25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Topkımsal değişime tepki Prof. Şerif Mardin'e göre Nur hareketi, değişim içinde referans çevresini kaybetmiş grupların günlük ilişkilerini düzenliyor, onlara yeni bir referans çerçevesi sunuyor. 6ENCAY ŞAYLAN Islamcı hareketin gelişip, yükselmesi Türkiye'nin sosyopolitik yaşamında son on yılın en önemli olaylarından biri sayılabilmektedir. Bu gelişmenin Türkiye'nin akademik ve düşüncel yaşamını da etkilediği, özellikle son yıllarda toplum bilimcilerin İslami harekete eiderek artan bir ilgi göstermeye başfadıkları söylenebilmektedir. Başka bir deyişle, 1970'li ve 6O'lı yıllarda yerli ve bir ölçüde yabancı akademisyenler için yaygın bir ilgi kaynağı olmayan İslamcı yenilenme (İslamic revivalism) 1980'li yıllarda üzerinde en fazla düşünülen konulardan biri olma konumuna gelmiştir. Ülkenin en saygın ve en parlak toplum bilimcilerinden biri olan Profesör Şerif Mardin'in Nurculuğun sosyolojik çözümlemesini yaptığı ve Amerika'da yayımladığı son kicabı sözü edilen ilgınin belirgin kanıtlarından biri olarak tanımlanabilmektedir. Ancak Prof. Mardin'in bu ala Prof. Mardin, ABD'de yayımlanan kitabında 'Nurculuk'u inceliyor na ilgisi yeni bir olgu değildir. Yirmi yılı aşkın bir süredir toplum bilimciler için temel başvuru kaynaklarından biri olan Din ve tdeoloji kitabı ile Prof. Mardin din sorununa yaklaşımının ana ipuçlarını çok daha önce vermiş bulunmaktadır. Türkiye'de Din ve Toplumsal Değişim kitabında esas inceleme konusu yapılan Nurculuk toplumsal değişime tepki olarak ele alınıp çözümlenmektedir. Daha ayrıntılı bir biçimde ifade edilecek olursa toplumsal değişimin ve özellikle kültürel sistemdekj değişimin önce bir toplumsal gerilime (anxiety) yol açtığı, bunun sonucu olarak bir toplumsal arayışın gündeme geldiği ve Nurculuğun da sözü edilen arayışın ürünlerinden biri olduğu yolunda bir çözümlenıe şemasının kurulduğu söylenebilmektedir. Başka bir deyişle Said Nursi'nin, Prof. Mardin'in deyişi ile "dini idyomu" toplumsal değişime karşi onaya çıkan bir mekanizma olarak değerlendırilebilmektedir. Kitapta, kültürün entropik bir özellik taşıdığı, kültürel kalıpların otomatik olarak yeniden üretilmcdiği, çeşitli etkenlcrc* bağlı olarak kültürün değişip, kararsızhğın gündeme gelebildiği varsayımından hareket edilmekte; Said'in değişmeye tepki olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Buna göre Said, Batı materyalizminin Müslüman kültürünü Jeğiştirmesine karşı çıkmakla bu değişimi durdurmaya çalışmaktadır. Prof. Mardin Türk aydınlannın genel olarak Nur hareketinin laik cumhuriyet açısından tehlike oluşturduğu görüşünde birlcştiklerini ve bu noktanın altını çizdiklerini, ancak hareketin sosyolojik dinamiğini anlamak için bir caba göstermediklerini söylemektedir. Bu yargı, özellikle son yıllarda üniversitelerde İslam ile ilgili çok sayıda doktora çalışması yapıldığı gerçeği açısından tartışmaya açıktır. Ancak Prof. Mardin'in çalışması düzeyinde kapsamlı ve düşündürücii çözümlemelere henüz rastlanmadığı ya da en azından şimdilik bu düzeyde çalışma sayısının çok az olduğu gerçeği de yadsınamamaktadır. Kitapta üzerinde durulan en önemli konulardan biri, şiderek yaygınlık kazanan "İslamiyete dönüş" hareketinın geleneksel değil, modern bir yapılanmayı gündeme getirmiş olmasıdır. Toplumun son bir buçuk asırlık dönem içinde yaşadığı değişim ve modernleşme ile çağdaş kitle iletişimi Nur hareketinin iki temel parametresi olarak alınmaktadır. Yani Nur hareketi, toplumsal modernleşme ile değişen, yeni bir ufuk kazanan insanlann tepkisinden kayruklanmaktadır ve bu nedenle tam bir "regresyon" söz konusu değildir. Laik cumhuriyet ideolojisinın İslamın yerini almakta başarısız kalması ve modern kitle iletişiminden yararlanmak Nur hareketinin, Prof. Mardin'e göre başarısını belirlemiştir. Prof. Mardin'in uzun bir süredir, çok büyük bir titizlikle bu kitap üzerinde çalıştığı bilinmektedir. Gerçekten de kitap olağanüstü bir bilgj birikimini re yoğunluğunu aksettirmektedir. Osmanlı Imparatorluğu'nda Tanzimat ile başlanan büyük değişim, bu değişimin mekâna yayılması, Said'in doğup büyüdüğü yörenin etkilenişi, Said'in biyografısi temel sosyolojik çözümlemeler için gerekli bilgi girdi alanlarını oluşturmuş gözükmektedir. Gerçekten de 1876 yılında Bitlis'in bir köyünde doğan ve Türkçeyi ancak 20 yaşındayken öğrenen Said'in gençliği 19. yüzyıl sonu yaşanan büyük toplumsal karmaşayı aksettirmekteair. Said, bunalım yaşayan toplum için çıkış yolu olarak İslami görmekte ve bu çıkış yolunu gerçekle}tirmek için sürekli arayışlara kalkışmaktadır. Örneğin İttihatçılar ile ilişkiye girmesi, Selanik kentini ziyaret etmesi, bu arayışlann tipik örneklerinden sayılabilmektedir. Said'in geliştirdiği öğretide, yoksulluk, anarşi ve cahillik bunalıma yol açan üç büyük düşman olarak tanımlanmaktadır. Bu düşmanlara karşı toplumun birliğini sağlamak, dayanışma ve emeğin yüceltilmesi gibi değerleri tıâkim kılmayı önermekteair. Said'e göre bunun tek yolu İs lam ve şeriattır. Nitekim Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen Said, zaferden sonra TBMM'ye bir çağrı yaparak İslamın egemen kılınmasını talep etmektedir. Şeyh Said ayaklanması sırasında tutuklanan ve önce Burdur'a, sonra İsparta'ya sürülen ve 27 yıl bu yörelerde yaşayan Said'in etkinliğini nasıl açiklayabiliriz, Doğu Anadolulu ve Türkçeyi iyi konuşamayan bu insanın BurdurIsparta bölgesinde karizmatik bir dini kimlik kazanmasını hangi nedene bağlayabiliriz türünden sorular Nur hareketinin sosyolojik olarak kavranması için başlangıç noktası oluşturmuş gözükmektedir. Prof. Mardin, dini, bilgjsel (cognitive) ve normatif bir yapı olarak tanımlamaktadır; bu yapı sayesinde insan evreni kendisi için düzenleyebilmektedir. Ancak Tanzimat'la başlayan ve cumhuriyetle noktalanan büyük değişim süreci farklı bir evrenin ortaya çıkmasına yol açmaktadır; bu yeni evrenin leytmotifi rasyonalizmdir. Ancak rasyonalizmin tüm toplumu kapsaması mümkün değildir ve özellikle periferi için bir boşluk böylesine büyük değişim döneminde kaçınılmaz olmaktadır. İşte Nur hareketi ve Said, sözü edilen boşluğa karşı tepkidir. Said, yaşadığı çağın farkındadır ve Batı'nın tartışılmaz üstünlüğünün bilimsel başarısından kaynaklandığını yadsımamaktadır. Bunun için de Müslümanlık ile akılcılık arasında yeni bir sentez yapmaya kalkıjmıştır. Bilindiği gibi bu, Islam toplumlarının ve düşünürlerinin en temel sorunsalıdır. Said'ı Nursi'nin bu sorunu ne ölçüde çözdüğünü, gerçekten tutarlı bir sentez oluşturup oluşturmadığını Prof. Mardin tartışmamaktadır. Prof. Mardin için ilginç gözüken nokta, bir taraftan metaforik ve mistik bir İslamiyet söylemi ile diğer taraftan popülarize edilmiş ve Müslümanlık ile uyum içinde bir bılim anlayışının bir arada ele alınmasıdır. Belki sözü edilen bu sentezin özelliklerinden ya da sadece mistik ve metaforik bir İslamiyet söyleminden kaynaklanmış olan bir kitlesel eğilimin, Nurculuğun ortaya çıkması önemli noktadır. Başka bir deyişle Prof. Mardin, bir Müslüman sivil toplum olayına, Müslüman Türklerin Müslüman olarak mobilizasyonuna dikkat çekmektedir. Gerçekten de Said ve Nur hareketi, değişim içinde referans çerçevesini kaybetmiş gruplar için günlük ilişkilerini düzenlemekte yeni bir referans çerçevesi sağlamakta ve bunun içm bilinen, toplumca kabul edilmiş bir temele, İslamiyete dayanmaktadır. Prof. Mardin'e göre Atatürk'ün dini bireyin özel yaşamı ile sınırlandırmak ve tüm toplumu rasyonelleştirmek amacı tam olarak gerçekleşmemiş, ortaya hiç beklenmedik sonuçlar çıkmıştır. Nurculuk ve diğer tarikat hareketleri sözü edilen beklenmedik sonuçlaıa birer örnek teşkil etmektedir. Prof. Mardin'in çözümlemesi yeni dinsel hareketi kavrayabilmek için şerekli bakış açısı yönünden çok yetkin bir düzeye erişmış gibidir. Ancak yazarın kitabın sonunda vurguladığı gibi esas olarak Durkheimci bir çerçeve ile sınırlı kalmış gözükmektedir. Dinin, toplumu bir arada tut^n bir çimento işlevi olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak iş orada bitmemektedir. Örneğin Nurcu hareket 1960 yıhndan, Said'in ölümünden sonra da kendine özgü bir dinamik içinde gelişmiş, sürekli olarak kendi içinde bölünerek veni oluşumları doğurmuştur. Yazıcılar ile okuyucular biçiminde başgösteren ayrışma, günümüzde Fetullah ve Kırkıncı hocaîar ayrışması biçiminde sürmüştür. Bu çatışma ve ayrışmanın temelinde yatan değişkenlerin sosvopolitik içeriği olduğu söylenebilmektedir. Yani yeni bır referans çerçevesi kurulması, kaçınılmaz olarak siyasal ilişkileri ve iktidar sorununu gündeme getirmiştir. Kitapta bu sorunlar üzerinde durulmakta, ancak Nurculuk hareketinin bir de Weberci paradigma içinde alınması gereğinin altı çizilmektedir. Sonuç olarak, içerik, üslup ve dil bakımından çok geniş bir okuyucu kitlesinden çok uzmanlaşmış bir okuyucu kitlesine hitap eder gözüken çalışmanın gerek yerli gerek yabancı akademisyen ve araştıncılar için öğretici, ufuk açıcı olduğu söylenebilmektedir. D Rcligion and Social Chanşc in Modern Turkey (The Of Bediüzzaman Sıid Nursı) / Şerif Mırdın / Stıte University of New York Press / 1989. S A Y F A 2 5 * • " * . Prof. Şerıf Mardin kitabında, Nurculuğu toplumsal değişime tepkı olarak ele alıp çözümlüyor. l C U M H U R İ Y E T K İ T A P : SAYI 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle