Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Lisede öğretmen olmak Savaşım Sjirüyor / Sami Gürtürk / Kendi Yayını / 256 s. / İsteme Adresi: PK 57 Silifke ARSLAN KAYNAROAfl Eskiden beri anı kitaplarına büyük ilgi duyarım. Onları okurken yazarlarını yakından tanıdığım gibi, birçok yararlı bilgiler de edinirim. Bu kitaplar nice dönemlerin insanlan ve olavları için bize tanıkhk eder. Bu nedenle değerli felsete öğretmeni Sami Gürtürk'ün anılan yayımlanınca merakla okumaya başladım. Kitap beni öylesine sardı ki başlayınca elimden bırakamadım, bir solukta bitirdim. Sami Gürtürk çocukluk günlerini daha önce, Bidilik adını verdiği kitabında anlatmıştı. Onu da zevkle okumuş, 'daha sonraki yılları da yazsa' demiştim. Bu kez kitabına Savaşım Sürüyor adını vermiş, yine kendi yayımlamış. Anılar ortaokula girişten başlıyor, emekli oluşa kadar sürüp gelen uzun yılların olaylarını içine alıyor. > Güney Anadolu'nun yoksul ve yetim bir çoeuğudur Sami Gürtürk. Okuyabildiği için mutludur, yarınlara umutla bakar. Kurtuluş destanını yaratan bir ulusun ç o cuğu olduğu için onur duyar, çalışkandır. Yazar önce nasıl okuduğunu anlatıyor. Silifke Ortaokulu, Haydarpaşa Lisesi, Kütahya Lisesi, parasız yatılı olmanın getirdikleri felsefeyi seçiş ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin Felsefe Bölümü'ne giriş. Öğretmenlerini ve arkadaşlarını tanıtıyor. Olumlu ve olumsuz yönleriyle çeşitli öğretmen ve öğrenci tipleri Niceyıllarınfelsefe öğretmeni Sami Gürtürk'ün anılan K I T A P T A N B İ R B Ö L ÜM Arayış, deneylşler ...Altı fen sınıfında çok değişik bir yöntem uyguladım. O yıllarda öğrenciler, önce öğretmenden aldığı not yeterli ise bitirme sınavına girebilirlerdi. Sonra da olgunluk sınavına katılabilirlerdi. Karşılaştığım bu sınıf, çalışkan ve terbiyeli çocuklardan oluşuyordu. Onların böyle olması beni yüreklendirdi. Derse basiadığımın ikinci haftasıydı. Şöyle dedim. "Arkadaşlar, ben not için okumanın, ders çalışmanın karşısındayım. Lisenin son sınıfına gelen bir genç, sınıf geçmek için değil, öğrenip kültürünü geliştirmek için çalısmalıdır. İşte bu düşünceyle not defterimi kapatıyorum. • Kimi zaman sizlere soru yönelteceğim. Ama bu sizler için bir sözlü sınav değil, benim için bir deneme olacak. Yani ben size bu dersi ne denli sevdırebilmişim,. onu anlamak için. Yönetmelik gereği yazılı yoklaınalar da yapacağım. Ancak ister başarılı olun, ister olmaym ben hepinize geçerli notları şimdidcn vermij bulunuyorum." Bu, giriştiğim denemenin bir yöıiii, bir bölümüydü. İkincisi ise ders kitabını uzun bir süre askıya almamdı. Ta Yunan'dan başlayıp toplum felsefesi anlatmaya koyuldum. Bunlar kitapta yoktu. Böylece öğretim yılinın ortasına geçtiğimizde henüz ders kitaplannın kapaklarını açmamıjtık. Ama öğrencilerimde toplumsal sorunların neler olduğuna ilişkin merak ve ilgi uyanmıştı. İjte bu sonuç sağlanınca da sosyoloji kitabını kısa sürede devirdik. Sıra nıantığa gelmişti, ne yazık ki mantığı bitirememek tehlikesi belirmişti. Onu da şöyle çözümledim: Yıl sonuydu. Bir çok öğretmen konularını işleyip bitirmişti. Onların izniyle okutmakta olduğum üç son sınıfı alıp kıra götürmeğe ve dersleri orada topluca işlemeğe başladım. Sonuçta müfredat bitti, öğrenciler açık havada öğrcnim görmeyi tattı. Ama ben de okulun müdür başyardımcısından azarı yedim. "Okulda ne düzen kaldı, ne de disiplin" diye yakındı adam' Hiç umursamadım. Çünkü eşim ve ben, çocuklar öğrensinler de ne olursa olsun, diyorduk... 34 yıldır, bir eğitim savaşı veren öğretmen Sami Gürtürk'ün mantık, psikoloıi, sosyoloıı, ahlâk ve kütüphanecılik kitapları da var Gürtürk, çok sevdıği memleketı Sılıfke'nın tarıhını de kaleme aldı. çıkıyor karşımıza. Felsefe çevirileriyle tanıdığımız Memet Karasan, fizikçi Hayri Dener onun öğretmenleri arasındadır. Kendisini asıl etkileyen, büyük saygı duyduğu insan, edebiyat öğretmeni Eflatun Cem Güney olmuştur. Lise arkadaşları arasında, ilerideki yıllarda çeşitli alanlarda ün yapacak kimseler bulunmaktadır. örneğin Cavit Orhan Tütengil, Arif Kalıpsızoğlu, Zihni Anadol onun arkadaşlarıdır. Sami Gürtürk öğretmen olmayı daha lisenin ilk yıllarında aklına koyduğunu söylemektedir. Onu bu amacından döndürmek isteyenler çok olur, ama başaramazlar. Böylesine kararlıdır. Liseyi bitirir, İstanbul'da Yüksek Öğretmen Okulu'na yazılır. Bu okul daha Osmanlılar zamanında öğretmen yetiştirmek için kurulmuş bir eğitim yuvasıdır. Gerçekten de buradan çok değerli lise öğretmenleri yetişmiştir. Yüksek Öğretmen Okulu hakkında oldukça ayrıntılı bilgi veriyor, iyi de ediyor. Çünkü bugün bu okul yok ve onu bilenler gittikçe azalıyor. Yazar, üniversitedeki hocalarını pek güzel anlatıp değerlendiriyor. Bunların arasında Ernst Von Aster, Peters gibi Alman profesörler, Hilmi Ziya Ülken, Vehbi Eralp, Macit Gökberk, Mazhar Şevket İpşiroğlu, Takiyettin Mengüşoğlu gibi felsefeciler, Mustafa Şekip Tunç, Sabri Esat Siyavuşgil, Mümtaz Turhan gibi ruhbilimciler, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu gibi toplumbilimciler, Sadrettin Celal gibi eğitimbilimciler, Ratip Berker gibi bilim adamları var. "Hocalarımın her biri ayrı bir değerdi. Çok okuyan, derin bilgili, saygın kimselerdi. Bilimsel anlayışlı, laik görüşlü ve ilerici insanlardı" diyor Sami Gürtürk. Üniversite arkadaşlarının birer küçük portresini çizmiş. Sabahattin Batur, Behram Kurşunluoğlu, İsmet Parmaksızoğlu ve Cavit Orhan Tütengil'le (1) kurduğu dostlukları anlatıyor. Kimya bölümünden bir kız öğrenci ile başlayan güzel arkadaşlık mutlu bir evliliğe dönüşüyor. Gürtürk lise öğretmeni olmayı öylesine istemektedir ki Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu gibi bir profesör tarafından asistan olması için yapılan ısrarlı öneriyi bile bu yüzden kabul etmiyor. Sonunda amacına ulaşıyor, eşi ile birlikte öğretmen olarak Antalya Lisesi'ne atanıyorlar. Kutsal bir çabanın içindedir artık. Genç felsefe öğretmeni eğitim ve öğretimde yeni bir yol tutmaya, yeni yöntemler uygulamaya çalışıyor. Ona göre lise öğrencileri, özellikle son sınıftakiler kültürlerini gelistirmek için çalışmalıdır. Ders kiubını bırakıyor ve önce toplum felsefesi anlatmaya başlıyor çocuklara. Eski Yunan'dan gunümüze kadar gelen toplum felsefesi öğrencilerin en sevdiği, merakla bekledikleri ders oluyor. Öğretmen ve öğrencilerle ilişjuleri küçük öyküler halinde yer almıs kitapta. Cahit KUlebi, Rıza Polat Akkoyunlu, Tahir Alangu, Hamdi Konur, Orhan Ercem gibi kimseler onun öğretmen arkadaşlarıdır, bize onları tanıtıyor. Gerçek öğretmenlik her zaman çile konusudur Türkiye'de. Sami Gürtürk eşiyle birlikte yıllarca iftiralara, kara çalmalara, yoksulluklara göğüs geriyor, nice kötü amaçlı sorgulamaların sanığı oluyor. Kimi zaman öğrencilerine yalancı tanıklık bile yaptırmak istiyorlar. 27 Mayıs Devrimi ile gelen umutlar da kısa bir süre sonra sonü yor. Danıştay kararları işe yaramaz oluyor. Öğretmenliği sürdürmesini istemiyorlar, kütüphaneci yapıyorlar onu. " Değerli öğretmen kütüphanecilik günlerini, tanıdığı kütüphanecileri de anlatıyor kitabında. Bu arada kendisine hiç görev vermedikleri aylar oluyor, o zaman tabelacılık, ressamlık, fotoğrafcıhk yapmaya çalışıyor. Sami Gürtürk'deki eğitim bilincine, eğitimi sürdürme bilincine kimse bir şey yapamıyor. O her fırsattan yararlanarak öğretim ve eğitim görevini yerine getiriyor. Aydınlık kafalı, yurtsever yüzlerce öğrenci yetiştiriyor. Bugün çeşitli alanlarda tanınan ve sevilen birçok aydın arasında onun öğrencilerinin sayısı hiç de az değil. Felsefeci Hüscyin Demirhan, gazeteciyazar Sami Karaören, ekonomist yazar Aslan Başer Kafaoğlu, Profesör Nejat Kaymaz, psikiyatrist Gülseren Günce, öğretmen Ali Rıza Caneri, hukukçu Hayrettin Abacı gibi gerçek aydınlar Gürtürk'ün öğrencileri arasında yer almakta. Ders kitaplao da vardır Gürtürk'ün. Mantık, psikoloji, sosyoloji, ahlak, kütüphanecilik kitapları yazmıştır. Pek sevdiği memleketi Silifkc'nin tarihini kaleme almıştır. Sami Gürtürk'ün yaşamını özetlemek gerekirse "eksiksiz, ödünsüz bir eğitim savaşı" diyebiliriz. Otuz üç, otuz dört yıl süren özveri dolu bir savaştır bu. O şimdi emekli bir öğretmendir. Ama kendini emekli saymıyor. Çünkü "savaşı bitmemiştir". Şu çarpıcı adı onun için koymuş kitabına: Savaşım Sürüyor. Gerçek öğretmenler kendilerini emekli olmuş saymıyorlar. D (1) Gürtürk onu Silifke'den tanır. Lisede ve Yüksek öğretmen Okulu'nda birlikte olurlır. CUMHURİYET KİTAP SAYI 34 S A Y F A $