25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İki Almanya birleşirken Demokratik Alman Edebiyatı İki Almanya'nın birleşmesinden sonra artık bir Demokratik Alman edebiyatından söz edilmeyeceği gerçek. Ancak kendi ülkelerindeki bir zamanların güdümlü iktidarının karşısında yer aîan Demokratik Alman aydınları "Batılı zengin biradere" kayıtsız şartsız teslimiyeti hoş görmemekte ve onun kültürel potası içinde yitip gitmeyi istememektedirler. Kardeştiler, ikiz olacaklar mı? ğümleniyordu genelde. Demokratik Alman edebiyatı ülkemizde fazla tanınmamaktadır. Buna karşılık aynı yülarda ürün veren Federal Alman yazarlar Heinrich Böll, Günter Grass ve Siegfried Lenz, Avusturyalı Peter Handke ve Thomas Bernhard, Isviçre'nin Alman kesiminden ise Max Frisch ve Friedrich Dürrenmatt Türk edebiyat okurunun belleğinde yer etmiş çağdaş edebiyatçılar arasındadır. Uzun yıllar batıdan soyutlanmış, kendi içine dönük bir yol izlemiştir Demokratik Alman edebiyatı; gerek içerik gerekse biçim açısından egemen siyasal ideoloji doğrultusunda güdümlü bir yapı gösterir. Devletin kuruluşunu (1949) izleyen yıllarda ülkenin tüm olanakları, sosyalist devlet biçımindeki üretim ilişkilerinin yerleşmesi yolunda kullanılır. Edebiyat da bu yeni düzende sistemin iyi çalışması için üzerine düşeni yapmakla yükümlü kılınmıştır. Önemli olan 'toplumsal gerçekliğin' vurgulanmasıdır. Aynı yıllarda Batı edebiyatında etkili olan metafizik eğilimli, bireyi odak alan varoluşçuluk akımına tümüyle sırt çevirir Demokratik Alman edebiyatı. Çağdaş rotnanın, olay zincirine önem vermeyen 'açık biçim' yapısı yozluk olarak nitelendirilir. Ideolojik tezini etkili kılabilmek için öğrerici öykülere gereksinimi vardır Demokratik Alman yazarın. Bu durumda bireyleşen roman figürleri değildir önemli olan; belirli bir toplumsal kesime ait bir 'tip'in yansıtılması yeterli olmaktadır. Yazar, halkı eğitmek ve aydınlatmakla 'görevlidir.' Tüm güdümlü edebiyat akımlarında olduğu gibi burada da tehlikeye giren yaratıcının özgürlüğüdür. Devletin yönlendirdiği ve sisteme yarar sağlamayan edebiyat ürünlerini elekten geçiren bir sansür mekanizması yaratıcının karabasanı olmuştur. Yetmişli yıllar Demokratik Almanya'da edebiyat alanında büyük gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Demokratik Alman yazarı artık insan ilişkilerini, birey toplum etkileşimini daha öznel bir açıdan ele almak istemektedir. Ancak katı siyasal koşullar, 'ben' demenin güçlüğünü yaşatır bu ülke yazanna. Demokratik Alman edebiyatının ünlü isimleri Christa Wolf, Volker Braun, Christoph Hein ve Heiner Müller'in yapıtları bu bağlamda, öznelliğe ulaşmanın, 'ben'i anlatmanın labirentli yollarını sergilerler. 'Bireyin kendini bulması'nın öyküsü bu labirentlerin arasında 'gizlidir.' Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde, özgür yaratma ve baskı mekanizması arasındaki gerilimi yaşamış olan yazarların başında, çağdaş tiyatro edebiyatının uluslararası düzeydeki en büyük isimlerinden Heiner Müller gelmekte. İlk oyunlarında Brecht tiyatrosunun biçim öğeleriyle, sosyalizme geçiş toplumunu yansıtır Müller. "Produktion" (üretim) ve "Brigade" (liva, işçi ekibi oyunları) diye adlandırılan, doğu bloku rejımlerine özgü bir tür propaganda oyunlarıdır bunlar. Müller'in özgünlük anlayışı, güdümlü bir türsel kalıp içine sıkışmış olan bu ilk oyunlarında bile belirgindir. Onun sergilediği, partinin ilkeleri ya da Lenin, Stalin ve Troçki gibi tarihsel kişiler değildir. Sıradan insanların iş yaşamları bağlamında anlatılır yeni düzen. Kullandığı dil ise 'işçi edebiyatı'nda sıkça görülen 'işçi argosu' olmayıp, içerikle çelişkili 'klasik' bir şiir dilidir. İnsanın kendine ve içinde yaşadığı topluma yabancılaşmasının, sosyalist yaşam biçıminde de süregeldiğini vurgular Müller bu oyunlarında. Yönetimle çatışması uzun sürmez. 1961'de "Die Umsiedlerin" (Göçebe Kadın) prömiyerden sonra sahneden alınır. Yetmişli yıl Yazarımız Yıldız Ecevıt, ağustos ayında Tokyo'da yapılan Germanistler Bırlığı Kongresı'nde Demokralık Alman yazar Heiner Müller'le YILDIZ ECEVİT luslararası Germanistler Birliği'nin 26.8 / 1.9.1990 tarihleri arasında Tokyo'da yapılan Vin. kongresinde, yer yer, güncel bir siyasal gelişme edebiyat bazında irdelendi. 1945'ten bu yana Almanya'nın doğusunda sosyalist ölçütlere göre biçimlenmiş bir toplumsal yaşamda ortaya çıkan edebiyattı söz konusu olan. Kongrede bir bildiri sunan Demokratik Alman edebiyat bilimci Dieter Sevin'e yöneltilen sorular, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra Almanya'nın doğusundaki edebiyatın geleceğinde dü U ların başına dek yalnızca antik oyunların çevırisiyle uğraşır ve mitolojik motifleri avangard biçim denemeleriyle yeniden kaleme alır. • Heiner Müller'in tarihi ve toplumsal sistemleri odak alan yapıtlarından da görüldüğü gibi Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde edebiyat her zaman farklı düzlemlerde de olsa toplumsal bir misyon çerçevesinde oluşmuş, son yıllarda ise büyük ölçüde basının görevini üstlenmiştir. Belirli klişelerin dışına çıkamayan gazetelerin tersine, bir edebiyat ürünü yeri geldiğinde, içerdiği güncel sorunlarla tüm ülkeyi ayağa kaldırabilmiş, uzun süre canlı tartışmaların odağı olmuştur. Wolfgang Hilbig, Gert Neuman ve Monika Maron'un kitapları bu duruma çarpıcı birer örnek oluşturmaktadır. Yeni gelişmelerle Almanya'nın doğusundaki edebiyatın edebiyat dışı görevi sona ermiştir. Demokratik Aİman kökenli yazar Lutz Rathenow'un şu sözleri belirli bir özlemı yansıtıyor: "Eskiden 'yoz, antisosyal ve yasak' olarak nitelendirileni deneyebiliriz artık." İki Almanya'nın birleşmesiyle, ülkenin doğusunda oluşan ve bir zamanlar 'Demokratik Alman edebiyatı' diye anılan ve farklı özellikler taşıyan edebiyat, Batı edebiyatı içinde eriyip gidecek mi? İçlerinde Christian Hein, Volker Braun, Christa Wolfve Heiner Müller gibi bu bölge edebiyatının dünya çapındaki isimlerinin de bulunduğu sol eğilimli bir aydın grubunun, halkın "Deutschland einig Vaterland" (Almanya birleşik vatan) çağrılarını tümüyle onaylamadıklarını gözlemliyoruz basından. Bir zamanların güdümlü siyasal iktidarının karşısında olan bu aydınlar grubu, şimdi ise "Batılı zengin biradere" kayıtsız şartsız bir teslimiyeti hoş görmemekte ve onun kültürel potası içinde yitip gitmeyi istememektedir. İki Almanya'nın birleşmesinden sonra artık bir Demokratik Alman edebiyatından söz edilmeyeceği bir gerçek. Ancak farklı bir ideolojinin sürdürülmesini öngören bir eğitimle biçimlenmiş, daha sonra da ülkedeki rejimin toplumsalsiyasal yan ürünleriyle tanışmış olan ve bireytoplum çatışmasını yaratıcılığının her anında yaşayan yazarın, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra bu etkilerden tümüyle sıyrılması düşünülemez. Her şeyden önce de birçok sözcügün anlam yükü, 'dil içi dünya görüşü' değişik olmuştur iki kesimin yazarında. Demokratik Almanya'da yetişmiş yazar, içinde gelişip biçimlendiği dili de etkileyen bu koşulları başka düzlemlerde yansıtmayı önümüzdeki ydlarda da sürdürecektir kuşkusuz. D S A YFA 1» Demokratık Alman edebıyatımn ünlü ısımlerinden Christa Wolf CUMHURİYET KİTAP SAYI 33
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle