22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ömrümüzün narin yanı Günel Evet Kerem Yayınlan / 80 s. METİN TURAN Bazen yeryüzü dar gelir. Bütün yapılar kendıni kuşatıyormusçasına, bütün adımlan numaralanınış gibi... Şakağa dayanmış vızır vızır dönmekte olan kronometrenin dakikaya ulaşmasını engellemck gibı bir duyguyla, çok kez adımladığınız kaldınmları saymanın serseriliği bile kaplayabilir ınsanı... Balkonunuzda yetiştirmeye çalıştığınız iki zakkum ağacının yapraklarını kavurabilir ayaz, yada ters yöne çarpan pancurların darbesiyle cam önlerindekı saksılarınız devrilebilir. Siz ağlayabilırsınız tüm bunlar ıçin. Ama aşk bir başına yine de. Henüz dört yaşındasınız ve komşunuzun çocuğu gözkırpmasını öğrenmişliğin yiğitliğiyle cama iki tıktık vurup gözüne bakmamzı istemiştir... Allak bullak olmuşunuzdur; denizin bütün yosunlarını üzerinıze sarılmış zannederken uykunuzun sıcak dalgalarında terlemiş ellerinizi yapıştınrsınız tekne küreklerıne... Hiç, ama hiç üşümezsiniz kışın en feci fırtınalarında. Aşk bir başına yine de. Aşk, bütün gizemiyle, bütün saflığıyla bir başına hep... Burhan GüneVin "Evet Aşk"ında 10 öykü yeralıyor * Burhan Günel, "Evet Aşk"ta yoğun bir biçimde aşkı anlatıyor. Kitabı oluşturan on öykunün payı ve paydası aşk. S A Y F A 4 Burhan Günel'in ycni yayımlanan öykü kitabı Evet Aşk'ı okuyorum şimdilerde. Yoğun bir duygu atmosferinin içerisinde, sevdası paketlenmış dar ömrümüzün narin yanjarını yüze vuruyorum. Sincap gibi o daldan o dala atlama çaresizliğinde, metropolün sokaklarında kaybolmaktan, trafik gürültüsünün alttnda ezilip büzülmekten kendimi doğrultup şöyle dünyanın has kavramları içine itekliyorum ruhumu. Sürekli sonraya bırakflmış iyi tasaların duygusal cl sürmeyle kendine geldiğini gözlemliyorum; onu günüme yerleştiriyorum ya da. Aşk nedir diye bir soru sorarsanız Güncl'e, su yanıtı verecektir: "Kendiliğinden oluşan bir kıvıkımın ardından çıkan ve sürecin tamamlanmasına kadar büyümesini sürdüren bir yangındır." Nc yapmak gerekir diye ikinci sorunuzu hazırlarken, Günel, "Bilinçli davranmak" diyecek ve şöyle sürdürecektir: "Bilinçli davranmak, birlikte üretmek ve sonra da üretilenin karşılıklı birbirine sunuşlarla yeniden üretime dönüştürülebilmesidir. 'Birlikte üretim' ister istemez karşılıklı ve kendiliğinden bir bağımlılığı da beraberinde gctirir. Bu, istemli bir sıkı düzen (disiplin) demektir. tşte bu yanıyla aşk, bağımlılıktır, hele tutkuya dönüşünce, zorbalıktan kaynaklanmayan bir tutukluluktur bu. Zorbalığa dönüştüğünde (özellikle imzalı, düğünlü dcrnekli zorbalık örneklerinde) ise aşk uçar gider, yabancılaşma kaçınılmaz olur. Çoğunca arkadaşlık, dostluk ve benzeri duygular da güme gider; bir zamanlar birbirini çok seven iki insan düşman olup çıkar sonunda." Bunu önlemenin yanıtını isterseniz diyeceği şudur: "Aşkı ayakta tutabilmek için beraber üretim şart. Beraber üretimde ise beraber yaşamanın koşullarının oluşturulması, bu oluşum içerisinde hem sıkıdüzen hem de bireysel özgürlüklerin dengeli bir biçimde yaşama geçirilmesi de şart." Bazı kitaplar, bunun salt bana ait bir duygu olduğunu sanmıyorum yoğun bir yaşantı taşır ınsana. Bir atmosfer yaratır; bir zaman o yoğunluğu yaşatır. Ben bu yoğunluğu birkaç kitapta yaşadım. Şimdilerde Evet Aşk büyle bir yoğunluğu yaşatıyor bana... Bir alıp başımı Bolu'nun mavi ormanlarına vuruyorum; Gölcük'ün, Karacasu'nun serinliğine sarılıyorum, bir serpilip çiy tanesi gibi Kağızman'ın o yüksek dağları arasında şırıl şırıl akan berrak suların şavkına karışıyorum... Hele Ankara'nın mahşer havası içinde, 'aman bir korna sesi daha az işiteyim' telaşıyla, günü uykunun en tatlı yerinden başlatarak geçirmeye çalışırken, Edirne'nin buhar yumuşaklığındaki Söğütlük'üne uzanırım... Tüm bunları bir kitapla yaşarım; Evet Aşk'la. Burhan Günel yirminin üzerinde kitaba imzasını atmış bir yazıneri... 1981'de Türk Dil kurumu Öykü Ödülü'nü, 1981 ve 1982'de iki kez Mehmet Ali Yalçm Roman Ödülü'nü, 1979'da Kültür Bakanlığı Çocuk Öyküleri Başarı Ödülü'nü almış. İnsanı, birey olan insanı, kuşatılmışlığı, itilipkakılmışlığı içerisinde ele alıp didikleyen; mekânla mekânı yaşayan arasındaki bağıntıyı sadece olaylarla değil, olayların ötesınde duygu evrenleriyk de değerlendıren bir özellik gözükür kitaplarında. Bu altını çizmeye çalıştığım olgu, özellikle onun Yasak Odası adlı kitabında öne çıkar. Diğer roman ve öykülerinde de böyledir. Bireylerarası bir mekân yaratarak oradaki hareketleri, ivmekri; bütün aktif ve edilgenliği içerisinde bu bireylerara>ı mekânın, bu insanın insana karşı varkıldığı ortamın dınamığinı irde Insanlar ve arkasından koştuklar< paranın müthiş kovalarnacası"... Böyle özetliyor Tekin Yayınevi, yeni basılan Faik Başbuğ'un Devleti Nasıl Soyuyorlar adlı çalışmasını... Parasal bir serüven olarak nitelenen bu tutkunun toplum katlarında da serpilişinin öyküiünü ibretle çiziyor Faik Başbuğ.. Yapıtın son bölümü ise "Demokrasiye Doğru" başlığını taşıyor. Parasal tutkuların, özverili çalışmalara dönüştüğü ortama duyulan özlem dile getiriliyor. Ekonomik ilişkilerin panaroması böyle olunea, siyasal ortam ne durumda diye akla sorular geliyor. Bu sorulara ise Muammer Yaşar Bostancı, araştırmacı gazeteciliğinin deneyimi ile yanıtlar arıyor. Paşalar Politikası adlı kitap, daha şimdiden 4. basımına ulaştı. « Emin Çölaşan ise 1988 ve 1989 yıllarında siyasal liderler ve toplumun değijik çevrelerinden gele'n iinlü KİjiJerle yaptığı görüşmeleri kitaplaşurarak araşıırmacı gazececilik örneği veriyor: Bir Dönemin Yazıları. Tekin Yayınevi tarafından yayımlanan bu yapıtları, TV'de clizi olarak sunulan Orhan Kemal'in Hanımın Çiftliği adlı romanının 8. basımı izliyor. ler. Yaşanan ilişkinin gerçekliğidir mekânı hacimlendiren: "Biz bizi, yüregimiz ve bilincimiz getirdi; iç içe giren gövde/lerimiz ise mekânımız olmalı." Evet Aşk'ta, konu aşkta yoğunlaştırılmıstır. Kitabı oluşturan on öykünün payı ve paydası aşktır. Bir bütün gibidir. Baştan sona okunduğunda, öykü adları görmezlikten gelinse uzun bir öykünün varlığı hissedilir hemen. Yukarıdada belirttiğim gibi bireyin mekânıdır irdelenen. Kişi ve kahraman yoğunluğu, Günel'in diğer öykülerinde de öne çıktığı gibi, pek görülmez. Sınırlıdır bunlar. Bazen, biçemin tekil bireyden yana anlatımlığıyla, kahramanlar fark edilmez bile..,Bu bakımdan da bir cepheye seslenir gibidir, bir alanı didikler gibi. Hüzün aşkın içerisindedir ya, kitapta da öyle; hüzün aşkın bir yerlerinde hcp. Gcnel anlamda Günel'in öykülerine has olan bir oıh olmasının yanında, Evet Aşkta, daha tınıltılı bir havadır hüzün. Çağlanın yüzüne yağmursuyunun yürümesi gibi... Burhan Günel, Evet Aşk'ta, anlatımsal olanla, duyumsal olan iç içe varkılarak o girigftlik içerisinde farklı bir zenginliğe ulaşır. Bu da öykülerinin dilsel tazeliğini yansıtır. Ama asıl önemli olan, anlatılanlardır. Onlan da ancak okuyunca damıtabilir insan. Çünkü, her birey ayrı bir havayı soluyarak ayrı bir mekânı yaşayarak damıtacaktır bu öyküleri. Kımı çatışma ıçındekı evlılığını enıkonu irdeleyecek o sürecin boyutlarını gezinecektir; kimi ilk gözağrısının karşısında tıfıllığının... Kimi de buradan, bu kitaptan çıkacaktır yola, kimbilir kimisi bilmediğimiz coğrafyalara uzanıp gönlünü ferahlatacaktır; kimi steplerin yamaçlarında soluğunu dinlendirecektir. Ama her okuyan mutlaka bir değişik, havayı soluyacaktır. Cürmü açıktır: Evet Aşk. fl CUMHURİYET KİTAP SAYI 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle