Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GULTEKİN EMRE vidus, Aşk Sanatı'nda tensel aşkı yüceltir. Tenler arasındaki alışverişe önem verdiği için kadına ve erkeğe bol bol öğütler verir. "...sevgi nedir bilmeyen bu toplumda"kilerin yaşamlarıyla ne kadar da örtüşüyor Ovidus'un kınamaları. Yusuf Ziya Bahadınh'nın Öyle Bir Aşk'ındaki anı/öyküleri okurken, tensel aşk değildi beklediğim elbette. Aksine beklentim, anıTann sıcacık örgüsü içine yerleşmiş bir yaşamdı. Bahadınlı'nın yaşamından süzdüklerini, kısa kısa, dokunup dokunup geçerek öykü tadında vermesi, kitabı kolay okunur kılmış. Anılara, daha doğrusu öykülere, Bahadınlı'nın gösterdiği, değindiği, anlattığı kadar sokulup, ortak olup ve tanıklık ettikten sonra, bir başka anının, bir başka öykünün kapısını çalıyorsunuz. Öyle Bir Aşk, şu bölümlerden oluşuyor: Çocujcken, Köy Ensf/tüsünde iken, Öğretmenken, Öğrenci iken, Meclis'de iken, tstanbuPda ve Almanya'da iken. Anı yazmak zevkli olduğu kadar, zor da olsa gerek. Yaşamın içinde korlaşmaya yüz tutmuş binlerce olayın içinden ayıklaya ayıklaya ta en başa döneceksiniz ve bunları tatlı tatlı, keyiflenerek bir bir gözler önüne sereceksiniz. Bahadınlı'nın yapıtı gibi. Türk edebiyatında anı türü ürün sayılıdır: Yakup Kadri, Halide Edip, Halit Ziya, Refik Halit, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Güzin Dino... gibi yazarlaranılarıyla bir kez daha kitaplığımıza iyice yerleştiler. Bahadınlı gibi. Bahadınlı, doğduğu köyün, Yozgat'ın Bahadın köyü, Alevi söylenceleriyle, destanlanyla büyür. Bugün pek çoğu yok olan geleneklerin beşiğinde sallana sallana delikanlılığa, öğretmenliğe, yazarlığa adım atar aldığı kültürle, bu nedenle anılarındakianlatımdayeryerefsaneye, yer yer söylenceye batıp çıkıyor Banadınlı. Çocukluk anılarının sıcaklığından çıkıp, Köy Enstitüsü günlerinin acıtatlı anılarına geldiğimizde, önemli bir eğitim hareketinin neferlerinden biriyle karşılaşıyoruz. Şimdiye dek pek çok yinelenen Köy Enstitüsü öylcüleri yerine, daha gerçekçi ve eleştirel bir bakışı da yakalayıveriyoruz Bahadınlı'nın anılarında. "Dilimizde 'halkçılık', 'kövcülük', 'Batı uygarlığı', 'eğitim yofuyla köyü canlandırmak' vardı. 'Köyü canlandırmak' kavramında 'köylüyü değiştirmek' vardı. Bizse 'köylülüğü' yüceltmek yoluna gitmiştik!" dedikten sonra, şöyle soruyor Bahadınlı: "Devlet baba, toprak O Ö yle Bip Aşk Yusuf Ziya Bahadınlı'nın anı/öyküleri Yusuf Ziya Bahadınlı'nın Öyle Bir Aşk'ındaki anı/öykülerini okurken, onunla, pek çok konuda, tatlı tatlı sohbet ettiğinizi, tartıştığınızı görecek ve şaşıracaksınız. Bahadınlı, böylesine samimi ve sıcak bir dil yakalamış ve sizi bekliyor anılarının önüne. Bahadınlı, köyünde yoksunluklar ve yoksulluklar lclnde öflretmenlik yaparken. bir yandan da onlardan çok $ey öflrenlr ağası, iş adamı, yüksek memur ve dahaları, neden bu kadar telaşlanmış, korkmuştu da kapatılmıştı enstitüler?" Enstitüde kitap okuma sevdasının aşka dönüşmesi, belli başlı yazarların ürünleriyle tanışma, kitabı öğretmen belleme, eğitir Bahadınlı'yı, yetiştirir. Kitaba tutkunluğu, yenemediği okuma alışkanlığı Enstitü'nün kazandırdıklarındandır. Bahadınlı, on yedi yaşında öğretmen olur ve doğduğu köyde başlar öğretmenliğe. "Köyümü seviyordum; on bir yıl kesintisiz bu köyde yaşamıştım ve bu sayıya üç yıl kadar ekleyecektim" diye yazdıktan sonra, şunları daekliyor: "Dünyaya burada gözümüaçmıştım,ilkbakışönemliydi. Köylüyü iflc kez burada tanıdım; sonraları köye, köylüye bakışımdaki gelişmede büyük etkisi oldu. Doğayı, yani çiçeği, suyu, güneşi, toprağı ve kokusunu, eliaçıklığını, doğurganlığını, iyilikbilirliğini, cümle mahlukatı burada tanıdım." Bahadınlı, köyünde yoksunluklar ve yoksulluklar içinde öğretmenlik yaparken, bir yandan da onlardan çok şey öğrenir. Beş Yüz Yıl Sonra başlıklı metinde, kitaptan korkanlan şöyle değerlendiriyor: "Kitap okumayı suç sayanlar, dedim, bana öyle geliyor ki, kitabı tanımayanlardır, bifınmeyene hiç sevgi duyulur mu? Bunlar, kitabın biçimine, harflerin karakterine düşman değil kuşkusuz! Soru sormaya, düşünmeye, karşı çıkmaya kızıyorlar; bunu aa kitaptan biliyorlar! Ben, yine de kitabı tanısalar, dedim, onlar da soru soracak, düşünecek, alışılmışlığa karşı çıkacaktır. Sonra, dıyorum, veni çıkan bir kitabı, bir kez olsun koklasalardı; kâğıt, boya, cilt kokusu birleşince 'kitap kokusu' olurdu, kitap kokusunu çekselerdi içlerine..." Bahadınlı, bir yerde anılarının izini sürerken, bir de bakıyorsunuz bir konuyu tartışıyor usul usul sizinle. Türkive Işçi Partisi'nin 15 milletvekilinden biri de (Yozeat) odur mecliste. Siyasal anıları çok kısa, ayrı bir kitap olacak denli çok ve ilginç olmasına lcarşın sosyalist milletvekillerinin meclisteki çabaları, karşılarındaki tutucu kesimin yırtınmalan... gözümün önüne ünlü gazete başlıkları geliyor ya, neyse, yeri değil şimdi. Bir Prototip'in, keskin hatlarıyla, portresi şöyle çizilebilir mi? "însanın yüzüneövguleryağdırır, arkasından söylediğini bırakmaz." "Kendisinden başka kimseyi sevmez. Çiçeğe, kopartmak için; kuşa, etini yemek için; arkadaşına, yararlandığı ölçüde; karısına, mülkiyetinde olduğu için; çocuğuna, buyruğunda olduğu sürece yakınlık duyar." Tanıyor musunuz böyle tipler? Ankara'dan sonra Istanbul'da Bahadınlı'yla, Yeni Dünya Yayınlan'nın sahibi olarak ve adını duyurmaya başlamış bir yazar olarak karşılaşırız. Öykülerini topladığı ttin Ofayım Ağam'la (1964) ilgi gördü. Gerçekçi ve yalın anlatımını romanları Gülliiceli Kâzım (1965), Güllüceyi Sel Aldı (1972), Gemileri Yakmak'da da (1976) sürdürdü. Sonra Almanya girer yaşamına, öğretmen ve serbest yazar olarak. Batı kültürüyle iç içe olması, Türkiyelileri bir başka toplumun içinde, Batılıları da daha yakından tanıması, Almanya'da yazdığı öykü ve romanlarına derinlik kazandırmıştır: Almanya günlerinin öykü kitapları: Hatça Büyüdü Hatiş Oldu (1978), Geçeneğin Karanlığında (1982), Titanik'te Dans (1986), romanları: Açılın Kapılar (3. baskı, 1990) ve Devekuşu Rosa (1991). Anıları, her biri öykü gibiyse hele, özetlemek oldukça zordur. Birine değinip bir başkasına değinmemek olmaz. Hem kitabı yeterince özetleyememiş olursunuz, hem de eksik birşeyler kaldığı belli olur yazıdan. Onun için, anı sevenlere, başından çok şey geçmiş birinin kaleminden süzülenlere meraklılara önermiyorum kitabı, qplar nasıl olsa çoktan okumuşlardır Öyle Bir Aşkı. Ben, duymadım, görmedim, bilmiyordum, diyenlere öneriyorum Bahadınlı'yı. Öyle Bir Aşkı okurken, onunla, pek çok konuda, tatlı tatlı sohbet ettiğinizi, tartıştığınızı göre cek ve şaşıracaksınız. Bahadınlı, oöylesine samimi ve sıcak bir dil yakalamış işte: Sizi bekliyor anuarının önünae.buyrun! • Öyle Bir Aşk / Yusuf Ziya Bahadınlı / anı/Sarmal Yayınevı 7 Mart 1993 /160s. SAYFA 17 CUM HURİYET KİTAP SAYI 206