25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tiyatro vesinema oyuncusu Meral Çetinkaya'yla kitaplar arasında Bir Dostoyevski oburu Annesi 'Pardayanlar'ı okumazsa katiyen yemek yemeyen dört beş yaşlarında bir kız çocuğu. Şimdiyse insan ruhunun derinliklerine inen yazarlara tutkun. "Dostoyevski'de ermişçe bir büyüklük var" diyor. C FATMA ORAN ihangir. Denize inen merdivenli sokaklar. Cihangir'in Marmara'yı, Boğaziçi'ni gören konumuna eklenen çanak antenler.'Megafonlu satıcılar, çocuk sesleri, çöp, toz, toprak. Ah Cihangir, vah Cihangir... Aşırı sıcağın insanın omuzlarına yüklendiği bir gün. Fonda, Vivaldi'nin mi bemol viyola konçertosu. Uzun süredir bu konuşmayı gerçekleştirmek için ses sese olduğum Meral Çetinkaya ile işte şimdi yüz yüzcyim. Şili'de Av, Puntilla ile Matti, Yahnayak Sokrates, tkıli Oyun, Düşmanlar gibi oyunların "ifade" knlcksiyoncusu. Sızı, Keşanlı Ali Destanı, Kaldırım Serçesi, Kantodan Tangoya ve sevilen dizi Bizimkiler. Meral Çetinkaya'nın Bızimkiler'deki rolü: Ayla Hanım. Kimilerine göre hayal dünyası biraz fazlaca geniş, mitoman, çocuksu; kimilerine göre de çatlak, defi, üşütük, âlem kadın... • Açık tenli, incecik. Biraz tedirgin... Garip bir biçimde sıcak bakışları var. Gözleri, camın kırık yerindeki maviden almış rengini; yoksa yeşil mi demeliydim? İkisinin karısımı, akla ziyan bir renk. Çevresindeki her şeyi aydınlatan gülüşü, Grek profilinin pürüzsüz çizgilerine amansız bir çekicilik katıyor... Dünyada en çok olmak istediği yer, sahne. Avuç içi kadar bir geçmiş var. Doğduğu tarihi unuttuğunu söylüyor ama. Highschool. Arnavutköy Kız Kolejı. Güzel Sanatlar'ın resim bölümünde bir yıl. ABD ; den alınan bursla 'sanat tarihi'. Nixon'ın kızıyla aynı okuldalar. Hayır! Amerika'ya kanı kaynamıyor bir türlü. Hele o " H i ! " demeleri yok mu? Doktorasını yarım bırakarak İstanbul'a dönüyor. Edebiyat Fakültcsi'nde okutmanlık. 68'li yıllar... O alevli, coşkulu yıllar. Ve 'birden' tiyatro. Muhsin Ertuğrul'un kurduğu LCC. Beklan Algan. MaratSade. Sonra Bakırköy Halkevı'nde Hamlet 70. Karaca'da Müfettis. Kenterler'dt Güner Sümer'ın sahneledığı Ayaktakımı Arasında. Ve Dostlar. Genco Erkal. "Genco'yla calışmak benim için büyük bir şanstı. Genco'dan kendimı gözlemeyi, tasvir ettiğim karakter hakkında bildiklerimin yardımıyla rolün, kendi başına hareket etmesini sağlamayı... Daha bilinçli çahşmayı öfcrendim." Ikili Oyun'dan sonra Yavuzerle ver elini Fransa. Tek odadan oluşan minicik bir stüdyo. Bursla geçinme zorluğu. Meral'in 'politik tiyatro' üzerine doktorası. Yıl, 1979: Yeni bir Varlık'la zenginleşen yaşam: İy'ki doğdun Zeycan! Şeffaf tenli bir kız bebek. Yarım kalan doktora. Bu 'doktora' hiç gerçekleşmeyecek. "Paris. Yaşamın kendisi. Bir sürü şeyi kavrayabiliyor insan. Bir yanılsamamn de^erini örneğin ya da gölgenin aslından daha önemlı olabileceğıni. Bir sürü şeyi." Serseri geceler, taze sabahlar buraya kadar. "Tut ellerimi/.deıı Istanbul..." Meral Çetinkaya'nın yaşamı yalnızca tiyatroyla sınırlı değil; reiim, heykel, modern bale de onun ilgi alanı. Baleyle ilişkisi babasının, "Hanım, bu kız çok sakar, ba^renır", deleye gönderirsek hiç olmazsa yürümesini öğ arsam, 'kimesiyle başlıyor. Meral'in ilgi alanlarına dala 2 0 Dostlar Tıyatrosu, Maxwell Anderson'ın "Yahnayak Sokrates" adlı oyununu 1984 mevsımınde sahnelemıştı Meral Çetinkaya, "Yahnayak Sokrates"te Genco Erkal'la bırlıkte taplar'a yer kalmayacağını düsünüyor ve o başka bir şeyi anlatırken, "Kitaplara gelelim" diye tutturuyorum. 'Eyvah" diyor. Bellek sorunu var. Al benden de o kadar. Belleği bellenmiş insanlanz çoğumuz. Unutkanlık, günlük vakınmalarımız içinde sürüp g^idiyor... Annesi Pardayanlar'ı okumazsa katiyen yemek yemeyen dörtbeş yaşlarında bir kız çocuğu. Pardayanlar eşliğinde yediği omletle tavuğun tadı bugün bile hatırında. İlle de Pardayanlar. Andersen'in masalları bir de... "Her kitap yeni bir dünya." Aşk romanları mı, yeniyetmelikte ilgi duyulan pembe diziler mi? Hayır, rıavır. O dönemleri tlliada ve Odysseia'yla geçiyor. "Psikolojiden coğrafyaya, denizbilımden sosyolojiye uzanan bir umman Homeros". İnsan ruhunun derinliklerine inan, kişesel iç çatışmalarını alabildiğine yansıtan yazarlara tutkun. Zenginliklerle donandığı Dostoyevski. "Dostoyevski'de ermişçe bir büyüklük var" diyen Meral Çetinkaya, bir Dostoyevski oburu. Dört yüz bin sözcükten oluşan James Joyce'un Ullysess'i de sevdiği kitaplar arasında. Dilinin ucunda olup da bir türlü ortaya çıkmayan yazarı ise sonunda buluyor: Peter Handke. "Yalnızlık ve iletişimsizli&in doğurduğu boğuntuyu yarı düşsel anlatan adam . Oynamayı du^ündüğü, özdeşleştiğı bir roman kahramanı var mı peki? Yoo, hıçbir yazarı o gözle okuyamıyor. "Bana ne verilirse onu işlemek üzere makinelenmi çalıştınyorum, yoksa benim dışımda olarak alıyorum. Bazen kişiler değil de bir doğa anlatımıyla özdeşleşiyorum, o şekilde okuyorum . Anı ve eünlükler şu sıra en sevdiği tür. Bunuel'in Son Nefesim'deki 'Bellek' bölümüyle öylesirie bütünleştiriyor ki belleğini. Ayrıca bizim gazetenin 'Su Günlüğü' sütununu da hiç kaçırmıyor. Evde olduğu zaman kulağı su borularında. Vivaldı, 'benim için'bir 'ikram'dı... Tezer özlü, Meral Çetinkaya'nın kendisine yakın bulduğu bir yazar. Çocukluğumun Soğuk Geceleri ile Yaşamın Ucuna Yolculuk'ta, Tezer'den Meral'e akan yoğun bir duygu var: "Hep yalnız değil miyiz?" Sait Faik. Ahmet Hamdi. Sevim Burak. Oğuz Atay. Thomas Mann. John Berger ve... Elsa Morante. Tarih Devam Ediyor'un Meral'de bıraktığı etki, Dostoyevski kadar derin, o kadar büyük... Edebiyatçılarımıza duyulan ilgısizlikten yakınıyorum bir ara; telev'izyonun, okulların, tüm kültür birımlerinin 'bilinçli' ilgisizliğinden. Gözleri düsünüyor. Uygun sözcükler arıyor. "Hakhsınız" divor ve devam ediyor: "Hangi üniversitede bugün çağdaş yazarlarımız üzerine tez yaptırıhyor? Hangi yayınevi yayımladığı yazarla ileıli bir bıyografi ya da monografi kitabı nazjrlıyor?" Meral, sorduğuyla kalıyor. İkimiz de boynumuzu büküp Vivaldi'yi dınliyoruz. Soruyu boşlukta asılı bırakarak hatırı kalmasın diye feminizme Eeçivorum. Meral hâlâ orda kaldığından, bir süre beklıyorum. Balık burcunun hassas kadını. "Keşke hepimiz insanoğlunun değerleri söz konusu olduğunda hiçbir fark olmadığını kabul edebilsek. Cinsiyetimiz, sürdürmeyi scçtiğimiz yaşam ne olursa olsun. Sorunlarımızla birlikteyiz". • "Le" ve "La". Fransızca okuyan Zeycan'ın annesine en çok sorduğu en zor soru: "Neden erkek için le, kadın için la?" Ayrılma vakti. Konuşmamızı bitirmeden önce son okuduğu kitabı soruyorum. Yine, "Eyvah" diyor, "onca zaman okumadığım ortaya çıkacak. En son Metin Kaçan'ın Ağır Roman'ını okudum. Bir film setinde, yönetmenin elindeydi; beklerken aldım, hemen bir solukta okudum. Çok heyecanlandım, çok hoşuma gitti. Değişik bir dil; bana 'ressamca' geldi". Vivaldı nin mi bemol viyola konçertosu beşinci kez bitti... Vedalasırken gözüm duvara iliştirilmiş bir kâgıda renkli kalemlerle yazılmış, Zeycan'ın tombul harfli cocuk yazısına takılıyor: "Sonsuza kadar barış içinae yaşayın". Ah, sevçili çocuk, kendi adıma ve tüm dünyalılar adına isteğinın gerçekleşmesini ne kadar isterdım. Heyhat!.. D CUMHURİYET KİTAP: S A H 26 S A Y h A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle