Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
li, kızları, emektar kadtn ve kızları, toplam 7 kadınla birlikte yaşamakıadır. Köşkle simgeleşen bu yaşantı da değişen dünyanın yarattığı değijen tiplerle, komşulann "ölüm habercisi" gibf gelen "köşkün yerine apartman yapma" düşüncesine, önerisine çarpacaktır. Aynı öneriyle, 12 Mart günlerinin Ankara hapisanelerinde tanıdığımız Boncuk Hanım'ın üyküsünde de karşılaşınz. Zor ve tehdide varan önerinin sahibi bu kez işbilir, milliyetçi damattır... Bu kesitler dışında Dumanaltı'nın ağırlıklı temaları boykotlar, yürüyüjler, gözaltı, hapislik, polisten gi/lenmeler ve tüm bunları dışarıdan izleyen, anlamaya çalıjan kadınların berüvenleri oluşturur. Kimi sürecin aktörü gcnçlere destek çıkan, evinde barındırıp gizleyen, kimi süreçle birlikte değişen; geçmişini o yeni perspektifle irdeleyen, hapisanede tanığı gençyaşlı insanlarla özdeşleşen, bu konumuyla geçmiştekı yajantısını işaile ilişkilerini nasıl sürdüreceğinın tedirginiiği içinde, kimi değişimi onaylamakla birlikte içinde bulunduğu konumu da yitirmeme isteğiyle "ikircim"li tipleri izleriz. 1970'lerin devinimine taşrada katılan Ülker Öğretmen'in, "topal sürgün öğretmen"in, Ankara'da yürüyüşe katıldığı için iki yıl hapis yatan edebiyat öğretmeni Nesrin Çarıklı'nın, Dumanaltı'nda tanıdığımız bu tiplerin öncülerini Topal Koşma'da (1956) buluruz.'*' p~"~ ' yolun başındayken... "Susuz" ana başlığını taşıyan Topal Koşma'daki 10 öykünün ağırlıklı bölümünü genç bir öğretmen çevresi oluşturur. Meli'nin (Meliha) deyimiyle "Kemalim" demij, "Türkiyem" demiş şiir yazmış, "tutunacak şeyi bulup çıkaramamanın susuzluğunu yaşayan bir kuşaktır bu. Başka bir deyimle "eski teknede yoğrulan, tekneye sığması olariaksız yeni hamurlar". Kimi tutunma arayışını, cabasını sürdürmekte, kimi aramaktan vazgeçmiş, kaybolma sürecine girmiştir "ilk Cumhuriyet kuşağı" daha yolun başında. Meriç bu kurumaya, susuzluğa karşı "özsu"yu ilk kıtabı Bozbulanık'ta (1952) hamaratlığı, sıcaklığıyli eviyle birlikte mahalleyi, konu komşuyu çekip çeviren, canlandıran Hayriye Hanım'ı gösteriyor. Bu yaşama coşkusunun, kendinıkimliğini arayan genç kızların, dul kadınların, yalnız insanların karşısında "şehrin ortasında bir kurulu düzen var"dır, "onlara karşı dengi dengine işleyip durur." (1) Düzen, aile plarak gösterir kendini, oradaki erkek egemenliği ve onu besleyen törelerle çıkar ortaya ve insanları kuşatır. Meriç'in öykü tipleri, kızlarıkadınları bu kuşatmaya karşı Bozbulanık'ta gençliğin, geleceği kendileri varaıacakları umuduyla kar>ı durur. Topal Koşma'da kahramanlarımız hayata atılmış, çember biraz daha daralmıştır. Umut, öfkeye dönüşür. Dumanaltı'nda sosyalizm, yeni bir ufuk açar onların öniıne. Ama o güne dek kurulmuş yapılar, aile ayakbağıdır. Asıl ayakbağı ise o ufka nasıl ulaşılacağıdır: Bilgi eksikliği, sürecin dışına düşürür onları. Bir Kara Derin Kuyu'da kabullenilmese de doğaya sığınılsa da yitirilmiş umutların, yılların, kentin "bungunluğu", kırgınlığı vardır. "Uzundur bu hikâye" diyor Nezihe Meriç son kitabına adını veren öyküde. Öyle, 1950'den günümüze, vaklaşık 40 yılın öyküler toplamını Edip Cansever'in dizeleriylc de özetlemek mümkün: "Ve bu hızlı akışa yajayıp ölnıek deriz /.../ Geçecektir hayatımıza mutlaka / Çok inandığımız bir şeyin çocukluğu / Sonra gençliğı sonra oturmuşluğu / Sonra hayat hayat gibi olacaktır" Nezihe Meriç'in "Bir Kara Derin KuyıTsunda kabullenilmese de, doğaya sığınılsa da yitirilmlş umutların ve yılların kırgınlığı var. Tabii bu denli saf değil yeni "özlem": Para, iş, ekonomi, yatırım, kâr gibi yeni şerçekleri de içinde barındırıyor. Bugüne gelindiğinde "çıçekler İçinde 'şık villalar', bahçıvanlar, kumar partileri, disko, yüzme havuzu her istcnilen şey gerçekleşti. Ama büyü bozuldu" denecektir. Doğanın kentlileri çeken öğeleri (horoz scsleri!) yoktur artılv. Silah sesleri de. "Yine de toprağa sağlam basılamıyor" denecektir: "Bu, loprak değil. Kabuk tutmuş bir yara..." Kabuğun altında Boğaz'da yaşananın aynısı var: Oradaki "köşkü yıkalım, apartman yapalım" önermesi kıyılarda "evi yıkalım, motel yapalını"a dönüşmüşıür. Pipolar, alkol. cinsellik yarışı, kadınların analanndan devraldığı kocalarını kaptırmama kaygıları, bedeni daha çekıci kılma çabasıyla değiştirilmeye çalışılan tensaçgiyii renklerı ve aşk kırgınlıklarıyla kent ve hayat "kıyı"ya taşınmıştır. 50'li yaşlarda tüm bunlara umursamazlığa varan bir hoşgörüyle, dinginlikle bakılır. Yitmekte olan doğanın devinimi, yılların önüne geçirilmeye, oradan bir tat, coşku, yaşanırlık damıtılmaya çalışılır. Bu dinginliği çekilmeyi yaratan belki de 1970'li yıllann o yoğun tırtınası, değişım çabasıdır. Mcriç, 197279 yıllarının ürünlerini topladığı Dumanaltı'nda (1979) gençlikten orta yaşa doğru giden kadın(lar) ekseninde bu dönemi öyküleştirir. Kitabın son öyküsü 1979 tarihini taşıyan Erol Bey, hem tema hem yazım tekniğiyle (ya da yazılamayışıyla) Bir Kara üerın Kuyu'nun habercisi gibidir. 60'ını bulan kahramanımız bir eski zaman çelebisi. Boğaz'da babadan kalma köşkte ailenin son kalıntıları; babaanne, büyük teyze, hâ N E Z İ H E Öykü M E R İ Ç ' İ N Y A P I T L A R I • *• Başta da söylediğim gibi ilk Cumhuriyet kuşağının özellikle kentliaydın kadın cephesindeki serüveni olarak da okunabilir Nezihe Meriç'in öyküleri. Ben bugünden geçmişe doğru izleyip bir "bozgun" ve ona karşı tutunma urihi çıkardım. İsterseniz siz baştan alıp "Bozbulanık" 1950'lerden günümüze, "Bir Kara Derin Kuyu"ya uzanabilirsiniz. D (1) Topal Koşma, s u (2) Bir Kara Derin Kuyu, s: 42 (]) Bozbulanık, s: 55 (•) ScrUvenin 1%0'h yıllarını içercn Menekşeli Bilinç'ı (1965) ne yazık ki kiıaplığımda da çevremde de bulamadım. Bo/.bulanık (1952), Topal Koşma (1956), Menekşeli Bilinç (1965), Dumanaltı (1979), Bir Kara Derin Kuyu (1989). Oyun Sular Aydınlanıyordu (1969), Sevdican (1984). Roman Korsan Çıkmazı (1961, TDK Roman Ödülü), Alagün Çocukları (1976). C U M H U R İ Y E T K İ T A P : S A V ( 13 S A Y F A 15