Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Sıradan bir vatandaş' olarak Honore de Balzac Balzac'ın ananas bahçeleri Balzac, hüsranla biten bir edebiyat çalışmasının ardından, bir Paris banliyösünde aldığı malikânenin bahçesine ananas ekmeye karar verir. Amacı 100 bin ananas fidanı dikmek, her ananası 20 frank yerine 5 franka satmak, böylece 500 bin frank kazanmaktır... A.MÛMTAZ İOİL azarlar nasıl insanlardır? Yazı yazmadıkları zaman ne gibi bir yaşam sürerler? T ü m 19'uncu yüzyılın en renkli yazarlarından biri sayılan Dostoyevski'nin Avrupa yolculuğu sırasında yalnızca kumarhaneleri dolaşması size şaşırtıcı gelmiyor mu? Yani, Dostoyevski gibi bir döneme damgasını vurmuş bir yazarın Louvre Müzesi'ni gezmek ya da "Cafe Gambetta"da kahvesini yudumlarken Zola ile hafif dedikoduya kaçan bir "edebiyat sohbeti" yapmak Karamazov'ların ünlü "babasına" daha çok yakışmaz mıydı? Charles Dickens'ın romanlarını hep renkli kâğıtlar üzerine yazdığı ve yazı masası üzerinde değişik renklerde bir yığın kâğıt bulundurduğu söylenir. Dickens için sanki yazı yazmak bir çocuğun rengârenk bilyelerle oynaması gibidir. Andr£ Breton, yazdıklarının tek noktasının bile, kendi tarafından da olsa değiştirilmesine razı olmazken, sözgelimi Balzac, yazdığı roman "mücellit" aşamasındayken düzeltmeler yapma gereksinimi duyan bir yazardır. H o n o r e de Balzac'ın da Dickens'a benzeyen bir alışkanlığı vardır. Ünlü romancısınm yazı yazarken mutlaka masasında bir mum yanar. Balzac'ın böyle bir alışkanlığı, gençlik yıllarında geçirdiği yoksul yaşamdan edindiği sanılıyor. Lambasına yağ bulamayan Balzac, tüm geceyi mum ışığında yazarak ıdare etmek zorunda kalıyor çoğu zaman. Sonradan da masasında sürekli yanan bir mum görme gibi bir " t u t k u y a " kaptırıyor kendini herhalde. Balzac'ın en önemli özelliklerinden biri geceleri çalışmasıdır. T ü m gün sokaklarda dolaşan ve Concourt'ların edebiyat dünyasına kazandırdığı " n o t Y Ünlü ressam Pıcasso'nun yaptıflı Balzac desenlerı tutma" işini fazlasıyla benimseyen Balzac, Le Peau de Chagrin'de, daha sonra romanlarına malzeme oluşturan ve abartmalı bir üslupla betimleyeceği "yoksul" odasına akşamüstü yorgun argın döner ve hafif bir yemekten sonra hemen yatar. Yatmadan önce bir arkadaşından kendisini geceyarısı kaldırmasını rica eder. Gecenin belli bir saatinde uyanır, hırkasını giyer ve masanın önüne oturur. Karga kanadından yapılmış kalemi, mum ışığı ya da eğer parası yetip de yağ alabildiyse kandil lambasının ışığında sabaha kadar çalışır. Tüm bu çalışma temposu içinde sekersiz kahve içer. Porselen bir kaba daha önceden hazırladığı kahvesi için kandilinde mutlaka az da olsa yağ bulundurur ve mum ışığında yazısını yazarken, kahvesinın hafif hafif yanan kandilin üzerinde sıcak kalmasını sağlar. Balzac'ın cılgın çalışma temposu içinde evde kimseyi bulundurmadığı, hiçbir hayvan beslemediği, pipo, sigara, içki gibi keyif maddelerini de hiç kullanmadığı söylenir. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte çalışmayı bırakır, yıkanır ve sırtına hırkasını geçirip divanın üzerine uzanır. Bu Balzac'ın kendi anlatımıyla sıradan yaşadığı bir "yazar günü"dür. Yazarlığının ilk yıllarından ölünceye kadar vazgeçemediği alışkanlıklanndan biri de yazı yazmaya oturduğunda annesinin verdıği bir şalı omuzuna koymak ve yine annesinin ördüğü "Dantevari" bir şapkayı sürekli takmak olmuştur. Bunlar Balzac'ın "yazar yasamı". Bir de "sıradan bir vatandaş" olarak yaşayan Balzac 'ın tutkuları vardır kuşkusuz. Bütün romancılığıru "tutkular" üzerine kurmuş olan Balzac'ın en büyük tutkusu da çok para kazanmaktı. Balzac, çağdaşları içinde belki de en "hovarda" yaşamış, ama bunun yanında en çok borçlanmış sanatçıdır. Ortaokul sıralannda başlayan "borçlanma tutkusu" yaşamının sonuna kadar artarak inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Kimi yazarlar Balzac'taki bu para tutkusunu, yazarın geçim sıkıntısını "hallederek" daha rahat bir ortamda yazı yazmaya çalışmasına bağlıyorlar, kimileri de bunun gerçek anlamda bir "tutku" olduğunu, romanlarını bile para kazanmak uğruna yazdığını öne sürüyorlar. Birbırini tamamlayan her ikı savın yaşamdaki uygulanışı ise Balzac'a oldukça sıkıntılı anlar yaşatmıştır. Yaşamı boyunca Balzac, zengin olabilmenin hayaliyle binlerce "ticari tasanm" kurdu. Yazı yazmaktan sıkıldığı ya da umutsuzluğa düştüğü anda Balzac'ı hemen karşınızda 19'uncu yüzyılın en büyük ticari proje üreten tüccarlarından biri olarak görmeniz mümkün. Akıl almaz projelerini yakınlarıyla da paylaşmayı âdet haline getiren Balzac, sırf bu çılgınlıklarıyla çağdaşları arasında bambaşka bir yere sahiptir. Sözgelimi, yine hüsranla biten bir edebiyat çalışmasının ardından, Paris'in banliyölerinden Jardies'te aldığı bir malikânenin bahçesine ananas ekmeye karar verir. Amacı, Jardıes'ye yüz bin tane ananas fidanı dikmek, her ananası bilinen fiyatı olan yirmi frank yerine, beş franka satmak ve böylelikle beş yüz bin frank kazanmak. Bölge çok sıcak olduğundan ananasların su gereksinimi sorun olmaya başlayınca Balzac, ananas fidanlarını sürekli sulayabileceği bir proje üzerinde çalışmaya başlar. Kısa bir çalışmanın ardından böyle bir projeyi gerçekleştirebileceğine inanan Balzac, ananasları bir kenara bırakıp, kenaisine çok para kazandıracağına inandığı "sürekli su sağlama" projesine yönelir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P : SA Yl 20 Genç Balzac S A Y F A 12