Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Beyaz bir çocukluk dönemini geçiyopum çamları bileziklerle 11 Derek Walcott / Şiirler / Çeviren: Nezih Onur o kızıl parıltısının benzeri. Büyüklerin parıltısız ııyarı ışıgı ugruna yazmayı bırakabilir ınsan, yerine, onların örnek okuru olabilir, düşüncclı, doyumsuz, başeserlere duydııöu sevgiyi onıarı yineleme ya da aşıııa çabasına üstün tutar, böylece dünyanın en büyıik okuru olur. Fn azından, günümüzde yitırdiğimiz saygıyı gerektirir bu; ne kadar çok insan gördü hcr şeyi, ne kadar çok ınsan olabiliyor öngörü sahibi, zafer suskunluğuna bürünmeyı istemcyen nice insan, iliğe işleyen miskinlik, onca insan dağılmadan duran Kiilden başka bir şey değil, puro gibi, olagan onca insan için gök gürültüsiı. Şim^ek ne kadar sıradan, artık aradıgımız o deniz canavaıları nasıl da yitti gittı! [:.skiden devler vardı. kiden ivi puro yaparlanlı. Daha ılikkatli okunıalıyım. Ağıt Hamagımız sallandı durdıı iki Anıerika araşında, Ozgütlük, özledik seni. Chc'nin yıkılıyor kurşun bilmecesi bedeni, öldüler, Cuııınuriyet yeniden doğması için önce ölmeli, diye bagıranlar, kaladan oy veıiyor özgıır doğan yurttaşjar. Yine de, istiyorlar Amerıka (îüzeliyle yatmavı. Henı, insan lar, ekmek yoksa, vışneli pasta yesin. Ama örterken kar gibi beyaz kâğıtlar soykırımı, t. kafmadı artık ormanlarında kıırt derinliğindc * yaralı koşmayı, ulıınıayı seçnıe hakkı; saklayamaz hiçbir yüz toplumsal, kişisel ausını, beden gerilmesı, zaten yontulaştı. üzan vc oyun yazarı Derek Walcotr, Batı Hint Adaları'ndan Saint Lucia'da doğdu (1930). Anne ve babası kendilerini sanata adamıs, eğitimcilerdi. Küçük yaşta babasını kaybetti, edebiyatla amatör oyuncu olan annesi aracılığıyla tanıştı. llk şiirlerini oıı sekizinde yayımladı. St. Mary's College ve Jamaika Batı Hint Auuları Üniversitesi'nde cğitim gördü. 1953'te Trinidad'a ycrleşti, tiyatro ve saııat cleştirmeni olarak çalıştı. 1958'de Jose Quintero'nun New York'taki tiyatro okuluna devam etti. Ulkesine döndüktcn sorıra 'Trinidad Tiyatro Atölyesi' adını verdigi kendi tiyatro sunu kurdıı. C) günden beri yerel, özgün bır tiyatro kurnıaya çalışmaktadır. Birçok ülke gezen Walcott, Seamtıs I leaney, Joscnh Borodsky gibi birçok ozanla da dostluklar kurdıı. Ingiliz sömürgesi olan volkanik bir adada ycti^nıijj olmasının yaşamı ve yapıtları üzerine biiyük etkisi oldu. Şiirlerinde çok iyi bildiği Avru pa, Asya, Afrika ve klasik şiir geleneklerini Batı Hint Adaları'nın sözlü geleneğiyle birleştirebildiği görülür. Rııs ozan ve yazarları Puşkin, Ahmatova, Tolstoy'dan ctkilendiği, diliniıı Shakespeare ve Kutsal Kitap'ın dili ölçüsünde güzellikler taşıdığı, ancak yerel renk ve şaşırtıcı cgTctilemclcrlc dolu biçeminin kendine ö/.gii olduğu söylenir. Adalara, edebiyata ve sanata dııydu£ıı sevgi yapıtlannda hemen sezilir. Kısa şiirlerin yanı sıra Omeros gibi ıızun soluklu şjirler yazan Walcott, 1981'de MacArthur Vakfı Odülü'nc, 1992 yılında ise Nobel Odiilii'ne layık göriildü. Trinjdad'da ya^anıak ta, edebiyat dersleri verdiği Boston Üniversitesi'nde öğretim üyebi olarak çalışmaktadır. 25 Poems (1948); Epitaph for the Young, XII Cantons (1949); Poems (1951); In A Green Night, Poems 194860 (1962); Selected Poems (1964); The Castaway and Other Poems (1965); The Gulf and Other Poems (1969); Another Life (197 3), Sea Grapes (1976); The StarApple Kingdom (1979); The Fortunate Traveller (19X1); Midsummer (1984); Collected Poems 19481984 (1986); The Arkansas Testament (1987); Omeros (1990) ve koşııkla yazdığı oyun The Odyssey ba^lıca kitaplarıdır. Burauaki şiirler, Collected Poems 19481984'ten scçilen kısa şiirlcrin çevirisidir. SAYFA 18 .HIV Aşk Üstüne Aşk Zaman gelccck, cosjkuyla, kutlayacaksın kendini varmca kendi kapına, kendi aynanda, her biri güliımseyeeek karşılayı^ına, ötekinin hoş diyeceksin ki, şuraya otur Ye. Kendin olan yabancıyı sevcceksin yine. Şarap sun. Rkmek sun. Yüreğini sun yüreğine, yaşadığın sürece seni seven yabancıya, başkası için ihmal ettiğin kendine, seni ezbere bilene. tndir kitaplığın rafından aşk mektuplarını, foto&rafları, unıutsuz notları, soy kendi yansımanı aynadan. Otur. Yaşamınla bir ziyafet çek kendine. Yanardağ Korkarmi!} Joyce gök gürültüsündcn, ama Zurih nayvanat balıcesinden aslanlar kiikremiş cenazesınde. Zürıh mi, yoks Trieste miydi? Önenıi yok. Söylence bıınlar, tıpkı Joyce'un olumü ya da (^onrad öldü diyen vc de Zafcr'm ironık oltluğunu yayan o güçlü söylenti gibi. Cîece uilcunun kıyısında, şafak sokene degin, yarın üzeıindeki bu kıyı evinden porünen ikı parıltı var şimtli denizdemilleree uzaktaki petrol kulelerinden gelen; p u r o parıltısının ve yanardağm Zafer'in sonundaki Beynine yerlcşmiş kırık bir ok başı ycrleştirir uluyan kara derili şarkıcıyı ayı tuzag'ına, genç gözler panldar deli parlaklıgında, süregelen hiıznüyle yaşlılan yorar; ve kapısında her yıl leylaklar açar, vişne bahçesinin köpüklü dalgası kör eder Washington'u ve fısıldar kulagına dayalı döşeli odasında suikastçının ideal bir Amerika'da, göz kırnan ckranları gösterir, yavaş ilerleyen sürüler halinde, Çeyen hay aletlerini ayak süriırken kazıklar, tcllerle çevrili ovalarda fısıldayarak, ayakları bez sarılı, bu arada Calvin'in azizleri gibi arkalarında Gotık kapıları çiftçi çift, ısırıcı, yoksul, yararcı, kavrayarak şeytanın yabasını. dik dik bakıp dururlar ölümsüz bugdayn 6flazıran \%H Sonlar Patlamıyor hiçbir şey, son buluyor, soluyor, güneşin feri na.sıl soluyorsa tendc deniz köpüğü nasıl çabucak emilip gidiyorsa kumda, aşkın şimşek çakımı bile son bulmuyor gök gürültüsüyle, ölüyor terleyen sünger taşında ten gibi solan çiçcklerin sesiyle, her şey bunu getiriyor kalana değin bizler birlikte Becthoven'in başını çevreleyen sessizlikte. CUMHURİYET KİTAP SAYI J 449