04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

N I 8 A N 1 8 8 8 • Gültekin Emre, Ferit Edgü'nün Doğu Öyküleıf'ni değerlendirdi 3. sayfada • Prof. Dr. Tank Minkari yazarlığını ve kitaplarını anlattı X sayfada ü Sennur Sezer, dokuz kitabıyla Bedri Rahmi'yi değerlendirdi JQ sayfada • M. Günay'dan Betül Çotuksöken'in "Felsefeyi Anlamak..."ı 12. sayfada. Cumhuriyet I Z E K Metin Cengiz Tanıklığın odağında bip şair KtTAP Her şair kendi yatağında şiiri geliştirir. Bir şiirin debisi ancak böyle oluşabilir. Şairin dünle bağı, bugüne tanıklığı, yarına dönük bir bakışı ise kaçınılmazdır. '80'li yılların yazınımızdaki, değişim odağı diyebileceğimiz, belirgin izlerinin yansımasını şiirde bulabiliyoruz. Şiirin hayatın her alanında kuşatıcı olması, 'söz'ün öncelikle hayatın yaratım alanındaki kaynaklarında debileşmesi şiiri saf bir duruma getirebilmiştir. Herkesin şiir yazabileceği ama şair olamayacağı gerçeği sanırım en çok bu dönem için geçerlidir. Garip sonrası şiirimizin adalarına baktığımızda; II. Yeni'nin pupa yelken gidişi hem '60'h hem 70'li hem de '80'li yılların şiirini etkilemiştir. Şiirimizin sözden düşünceye, düşünceden (yaşamsal) gerçekliğe dönüşen yanı hep bu etkilere açık olmuştur. Bir kuşak bir öncekinden etkilenmiş, iz sürmüş, kendi yolunu bulmaya çalışmıştır. Şiirimizin bu oluşumda yerini alan her bir şairi bunun tanıklığını yapar. '60 Kuşağı'nın varoluşu bu sacayağına oturur. '7Q'lerden '80'lere sürgün veren şiirin kanatlandırıcıları için de söz konusudur. Metin Cengiz'in, bugün, beş kitaplık şiir serüveni bize bu geçişlerin, değişim/dönüşümlerin, tanıklıkların izlerini getirmektedir. UMHURİYET KİTAP SAYI 320 FERİDUN ANDAÇ Ş airler söz yalvacıdır biraz da. Hayatın bütün dönemlerinde ışıyan, ışıtan söz direğinin gücü onların bunu söylcyebilme nünerindc, buiuşturabilmc yeteneğindedir. Ki, cennetten kovulmalarına, o söylenmiş/buluşturulmuş sözlcrden başka bir neden aramamak gerekir. Şiirin yüzyıllarca süregiden, yaşayan sırlı bir yanı var ki, bunu tanımlara sığdırabilmek güç. Yine de onlardan vazgeçemiyor, onlarla kavramaya/anlamaya çalışıyoruz şiiri. Octavio Paz, özlüce bir tanım getirerek sjöyle der: "Şiir bilgidir, kurtuluştur, güç ve tcrkediştir. Dünyayı değiştirebilecek güçte bir eylemdir şiir, doğası gercği dcvrimcidir: Ruhun eğitilmesi ve içsel özgürlüğün volu. Şiir bu dünyaya anlam kazandırır, onu yüceltir; bir başkasını yaratır. Seçilmişlcrin ekmeği, lanetlenmiş lokma. Şiir ayırır, birleştirir. Yolculuğa davet, yuvaya geri dönüştür. Esin, soluk alma, bedenin eğitilmesi. Hiçliğe yakarıs, yoklukla yapılan söylcşi: Sıkıntı, acı ve ümitsizlîktir onu Desleyen. Dua, pişmanlık, tövbe, ilahî güce boyun eğiş, huzur bulma. Sihir, büyü, efsun. Yücelik, kabulleniş, Dİlinçdışının yoğunlaşması..."(*) Onun bu tanımı süregider, şöyle de noktalanır: "Şiir yokluğu gizleyen bir örtüdur, insan yaratıcılığının o göz kamaştırıcı kanıtı!" Yaşamdan Şiire kitabı ekseninde '60 '80 yılları şiirinc/şairlerıne (Egemen Berköz, Ataol Behramoğlu, GiiY.en Turan, Süreyya .Berfe, Sennur Sezer, Refik Durbaş, Özkan Mert, tsmet Özel, Erdal Alova, Metin Cengiz, Ali Cengizkan, Hüşeyin Haydar, Turgay Fişekçi, Haydar Ergülen, Adnan Özer, Ahmet Erhan) bakarken şiirimizin son otuz yıllık döneminde iz btrakan/yol/yön bulmaya çalışarak poetikalarını oluşturan kuşakların bu ana izleklerde buluştuklarını/biçim aldıklarını, bu izlcklcre biçim vcrdıklerini görüyordum. Seçilen her bir şairin poetik yolculuğunun, iç/dış serüvenlerine bağlı olarak, buluşup ayrıştıkları yanlar şiirimizin hiç de durağan olmayan konumunu sergilemektedir. Doğrusu, Metin Cengiz'in (1953) bu oluşumdaki izi/serüveni, yolculugunun beş kitapla onu gctirdiği yer, '80'li yılların şiiri için de ipuçları verecek düzeydedir. I ler şair kendi yatağında şiiri geliştirir. Bir şiirin debisi ancak böyle oluşabilir. Şairin dünle baöı, bugüne tanıklığı, yarına dönük bir bakışı isc kaçınılmazdır. '80'li yılların yazınımızdaki, degişim odağı diyebileceğimiz, belirgin izlerinin yansımasını şiirde bulabiliyoruz. Şiirin hayatın her alanında kuşatıcı olması, 'söz'ün öncelikle hayatın yaratım alanındaki kaynaklarında debileşmesi şiiri sar bir duruma getirebilmiştir. Herkesin şiir yazabileceği ama şair olamayacağı gerçeği sanırım en çok bu dönem için geçerlidir. Garip sonrası şiirimizin adalarına baktığımızda; II. Yeni'nin pupa yelken gidişi hem '6O'lı hem '70'li hem de '80'li yılların şiirini etkilemiştir. Şiirimizin sözden düşünceye, düşünceden (yaşamsal) gerçekliğe dönüşen yanı hep bu etkilere açık olmuştur. Bir kuşak bir öncekinden etkilenmiş, iz sürmüş, kendi yolunu bulmaya çalışmıştır. Şiirimizin bu oluşumda yerini alan, ner bir şairi bunun tanıklığını yapar. '60 Kuşağı'nın varoluşu bu sacayağına oturur. 70'lerden '80'lere sürgün vcren şiirin kanatlandırıcıları için de söz konusudur. Metin Cengiz'in, bugün, beş kitaplık şiir serüveni bize bu geçişlerin, değişim/dönüşümlerin, tanıklıkların izlerini getirmektedir. Bir Tufan Sonrası, şairin yaşanmışlık/tanıklık ediminden yola çıkışını scrgiliyor. Bir yanıyla yaşama dönüklü ğün, kaçınılmaz biçimde dayatılan(lar)ın önünde savruluşu anlatma; öte yanıyla da bu anlatma kaygısının imgelcmini kurma çabası. Burada şair, ister istemez, kcndisini uçlandırdığı ya da düşünsel söyiemini konumlandırdığı 'yer'in kaygılarındadır. Bağımlı şiire daha yatkın bir söylcyişi kırma çabası onu 'git/gel'lcre zorlar. Öyle ki; politik söylemden sıyrılmak için yaratıcılığını zorlar. Olanı olduğu gibi anlatmanın söz savrukluğunu getireceğinin (şiir olamayacağının bilincindedir. "Bir ormanın solumasını andırıyor kalbim" Devamı 4. sayfada. **
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle