02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

da cle alınan konu oldukça ilginç yönlerivle ortaya konmuş. tlginç durumların başında padişahlığın kaldırılması sürecinde Bakanlar Kurulu Başkanı olan Rauf Bey'in tutumu gelir. Saltanatın kaldırılmasından öncc yapılan dört kişilik bir toplantıda Rauf Bey, saltanat hakkında görüşlerini açıklar. Rauf Bey'in bu görüşlerini yazar, Lond Kinross'tan yaptığı aktarmayla bclirtir, bu alıntıya göre Rauf Bey:' Vicdan, duygu ve gelenek bakımından saltanata ve nalifeliğe bağlı olduğıınu' söyler vc 'vatan haini gibi davranmış olan ve değiştirilmesi gereken Vahdettin'i tutmadığını' belirtir. (s. 44) Bu dörtlü toplantıda bulunan Atatürk ise Rauf Bey'in şunları söylediğini açıklar: "Benim babam, padişahın ekmeğiyle yctişmiş, Osmanlı Devleti'nin ileri gelen adamları arasına geçmiştir. Benim de kanımda o ekmekten vardır. Ben iyilik bilmez değilim ve olamam, Padişah'a bağlı kalmak borcumdur" (Söylev, c. 1, s. 500). Padişaha, saltanata derin bir biçimde bağlı olduğunu ortaya koyan Rauf Bey'in saltanatın kaldırılacağı sıradaki tutumu ise kitapta şöyle belirtilir: "30 Ekimdeki Meclis toplantısında Rauf Bey de kürsüye gelerek saltanatın kaldırıldığı günün bayram olarak kutlanmasını önerir" (s. 45). Bu anlatım Rauf Bey'in tutarsızlığını ortaya koyuyorsa da belirtilen tarihtc bir yanlışlık olmuş; 30 likiın 1922 günlü Meclis oturumunda Rauf Bey konıışmuştur, ama bayram önerisinue bulunmamıştır; yalnızca Babıâli'yi ağırbiçimde eleştirmiştir.(5) Ancak bir gün ara ile yani 1 Kasıml922 tarihli Meclis toplantısında, Saltanatın kaldınlmasının kabulündcn sonra yaptığı kısa bir konuşmayla 'bayram' önerisinı getirmiştir.(6) Lozan barış görüşmeleri sürecinde, bı lindiği gibi, Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey ile lsmet Paşa arasında gÖrüş aynlıklan da devam etmıştı. Sonunda barışı imzalayıp Türkiye'ye dönen Ismet Paşa için, Ankara'da düzenlenen karşılama törcnine Rauf Bey katılamayacağını Atatürk'e gelip söyler. Kitapra bu konuşmaya Rauf Bey'in anılanndan yapılan bir aktarma ile yer verilmiş ve Atatürk'ün kendisine hak verdiği şöyle belirtilmiş: "Rauf'cuğum dedi, ne söyleyeyim bilmem ki, haklısın... Bu muhit adamı ahlaksız yapıyor..." (s. 67) Oysa Atatürk bu konuşmayı anlatırken Rauf Bey'e: "Burada bulunarak Ismet Paşa'yı bir hükümet başkanına yaraşırcasına kabul etmesinin" uygun olaeağını söylediğini, ama Rauf Bey'in: "Kendimi tutamıyorum, yapamayacağım!" diyerek seçim bölgesinde geziye gitmek istemesinde dircnmesi üzerinc 'Bakanlar Kurulu Başkanlığı'ndan çe kilmesi koşulu ile geziye çıkmasını kabul ettiğini" açıklar. (Söylev, c. 2, s. 579). Rauf Bey'in böyle bir nedenle istifası, onıın devlet adamı anlayışı ve kişiliği yönünden önemli bir noktadır kuşkusuz. Cumhuriyetin ilanının hemen öncesi hcmcn sonrası gelişen olaylar oldukça ayrınttlı bir biçimde ele alınmış, ayrıca cumlıuriyetin ilanının kararlaştırıldığı o tarihsel geceden de söz edılmiş. Bilindiği gibi, 28 Ekim'i 29'a bağlayan gece Çankaya'da bir toplantı yapılmıştı, işte bu toplantıya katılanları yazar: "Ismet Paşa, Ka/ım Paşa, l'etlıi Bey, Rize Mıl letvekili Fuad, Afyonkarahisar Milletvekıli Ruşen Eşref" (s. 70) olarak iki eksiğiyle bildirmiş. Atatürk o toplantıda Sinop ve Ardahan milletvekilleri Kemalettin Sami Paşa ile I lalit Paşa'nın da buİLinduğunu nyrıntılarıyla belirtir (Söylev, c.2,s. 586) Cumhuriyetin ilanı N. Y. Atcş'in dediği gibi: "... politik alanda beliren farklı C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 4 7 7 Mustafa Kemai. Kuvayı MllllyecUerle ı kiye'sinin özgürlükçü bir dcmokrasi olmadığı açıktır. Zaten böyle şey beklenemezdi' (s. 324) görüşünde sözü edilen 'özgürlükçü de mokrasi'nin yalnız Türkiye'de değil o dönemin özgürlükçü sayılan rcjimlerinde de bulunmadığını anımsatmak gerektiğine inanıyo ruz. 1920'lerin bu ülkeleri bir bilim adamımızın dediği gibi: "O günlerin anlayışına uygun bir özgürlükçülük içindeydiler. Fakat hiç kuşkusuz, Türkiye'den daha ileridedeğillerdi."(10) Terakkiperver Cumhuriyet Fır kası dönemin günümüzün deyimiyle medyasının dışındaki kay naklara, bügilere, belgelere ulaşabilen çalışmalarla da ele alınacaktır kuşkusuz. Ama Nevin Yurdsever Atcş'in kitabı, özellikle bu ikinci böıümüyle, bir başvuru kaynağı olma durumunu sürdiirecektir. • (1) Gazi Mustafa Kemal, Belgeler, Çağdaş Yayınlar, 1981 (2) Goloğlu Mahmut, Erzurum Kongresi, 188, Ankara 1968 (3) Gazi Mustafa Kemal, Söylev (Nutuk),s. 35.TDK, 1974 (4) TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, cilt 1, s. 196 (56) TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, cilt 24, s. 285/315 (7) Söylev, cilt 2, s. 598/604 (8) TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, cilt 10, s. 101 (9) TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, cilt 14, s. 309 (10) Toktamış Ateş, Cumhuriyet, 5 Ocak 1999 (*) N. Y. Ateş Türkiye Cumhuriycti'nin Kuruluşu vc Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Der Yayınları, tst. 1994 Babıâli'ye eleşUri görüşlerin tam anlamıyla kristalize olmasını gerçekleştirmişti" (s. 71). Nitekim Rauf Bey'in cumhuriyetin ilanının hemen ertesinde, t Kasım günü gazetelerde yer alan ve cumhuriyet hakkındakı görüşlerini açıkladığı röportaiı bu baKimdan çok önemlidır. Her ne kadar yazar, Rauf Bey'in görüşünü: "kendisinin cumhuriyetçi bir hükümet şeklinden yana olduğunu, fakat böyle aceleci ve dıktatörce bir tutuma karşı olduğunu açıla maktadır" (s. 71) diye belirtirse de, bu röportajda Rauf Bey'in'nasıl bir cumhuriyet yönetiminden' yana olduğunun ipuçlarını da görmckteyiz.(7) Ayrıca Rauf Bey'in kimi ilkeleri açıklarken yönetim biçimi için 'cumhuriyet' sözünü kullanmamakta nasıl direnuiğini 6 Kasım 1924 tarihli Meclis konuşmasında görmek olasıdır. O günkü oturum da gerek Menteşc Milletvekili Yunus Nadi'nin gerekse Kazan Milletvekili Ali Saip'in anımsatmalarına, dahası salondaki milletvckillcrinin "Cumhuriyet, cumhuriyet!" diye scslenmelerine karşın, Rauf Bey 'cumhuriyet' dememekte direnir, söylemez.(8) Atatürk, Rauf Bey'in bu konuşmasından on bir gün sonra kurdukları partinin adında 'cumhuriyet' sözcüğünün, hem dc 'Terakkiperver (Cumhuriyet' (ilerici cumhuriyet) olarak yer almasını Söylev'de geniş bir biçimde değerlendirir (cilt 2, s. 634). • Kitabın, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşunu ve kapanışını anlatan bölümü için başvuru kaynağı olarak yalnızca döncmin gazeteleri KUİJanılmış. Alıntılardan ve bölüm sonlarına konulan eklerden anlaşıldığına göre, 1924 Kasım ayı ortalannda kurulan parti hakkında, zaman ilerledikçc, yapılan değerlendirmelerin başında yeni partinin Ittihat ve Terakki'nin devamı gibi gözükmesi gelmekte (s. 124), eleştirilerin yoğunlaştığı nokta olarak da. parti programının altıncı maddesi ele alınmaktadır (s. 162). Bu maddede partinin 'efkâr ve itikadatı diniyyeye hürmetkâr' olduğu belirtilmcktedir. Öte yanda partinin kuruluşundan kısa bir süre sonra Anadolu'da Şeyh Said ve yandaşlarınca başlatılan isyan irticanın tam bir başkaldırmasıydı. Isyan Anadolu'da sürerken Mart ayına gelindiğinde gazeteler Başbakan Fethi Bey'in Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mümessillerinin birçok ycrıerde irtica fikrini uyandıracak surette tahrikatta bulunduklarından" (s. 139) şikâyet ettiğini yazmaya başlarlar. Oysa parti Genel Başkanı Kazım Karabekir Paşa, 25 Şubat'ta yapılan Meclis toplantısında: "Dini alet ittihaz ederek, mevcudiyeti milliyemizi tehlikeye koyanlar her türlü lanetlc layıktır"(9) diyerek isyanı kınar: Nevarki, isyanı bastırmasırasında yakalananların verdikleri ifade lerde partiyc nasıl sızdıklarmın anlasılması ve ele geçen belgelerde partinin kimi şube yöneticileri hakkında suç unsurlarının bulunması, doğal olarak, iktidarın kesin önlem almasına neden olur. Yazarın son değerlendirmelerinin yer aldığı 'Sonuc Yerine' başüklı bölümde belirtilen: 'Cumhuriyet düşmanı dinci unsurların Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na sızmak istemeleri doğru olabilir. Ancak kurucu yönetici düzeyinde böyle bir özendirme söz konusu değildir. Unutmamak gerekir ki, o dönemde devletin resmi dininin Islam olduğu anayasasında yazılıdır' görüşü, Kemalettin Sami Paşa nın açıklamaları (s. 162), Yunus Nadi'nin 'Terakkiperver Fırka' başlıklı (s. 802 makalcsiyle birlikte ele alınması, yerinde olur kanısındayız. Yine bu bölümde yer alan: '1924 Tür Fırka'nm kurukış ve kapamşı ucguzelkıtap "Yedi dervi} bir postta oturur, iki .; hükümdar bir dünyaya sığamazmış." /smai/tarihe ve insana bakışımızı gözden geçirmeye davet eden dramatik bir belgesel, felsefi bir roman. Reha Çamuroğlu'nun kitabı son zamanların en düşündürücü yapıtlarından biri. , "Hem aniden bizi ele geçiren, hem de bizim elimizde olan şey arzudur. llk aidiyet budur." ünlü Fransız düşünür Edgar Morin, üç büyülü sözcüğü büyülerini bozmadan"yeryüzü"ne ındırıyor. Kelimenin tam manasıyla bir "başucu" kitabı. Aşk, Şiir,Bilgelik "Her müşterıye tek ömür verilir, memnun olmayan müştehlerin iade hakkı yoktur." Mılfer'ın yeni "oyun"u Sadece keyifli bir 20. yüzyıl gezintısı değıl, ınsanın varoluşuyla ilgili temel boyutların ışlendigi bir şaheser. Mr. Peters'm Bağlantılan Arthur PER1HAN S0KAK AEA IŞHANI 126/1 80260 ŞİSLİ / İSTANBUL TEL10212] 296 82 41 FAKS|0212| 296 62 44
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle