Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Anahtarı cinsellikte Yapıtları 37 dile çevrilen İtalyan yazar Alberto Moravia, 26 eylül sabahı geçirdiği bir beyin kanaması sonunda öldü. 83 yaşındaki yazar yaşamı boyunca, alabildiğine özgür fakat birbirlerinden oldukça farklı üç kadını sevdi. Her yazarın yapıtında yaşamı anlatmak için kullanılan bir anahtar fikir bulunduğunu söyleyen Moravia, "Benim için bu anahtar cinselliktir" diyordu. ! MİLÛÛNCERRAHOĞLÜ ROMA Yaşını yıllarla değil, kadınUrtyla ölçtüğünü söyleyen Moravia 83 yaşındaydı r 1| 1^^ Alberto Moravia, 37 dile çevri ~*4im l e n yapıtlarıyla olduğu kadar, kır" mızı kazakları, pembe kravatlan ve kadınlara olan ilgisi ile hatır lanacak. jr ^ ^ ^ M " Cenazesinde bile birbirleriylc l /• * ^ B W şıklık yarışına çıkan kadınların bolluğu, bu ilgiyi hemen ele veren işaretlerden biriydi. Roma sosyetesinin vazgeçilmez adlarından Kontes Marina Ripa di Mcana'dan yazar Natalia Ginzburg'a, gazeteci Simonetta Scalfari'den artist Monica Vitti'ye, film yönetmenleri Liliana Cavani ve Lina Wertmuller'e televizyon takdimcisi Donatella Raffai'ye, meclis başkanı Nılde Iotti'ye dek başkentin hemen hemen ileri gelen tüm kadınlan Moravia ile son randevuyu kaçırmamışlardı. Moravia, kadtnlarla gerçek dostluk kurabilmiş az entelektüelden biriydi. Kadınları dinlemesini, anlatmasını bildi. Ve onları sevdi. "Her yazarın yapıtında yaşamı anlatmak için kullanılan bir anahtar fikir vardır" diyordu Moravia, "Bu, Balzac için para, Conrad için deniz, Proust için snobizmdir. Benim içinse bu anahtar daima cinseilik ve karşı cins olmuştur." Gençliğinde antifaşist fikirleri nedeniyle Mussolini tarafmdan "yasaklar listesine" alınan Moravia, edebiyatındaki bu cinsellik saplantısı yüzünden uzun yıllar Vatikan tarafından da kara listeye alındı. Moravia'nın erotizmini "müstehcen" bulan Papalık, savaş sonrası İtalyası'nda ünlü yazarın tüm yapıtlarını yasakladı. Masrafını cebinden ödeyerek bastırdığı, 20 yaşında yazdığı ilk kitabı "Aylaklar" ile üne kavuşan Moravia, gerçekte bir Don Juan değil, aksine yalnız ve utangaç bir adamdı. Kitaplarında sık sık vurguladığı (ama hep egoist, yalancı, aldatıcı, buruk bir tarafı olan) seksi belki de kendisi büyük bir olasılıkla romanlarında anlattığı yoğunlukta yaşamadı. Bu konuda çok "seçici" olduğunu söyleyen Moravia, 82 yıllık uzun yaşamı boyunca yalnız 3 kadını sevdi. Bir kadında özellikle güzellik, farklılık ve "irrasyonel"i aradığını söyleyen Moravia, ilk evliliğiniîtalya'nın sayılı kadın yazarlarından Elsa Morante ile yaptı. Sicilyalı, Katolik Elsa ile kilisede evlenen Moravia, ölümünden birkaç gün sonra piyasaya çıkan ve hemen best seller olan otobiyografisinde ilk karısına derin bir sevgi duyduğunu, bunun "bir badire gibi yaşanan aşklardan biri olmadığını" anlatıyor. Morante ile 1937 yılında bir arkadaş yemeğinde tanıştığını kaydeden ya16 Yaşamım paytaşan kadınlarta ı, anlayışlı ve aiabüdifline serbest uian Moravia, kendısmden 4/ yaş genç skandalların kadını" Carmen'le zar, "Yemekten birlikte çıktık" diyor ve ekliyor, "kapının önünde vedalaşırken Elsa Morante evinin anahtarlannı avcumun içine bıraktı". Hep böyle Morante gibi müteşebbis, ilginç, özgür, kararlı, bağımsız ve cinselliği sonuna dek yaşayan kadınlardan hoşlanan Alberto Moravia, "yaşını yıllarla değil, kadınlanyla ölçtüğünü" söylüyor. 25 yılını Elsa Morante, 18 yılını gene Morante gibi yazar olan Dacia Maraini ve son 9 yılını da yeni yeni yazarlığını ispat etmeye çalışan İspanyol Carmen I.lera ile geçiren Moravia; "Yaşamımdan Elsa Morante çıkıp gittikten sonra Dacia Maraini geldi. Maraini gidip gelmeye başladığı anda Carmen LJera ortaya çıktı. Benim yaşamımı bölen yıllar bunlar. Tabii ki Mao Çin'de ne zaman iktidara gelmiş, tsrail ne zaman kurulmuş bir aydın olarak beni ilgilendiriyor, ama geriye dönüp baktığım zaman yaşamınun yalnız 'özei olandan' oluştuğunu görüyorum." Elsa Morante ile iki "primadonna"dan oluşan tüm ilişkiler gibi fırtınalı bir çeyrek asır geçiren Moravia'nın bu yıllarda sürekli psikosomatik rahatsızlıklardan şikâyetçi olduğunu, Morante'nin de sürekli sinir krizlerinin eşiğinde yaşadığını ve en güzel yıllarında Moravia'yı hep egoistlik ve duygusal kurulukla suçladığını görüyoruz. Morante, disiplinli ve yöntemli olarak her gün yazan, fakat yazdıklarının büyük bir bölümünü yaşayamayan yazardan sıkılıyor ve "Sen ben öldüğüm gün bile yazı yazacaksın" diye isyan ediyor. Morante ile öldüğü 1985 yılına dek evli kalan Moravia, kendisini "Doğru değil bu, Elsa öldüğü gün yazmadım" diyerek müdafaa ediyor ve "insanın 25 yıl boyunca sevmediği bir kadınla yaşayamayacağım" söylüyor. Morante ile faşizm ve savaş sonrası Italyasf nın ilk özgürlük yıllarını geçiren Alberto Moravia, '60'ların ekonomik patlaması, ortasol hükümetleri, Beatles'h, feminizmli, psikanalizmli, bol sosyal analizli yıllarını kendisinden 29 yaş daha genç olan Dacia Maraini ile keşfediyor. "Dacia'ya yavaş yavaş âşık oldum" diye anlatıyor Moravia, "Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, Elsa'dan ayrıldığım günü hatırlayamıyorum. Bu, bir araba kazasında kalça kemiğimi kırdığımda da böyle olmuştu. O gün evden çıkışımı ve kemiğim kırılmış olarak uyanışırru hatırlıyorum da kaza anını hatırlamıyorum. tşte Elsa ile ayrıhşım da böyle... O sırada bir Afrika seyahati çıkmıştı. Once Elsa'ya teklif ettim. Reddetti. Ben de kalkıp Dacia ile gittim. Gece Afrika karanlığında uyandığım zaman üzerimden fiziki olarak bir yükün kalktığını hissediyordum. Fiziki bir özgürlük hissiydi bu. Ama Elsa'dan ayrılığım hiçbir zaman tam ve kesin olmadı. Uzun yıllar boyunca çeşitli aralıklarla muazzam bir terk edilnıişlik hissinc kapıldığım olmuştur. Gerçek şu ki yaşamımızı başkaları oluşturuyor. Ve çıkıp giderken de önemli parçalannı birlikte götürüyorlar..." Yazar her ne kadar Elsa'yı Dacia'ya âşık olduğu için CUMHURİYET KİTAP SAYI 34 S A Y F A