Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EROLOZBİLEN I ütün keyif verici olarak çiğne*'! me, toz haline getirip buruna çekme ve dumanını teneffüs etmeyoluylaüçdeğişikbiçimde kullanılmıştır. Bu üç türün de ayrı kullanıcıları ve tiryakilik kültürleri vardır. Örneğin çiğneme tütünü özellikle askerler ve gemiciler tarafından kullanılmıştır. Toz tütün ise yiiksek çevrelerde (sosyetede) beğeni kazanmıştır. Büyük Frederik, Napoleon da enfiye kullanmışlardır. Arapça "enf" burun demektir "Enfiye" ise buruna çekilmek için özel hazırlanmış bu toz tütiine verilen addır. Osmanlı devlet ricâli arasında enfiye kullanımı yaygındır. Hatta ilmiyye ricâli'nden Ramazan ayı içerisinde 62 gün kefâret orucunu göze al;trak Huzur dcrsi (1) sırasında bir tutam enfiyeyi çekip zihnini bcrraklaştırdıktan son ra tartışmaya devam eden bile olmuştur. Ama tiitünün en yaygın kullanılışı onu yakarak dumanını çekmek biçimindedir. Yüzyıllardır süregelen bu kııllanım türii biitün toplumlarda ortak yönleri bulunan geniş bir tiryakilik kültürü oluşturmuştur. Örneğin dumanın yolunu uzatmak, ya da nargile ıle dumanı su içinden geçirmek gibi yollardenenmiştir. tşte Osmanlı kültüründe lüle, "çubuklar ve nargilelerde tütün ve tömbeki koymak için düzenlenmiş aletin adıdır." (2) Bunu yapan sanatçılara "lüleci", lüle yapmak için kullanılan balçık çukuruna da "lüleci çamuru" denirdi. Içindeki maden ofcsitleri açısından özel bileşimli ve genellikle Vv/Jan "Gülbahar" adıyla kırmızı, y<ı ()kmeydanı'ndan veya bi r başka yerdcıı getirilen toprakla yapılmış bu çamura önce kalıpla biçim verilirdi. Üzeri önce mühiir, yekşah, falçata, rulo gibi aletler kullanılarak süslenip pişirildikten sonra iyice sertleşirdi. Bunlar ya beyaz çamurdan porselen rengi, ya kırmızı çamurun uygun işi derecesinde pişirilmesjyle yine kırmızı renk astarlı yahut siyah renkli olurlardı. Ya da üzerleri dcve tüyü, krem gibi renkli sırla kaplanırdı. Daha önemli parçalara altın ve gümüş ya da cıva yaldız (tombak) yahut savat yapılmış, hatta elmas ve zümrütlerlebilesüslenmiştir. (3) Tophane'de yalnız lüle yapılmamıştır... Yazıtakımları.gülbeşekerhokkaları, kahve kutuları, fincanlar, çaydanlıklar, şekerlikler, şerbetlikler, gülâbdanlar, ibrikler, vazolar, bardaklar, tabaklar, tuzluklar, küçük tepsiler, tütün tasları, kâseler, askı topları, kandiller, buhurdanlar gibi çeşitli kullanım eşyaları da üretilmiştir. Hatta "mangal" bile yapılmıştır. Bunlar Osmanlı ülkesinin her tarafında satıldığı gibi yabancı memleketlere de gönderilirdi. Lüle kullanımı Türkiye'de 1600 yılCUMHURİYET KİTAP SAYI 207 Yitip giden bir sanatımızla ilgili önemli bir kaynak.. Tophane Lüleciligi Prof. Erdinç Bakla'nın hazırladığı, "Tophane Lüleciligi", Antik AŞ tarafından Dışbank'ın bir kültür hizmeti olarak hazırlanmış. Kitabın görsel açıdan en önemli yanı, bu konuda en zengin kaynak olan Topkapı Sarayı ve îstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Müzeleri'nin envanterlerinden yararlanmış olması. larında başlamış ve ülkenin her tarafında imalathanekı açılmıştır. Hatta Lüleburgaz gibi bu iş nedeniyle isim alan ehirler bile olmuştur. Yine znik, Edirne, Ruscuk, Diyarbakır, Van da lülecilikle ünlü şehirler arasındadır. Ancak bu ince el sanatımızın şaheserleri Istanbul'da yapılmıştır. Oylesine eserlerdir ki, seramik sanatı tarihinde parlayan astarli seramikler konusunda, ancak eski Yunan seramikleri lülelerle boy ölçüşebilir (4). Lülecilerin özellikle Tophane semtinde imalathaneleri vardı. Buraya "Lüleciler Arastası (Çarşısı)" denirdi. (5) Günümüzde de Kumbaracılâr Yokuşu'nun Tophane tarafındaki başlangıcında Lüleciler Arastası isimli bir sokak ve onu " Yüksek Kaldırım"a bağlayan gayet işlek "Lüleci Hendek Caddesi" bulunmaktadır. Burada bir de "Hendek" sokağı bulunmaktadır. Bu isimlerde kullanılan "hendek" tabirini anlamak için Müsâhipzâde Celâl'i dinleyelim: "Tophane'de Kılıç Ali Cami'ini geçip "Kapı Içi"ne giderken sağ tarafta Lüleciler çarşısı başlar ve Hendek denilen mahalle, yani Kumbaracılar Yokuşu'nun alt başına kadar devam ederdi. Dükkâncılann bodrumunda kireç kuyusu gibi çukurlar içinde mercan gibi kırmızı bir nevi lüle çamuru yuğurularak döğülür, terbiye edilir ve sakız gibi bir hale geldikten sonraişlenirdi. Çeşitçeşitboyda çubuk ve nargile lüleleri yapıldığı gibi devetüyü denilen tiryâki fincanları büyüklügünde fincanlar da yapılırdı."(6) Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, çok özel bileşimli toprak (kil) balçık yoğrularak kıvamına getirildikten sonra rutubet kaybetmeden dınlendirilmcleri için zemin kazılarak her dükkânın içinde hendekler, çukurlar, küçük kuyular meydana getirilıyordu. Yine Mıısahipzâde'den öğrendiğimize göre yüzyılın başına kadar mevcut olan çarşıdan, ilk çeyreğine gelindiğinde yalnız bir dükkânkalmıştı. Böylece kültürel kökenlerimizden gelen bir Türk ince el sanatı kolııriun daha (döneminin Osmanlıca deyişiyle) "keenIemyekün", yahut aynı terimin Batı dillerinde kullanılan karşılıklarıyla "nullum, nonexistent" ve nihayet günümüz Türkçesindeki hazin karşılığı olan "sanki yokmuş, hiç yokmuş, hiç olmamış, hiç yaşanmamış" durumuna geldiğini üzüntüyle görüyoruz. Aslında bu oluşumun kökenlerindeki nedenler komplekstir. Kısaca değerlendirilirse önce en genel anlamıylazevklerdeğişmiştır. Amadiğer taraftan olay çok daha öncelere, Tanzimat döneminde Batı yaşam biçimlerinin ve modasınm ülkemize yayılmasına, aynı tarihlerde Ingilizlerle yapılan ticaret anlaşması sonucunda el tezgâhlarımı zla yapılan ve önemli bir yekun tutan sanayımızın yok olmasına neden " olan gümrük korumasının kaldırılmasın a kadar da Î yanmaktadır. "TOPHANE LÜLECİLİGİ" isimli kitabagelince. Işte bu bağlamda ismini andığımız eserbirazolsun teselli veriyor: Prof. Erdinç Bakla, TOPHANE LÜLECİLÎĞt, ÎSTANBUL, 1993,64 s. In4", (Baştan başa çogu renkli foto ve gravürler), Antik AŞ tarafından Dışbank'ın bir kültür hizmeti olarak hazırlanmıştır. Kitabın görsel açıdan en önemli yani (resimlerin bolluğu, çeşitliliği ve seçiminde gösterilen özen gibi teknik ayrıntılar dışında) bu konuda en zengin kaynak olan Topkapı Sarayı ve Îstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Müzeleri'nin envanterlerinden yararlanılması yanında, bir o kadar önemli olan Ahmet Benli, Erdoğan Demirören, Atilla Ekşinozlugil, Mesut} lakgüden, Garo Kürkman ve Kaya Turgut gibi koleksiyonerlerin yıllar boyu ritizlikle araştırıp buldııkları ve başka yerdegö rülemeyecek nâdide parçalann fotoğraflannındayeralmasıdır. Di^er taraftan lüleci ustalarının eserlerine bastıkları "alâmeti fârika" niteliklikendimühürörheklerinin,yapım sırasında kullandıkları alctlerin ve üretilmiş lülelerin formlarını belirleen kategorik bir dizinin fotoğraflarla lelirlenmesideçokyerindebirdüzenleme olmuştur. Kitabın içeriğinde önce "lüle"ninne olduğunun tanıtılmasından başlanıp "Dumanlı Bitkiler İçin Içim Tarzlarının Tarihi", "Tütünün Yurdumuza Girişi", "Tütün Çubuğu", "Nargile", "Lüle İlk Defa Ne Zaman Kullanıldı?", "Tarihte Lüle", "Lüle Ustaları", "Son Lüle Ustaları" gibi başlıklar altında toplanan konular tarihî, psikolojik ve ekonomik boyutları içinde yerli yerindekonulupdegerlendirilerekanlatılmıştır. Daha sonra Lülecilik Sanatı gerekli tüm aynntılarıyla okuyucuy u sıkmayan bir üslup içinde "Lüle Çamurundan Ne Yapılmıştır?", "Lüle Nasıl Yapılıyordu?", "Lüle Desenleri" bölümlerinde ele alınarak tanıtılmıştır. Ayrıca bu zanaatın unutulmasındaki etkenler yorumlanarak bir de "Sonuç" bölümü eklenmiştir. • l DÎPNOTLAR: V Ramazan ayı içerisinde Saray'da Padışah'ın huzurunda verilen günümüzde sempozyum bıçimınde düzenlenen tartışmalt derüere verilen ısımdır. 2) Lüle aynı zamanda bir %u ölçüm biriminin ve çefmelere ağızlık olarak takılan küçük borunun da adıdır. Ayrıca boru biçiminde kendı üzerıne kıvnlmtş kaymak ve saç içinde kullanılırdt. 3) Erdinç Bakla, age, s. 64. 4) Erdinç Bakla, age.s 64. 5) Bununla beraber îstanbul un MarpuçcularYokusu, Beykozve Yalova gıbı semtlerinde de lülecilik yapılmaktadır. Erdinç Bakla, age, s. 59 S AY FA 15