18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Makaleleri, derlemeleri ve yaşamöyküsüyle Cahit Talas Aydın, dürüst ve yurtsever Cahit Talas'a Armağan Derleyenler: Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Prof. Dr. Mesut Gülmez / Mülkiyeliler Birliği Yayınları / 510 s. CAHİT T%IAS\ ŞÜKRAN KETENCİ "Mülkiyeliler Birliği'nin 1986 Genel Kurulu'nda, Siyasal Bılgıler Fakültesi'nin görevi olan, ancak yerine getirilmeyen bır konunun, fakükemizden ayrılan öğretim üyelerinc armağan hazırlanması konusunun, Mülkiyeliler Birliği Vakfı'nca üstlenileceği yolunda söz ver^ ^ ^ ^ miştik. Cahit Talas'a Armağan bu dizinin üçüncü kitabını oluşturmaktadır. Sayın Prof. Dr. Cahit Talas, 27 Mayıs 1960 Devrimi'nin Çalışma Bakanı'dır. Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Siyaset Kürsüsü'nün gelişmesini sağlayan başıdir. 12 Mart darbecilerinin boy hedefidir. 12 Eylül darbecilerinin boy hedefidir. 12 Eylül darbesinden sonra başlayan YÖK uygulamaları sırasında onurla fakülteden ayrılan hocalarımız arasındadır. Bu süreç, Sayın Hocamızı bir sürü sözcükten daha iyi anlatmaktadır. Kendini sürekli yenileyen, aydın olmanın tüm gereklerini yerine gctirmeye çalışan, dürüst, yurtsever bir insanın öyküsüdür bu. Sayın Talas, günümüzde de her türlü ileri, halktan yana tavrın içindc, ödünsüz savaşımını sürdürüyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin toplumda saygın, çağdaş bir öğretim kurumu haline gelmesinde çok büyük katkıları olan öğretim üyeleri kuşağının temsilcilerinden biri olan Sayın Prof. Dr. Cahit Talas'a, öğrencileri olarak borcumu7un küçük bir kısmını, bu 'Armağan' ile ödemeye çalıştık. Bununla yaşamımız boyunca onur duyacağız." Jh Mülkiyeliler Birliği Vakfı Başkanı Alper Aktan, Cahit Talas'a Armağan kitabının önsözünde böyle diyor. Kitap, Mülkiyeliler Birliği Yayınları arasında 9. sırada yer alarak piyasaya çıktı. Prof. Cahit Talas'ın yaşam 6yküsünü dile getiren bir röportaj, kendı adı ve müstear adlarla çıkmış makalelerinın derlemelerinin ardından dostları bilim adamlarının kendisine armağan olarak yazdıkları, iş hukukunun güncel sorunlarını içıne alan yazıların birleşiminden oluşan armağan kitabı, içeriği ve niteliği yanında hacim olarak da çok büyük. Dopdolu bir 510 sayfa. Türkiye'de işçiişveren ilişkilerine ilgi duyan, neler olup bittiğinin biraz nabzını yakalamak isteyenlerin, kitabın çok az olduğu bir alanda gerçekten ilgi duymaları gereken bir eser olmuş Cahit Talas'a Armağan. Kitap, aslında armağan edilen kişinin, sevgili hocamız Cahit Talas'ın kimliği ile doğrudan değer kazanıyor. İşçıler ve sendıkacıların öyle pek okuma alışkanlıkları yoktur. Çıkarlarının savunulmasında bilimin öneminin, katkısının pek farkında da değillerdir. Bilimin ağırlığını sermayeden yana kaydıranlarla, işçiden yana kaydıranların ayrımında değillerdir. Oysa bazı bilim adamları, sessiz, gösterışsiz sendikacılardan çok daha tazla işçı hakları ve çıkarlarına katkıda bulunmuşlardır. Işte Cahit Hoca öyle sessiz, ezilenden yana önemli katkılar yapmış, değerli bir'bilim adamıdır. Prof. Cahit Talas'ın bilime, mesleğine yaklaşımını en iyisi kendisinden dinlemek olacak... "Basjangıçta emek ile sermaye arasında bir denge arayan havam oldu. Fakat sonra o değişti. Çünkü 'Ne dengesi arıyorum?' diye düşündüm. Birisi ezilen, birisi ezen... Binaenaleyh bu durumda, 'Benim katkıda bulunmamı gerektiren durum, ezilenin yanında olmaktır. ünun davalarını, onun haklarını ve özgürlüklerini savunmaktır' dedim." Prof. Cahit Talas'ı biraz daha yakından tanıyabilmek üzere Armağan kitabında yer alan kendisi ile yapılmış röportajdan birkaç bölümü, yerimiz elverdiği ölçüde sayfalarımıza alalım ve Cahit Hoca'yı biraz daha yakından tanımak, işçiişveren ilişkilerine yakınlık duymak isteyenlere, kitabın aslını okumalarını öğütleyelim... "Isviçre'dc İktisat Fakültesi'ne yazıldık. Orada bizim Mülkiye diplomasını tam kabul etmiyorlardı. Lisansı yaptıktan sonra doktora çalışmalarına başladık. Orada işçi kesimiyle, işçi sınıfıyla daha yakından ılgılenmem basladı. Bir de o yıllarda Türkiye'de de sosyal polıtıkaya dönük bazı kıpırdamalar başlımıştı. Tez konusu, çalışma yaşamını ve onu çevreleyen yasaları inceliyordu... (Bu çocuklar sosyalist oluyorlar, işçi konularıyla ilgileniyorlar) diye başkonsolos tarafından hükümete yanMtılmış... 194950 yıllarına gelindığinde Türkiye'de, grev hakkı, çok tartışılan bir konu olmuştu. Grev hakkı konusunda basını yönlendirecek, ona bilgi verecek, grev hakkının yararsızlığı, ülkenın ekonomısıne getireceği zarar konusunda kamuoyunu yönlendirecek bir birim bıle kurulmuştu bakanlık içinde. Bu durum bizi rahatsız ediyordu. Ben o zaman ilk yazımı grev hakkı ile ilgili olarak yazdım. Ama memur olduğum için takma adla (Haluk Dayıgilli) diye ya/dım..." "Biz fakülteye geçtikten sonra 195455 sonrası, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin DP hakkındaki görüşü olumlu değildi. 1954 yılında Forum da çıkmaya başladı. Aydın Yalçın, Turhan Feyzioğlu, Turan Güneş, Muammer Aksoy, Bahri Savcı, ben ve daha başka arkadaşlar vardı. O bugünkü Forum'dan bambaşka, tutarlı ve gerçekçi Cahit Talas: ilk yazısı grev hakkı üstüneydı. bir forumdu. DP'nin ekonomik politikasının bir çıkmaza götürdüğünü savunan, özerk üniversitenin gerçekleşmesini savunan bir politikayı benimsemişti..." "27 Mayısçılarla hıçbir ilişkim olmadı... 28 Mayıs'ta Fikret Ekınci ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gittik. Cemal Paşa'yı gördüm. Demek ki daha önce konuşmuşlar, kendileri ile çalışıp çalışmayacağımı sordu. Çalışacağımı söyledim. Sanayi Bakanlığı'na atayacaklarını söyledı. Uzmanlık alanım olmadığını söyledim. Çalışma BakanlığYnı istedim. Aynı gün ilk atama 5 kişılik bakanla ilgiliydi." "Olayların içinde yaşayanlardan biri olarak şimdi sırası gelmişken 27 Mayıs Devrimi'nin büyük yanlışı olarak kabul edilen idamlardan söz edeceğim. Biz hükümet olarak buna karşı çtkmıştık. Milli Birlik Komitesi'ne yaptığımız yazılı başvuru bunun belgesi olarak tarih içindeki yerini almış bulunuyor. Aslında ben Mıllı Birlik Komitesi'nin bu idamlara gönül rızası ve ozgür ıradesi ile karar verdieı düsüncesinde değilim..." "12 Man'ta fakültedeydik. 12 Mart'la birlikte fakültenin üzerine malum, hüzünlü hava çökmüştü... Ben gözaltında on sekiz gün kadım. Öteki arkadaşlar, Mümtaz, Sadun, Bahrı, Muammer benden fazla kaldılar..." "Ben 12 Eylül'ün özellikle üniversitelere, işçi kesimine, sendikalara ve bir de sol aydın kesimine karşı yapıldığı düşüncesindeyim. Ve YÖK'ün kurulmasından sonra YÖK; operasyonlarını, düzenlemelerini, bu üçlü oluşumun ışığında, doğrultusunda yürüttü... 12 Eylül ve daha önceki oluşumlar, 12 Mart, sosyal olaylara hep olumsuz bakmıştır. Kendilerine göre çalkantı saydıkları birtakım düşüncelerı, hareketleri, hak aramalan, gelişmeleri, Türkiye'nin geleceği bakımından yararlı görmemişlerdir. 1961 Anayasası'nı da lüks saymışlardır. Zaten YÖK oluştuktan ve fakültede birtakım olumsuz havalar estikten sonra, fakültede durmak güçleşmişti... Serbest düşünce ve tartışmayı istemeyen bir ortam... Ortada üniversitenin kalamayacağı bir ortam... Bu hava herkes gibi beni de etkiledi. hocaların en değerlilcrini üniversiteden uzaklaştırıyorlar. Artık durmam mümkün değildi. Emekliliğimi istedim..." D SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle