Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
laşılıyor ki bunun faturasını gelecekte çok ağır ödeyeceğiz. Çağımız artık örgütlenme çağıdır. Kişiler bir araya geldiler mi güçlaniyor, sorunlarını duyurabiliyorlar. Hiç kuşku yok, örgütsüzlük ezilmişliğe taşır öğretmeni. Öğretmenler böİünmeden tek bir örgüt içinde yer almalıdırlar. Sorunlar aynı olunca, bölünerek örgütlenmeye ne gerek varki... •* Hanifc Nine'd'en Öyküler (Nevzat Üstün Oykü Birinalik Ödülü'nü almtştı), Yürüyen Gece, Puslu Hüzün gibi öykü kitaplartnızt biliyoruz. llk romamnız Boşluktaki Adam (Feril Oğuz BaytrMansiyonunu almıştt), sonyaptttnız olan Aydınlığa Yürüyenler de çtktı&ı ılk hafta "Haftanın Kitapları" listesinc girdt. Yazınalığınızın ve romancılıg'ınızın neresindesiniz? Ve ülkemizde öyküyle romanın durumu nedir? Onlar nerclerdedir? « » Yazıncılıkta sınır yok. ünemli •• olan yazarın her yapıtında yeni bir aşamaya ulaşmasıdır. Bu aşamanın oluşup oluşmadığına okurlarla eleştirmenler karar verir. Ben yazar olarak toplumcu gerçeklikten yanayım. Kupkurıı bir gerçekçiliği de sevmiyorum. Yapıtlarımda şiirselliğe yöneliyor, toplumcu gerçekçi anlayışja bunu bir arada yoğurmaya çalışıyorum. Her yazarda az çok " ben " vardı r. •* Bu romanımzda bir aşk öyküsü de örgü içinde yerini almış. Yaşamın veyaşanmışlığın bu ayrtnttsı romanımza hem renk kalmtş, hetn de yerli yerine bir gerçegi de vurgulamtş. Kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, dayantşma, teori ve pratik gibi güzeldegerlerle, eğitim ilkelerinin organik bütünlüğü içinde yetişen insan, hele de köy kökenliyse, bütün ilişkilerinde bu ilkelerle devinir. Temız, dürüst, sevecen, saygtlt, sevgi dolu ilişkiler kurar. O kadar ki aşktna bile bu ilkeler yön venr. Nabi'yle Elmas'ın aşktnda söz ediyorum. Naif bir aşk öyküsü... Köy Enstitülerine beyinleriyle deg'il de, içgüdüleriyle yaklaşan, daba doğrusu amaçlı olarak böyle davranan ve o olguyu karalayan insanlara bir şamardtr bu aşk Ne derüniz, haklı mıyım? <3 Evet, hem de çok haklısınız. Köy => Enstitülerinde köylerimizden taşıdığımız pek çok soylu davranışlarımız vardı. Kızın ve erkeğin olduğu yerde, sıcak dostlukların, sevginin ve sevinin yeşermesinden daha dogal ne olabilir... Enstitülerde tanışıp evlenen nice arkadaşımız çok sağlam birer yuva kurdular. Inanın, onlardan birbirlerinden ayrılanlar da yok. Yuvanın sağlamlığı kökende, Köy Ensitülerinden yuvalanna taşıdıkları sağlam alışkanîıklarında... •* Sevgilt ağabey, bundart sonraki çalışmalarımzda başarılar diliyorum M Aydınlığa Yürüyenler / Nadir Gezer /Başak Yayınları / 344 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 0 7 Asım Bezirci'nin son eseri Türk Dili ve Edebiyatı ü JLIers Geçme ve Kredi Sistemine Göre Türk Dili ve Edebiyatı" kitapları Asım Bezirci'nin son eserleriydi. Üstelik Asım Bezirci'nin en çok önem verdiği, her kelimesinin üzerinde tek tek düşündüğü, sorumluluğunu seve seve yüklendiği bir eser. Çünkü, bu kitapların gencecik beyinlere okuma sevgisini, insan sevgisini aşılayacağını, onlara yepyeni ufuklar açacağını çok iyi biliyordu. Asım Bezirci, son eserini göremeden katledildi. Acı olan da bu.. METİNCELAL ir edebiyat araştırmacısının hayattaki en biiyük he deflerinden biri edebiyat ders kitabı yazmaktır. Hele ülkemiz gibi ders kitaplarının en çok eleştiri len şeyler olduğu biryerde ders kitabı yazmak istek ten de öte görev halini alır. Niçin ders kitabı? Çün kü ders kitabı, hayatı boyunca belki de bir daha hiç kitap okumayacak birçok kişiye, gence ulaşmak imkânıdır. Oyle bir ders kitabı yazarsınız ki, hayatı boyunca ders kitabı okumayacak, okumaması öngörülen kişiye okuma sevgisini aşılayabilirsiniz. Okuma sevgisi çok da soyut bir amaç değildir. Okumayı seven insanı da sever. Daha hoş görülü daha insaflı olur, çevresindekilere sevgi ve saygı duyar. Bu yazdığım satırlar size şimdi içi boş kavramlar gibi görünecek. Haklısınız. Peki, Sıvas'ta Madımak Oteli'ni yakıp, içindeki insanları cayır cayır yakabilen yobaz eğer okuma yazma bilseydi, okulda doğru dürüst biredebiyat ders kitabı okumuş olsaydı, okumayı sevseydi, acaba içi cız etmeden bir insanın canına kıyabilir miydi? Asım Bezirci'nin dürüst ve vatanını seven biredebiyat araştırmacısı olarak bir edebiyat ders kitabının işlevini benden çok daha derinden kavramış olduğunu biliyorum. Yoksa "TalimTerbiye Kurulu" denen kurula çıkmayı, onların ateşten gömlek kurallarına uymayı göze almazdı. O kadar başı dik ve onurluydu. "Talim Terbiye Kurulu" adlı sansür heyetinin ders kitaplarının içeriğine en ince ayrıntısına kadar müdahale ettiğini, kitapta yer alacak örnek metin parçalarının kimlerden alınacağına kadar ayrıntılı "karar"lar aldığını biliyoruz. lşte, Asım Bezirci, titiz ve açık görüşlü bir öğretmen oldugunu duyduğumuz Nalan Göker'le birlikte lise öğrencileri için edebiyat kitabı yazarken nasıl birateşten gömlek giydiğinin bilincindeydi. Onun engel tanımaz inadı olmasaydı, sanırım böyle bir ders kitabı da ortaya çıkmazdı. Bezirci ve Göker, "Talim Terbiye"nin verdiği listelerde adı yer alan yazarları bizlere öyle bir sunuyorlar ki şaşırmamak, sevinmemek elde değil. Bezirci, bir araştırma kitabında hangi kıstasları kullanacaksa aynen "Türk Dili ve Edebiyatı" ders kitabında da kullanıyor. Üstelik muhatabının bir öğrenci olduğunu bilerek, öğretme işine olağanüstü önem vererek. Lisede eğer Mehmet Başaran gibi bir edebi D D v at öğretmenim olmasa, önüme sürülen lers kitabının beni kolaylıkla edebiyattan veokumaktan nefret ettirebileceğini çok iyi bildiğim için Bezirci ve Göker'in ne denli zor bir işi başardıklarını daha iyi idrak edebiliyorum. Seçilen örneklere, konuların anlatımına, sunulu§una, sorulan sorulara birbaksanız siz de bana hak vereceksiniz. Öğrencilere bu kitabı önermek ne benim işim, ne de bu derginin işlevi, ama normal bir kitap okuyucusunun da Bezirci ve Göker'in ders kitaplannı okuyabileceğini, keyfini çıkartabileceğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Çünkü bu kitaplar, sonuçta bir edebiyat araştırmacısının ürünleridir. O anlamda da okunabilir. Şimdi, işin trajik yanı üzerine birkaç cümle yazmak zorundayım. "Ders Geçme ve Kredi Sistemine Göre Türk Dili ve edebiyatı" kitapları (1234) Asım Bezirci'nin son eserleriydi. Üstelik bana göre Asım Bezirci'nin en çok önem verdiği, her kelimesinin üzerinde tek tek düşündüğü, sorumluluğunu seve seve yüklendiği bir eser. Çünkü, bu kitapların gencecik beyinlere okuma sevgisini, insan sevgisini aşılayacağını, onlara yepyeni ufuklar açacağını çok iyi biliyordu. Asım Bezirci, son eserini göremeden katledildi. Acı olan budur. Hayatı boyunca toplumcu görüşten bir milim bile sapmamış, umudunu yitirmemiş bir edebiyat adamının, sistemi bir noktadan da olsa delip ona yepyeni bir aşı yapmasının keyfini çıkartamamış olması çok acıdır. Onun o içten gülüşü ile kendi edebiyat ders kitaplarıyla okumayı sevmiş öğrencileri görmesini, onlarla sohbet etmesini hayal etmek bile iç acıtıcı. Ona bu şansı bile tanımadılar." Yaşasaydı daha neler yazardı" demek istemiyorum. Kuşkusuz o ölene dek bıkmadan usanmadan yeni şeyler üretecek, 180 yaşında ölüme yenilse bile yine aklında projelerle, yazılacak kitaplarla,araştırmatasarılarıileölecekti. Bu ders kitaplannı görmeliydi, diye düşünüyorum, istiyorum. Kuşkusuz birçok açık fikirli öğretmen, öğrencilerine çoktan Bezirci ve Göker'in edebiyat ders kitaplannı okutmaya başladılar. Benim arzum, lise çağlarını çoktan geçmiş olsanız da bu kitaplara bir fırsatını bulup göz atmanız. O zaman yazdıklarımı daha iyi anlayacaksınız sanıyorum. Sonuçta yazılan bir edebiyat araştırmasıdır. Bir bakarsınız kendinizi kaptırıp, bilmediğiniz birçok şeyin ne denli açık veanlaşıhrbirdilleyazıldığını farkedip şaşırırsınız. • S A Y F A 1 1