Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lamış. Devrim yanlısı konuşmalarına karşın ılımlılıkla suçjanmış, adı yanlışlıkla karşıdevrimci şöçmenler listesıne alınmış, Robespierre'in devrilmesınden bir gün önce giyotine gönderilmekten şans eseri kurtulmuş. 1801 yılında yayıncısının bürosunda yeniden tutuklanan Marquis de Sade, bir kez daha Charenton'a gönderilmiş. Bütün protestolarına karşın ona her türlü hareket özgürlüğünü yasaklamaya karar vermiş olan Napolyon'u etkileyemeyen Sade, vine de akıl hastanesindeki hastalara rol vererek oyunlarını Charenton'da sahnelemeyi başarmış. On cıltte tamamlamayı düşündüğü Florbeüe Günleri ya da Peçesiz Doğa adlı bir roman yazmaya başlamış, ancak bu romanın tamamladığı iki cildi ve başka elyazmaları ölümünden sonra büyük oğlu tarafından yakılmış. Marquıs de Sade'ın cinsel sapkınlıklar, karsı çıkışlar, tutukhnmalar, yoğun bir yazma uğraşıyla dolu yaşamı, tarih boyunca birbırinden çok farklı biçimlerde yorumlandı. Bazılarına bakılırsa, yapıtlarında bütün güdülerin suç işlemeye y'ol açsa bıle öz^ür bırakılmasını savunan Marauis de Sade, "insan biçımine bürünmüş mutlak kötülük" idi. Bazılarıysa onu "arzulara gem vurulmasına karşı çıkmış bir özgürlük savunucusu" olarak gördüler. Ancak yorumlar ne kadar değişık olursa olsun, Sade'ın yapıtları 19. yüzyıl boyunca özellikle yazar ve sanatçılar arasmda yaygın bir biçimde okundu. 20. yüzyıl başlarında Fransız ozan Apollinaire'in çabalarıyla kültür alanındaki değeri kabul görmeye başlayan Sade'ın yapıtları yakınlarda Gallimard'ın klasıkleri arasında yer alacak. Artık Marquis de Sade da dünya Man Ray'den Marquıs de Sade edebivatının "resmi saygınları" arasına girecek. Gallimard ın bu girişimi doğal olarak Sade'ın yaptıklarıyla yazdıkları üstüne tartışmaları yeniden canlandırdı. Sade'ın Pleiade dizisinden çıkacak olan üç cildini yayına 18. yüzyıl Fransız edebıyatı uzmanı Michel Delon hazırlıyor: "Sodom'un 120 Günü'nü yayına hazırlayabilmek için çok yavaş okumak zomndaydırn. Okurken kendi kendime durmadan, 'Olamaz, birişinin bunları yazabilmiş olması mümkün değil' diyordum..." Paris'te yaşayan feminist yazar Marilyn Hacker, Marquis de Sade'ın anlattığı cınsellık sahnelerine olumsuz bakıyor: "Sade'ın yazdıklannı okurken insan bir süre sonra bir toplama kampırun öyüksünü okuyormuş gibi oluyor. Yoksa ne tahrik oluyorsunuz, ne de içiniz gıcıklanıyor..." Sade kitaplarının editörü Delon da katıuyor bu yaklaşıma, ama yanı sıra başka bir görüş getiriyor: "Pornografı olarak okuduğunuzda Sade çok sıkıcı. Ama, Ayaınlanma Çağı'nın büyük düşünürlerinin bir 'kolaj'ı olarak Sade çok daha ilginç. Onların yapıtlarınaan metinleri adlarını hiç anmadan alıyor ve anlamlarını tümden değiştiriyor..." İsviçreli eleştirmen Jean Starobinski ise Sade'ın yazJıklarını, insanın temelde 'iyi' olduğuna ilişkin egemen 18. yüzyıl anlayışının "zekice bir yadsıması" olarak nitelendiriyor. "Ama" diye eklıyor Starobinski, "bütün bunlar bir sayfada söylenebılirdi. Sade bunu söylemek için binlerce sayfa yazmış, baştan sona sıkıcı bınlerce sayfa..." Gallimard Yayınevi'nin karar vermek zorunda olducu bir konu da Sade'ın yapıtlanndan bazılarının özgün baskılarında yer almış resimlere yer verilip verilmeyeceği. Pleiade dizisinden çıkacak ılk kitapların hiçbırinin ilk basımlarında resim yok gerçi. Ama Justine ve uliette gibi romanların ilk basımları hep resimli. Miclel Delon yeni basımlarda bu resimlerin yer almasına karşı çıkıyor: "Resimleri kullanmamız, kitaplann pornografi yönünün ağır basmasına yol açmaktan başka Dİr işe yaramaz..." Pekı, Marquis de Sade'a büyük Fransız yazarlan arasında, klasikler arasında yer verilmesinin nedenleri ne olabilir? Feminist yazar Hacker, Fransızların, Marauis de Sade'ın ödün vermez tutumundan çok etkilendiklerini söylüyor: "Sade görüş açısını sonuna kadar sistemli bir biçimde götürüyor. Fransızlar insancıl ülkülerden çabuk cayarlar, ama mantığa hayrandırlar. Sanki sert, eğilip bükülmeyen bir zekâsı, düşünce tarzı var Sade'ın, sanki yumuşak vc mantıkdışı ola Fransız tanhçı Françoıs Furet. "Bence Sade'ın gızlı gızlı okunduğu gunler daha keyıflıydı" dıyor Sıyaset tarıhçısı Jakub Karpınskı ıse bırısısını klasıkleştırırsemz, o artık tehlıkelı olmaktan çıkar" dıyor. nın bir yadsınması bu..." Michel Delon da Hacker'a katılıyor: "Sade'ın bu tutumunda bir tür kahramanlık var. Sade'ın önemi, kendisinde cisimleştirdiği çelişkide. Sade hep ya bir kurtarıcı ya da bir şiddet adamı olarak sunulmuştu, ya bir toplama kampı düşünürü ya da bir Gulag düşünürü olarak. Sade, terk edilmiş aşkın savunucusu, şiddetin havarisidir. tnsanlar arasındaki temel ilişkinin şiddete dayalı olduğunu Söyler..." Marquis de Sadc'la aynı dönemde yaşayanlar ise genellikle Sade'ın kitaplarında anlatılanlara pek inanmadıklarını belirtmişlerdi. Ama Sade, yalnızca ve yalnızca gerçekleri yazdığında hep diretmiştı. Nıtekim, Yatakodasında Felsefe adlı kitabının bir yerinde "Ben hicbir şeyi uydurmuyorum" demekten alamamıştı kenaini. Aynı kitapta Auçustin adlı bahçıvanın cinsel organının boyunun 35 santımetre, çevresıninse 22.9 santımetre olduğu ileri sürülüyordu. Fransız tarihci François Furet, Marquis de Sade'ın Pleiade dizisınde klasikler arasına alınmasına kımsenin karşı çıkmayacağı kanısında. "Ama" diye eklemeden de edemiyor Furet, "bence Sade'ın gizli gizli okunduğu günler daha keyifliydi..." Sıyaset tarıhçısi Jakub Karpinski ise sansürün yıllarca başaramadığını Marquis de Sade konusunda "saygınhfeın" bajaracağı görüsünde: "Birisini klasikleştirirsenız, o artık tehlikeli olmaktan çıkar..." D S A Y F A 7 t Rene Magritte "Yatak Odasında Felsefe" C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 33