmenlik yapar, 1927'de Erenköy'e geçer. Nâzım'la Aydınlık dergisinde karşılaşir, dostlukları Resimli Ay'da başlar. Satlri Ertem, Kerim Sadi, Nâzım ve o birbirlerini tutarlar, yazılarıyla desteklerler. Nâzım'ın babası öldüğü gece, o da Nâzım'ın evlerindedir. Solculara sahip çıkılan dönemde tlhami Bekir, I lalkevi'nc alınır. Aşkları sorulduğıında şöyle yanıtlar: "Ne kadar aşk şiir varsa o kadar da aşık oldum. Arnavutları çok scverdim." (s. 31) Beğendiği şairler, Şeyh Galip, Fuzuli, Tevfik Fikret, Ne dim, Necip Fazıl, Ahmet Kııtsi, Sabri Esat, Calıit Sıtkı, Orhan Veli, Can Yücel. "Can YücePi çok beğenirdim, fakat son zamanlarda beğenmiyorum." (s. 33) Genç ozanlara, eskileri ve yenileri iyi tanımalannı, başkalarının etkısinde kalmamalannı önerır. Enver Ercan, llhami Bekir'le yaptığı söyleşide onun sanatına yaklaşır. llnami Bekir, yazarlara, ozanlara Daskının yoğun olduğu dönemin sanatçısıdır: "En yakın arkadaşlarımızdan bile bazı şeyleri saklamak zorundaydık haklı olarak. O koşullarda, yapdmak istenenin hepsi yapılabilir miydi ki?" (s .38) Toplumcu şiiri Mayakovski'den öğrenir. 1940 kuşağı öncesi ozanlardan olup bu kuşağın içinde de yer alır. Garip ve Ikinci Yeni şiirini iyi de ...... Akşamlan beyaz kanatlı bir kuş uçuyor Okyanuslardan Adalar Denizine doğru Bir pelikan ve belki bir kumru Akşamlan beyaz kanatlı bir kuş uçuyor Deniz nemi şarkılar Kanatlarımda pul pul ışık Mcrhaba vahşi güzel vc iyi Merhaba ayadilçıkaranbalık. (1953) Ahar Zaman ^ • Dedemden Bir çubuk Bir tütün tabakası, Bir keman kaldı. Bir ben kaldım babamdan Bir de ahar zaman kaldı. Vc ben Kalanlara mutlu bir düzen Kanatlarında bereketli yağmurlann şakırdadığı bulut Bir gökyüzü bcyazlığı bir umut bırakacağ.ım... Ölecekmişim ne çıkar? • ' Bir gün elbet gelecek ölüm Bir süngünün ucunda belki Bir kara haber vcrdiği mektupta. Ve ben yaşayacağım. Gökte yıldız, Dalda elma, Mercan gagalı bir kuş olup da... (70 Yaşın Melankolisi, 1977) (*) Mektup Var tlhami Bekir'den/ Refik Durbaş/ Pıya Kıtaplığı/ Ağusto.s 97 SAYFA 9 S AY I 47 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle