05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNÜMÜZ AMERİKAN YAZIN1NIN EN A VRUPALI YAZARI: PAUL AUSTER Bir daktilo dedektifi Romanları rastlantı ve sürprizlerle dolu olan Paul Auster'ın dilimizde yayımlanan Yalnızlığın Keşfi ve Ay Sarayı adlı iki yapıtı var. 1947 yılında New Jersey'de doğan Auster, Vietnam Savaşı'nın tırmandığı ve askere çağrılmanın an sorunu olduğu dönemde Amerika'yı terk etmiş. P MLkmHUIU LONDRA aul Auster, günümüz Amerikan yazınının "en Avrupalı" yazarı. New York yaşantüarını yeniden kuran bir Beckett, Brooklyn Köprüsü'nden kenti gözlemleyen bir Conrad, metroda yolculuk eden bir Kaika düşünün. Ayrıca Pascal, Ungaretti ve Paul Celan gibi "olumsuzlayıcı" teologveozanlannetkisiniekleyin. 1947 yılında New Jersey'de dünyaya gelen Auster, bir süre Kolombiya Üniversitesi'nde öğrenim görmüş. Vietnam Savaşı'nın tırmandığı ve askere çağrılmanın an sorunu olduğu dönemde Amerika'yı terk etmiş. Gemilerde tayfalık yapmış, Fransa'da bir çiftlikte çalışmış (1968 yılındaki barikatları ve şenliği kü payı kaçırmış olmayı önemli bir kayıp sayıyor). Paris'te yerleşmiş ve hayatını çeviriler yaparak kazanmış (Bunlar arasında Mallerme çevirileri de var). New York'a döndüğünde eleştiri ve denemeler yazmış. Romancı olarak adını ilk kez üç kısa romandan oluşan New York Üçlemesi'yle duyurmuş. Auster'in romanları rastlantı ve sürprizlerle dolu. Cinayeti çözmek için kiralanan özel dedektif sonuçta "aranan kişi"nin kendisi olduğunu öğreniyor. Anlatının bir yerinde kaybolan karakterler hiç beklenmedik bir yerdc yeniden ortaya çıkıyorlar. Canı sıkılan İKİ A YNA ARASINDA KENOİNE BAKAN BİR YA/AR PAUI. AIISIER yazar, çalışma masasından kalkıyor ve yarattığı karakterlerden birinin kimliğine bürünerek sokağa ÇJkıyor. Auster, yazarın aynı zamanda bir iz sürücü, bir giz çözücü, araştırıcı olduğuna ve yazma uğraşı için serüven duygusunun, soruşturma merakının gereğine inanıyor. Yazar serüvenini kilitlendiği odada yaşar. Yarattığı karakterler kimi kez kendisinden bağımsızlaşır ve sokakta, günışığında kendi yazgılannı yaşarlar. Yazar ve karakterlerin yazgılarının kesiştiği zamanlar da olur. Anlatıcının "alter ego"ları olan bu karakterler birbirlerini uzaktan ve gizlice gözlerler. Bu açıdan bakıldığında Auster'in romanları, Rene Magritte'in bir tablosunu çağrıştırıyorlar (Belleğim beni yanıltmıyorsa Magritte'in bu tablosu E Yayınlan arasında yayımlanan Simmel çevirilerinden birine de kapak olmuştu). tki ayna arasındaki yazar (dedektif) kendi suretini izlerken aynı zamanda görüntüde olmayan bir ikinci kişi tarafından gözleniyor. Yazma eylemi ve yaratma süreci Auster'in en gözde izleklerinden. Hemen bütün önemli roman kişileri yazıyorlar. Auster, New York Üçlcmesi'nde polisiye roman ve "film noir" öğelerine başvurur. Üçlemeyi oluşturan romanlardan Sırça Kent'in (City of Glass, 1985) kahramanı Quinn, takma ad altında polisiye romanlar yazmaktadır. Quinn, romanlarında yarattığı özel dedektif Max Work'ten daha gerçek ve daha önemli değildir (Çünkü kurmaca, hayatın kendisinden daha gerçek ve daha şaşırtıcı olabilir pekâlâ). Quinn gönüllü olarak bir tuzağa yakalanır ve (tıpkı yapıtın karakteri gibi) çok dolambaçlı bir bilmeceyi, bir "puzzle"ı çözmeye çalışır. Bir gün telefonu çalar. Numara yanlış düşmüştür; hattın diğer ucundaki kişi gerçek te Paul Auster adlı dedektifle görüşmek istemektedir. Quinn bu rastlantıyı değerlendirir ve kendisini Paul Auster olarak tanıtır. özel dedektif Paul Auster'in kimliğini kabullenen Quinn, üstlendiği olayı çözmeye çalışırken tam bir klinik yitimine uğrayarak kendisini kurmaca dedektifi Max Work ile de karıştırır. Kilitli Oda (The Locked Room) üçlemeyi oluşturan romanlardan bir diğeri. Romanın başlığı, yazma eylemi süresince yazarın yalnızlığını vurguluyor. Kilitli Oda'nın ana karakteri çoğu zaman, izini bulmak için uğraştığı yakın dosttu Fanshawe'e benzetilir. Yine New York Üçlemesi içinde yer alan Hayaletler'de (Ghosts) Auster bu kez karakterlerini renklerle adlandırır. Siyah, beyaz ve mavi. Ay Sarayı, bir bakıma New York Üçlemesi'ndeki saplantısal dedektiflik oyunlarının ve serüven arayışının devamı. Bir tür Girit labirenti; fakat aynı zamanda hüzün verici bir komedi. Genç bir adamın kimlik arayışının öyküsü. Anlatının anahtar sembolü Ay, bu arayışı ve aydınlanmayı simgeliyor. Anlatıcının adı, üç serüvenci gezginin adlarının toplamıdır: Marc (Polo), (H M) Stanley, (Phinleas) Fogg. Ailesinin bütün diğer bireylerinin izlerini yitirmiş; onlarla hiçbir üişkisi kalmamıştır. Evinde eşyalan dayısının paketleyip bavullara yerleştirdiği kitaplardan ibarettir. Fogg bu kitapları okur ve birer birer satar. Üniversiteyi terk ederek Central Park'ta başıboş bir hayatın cazibesine kapılır. Askere çağrıldığında psikiyatriste yoksulluk ve yalnızhğı tercih nedenini açıklar: îki yıl önce kişisel ve felsefı nedenlerle hayatı belirleyen rasdantılara teslim olmuştur. Dün yanın kaosuna bırakmıştır kendisini. Belki de bu yolİa hayat ona gizli uyumu ifşa edecektir. Fogg, tıplu Kral Lear gibi yaklaşmakta olduğunu sezinlediği fırtınaya ilenç yağdırır. Bir rastlantı sonucu (evet bir diğer rastlantı) Fogg, gözleri görmeyen, aşırı titiz, seksenlik Effing'in sekreteri olur. ölüm döşeğindeki yaşh adam Fogg'a yaşamöyküsünü dikte etmektedir. Effing, bir zamanlar genç bir ressam iken çöldeki dev mezarlıkta ölüme terk edildiğini bir mağarada aylarca ölüme karşı koyduğunu ve sonunda yeni bir hayat keşfetmiş olduğunu anımsar. Effing'in yaşamöyküsü Fogg'unki ile çakışır. Bu noktadan itibaren anlatı, yüzyıl başlarından insanoğlunun Ay'a adım attığı 1970 yazına; New York'tan Kaliforniya ve Vahşi Batı'ya kayar. Kızüderili inançları ile modern kent motiflerinin kaynaştığı fantastik bir peri masalına dönüşür. New York Üçlemesi'nden sonra yazılmış olmasına karşın, Yalnızlığın Keşfi Auster'in yayımlanan ilk yapıtı. Yazar, Yalnızlığın Keşfi'ni babasının ölümünün hemen ardından kaleme almış. tki bölümden oluşuyor. Ök bölümde babasıyla ilişkilerini, bunun kişiliği üzerindeki etkilerini gözden geçiriyor. Belleği bir anıdan diğerine, bir izlenimden bir başkasına hızla adıyor. Bu anı ve izlenimler ile bir hayati yeniden kuruyor. Auster in babası duygularını hiç açığa vurmamış, bunları daima kendisine sakJamış, karısına ve oğluna soğuk davranmış, boşandıktan sonra New Jersey'de yalnız ve oldukça sağlıklı bir yaşam sürmüş. Aile köklerinin daha derinlerine inen Auster, ondokuzuncu yüzyıl sonlarındaki büyük Musevi göç dalgalarıyla Rusya'dan OrtaBatı Amerika'ya sürüklenmiş olan büyükbabasını anımsıyor Auster, bir daktilo dedektifi. Anıları yazma süreci içinde bir aile gizini de çözüyor. Bir zarf içinde bulduğu fotokopi ve gazete kupürlerden büyükbabanın oğlunun (Auster'in babasının) gözleri önünde karısı (büyükanne) tarafından öldürülmüş olduğunu öğreniyor. "Belleğin Kitabı" başlıklı ikinci bölümde Auster kendisine yapıntı bir kimlik ediniyor: "A." Kendisinden üçüncü tekil kişi olarak söz ettiği bu bölümde evliliğinin çözülüşünü ve oğlu Daniel ile ilişkisini irdeliyor. Avrupa'ya yaptığı yolculukları, Paris'teki gençlik yıllarını ve New York'a dönüşünü anımsıyor. "Belleğin Kitabı'nda ayrıca Auster'in eleştirel meditasyonları da yer alıyor. Bir diğer anlatımla, Collodi, Pascall, Kafka, Rembrandt, Vermeer gibi etkilendiği yazar ve sanatçıların, Paris'te yaşadığı dönemde şiirlerini îngilizceye çevirmiş olduğu Mallerme'nin portreleriniçiziyor. D Yalnızlığın Kesfı / Paul Auster / Çeviren: Ilknur özdemır / Can Yayınları/2O5s./17.(XX)TL. Ay Sarayı / Paul Auster / Çeviren: Seçkin Selvi / Can Yayınları 302 s /25.000 TL. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 88 S A Y F A 3 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle