Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
her gün daha çok taçyaprağı dökülüyor, o kadar ki benim oyun oynadığım. oyun oynamak istediğim yer dökülen taçyaprakları ve yaşlı insanlarla aynı oraya dökülen taçyapraklarıyla benim oyun oynamak istediğim o pis yerleri kaplıyor hani senin o koca süpürgeyle süpürdüğün yeri. Senin süpürdüğün o çöpler, onlar ne oluyor, ne oluyor süpürdüğün bütün o çöpler, çiçeklerden, insanlardan dökülen, ne oluyor bütün o pislik? Bütün o çöpler çiçeklerden ve insanlardan arta kalan, o ner şeyi süpüren koca süpürgenin altına yığılan o pislik? Neden o kadar çok çalışıyorsun, neden her şeyi süpürüp yığıyorsun öyle? Yenı açmış çiçekleri kim getirecek sonra? Yeni insanları kim getirecek? Benim oyun oynamak istediğim ycre taçyaprakları dökülmeyen yeni açmış çiçekleri kim getirip suya koyacak? Uykusu gelmiş, yorgun ihtiyarlar gibi solup boynu bükülmeyen veni açmış çiçekleri kim getirecek? rler gün solup kurumayan o taze çiçekleri? Hem yeni açmış çiçeklerimiz olursa, su verip onları soldurmayacak yeni insanlarımız da olacak mı? O yeni açmış çiçekler de mi ölecek? O gencecik insanlar da mı ölecek? Ama neden? Ellerinde eldiven Paltosunun yakasında kürk vardı Kendınden daha emin biri olamazdı dünyada. Hayrandı kendi zekâsına Dönüp çocuklarla ilgilendi Başını okşadı her birini Sağlıkh ama biraz utangaçlar, dedi, Kusursuz birer erkek ve kadın olacaklar. Çocuklar başlarını kaldırıp ona baktılar. Hâlâ gülüyordu adam. O kadar emindi ki kendindcn. Ne diyeceklerini bilemediler. O kadar şıktı ki. Daha korkunçtu gecenin devlerinden. Dünya Ancak diz çökebilirdi onun önünde. Öpülen kadının Hayranlık duyması bekleniyordu. Kadın da duyuyordu bu hayranlığı Görünüşe göre. Bir şeyler yesem, fledi adam. Fazla oir şey yapmaya kalkma, hazır ne varsaBiraz jambon, yumurta, sosis, domates, Bir de senin kendi elinle yaptığın Çavdar ekmeğinden Hafif tcreyağ sürülmüş Birkaç dilım. Ah azizem, görmüyor musun Ağzım nasıl sulanıyor Senin demlediğin o nefis çay için. Dünyada hiçbir kadın pişiremez Bana hazırladığın bu yemekleri. Senin bu gösterişsiz ustalığın Her zaman duygulandırmıştır beni! Bir kral gibi oturdu masaya. Kahkahalar atarak yedi yemeğini. Bilge, öğütler veren Büyük bir fılozoftu, Dünyanın sorunlannı çözüyordu tıkınırken. Kadın bir pervane gibi dönüyordu çevresinde. Çocuklar gözlerini alamıyorlardı Bu zekâ fışkıran baştan. Dilleri tutulmuştu adamı seyrederken. Lütfen biraz dana alın, dedi kadın. Adam yedi, kahkahalar attı, şakalar yaptı. Dünyada bilmediği yoktu. Tabağı tertemizdi Jack Spratt'in o komik şiirdeki tabağı gibi, Yakışıklı bir kurttu, O evdeki kadınla cocuklann Görüp tanıdıkları nerkesten Daha yetenekliydi. Geceleri yataklarında birbirlerine sokulup Kulak verdikleri fırtınaydı o adam. Kadını başında öldürücü bir acıyla Yer seren güçtü o, Evin arkasında suların yükselmesiyle Beliren tehlikeydi Her taraf sessizlik içindeyken Kapının büyük bir gürültüyle vurulmasıydı Avını yakalamak için Uzanan boynuydu tazının Amacının ardında Bir şahindi göklerden inen Incilin yorgun yazıcılarının yazabilmek için Tanrıya yalvardıkları cümleydi Bir kasım ağacının dallarından Padayıp saçılan kara bir sığırcık sürüsü Gerçekleşen bir tasarıydı Kendinden hoşnut olmanın havasında Bütün sesleriydi Denizin. Vakit geldi, dedi adam Artık gitmem gerek. Paltosuyla eldivenlerini, felsefesini, Kahkahasıyla, şakalannı alıp Gitmeye hazırlandı. Kadını yeniden öptü. Çocuklara gülümsedi. Sonra evden çıkıp gitti. Çocuklar birbirlerine baktılar, Kadın da sandalyeye. Kralından, ziyaretçisinden Yoksun kalmış bir tahttı o sandaJye. Ziyaretçi Şöyle bir çalımla girdi eve Gülerek Kadına doğru yürüdü Ve bir öpücük kondurdu yanağına. BERFIN Cevat Akgönül IHHMYAYIN AŞAĞI BAHÇE Cumhuriyet k i t a p 1a r ı (Askeri Okul Anıları) Kendini "gecikmiş bir yazar" olarak tanımlayan Cevat Akgönül, yanm yüzyıl önceki askerlik anılarını, yaşam öyküsünden kesitler içinde sunuyor. Ne var ki, "saf mehmetçik" öykülerinden bir derleme değil bu anılar. Güldürüyor, düşündürüyor, zaman zaman üzüyor insanı. Kimi toplumsal sorunlarımızı ironik bir yaklaşımla irdelerken özeleştiriden çekinmediği gibi, kendisini de bol bol alaya alıyor. Bektaş Tufan Güncş Dimitri Kantemir OSMANLI IMPARATORLUGU'NUN YÜKSELtŞ VE ÇÖKÜŞ TARİHİ Yüzbaşı mı? (3ir Yüzbaşmın Anıları) Çetebaşı mı, Elebaşı mı, 1082 sayfa, 2 cilt, 1. hamur. 12 Eylül döneminde Kültür Bakanhğf nın satıştan kaldırdığı bir yapıt bu. Boğdan Prensi ve Voyvodası Kantemir'in ünlü HammerTarihi'nc dc öncülük etmiş bir çalışması. Bilim tarihine ve evrensel ansiklopedilere geçmiş Kantemir, bu kitabı Latince yazmış. Romen Akademisi'nce yayımlanan baskısından Türkçeye çevrilen bu ilginç eser, bu kere "sansürsüz" olarak okura ulaşıyor. Mutlaka alınmalı, mutlaka okunmalı. ^ Cumhı^ ^ Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kltap kulübü (34334)Cağaloğlulstanbul Tel: (212)514 01 96 ÇERKES ETHEM / ANIL ARIM BERFIN BASIN YAYIN ve TIC. LTD. ŞTI. Cağaloglu Yoku>u. Evrcn Haıı, K.ıl:1. No 56 Cağ.ıloğlu 14440İManbul Tel: (0.212) 513 79 0 0 K a x : (0.212)512 37 20 Kitapçılarda