Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Casus romanları dizisi SAS'ın yazart G&rardde Villiers İstanbuVdaydı Yüzüncü kitabını yayımlayacak olan milyarder yazar, Irak'ın süper topu konusunda İstanbul'da incelemeler yaptı. Yılda dört kitap yazan eski gazeteci de Villiers, çalışma ve yazım yöntemiyle glasnost sonrası Fomanlarını anlattı. RABIP DURAN Politika,terorizm,seks Adım Gerard de Villiers. İstanbul'dayım. Sizinle görüşmek istiyordum. N e konuda? Telefonda söyleyemem, yarım saatiniz varsa gazeteye uğrayayım. Peki buyrun... Ahize aracdığıyla ilk temasımız biraz esrarengiz olmuştu. Casus romanları yazan telefonda söylemeyeceği hangi konuyu açacaktı acaba? Güneş yakıyordu. Pencerenin yanına gittim. Ray Ban gözlüklü bir adam Yeşildirek'e doğru ilerliyordu. Bunaltıcı sıcağa rağmert siyah deri ceket giymişti. 20 metrelik mesafeye rağmen bir ara göz göze geldik. Adam kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Yoksa telefonlar dinleniyor muydu? Bu arada incecik belli sarışın bir hanım haber merkezindeki herkesi süzerek yazıişleri salonuna doğru yöneldi. Kimdi bu kadın? Yeşildirek'e doğru giden adamla bu sarışın kadının birbirleriyle bir ilgileri var mıydı acaba? Oturdum yerime Gazeteleri karıştırdım biraz. Okuduğumu anlarruyorum. Yanımdaki arkadaşa "Kimdi demin yazıişlerine giren sarışın kadın" diye sordum. " N e zaman yahu? Kimse girmedi yazıişlerine" deyince içime bir kuşku düştü. Hayal mi gördüm ben? Danışmadan aradılar. Yaşlı bir beyle, genç bir hanım geldiler. Sizinle görü Ülkemizde "SAS" dızlsinde birçok kitabı yayımlanan Villiers ve eşı. Villiers, "Romanlarımda hep seks ve politika vardır, bir de teronzm" diyor şeceklermiş. Yabancı. Buyursunlar. Karşımda Avrupa'nın en ünlü, en zengin casus romanları yazan vardı, 20 yıl boyunca FranceSoir gazetesinde muhabir olarak çalıştıktan sonra Paris'in yüksek sosyete sernti Avenue Foch'da 300 metre karelik bir apartman dairesine yerleşmiş politikaseksterör üçgenini kâğıda döküyordu, "Arabalardan en çok RollsRoyce'u severim. Bende iki tane var" dedi. Sormamıjtım ki... Yanında "eşim" diye tanıttığı hanım ise Paris'in çok merkezi olmayan semtlerinden birinde doğmuştu galiba. "L'Express" dergisinde çahştığını söyledi. de Villier aşırı sağa, Musevi düşmanlığına meraklı bir kişi. İstanbul'a ilk kez 1965 yılında gelmiş. 60 yaşında kendisi. "Romanlarımda hep seks ve politika vardır. Bir de terorizm. Terör hareketlerini çok inceledim. FKÖ'yü, ANC'yi (Güney Afrika), IRA^ yı (K.lrlanda), Latin Amerikadakileri... Tcröristlerin süper aktif bir seks hayatı vardır. Biliyorum. Bu nedenle romanlarımda terörle seks atbaşı gider. Ben gerçekleri yazıyorum. Işte biraz da süs püs ekliyorum." 25 yılda 100 kıtap yazmış. Yani yılda dört kıtap. Nasıl mı? "Gazeteciyken dünyanın dört yanını dolaştım, haber topladım, röportajlar yaptım. Ama gazetelerde her zaan her şey yazılmaz aynca da her zaman yer yoktur.Ben gazeteciyken ayrıntılı notlar aldım. Sonra da oturdum biraz da fanteziler ekleyerek onları roman haline getirdim." Gazetecinin haber kaynakları romancının da konu kaynağı olmuş. "Çok insan tanıdım. Şehirler, insanlar, kadınlar, polisler, casuslar..." 1965'te Istanbul geldiğinde Malko Krizantem adh bir şoförle tanışmış. Ekaliyetten bir İstanbullu olsa gerek. Malko sonra casus başkahramanın yardımcısı olmuş. Bir ara foto muhabiri arkadaşımız geldi. İki kare resim çekecek. Gerard Bey, yan masada oturan eşine, "Haydi tatlım scn de gel" dedi. Genç hanım Türk filmlerinde ilk kez damat görmüş gelin utangaçlığında naz rekoru kırıyor. Hadi canım uzatma... Çıkar üstünü gel yanıma! Bir yanlış anlamaya kurban mı gidiyoruz. Playboy dergisi için mi poz sandı acaba? Adam 10 dakika filan bastırdı. Sonunda "eşi" kıramadı milyarder (Fransız Frangı olarak) yazan. Duvarlar yıkılıp, glasnost/perestroyka rüzgârları esince casus romanları ne olacak? "Bir şey olmayacak. ABD ile SSCB arasında yumuşama hatta barış bile olsa casusluk faaliyetleri yine devam edecek. Belki biçimi değişir casusluk öykülerinin, ama her zaman var olur casusluk. Sonra Birmanya, Kolombiya, Filistin gibi bir sürü ülke var. ABD ile SSCB birleşse bile bu tür ülkelerde devrim, casusluk hep devam edecek. Bakın mesela ben 99. kitabımda, CIA ile KGB'nin Gorbi'ye karşı girişilen bir suikastı birlikte önlemelcrinin öyküsünü anlatıyorum." Şimdiye kadar Türkçe dahil toplam 14 dilde 150 milyon kitap satmış. "Lehçesi de çıkacak yakında." Kasım ayında da AmerikalılarGerarddeVilliers'nin "Ayetullah'ın Dul Karısı" adh kitabını beyazperdeye aktarıyorlarmış. Ancak, Amerikalılar filmde Ayetullah adının geçmesinden çekinmişler, bu nedenle de "Dul Kadının G ö z ü " adıyla pazarlamışlar filmi. Sohbetimiz sona erdi. Teşekkür etti, teşekkür ettim. Kalkıp gideceklerini sanıyordum. Hanımefendi, beyefendinin koltuğuna oturdu, bekliyor. Hadi hayatım gelsene gidiyoruz... Aaa ama benle de röportaj yapmayacaklar mıydı? S A Y F A 9 B İ R K İ T A B I N D A I Yarı saydam gibı görünen yosun ye^ili tiilden bir elbise giymiş bir sarışın, orkestranın karşısında ciğerlerini patlatırcasına trombon çalıyordu. Dragonara Gazınosu, kırmızı kadifeyle kaplanmıstı. Yemekler kelimenin tam anlamıyla kokmuştu, program da peki iyi değildı. Trombon calınması bitince, orkestra dans müziğine başladı. Malko içindeki ateşi tekrar körükleyen pan«eriyle biraz dans etti. Malko bütün salonda, Bay Fenek'in kendisine bahsetmi^ olduğu işareti aradı durdu. Hesabı ödedi. Tamra'nın gözleri parıl parıldı. Kumar oynayacak mıyız? diye sordu. Kendilerini bütün gazinonun etrafını çevreleyen dış avluda buldular. Tamra, görkemli bir şekilde, kumar masalarının etrafında birikmiş insanların uğultularıyla dolup taşan tek salonda ilerledi. Malko panterinin kırmızı pençelerinin arasına bir avuç Malta Lirası sıkıştırdı. Güzel kalçası, oyunculara sürtününce adamların akıllarına kötü düsünceler geliyordu. Malta Scferi / Gerard de Villiers / Çeviren: Sibel Güvenir / Tay Yaymları / 190 s. / 3.000 TL. CUMHURİYET KİTAP SAYI 94