Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Evet, edebiyat bir sanattır... Fcthi Naci'nin "Edebiyat Yazılan", toplumcu edebiyat adına yetmişli yı 1larda üretilenler üzerine genel çizgileriyle edebiyat dcrsi veren tonda. Bugünün eleştiri ölçüleriyle bakıldığınua üzerinde durmaya değmez, cdebiyatın ABC'si diyeceğimiz temel ilkelerin kavgasinı vermek zorunda kalması, edebiyatımızın o yıllardaki düzeyi hakkında fikir veriyor. PROF. DR. GÜRSEL AYTAC de duruyor. Bunların canlılık kazanmalarını istiyor, yazarlarınırı düşüncelcrini haykıran araç olmalarını affetmiyor. Kişilerin kalıplara dönüşmesi dedicinıiz ve trivial (eg'lencilik) cdebiyatın ncredeyse mihenk taşı olan özelliğe, toplumcu edebiyalın ıı/ak durmasını ögütlüyor. "Pefabrike ins.anlar", Fethi Naci'nin bu tür kalıp roman figürlerine vcrdıği ad. Toplumcu görüşe ait bilgilerini, sosyolojıye ait bilgilerini romanın da tiegerlendirmeyi bilmelidir romancı. Bu şıı dcmektir: Kuru bilgi, roman kişi leri yaıatmak için yefmez, romancı, kişilerini kendi deneyimleriyle dc donar K1I1I \B Yeni baskısı nedeniyle Fethi Naci'nin "Edebiyat Yazılan" I Ç oğunluğıı yetmişli yıllarda yazılmış toplaın yirmi altı yazıdan oluşan ou kitap, Fethi Naci'nın eleştiri çizgisini dcğerlendirmek, onun edebiyat cleştirimizdeki öncmini algılamak için okunmaya ya da ikinci kez okunmaya değer. îdeoloji rüzgârlarının en yoğun estiği yetmişli yıllann düşüncc ve sanat dünyamızda Fethi Naci, edebiyatı ideolojiden ayıran çı/giyi beürlemeye, okurlara ve yazarlara bunıı açık seçik belletmeye çaba harcıyor ki bu onun, altı çizilecek bir hizmeti. (îııdumlü cdebiyatın toplum dü?eninde ne kadar etkili olabilecegi konusıında sagduyunun scsini dıı yıırmuş. Kitabın ilk yazısı "Hem Dcrsini Bilmiyor 1 fcm de îjişman Iferkesten "de şöyle diyor: "Ülkemizde edebiyatm siyasal amacını abartanlar, genellikle, ikinci sınıf edcbiyatçılar. Ne kadar gizlemek isterlcrse istesinler bunların yüksek ülkiiler kalabahgında kendi edcbi gııçsüzlüklerini, yeteneksizliklerini gizlemek istedikleri hemen belli oluyor." (s.9) mak, onlara canlılık kazandırmak durumundadır. Sosyoloji bilgısinin nereye kadar yararlı, nereden sonra yetcrsiz olduğunu, romancının başka nelere ihtiyacı olduğunu şöyle anlatıyor: "Bilimsel düşünceye dayanan bir dünya görüşünün önemi iştc burada: Bu görüş, romancının canlandırdığı kişileri belirleyen durumlar, koşullar hakkında yanılgılara düşmemcsi için romancıya yardımcı olur, romancının toplumsal gerçekli^e nüfuz etmesini kolaylaşnnr BtoUikölçütâ Unutulmaması gerekeıı şu: Sanat eseri, burada roman bilimin sunduğu hazır vcriler değil sanatçının yaşam deneyimine, sanatçının özgür hayal gücüne dayanır; sanatçının gcrçek yaratma kaynağı insanlar hakkındaki bilgisidir, görgüsüdür." (s.129) I'ethi Naci'nin edebilik ölçütü olarak cn azından bu kibilcrin canlılığını, kalıp dışi olup olmayışlannt kullanması, trivialle sanat eserini ayırmada altı çizilecek bir elcştirmenlik hizmeti. Ama nir ede bi eserde aranabilecek baska özelliklere pek itibar etmiyor. Olsa olsa dile ilişkin bazı saptamalan var. Yalnız bazı yazar! ırd.ı, i'6/ünden kaçmayan vahim dil hatalanna rağmen bıınları daha bir kolay aflediyor, hatalaıını belirımcklc ye tıniyor. Mesela Samım Kocagöz'ün "Temiz Bir Türkçe" yazdıöını soylerken "ama" deyip gostcrdigi dil yanlışlan o olumlıı yargıyı değiştirmemiş. Toplumcu gerçekçi edebiyat ürıinlcrinde var olagelen toplumsal sınıf ayrımlarının, prolcter, küçük burjuva, burjuva özelliklerinin gerçe^e uygun kullanılıp kullanılıııadıgını tespit etmek, yazarın "çözüm"ü dogruDulup bulmadığını teshis etmck, Fethi Naci'nin eleştiri ölçütlerinde öncmli bir yer tutuyor. üysa toplumcu gerçekçi sayılmayacak, ama başka meziyetleri olan bir romana o ölçütlerle yaklaşmak, söz konusu romanın aleyhinedır ve onun artılarını görememeye sebcp olur. Bu yolda hakkı yenen romanlara "ülmeye Yatmak"ı gösterebilirim. "Adalet Ağaoğlu'nun Türkiye'nin toplumsal değişimine bakışı, tipik bir küçük burjuva bakışı" saptamasında bulunurken romanı "başarısız" olarak niteliyor. Oysa o romanın başarısını başka yerde,mescla kurgusunua, "zaman" kavramında aramıyor. Roman sanatında anlatı koııumu, anlatı tutumu vb. gibi hususları ayırt etmeye önem vermediği için olsa gerek mesela Tanpınar'ın "IIuzur"unu incelerkcn yazarın başarısızlığı olarak tespit ettıöi bir noktada, anlatım konumunun ofimpik (tanrısal) oluşıınıı algı lamayıp kişisel konum gördüğü için roman figürü Mümtaz'ın içindc bufundugıı ruh haliylc bağdaşmayan bir anlatı teşhis cdebiliyor. (s.8l). Yaptığı alıntı Yetmişli yıllarda edebiyat Edebiyatm gudıınılu de olsa edebiliğinin önde gcldigi, eğitıci etkisinden söz cdilecckse, bunun ancak dolaylı, yani giizel yoluyla ulaşılabılecek bir etki olduğu üzerinde duruyor. Fethi Naci'nin "Edebiyat Yazılan", toplumcu edebiyat adına yetmişli yıllarda üretilenler üzerine gencl çizgileriyle edebiyat dersi veren tonda. Bugünün eleştiri ölçüleriyle bakıldıfiında üzerinde durmaya değmez, edeuiyatın ABC'si diyeceğimiz temel ilkelerin kavgasmı vermek zorunda kalması, edebiyatımızın o yıllardaki düzeyi hakkında fıkir veriyor. Fethi Naci'nin gönlü toplumcu edebivatta; bu ncdenle onun niteliksiz ürünler yüzünden gözden düşmesini istemiyor. Eleştirilerinin "yapıcı" olduğundan kuşku duyulmamasını oekliyor: ' Toplumculuk diye toplumculuk diye, toplumculuk da, sanat da tepelcndi, dcnsin istemiyorum. Toplumcııluğu, gerçekçiligi okurların gözünde değerdcn düşürmeyelim diyorum." (s.15) Toplumcu edebiyata halel getirmemek için, bu ürünlerin her şeyden önce edebiyat de^crinc* sahip olnıalarını şart koşarken en çok roman kişilerı üzerinSAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 290