07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİIİMKurgu/RonMit Bu kez bir "ekolojik ütopya" sunuyoruz sizlere... Yayımlandığında çok tartışılan, sık sık basılan ve hemen türünün klasikleri arasına giren Ekotopya'da ABD'den ayrılarak yeni bir hayat kuranlar anlatılır. Ekotopya'da insanlar varlıklarının anlamını yeryüzündeki bütün canlıları yok olmanın eşiğine getiren "üretim ve tüketfm"de bulmazlar. Tersine, diğer canlılarla doğal dengeyi bozmadan yan yana yaşamayı hedeflerler. Mütevazıdırlar. Kusursuz olmak, büyümek, üstün olmak gibi bir amaçları yoktur. Suyu ya da havayı kirletenlerin cezalandırıldığı; gazetelerin, kâğıdın yeniden kullanılması, başka ormanların yok edilmemesi için iki hafta sonra uçan mürekkeple basıldığı; atıkların % 99'unun yeniden değerlendirildiği ademi merkezileşmiş bir toplum kurmuşlardır. Dokunmanın, şakacılığın, duygusallığın çok geliştiği; iş ve oyunun birbirine karıştığı; tembelliğin garipsenmediği, marihuana kullanmanın normal bir keyife dönüştüğü; cinselliğin dolaysız yaşanması için özel bir çabanın gösterildiği bir hayat yaşarlar. Hayalin gerçeğe dönüşmesinin hiç de imkânsız olmadığını gösteren az bulunan kitaplardan biri Ekotopya... Sunulan hayatlara "hayır" diyenler için... ••I GECEYİ ANLAT BANA / Djuna Baraes ilkolarak 1936'dayayımlanan GeceyiAnlatBana, kitababirsunuş yazan ünlü ingiliz Şairi T.S. Eliot'ın Barnes için attığı zarın da katkısıyla belli bir çevrenin "kült kitabı" haline geldi. Eliot, "yalnızca şiirle terbiye edilmiş duyarlıkların tam anlamıyla değerlendirebileceği kadar iyi bir roman" diyordu yazdığı önsözde. Romanın olağandışı dil yapısı ve imgeci üslubu, gerçekçi betimlemelere sırt çeviren, yoğun göndermelerle yüklü "muğlak" anlatı çatısı, sonraları "modernist klasik"lerden biri olarak değerlendirilmesine yol açtı. Şiir kurgusu ve mantığını bu denli olağanüstü biçimde kullanan pek az yapıt vardı roman tarihinde. Birçok eleştirmen romanı Joyce'un yapıtlarıyla karşılaştırdı. Bu 'karanlık' romanın kişileri, aristokrasi hayranı, decadent bir Yahudi, sapkınlıkboyutlarına varantutkulu biraşkın kurbanı iki kadın, onların aşkını kendine mal ederek iç boşluğuna tahammül etmeye çalışan zengin bir diğer kadın ve olup bitenleri ve genelde hayatı biryorum seline boğan, "geceyi anlatan" eşcinsel, serkeş doktordan ibaret. Belirli cinsel, tinsel, toplumsal kimliklerden, yani avuntulardan yoksun, sapkın, irrasyonel, ölesiye mutsuz ve o ölçüde komik insanlar bunlar. Uçlarda yaşıyorlar, yaşamaya mahkum oldukları kasveti, "gece"yi anlamaya, anlatmaya çalışıyorlar hep. Gerçekten de klasik bir roman gibi değil de çok uzun, yer yer bulanık, ama son derece etkileyicibirşiirgibiyaklaşfidığındatadınadaha iyi varılacakbirmetinGeceyMn/arSana.Kelimenin tam anlamıyla öenzers/zbirbaşyapıt. TELEVİZYON: OLDUREN EGLENCE / N. Postman lnc«l«ı Televizyon bir cazibe merkezi olarak hayatımızın baş köşesine oturau. Alışkanlıklarımız, konuşma biçimimiz, ilişkilerimiz televizyona endekslendi sanki. "Eğlenceli", "renkli" bir hayat yaşamaya başladık. Kameralar pervasızca mahremiyetimizin en ücra köşelerine giriyor. Şiddetin bütün türleriyle tanıştık. "Reality show"larla kan ve acının da bir satış değeri olduğunu, reklam alabileceklerini öğrendik. Kapitalizmin en temel özelliği olan rekabetin insanları nasıl vahşileştirdiğini, iğrençleştirdiğini gördük. Duygularımız, tepkilerimiz, duyarlılıklarımız törpülendi... Peki, hayatımızı böylesine değiştiren televizyon nedir? İletişim kuramcısı Neil Postman on beş bin radyo ve televizyon kanalına sahip televizyon çılgını ABD'den hareket ederek söz ve yazı merkezli dönemlerle görüntü merkezli dönem arasındaki kültürel farklılıkları "hakikat" ve "kamu söylemi" açısından ele alıyor. Ona göre, kitabın nitelikli bir kamusal söylem için etkin bir rol oynadığı, düşünmeyi derinleştirdiği, ciddilik, tutarlılık, süreklilik ve bütünlük gibi kavramların yaşama imkânları bulduğu Yorum Çağı daha hakiki. Gösteri Çağı ise ideolojinin yerine kozmetiğin geçtiği, hakikatin imaja yenik düştüğü, her şeyin "eğlenceli" bir biçimde sunularak içeriksizleştirildiği, müthiş bir enformasyon bombardımanının insanları parçalara ayırarak tepkisizleştirdiği, hafızanın kaybolduğu, algılamanın ve muhakeme yeteneğinin azaldığı bir dönem. Hayatımız hakkında karar verilen yer olduğu için çok ciddiye alınması gereken politika artık fikre değil görüntüye dayandırılıyor (ABD eski başkanlarından Richard Nixon seçimi makyajcısının sabotajı yüzünden kaybettiğini söylemiş); halkın zihnine kazınacak görüntüleri tasarlayan imaj yöneticisinin cilaladığı "şovmen politikacı" tipi, partinin yerine geçiyor... Postman bizi, duygularımızı ehlileştiren renklerin ötesine, eğlendiğimiz şeyin ne olduğunu düşünmeye çağırıyor. DÜŞÜNMEYEIO kadarl Yeter çünkül YAKINDA: Daha A2 Devlet Daha Çok Toplum/RoH Cantzen, Damokraal va Slvll Toplum/John Keane, Tarlh va Tln/Joel Kovel, Guarnlca'da Ağaç Var mı?/Juan Antonia de Blas, Inaan Poatuna BOrünmü? Köpak/lngvar Ambjörnsen, Afrodlt'ln Ba»k«ldın»ı/Lawrence Durrell ATONI1 Ptyer Lotl Cad. 17/2 34400 ÇembeDitaş/lstanbul Tel: (0 212) 518 76 19 fax: (0 212) $16 45 77 ayrıntılar önemlidir!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle