Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yunan kadınlarının savaş yıllanndaki direniş öyküleri İsimleri şakıyan kuşlar FRANGO KARAO&LAH ATİNA Seçiın pazarının ertesi günü. Pazartesi sabanı. Bir yanda bir önceki gecenin heyecanlı yorgunluğu, bir yanda da yeniden akmaya başlayan giinlük işlerin, tembelliğimizle girdikleri çatışma... de okumuştum yıllar önce, "Halk, üzüm gibidir, ezilmeden şarabını vcrmez" yollu bir sözdü. Pahalıya patlamıj bir şarabın lezzetine haizdir gerçekten de Yunan kadını. Burada bir parantez açıp, kitaba ilişkin, beni habire rahatsı? eden bırkaç "teknik" konuya değineceğim. Kitabın konusu İkinci Dünya Savaşı'nda ve Iç Savaş'ta direnen kadınlar olduğu halde neden "Iç Savaş" adı kondu anlam veremedim. Bir de şu Yunanca isimlerin Türkçe'ye çevrilmcsi konusu. Anadolu doğumlu, Türkşe "Çolakoğlu" diye bir soyad taşıyan âdemoğluna neden Tsolakoglou denir, anlamam. Tamam, İngilizler " Ç " harfıni kendı bildikleri gıbı yazarlar, ama Türkler ve Yunanlılar " I " harfi dışında bir birlerinin alfabelerini yazabilirler. Sindagma'ya Syntagma, Furtuni've Fourtouni, Haydari'ye (Osmanlıdan kalma bir addır) Haidari denmesinc karşıyım. Neden Ingilizce'den ya da Fransızca'dan çevrılir hep ju Yunanca kitaplar? Neden Nafsika adlı güzelim kızın adını Nausika diye okur Fransız bilmek zorunda olmayan Türk okur? Kitapta, Yunanistan'ın son 50 yıllık tarıhıne küçük değinmeler ve yiğit kadınlann öyküleri var. Türkiye'de şu günlerde yaşananlar türünden. Atina'da yürüyüşlerde, mıtinglerde o kadınlardan arta kalanları cn ön sıralarda görürsünüz. Kardeşini, kocasını, yakınlarından ya da arkadaşlarından birini faşizme ya da diktatörlüte kaptırmış, kendisi de feleğin çemberinden geçmiş kadınlara adım başı raslarsınız bizim mcmlekette. D Yunan tç Savaşında Direnen Kadınlar / Eleni Furtuni / Çeviren: Alev Enürk / Koral Yayınları / 142 s. ğım konuya göz atıyordum. Koral Yayınları'nca "Yunan Iç Savaşında Direnen Kadınlar" adıyla çıkarılan kitap çarpmıştı gözüme. 4050 yıl öncesinin boğazlaşanlarının, birbirinin kanını içenlerinin kendileri ya da çoc\ıklarıydı pazar günü sandık başında mücadele edenler. Komünist Partisi adayları, önder kadroları ve mılitanları arasında yaşı yetmiş dolaylannda olanlar hatın sayılır bir yekun tutuyordu. Almanlara karşı direnişin üç komutanından biri Vafiyadis, PASOK milletvekiliydi. Yeni Demokrasi Partisi'nin genç yeteneklerinden ve paninın komünistlerle yakınlaşmasının bajını çekenlerden Miltiadis Evert, komünistlerin anasını belleyen eski Sclanik Emniyet Müdürü Evert'ın oğluydu. Eleni Furtuni'nin kitabı bu yılların örnek kadınlanndan birkaçını alıp öykülerini anlatıyor. Bugünkü özgür, ıki ayağı üzerınde durabılen, erkeğinden bağımsız, toplumsal yaşamın her alanında kendinı kabul ettirmiş yeni kuşak Yunan kadınının tarihsel planında savaş yıllarının direnen kadımnı görürü^. Yazar da önsözde belirttığı gibi bu gerçeği iaptamıj zaten. Sadece Yunan kadını değil, Yunanistan toplumunun tümü bugünkü siyasal uyanıklığı. nı, mücadeleciliğifıi Hitler'e borçludur azıcık. Ho Şi Min' Seçimleri Miçotakis kazandı, ama hükümet kuracak çoğunluğu bir eksiği ile elde edemedi. 300 sandalyeli parlamentoda 150 sandalye kazanabildi ancak. Bu kez yinc komünistlere mi yanaşır, yoksa tek milletvekilliği kazanan küçük sağ parti Diana ile mi anlaşır, onu düşünüyordum. Bir gün önce, yani pazar gecesi, bir yandan televizyonda sonuçları izlerken bir yandan da "Kitap" için yazaca K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M Electra Apostolu Atina, 23 Temmuz 1944. Sabah on. Otuz yaşlarında uzun boylu yapılı bir kadın Gyze mahallesinde yürüyor. Kararlı bir ifadesı var, adımları hızlı. ElectraAtina yeraltı hareketinin politik örgütçüsü. Başka bir işgal günü. Uzaklarda, Kaisariani ve Kalitheâ semtlerinde, ELAS silahlarının sesleri yankılanıyor. "Nasıl da kırlangıçlar gibi şakıyorlar." diye düşünüyor Electra. Sıcak bir yaz günü, fakat güneş henüz toprağı kavurmuyor (gün doğumunda hafif bir yağmur yağmış.) Hava serin, çevre tepelerden gelen kekik ve çam kokusuyla dolu. "Şehrimiz ne kadar güzel," diye mırıldanıyor Electra, izlenmediğinden emin olmak için etrafına bakınırken. Böyle bir günde ortaya çıkmaması gerekirdi. Her köşede ölümle karşılasabıleceğını bılıyor. Fakat elınden bir jey gelnııyor. Haftalardır saklanıyor. Kızını yeniden görmek zorunda. Onu en son ne zaman kucaklamıştı? Gözleri onun özlemıyle dolu. "Mücadelemiz için dikkatlı olmalıyım," diyor kendi kendine (yoldaşlarına sık sık söylediği bir söz) ve kızıl kahverengi saçlarını gizlemek için eşarbını çekiyor. Herkes Electra'nın saçlarını bılir (onu tanımanın en emin yoludur saçları.) Neden onları kesmedi ya da boyamadı, "Yarın" diyor kendı kendıne.Çok geç. Tiz bir düdük sesi, güzel kokulu serin sabahı yırtıyor. Gestapo bir anda etrafını sarıyor. Electra, 1912'de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Küçük yaştan itibaren zenginliğin eşitsiz dağılımını fark etmeye ve büyüklerine b konularda sorular sormaya başladı. Atina'daki Alman Akademisine kaydolana kadar sorularına yanıt alamadı. Orada geleneksel personel arasındaki tek libcral öeretmen olan Herr Hans'la karşılaştı. Ondan diyalektik materyalizmin ilk ılkelerıni, Manc'ı, Engels'ı, sosyalizmi ve devrimi öğrendi. 1925'te ordu hükümeti teslim aldığında onüç yaşındaki Electra, ONKE'ye (Yunan Komünist Gençlik Orgütü) katıldı ve Anafi adasındaki politik sürgünlerle bilgi sağlayan iletişim ağının örgütlenmesine yardım etti. Ailesinm uyguladığı baskıdan kurtulmak için 1930'da yoldaşlarından biriyle evlendi. C U M H U R İ Y E T K İ T A P : SAYI 13 S A Y F A 2 3