07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A nıl Çeçen, 'Halkevleri'kitabında ortaya birçok araştırma konusu atıyor Köy de uzak, şehir de Halkevleri / Doç. Dr. Anıl Çeçen / Gündoğan Yayınları / 455 s. / 20000 TL / CKK Kod No: 158.023 BÜŞRA ERSANLIBEHAR Ülkemizde cumhuriyet tarihçiliği, Osmanlı tarihçiliği ile karşılaştırıldığında bir hayli geridir, hem nitelik hem de sayısal açıdan... Cumhuriyet döneminde yetişen tarihçiler Osmanlı tarihini nispeten daha büyiik bir ciddiyetle araştırmışlardır. Cumhuriyet tarihi yeni ve tartışmalı olduğundan hak ettiği ilgiyihenüz görmemiştir. Kısa olmasına rağmen son 70 yılın Türkiye tarihi çok yönlü ve oldukça zengindir. Halkevleri de cumhuriyetin ilk döneminin kayda değer örgütlerinden biri olarak incelenecektir. Halkevleri üzerine ilk kez kronolojik bir çalışma son günlerde yayımlanan1\nıl Çeçen'in kitabı... Kitaba ne bilimsel bir çalışma ne de tamamen bir anı kitabı dıyebiliriz. Ikincisi birincisine sık sık hâkim oluyor. Kitapta, Halkevlerinin birinci (19321952) ve ikinci (19631980) dönemleri uzun süreli bir araştırmaya dayanarak etraflıca ele alınmış, yazarın üçüncü dönem olarak adlandırdığı son dönem ise "adı var kendi yok" cinsinden... Kitabın tümü temel bir tarih anlayışından ve tarafsızlıktan çok uzak. Baştan sona esef duygularıyla yüklü. Bazen çok yerinde ve haklı olan bu duy' gular, yakın tarihimizin bilimsel ve sağlıklı kavramlarla algılanmasını engeller nitelikte. Halkevleri 1912'de kurulan Türk Ocakları'nın 1931 yılında kapatılmasından sonra uluslaşma sürecini hızlandırmak ve Atatürk devfimlerini bir çeşit yetişkin eğitimi yoluyla halka mal etmek amacıyla kurulmuştur. Türk Ocakları'nın sahip olduğu bilimsel araştırma yapma ve yayın kurumu olma gibi özelliklerden çok, acil iletişim kurumları olarak gündeme gelmiştir. Halkevleri, o yıllarda Vildan Aşir Savaşır'ın çeşitli ülkelerin benzer kuruluşları üzerinde yaptığı araştırma sonucu ülkemize uyarlanmıştı, özgün bir biçim kazanmıştı. .... Buna göre her parti örgütü (yani her yörenin CHP'si) bir Halkevi açıyor ve dokuz faaliyet koluna ayrılarak çalışmalara başlıyordu. Böylece güzel sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kursları, kitaplık ve yayın, köycülük, tarih ve müze kolları bu konuların çoğuyla hiç tanışmamış kişileri yetiştirmeye yönelik faaliyetlere girişmiştir. Çeçen, tüm bu faaliyetleri ve yerei kuruluşları, birçok köyde kurulan Halkodaları da dahil olmak üzere sayılarla ve yer isimlerıyle verıyor. Ancak kitabın özensiz baskısını, bazı sayılann hatalı ve eksik olduğunu, hatta dipnotların kaynakça gibi tanıtıldığını da belirtmek lazım. İlk dönemin sonunda 5000'e yaklaştığı söylenen Halkevi ve Halkodasının kitap, tiyatro, sinema, spor vb. ile kalıcı bir ilişki yarattığı kuşkusuzdur. "Ne var ki Halkevlerinin parti dışında bir kişiliğe sahip bulunması beraberinde bazı sorunlar yaratıyor ve Halkevleri aracılığıyla yaratılan kültür sanat birikiminin kan.uoyuna yeterince yansımasını engelliyordu." (136) "Zaman zaman gelen parti denetimcileri, partinin çalışmaları ile beraber Halkevinin çalışmalarını da gözC U M H U R İ Y E T KİTAP: SAYI 26 Vezirköprü Halkevı'nın 14 Nisan 1940'ta Kızılcaören köyunde duzenlediğı ağaç bayramından bir gurünüş. den geçiriyor ve genel merkez genelgelerine uygun olup olmadıklarına bakıyorlardı." (138) Anıl Çeçen'in tüm çelişkileriyle yansıttığı Halkevleri, bir yandan yetişkin eğitimine önemli katkılar sağlayan, bir yandan da tek parti karakolları gibi örgütlenen, uluslaşma ve iktidarmuhalefet konularında var olan tüm kavramsal kargaşayı ortaya seı en örgütlerdi. Kurtuluş Savaşı'nı bir sürekli devrim gibi gören yazar da bir yandan gönlünde yatan pluralizmi zaman zaman CHP popülizmine ekleyerek istemeyerek de olsa bu kargaşayı daha da kuvvetlendirmiştir. Bu duygular sadece Çeçen'e özgü duygular değil. Henüz cumhuriyet tarihinin bir tarinsel bilinç çerçevesinde ele alınmamış oluşu birçok yazarda esef, pişmanlık, yersiz müdafaa gibi duygu ve tavırlar yaratmakta, üsluba da yansıyan bir feryat, bir devrim özlemi göze çarpmaktadır. Aslında bundan kurtulmanın tek volu yazarın deyişiyle bilimsel "kuru"luk denen şeyden fazlasıyla yapmaktır; Halkevlerinin dökümünü tablolarla, verilen temsilleri adlarıyla, satın alınan kitaplarının bibliyografyasıyla, kurultay kararlarının belgeleriyle, dergilerin içerik analizleriyle... Hakkını vermek gerek ki yazar bu kitabıyla birçok araştırma konusu ortaya atmış: 1. Vildan Aşir Savaşır'ın Halkevleri kurulmadan önce yaptığı araştırmalar, ülkelerden örnekler Çekoslavakya Sokolları, Fin Yüksek Halk Mektepleri... 2. "Türk Ocakları, aydınlann düşüncelerini katı ulusçu bir yaklaşım içinde yücelterek bir çeşit ütopyanın merkezi biçimine dönüjtürüyordu. Halide Edip'in Yeni Turan romanı ile Omer Seyfettin'in Efruz Bey adlı yapıtı bu konuyu kendi iç çelişkileri ve topluma giderek ters düşmesi açılarından işleyen iki önemli eserdir." (s. 104) 3. İlk dönem Halkevi dergilerinin çeşitli açılardan değerlendırilmesi.. 4. Halkevlerini Türkiye'den örnek alan Irak, Tunus gibi ülkelerdeki uygulamanın incelenmesi... 5. İlk dönemde bir Londra Halkevinin açılmış olması ve en zor ve parasız günlerde bile idame ettirilmesi gibi konular cumhuriyet tarihi ile ilgilenenler için dikkate değer konulardır. Ayrıca gerek Çekoslovakya'da gerek Danimarka, Finlandiya, Macaristan'da ve Batı Avrupa ülkelerinde yetişkin eğitimi halk eğitimi kurumlarının uluslaşmayı kuvvetlendirme çalışmalarıyla, partilerle, siyasi iktidarla ilişkileri kurumsal açıdan incelenmelidir. Halkevlerinin sürekli bir eğitici kurum olarak varlığını sürdürememiş oluşu bir nostaljik duyguya saplanıp kalışı yersiz bir iktidar özlemıyle yok oluşu böylece daha iyi bir biçimde anlaşılacaktır. Muhafelet anlayışı açısından, tarihi algılama yanılgısı açısından kitapta şu varsayımı sürekli olarak görüyoruz: Halkevleri güçlendikçe düşmanları anmıştır. Bu mantığı bir ileri noktaya götürdüğümüzde ya hiçbir kurumun güçlenmesine olanak yoktur ya da düşmanlar "kâğıttan kaplandır". Sürekli düşman tanımlavan bir cumhuriyet tarihi yerine daha esnek ve mümkün olduğunca tarafsız bir cumhuriyet tarihi yaklaşımının zamanı artık gelmiş olmalı. ABD, Batı Avrupa ülkeleri, Rusya ve dığer Doğu Avrupa ülkeleri, iç düşmanlar, dincı kesim, Turancılar, kapitalist işbirlikçi güçler, Halkevleri tarafından yetiştirilmiş olup da kadir bilmeyenler: Bu kadar çok düşmanlı bir toplumda üstelik parti bağları çok doğrudan olan hiçbir kurum başarı sağlayamaz... Siyasi iktidar ve kültürel etkinlik bir düşman çoğaltma ışlemi olarak görülmemeli herhalde. Halkevlerinin yetişkin eğitimine, vatandaşlık ve genel kültüre sağladığı önemli katkıların daha kuvvetle hakkını verebilmek için kurumsal hatalar, parti ilişkileri toplumbilimsel açıdan ele alınırsa o zaman DP'nin kapatma konusundaki vandalizmi, kitapl.ırın atılıp y.ıkılması olayları, Türk Kültür Dernekleri tecrübesiyle başlayan ikinci dönem Halkevi etkinliklerinin 27 Mayıs müdahalesiyle ve dolayısıyla ordu ile yakınlığı ve çeşitli gruplarca hoş karşılanmaması zihinlerde daha belirgin bir yere oturacak, demokrasi, iktidar ve muhalefet anlayışı uluslararası bir tanımla ele alınabilecektir. D S A Y F A 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle