Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Arjantinli yazar ve aktifokuma isteyen bir romanı DORİS KLEİLEİN * irincisi: bir itiraf. Elimde olsa, işin kolayına kaçıp, 62 / Maket Seti nin kahramanlarından birisi olan ve 216 sayfa boyunca "Bisbis bisbis"ten başka bir laf ctmeyen Feuille Morte'nin fikrine katılıyorum derdim. Ne var ki Feuille Morte'nin budalaca bilgeliğine sahip olmadığımdan, bu sözcüğü en uygun anda, teselli, korku, protesto, mutluluk gibi, her türlü anlama gelecek şekilde kullanmasını bilmiyorum. Üstelik bu yazı, 62 / Modelo para armar'ın 1968'deki ilk basırrunın üzerinden 30 yılı askın bir süre geçtikten sonra, romanın Türkçe baskısı vesilesiyle, Cumhuriyet Kitap okurlanna hitap etme amacıyla kaleme alındı. "Hcrkesin sevgilisi Arjantinli "nin romanı, çevirmen Aslı Biçen ve Ayruıtı Yayınları nin bir yılı aşan uğraşı sonucunda Türkçe'ye kazandınldı. Bu niç de öyle kolay bir iş değil: Cortâzar'ın kelime oyunlannı dünya dillerine kazandırmak isteyen sayısız çevirmen, deyim yerindeyse, havlu atmak zorunda kaldı. Yoksa içinizde "petiforro"nun ne olduğunu bilen var mı? Kiiçük bir lastik mi dersiniz, yoksa bir anaminiprezo mu? Belki de minikondomikus? Nihayetinde "petiforro", 62'deki birçok olguda olduğu gibi, siz ondan ne anlıyorsanız, odur. Bu noktaya ileride tekrar geri döneccğiz. Ikincisi: bir uyarı. Belki siz de, romanda olduğu gibi, "üç beş kelime, (...) cep kadar da olsa, dünyayı nasıl sarsıyorsa, 62'yi okuduktan sonra aynen benzer bir darbeyle" hiçbir sebep gösterilmeden bu isin içine"itilen mutlu kesime aitsiniz. Ongörülmedik gclişmelere yol açan, alışılmış düzeni değiştiren ve okuyucuyu, kısa bir süreliğine de olsa, yörüngesinuen çıkaran bir darbe. B 62 / Maket Seti Cortâzar'ın en son romanı sayılıyor. Bunun nedenini ancak, cscrin, sonunda kesin bir tablo sunmadan, sanrılı bir okuma ve hep yeniden okuma tarzını dayatan bir tehlike içermesiyle açıklayabilirim. Cortâzar'ın eserleri ner "önemli" yazarın yapıtında olduğu gibiedebiyat bilimcileri tarafından, araştırma ve bibliyografyadan örülü kalın bir koruma taDakasıyla bezendiğinden çok farldı yorumlara da açıktır: 62 / Maket Seti vampir romanıdır, pastoral romandır, bilgi kuramsal bir metafordur, bir kaleydoskoptur denir. Herkes kendine göre haklıdır, çünkü herkes romanı "kendisine göre seçerek" okumuştur. Belki her romanıçin geçerli olan bu basmakalıp gerçek, 62 açısından özellikle çok önemlidir. Çünkü 62 / Maket Seti aktif bir okuma talep eder, anlamlar düzleminde eseri yeniden kurmaya çağırır, "belki Niçole gerçekten..." veya "Ya Juan aslında..." sorularını durmadan dayatır. Cortâzar, birbirinin verine geçebilen bölümlerden oluşan bir örgüye eğilim gösterdiği "Rayuela"da okurlarından eaebiyat tüketiminden öte bir şeylerler isterken, 62'de bunu çok daha şiddetli biçimde talep etmektedir: "Ben okuyucularımı suç ortağı yaptım ve bunun karştlığında, okudukları şey karşıstnda onlann düşünselve entelektüelözgu'rlüklerini bekliyorum." Cortâzar yumuşak bir şiddet kullanarak "klasik edebiyatın okuyucuyu neredeyse her zaman sokmaya çaliştığı hipnoz durumu yerine içsel bağımsızlığımızı kazanmamızı" istemektedir. lara" eğilimli, gönüllü kazazedelerden oluşan bir topluluktur ve kurtancı kıyıdan sadece birkaç adım ötedeuir ama o kıyıya ulaşmayı kesinlikle istemezler. Paris'te bulunan Cafe Cluny sığındıklan adadır. Burada düzensiz aralıklarla "gelişmemişlik seanslan"nda bir araya gelirler: Polanco ve Calac, her fırsatta ceplerinden Osvaldo isminde bir salyangoz çıkaran, ütülü takım elbiseler içinde geçkin iki Arjantilidir; Iakonık Juan, bütün hayatını ağzında sigara, sokak lambalarının ışığında haşeregözlemleyerekgeçirebilir. "Dayanılmaz, Bergmanvari bir kuzeylüiğin var" dedikleri Danimarkalı Tell, suskunluğu karsısında herkesin büyük bir saygı duyduğu, yanına yaklaşılmaz. Helene ve ninayetinde Marrast ve Nicole, Celia ve Austin. Bu arada herkesin büyük bir ilgiyle üzerine titrediği Feuille Morte'yi unutmamak gerek. Cafe, SaitMartin Kanalı ve Paris in diğer birkaç semtini kapsayan mıntıkalan dışmdaki yaşamlarında ner biri değişik meslekleri icra eder Juan çevirmenlik yapar, Helene ancstczi uzmanı, Marrast ise heykeltıraştır; Nicole çocuk kitaplanna resimler çizer ama bunlan sadece yanısıra yaparlar. Çünkü dışandaki o dünya yaralayıcıdır; insan kendisini o dünyadan dostlukla, oyunlarla, seyahatle ve hayallerle korumak zorundadır. I M I S D VB msnın oyınlıp Cortâzar'da gerçeklik, her zaman olduğu gibi, gerçekliğin bütün türlerini adeta bir sünger gibi emip, geçişken bir ilişkiler ağına dönüştüren bir olgudur. Cortâzar Letzte Runde" (Son Raunt) başlıklı kitabında yer alan "Maoris'le diyalog" adlı öyküsünde "gerçeklik esnek ve geçişkendir" derken, Buenos Aires'li bir otobus şoföründcn alıntı yapar: "Sağlı sollu birer adım daha ilerleyin, yer açılır, yer açılır...". Grup bize sözde gerçekliğin nasıl altedilebİleceğini göstermektedir. "Rayuela"daki (Seksek/Seksek, Çev.: Nccla Işık, 1988, Can Yayınları) "kulüp" ve Cortâzar'ın son romanı "Manucl'e Albüm"deki "huysuzlar"da aynı uğraşın peşinde koşmaktadır. Ne var ki Cortâzar'ın bize 62 ile vurduğu darbe daha da derinlere inmektedir; tasasız ve masum oyunlann ardında yatan, doyumsuz tutkular, ötekini ve kendini kapsayan anlamsız arayıslar, yitmişlik ve başarısızlıklardan kurulu bir dünyadır. Bu arayışın ön planda duran itici gücü karşılıksız aşktır: Calac ve Marrast Nicole'e, Nicole isejuan'a, o da Helene'e çıkan Bayan Marta'yla buluşmakta ve bu bir saplanü haünde imge dünyasını işgal etmektedir? Ve tüm bunlann Helene ile üişkisi nedir? Cortâzar bu sorulara yanıt vermez, sadece bazı göndermelerde bulunur. Bunlardan birisi romanın başlığında yer alan 62'ye, bir bakıma Cortâzar'ın "Rayuela"daki alter ego'su Morelli'ye işaret eder. "Rayuela"nın 62. bölümünde Morelli'nin tasarladığı, ancak dağınık birkaç notun ötesine geçmeyen bir kitaptan söz edilir. "Düşüncenin kemoterapisi" üzerine çalışan Isveçli bir bilim adamından esinlenen Morelli'nin tasarladığı kitapta "bclli bazı bireyler kasıt olmadan diğerlerinin kimyasını etkiler ve onlardan etkilenir, öylesine ki, sonucunda en garip ve endişe verici zincirleme tepkiler, bileşimeler ve mutasyonlar ortaya çıkar." Bu ınsanlar "içimizdeki yabancı güçler" tarafından yönlendirilmektedir ve "içlerindeki yaşarnın, kendileri aracılığıyla ve yine kendileri için, Codelan değiştirmeye" çaLştığını pek sezmezler. Sigmund Freud'un (Juan'ın Viyana'da dolaşması belki de bu yüzden tesadüf değil) bilinçaltı diyebileceği, Freud'dan önce veya sonra yaşayanların ise gizem, öteki, ikınci gerçeklik olarak niteleyebileceği bu güçler, 62 / Maket Setındc dur durak bflmcden günışığına ulaşmaya çalışmakta, aklın hiçbir zaman açıklayamadığı "ara mekânlarda panldamaktadırlar." Mscnörotik En azından benim başıma gelen bu oldu. Benimle birlikte Londra'da yaşayan birkaç kişi de ellerine geçen bir mektupla aynı akıbete uğrar. Sözkonusu mektup "Dr. Daniel Lysons, D.C.L., M.D., neden elinde hermadactylus tuberosus dalı tutuyordu?" diye sormaktadır. Mektubu gönderen, Feuille Morte'nin dostlarından Marrast'tır; alıcılar ise 20 kişiden oluşan birgrup "adsız nörotik". Buradan yolaçıkan öykü, Londra müzelerinden birinde asılı duran bir tablonun yerinden indirilmesiyle biter. Ve Marrast ve" grubu", pek gizlevemedikleri sevinç gösterileri içinde dirlİK ve düzen içindekı günlük yaşam karşısında kazandıklan yeni bir zareri daha kutlarlar. Ancak gruba yeni alınan Austin, böylesi eylemleri "doğrudan doğruya tehlikeli olmasa da" faydasız bulduğunu itiraf edip, onlara bir partiye üye olmalannı salık verir ve kendılerine komedyen diyerek hakaret eder. Bunun üzerine Polanco'yla aralarında patlayan karmakarışık bir diyalogta Küba, bir adet zemberek ve îngiliz ketçapı tartışılır ve sonunda Polanco, her şeyden haberdar ve "Martin Luther King'e direkt hatla bağh" olduğunu belirtir. Grubun üyeleri her türlü kurumun dışında durmaktadır, nasıl ki Cortâzar da düz mantığın her türüne karşı duruyorsa. Kendi bildikleri şekilde isyan ctmckte, genel ahlak kurallarına ve törelere karsı gizli bir biçimde karsı koymaktadırlar. Bunu hcm dünyayı değiştirmek, hem "büyük boşluğu" doldurmak hem de "tamponlar ve yalıtım maddeleri üzerine kurulu, mantıkla düzenlenmiş hayat" ile aralanna bir şcy koymak için yapmaktadırlar. Grup, sürekli "seraplara ve MorganaSAYFA 14 aşıktır ve bu karmaşık düğümü herkes kendi kafasınca çözmeye çaluşır. Arayışın mekânı Londra, Paris, Viyana ve romanda adı ŞEHtR olan karanlık bir metropoldür. Grup üyeleri, genellikle geceleri geldikleri Şenir'de, hiç tanımadıkları görevlerden ve hic gerçekleştiremedikleri randevulardan oluşan, adeta Chirico tablolannın sonsuz bir dizimini anımsatan bir dünya içinde şaskın şaşlun dolaşırlar. Şehir'de olaylar ürkütücü bir kesinlikle tekrarlanır; juan ve Helene kendilerini her seferinde yalnız başlanna bir tramvayda bulurlar, sonsuz otel odalanndan geçerler, arka bahçelere ve zikzak şeklinde hareket eden asansörlere dönüşen caddelerin gerçeküstü labirentinde kaybolurlar. Başını ve sonunu kimsenin tanımadığı Şenir tngiltere'den, Viyana üzeri, Transifvanya'ya kadar uzanmaktadır. Şehir, Juan, Nicole ve Helene'nin istedikleri her yerden girebildikleri bir tampon bölgedir; sanki Paris, Londra ve Viyana'da meydana gelen her şeyin daha önce kcsinleştiği bir antimekân'dır. Roman kahramanlan bu gezintilerde tasasız egemenliklerini geçici olarak yitirirler. Bazen ürkünç, Dazen fantastik olanla, kimi zaman da kendileriyle karşılaşırlar. Aşkın kendilerini sürüklediğine inanırlar, ancak bu her seferinde hayal kınldığı ve yanılsama ile son bulur. Tanımadıklan bir gücün elinde adeta kuklaşırlar, kendilerini hep yeni baştan kanştınlıp dağıtılan iskambıl kâğıtlan gibi hissederler. Ama kâğıtlan kuran kimdir? Helene'i her gece, elinde giderek ağırlaşan bir paketle, Şehir'e indıren kim ya da nedir? Nedcn Juan Viyana'da otelde karşısına bir kontesin şu Romanyalı vampir ve bakire katili reenkarnasyonu olarak KayviMSM Andre Breton ve çevresindeki gerçeküstücüler, Cortâzar'ın kahramanlarını gönderdiği Odise'den büyük zevk alırlardı kuşkusuz. Gecmişte bir sey yitirmiş olduklannı sanarak, bu zayıf sezinin verdiği itkiyle, hiçbir zaman bıdamayacaklan bir şeyi aramaktadırlar (Breton'un "kayıp nesne" dediği şcy); sonsuz dejâ vu'ler içinde yanlış kisilerle karşılaşmakta, ikizlerine ve aynauaki görüntüferine rastlamakta ve randevulaştıkları sandıklan insanlan ellerinden kaçırmaktadırlar. Hiçbir zaman hedefe ulaşamadan dev bir tekrar makinesinin içine düşerler; her seferinde polycder'in, yani Cortâzar'ın gerçekliğin farldı yüzlerini betimlediği o çokgenin kafa buıandıncı bir yüzüyfe burun buruna gelirler. Kayıp nesnenin yerine bulduklan yedekler sayesinde askı ve hayal kırıklığını, umudu vc ölüm korkusunu sonuna kadar yaşarlar. Cortâzar'ın 62'de devreye soktuğu, gizemli bir iç dünyaya sahip küçük kukla, bilinmedik nedenferden ötürü elden ele dolaşır. Cansız ve her zaman el altında bulunan bu kukla, romanda hayalet gibi geCUMHURİYET KİTAP SAYI 477