26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Son Araştırmalardan CBT 1451/9 Ocak 2015 7 Kitap Çatışmanın Anatomisi Orhan Bursalı, Kırmızı Kedi Yayınevi 2014, 337 sayfa. AKP, iktidarının ilk iki döneminde ideolojik ve siyasi birliğini büyük ölçüde korumuştu. Üstelik bu birliğin ötesinde liberallerin ve eski solcuların desteğine de sahipti. Ordunun siyaset üzerindeki vesayetini sona erdirme iddiası ve Avrupa Birliği’ne girme politikası ile geniş bir toplumsal kesimin desteğini almış görünüyordu. Fakat AKP iktidarının üçüncü döneminde beklenmedik çelişkiler ve gelişmeler görülmeye başlandı. AKP’nin iktidar olmasını sağlayan politik güçlerin kendi içinde çıkan sorunlara, AKP muhalifi hareketlerin büyük direnişleri de eklendi ve bütün bunlara yoğun uluslararası olayların etkilerinin de eklenmesiyle, ülkemiz siyasi arenası, son derece karmaşık ideolojik ve siyasi çatışmalara sahne olmaya başladı. Orhan Bursalı, Çatışmanın Anatomisi adlı kitabında, işte bu karmaşık süreci analiz masasına yatırıyor. Özellikle son dört yıldaki gelişmeleri bütün yönleriyle inceliyor. Şüphesiz bu döneme damgasını vuran olayların başında GülenRT çatışması gelmektedir. Bursalı, bu çatışmayı, ilk aşaması olan Şike Yasası’ndan başlayarak, MİT’e operasyon, Gülen dershaneleri imam hatip çatışması üzerinden ele alıyor. Gülen hareketinin yapısını, amaçlarını ortaya koyuyor ve ayrı bir iktidar odağı olarak onu analiz ediyor. Daha sonra da büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu, bu operasyonun nedenlerini ve yarattığı geri dönüşsüz sonuçlarını inceliyor. Elbette Gezi Direnişi ve Kürt sorunu, bu sürecin ayrılmaz ve son derecede etkileyici iki faktörü olarak bu analizler içindeki yerini almaktadır. Orhan Bursalı’nın Çatışmanın Anatomisi adlı kitabı, ülkemizdeki özellikle son dört yıldaki siyasi gelişmelerin çarpıcı ve aydınlatıcı bir analizini sunuyor. Böylece günümüzü ve bundan sonraki olası siyasi gelişmeleri anlayabilmemize imkân yaratıyor. koruma alanları da yok olmak üzere. Mesela Kongo’daki bir ulusal parkta petrol aramaları planlanıyor. Batı Afrika’da da aslanlar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hindistan’da ise sadece birkaç örnek kalmış. Afrika’da ayrıca yeni dünyaya gelen yavrudan çok yetişkin fil öldürüldü. Bu yıl ikisi öldükten sonra bir gergedan alttüründen geriye sadece beş örnek kalmış. Türlerin korunmasından kârlı çıkanlar ise Şili sularında yaşayan mavi balina ve dağ gorilleri. İki tür de koruma altına alan alanların yararını görmüş. yerleşmesinde 2000 yıldan eski bağırsak parazitleri buldu. Kurt yumurtaları tarihçilere, o zamanki halk arasındaki kötü hijyen koşulları hakkında bilgi verdi. Özel jeoarkeolojik yöntemlerle araştırmacılar üç farklı parazit türü saptadı (Journal of Archeological Science). Basel Üniversitesi, İntegratif Prehistorya ve Doğabilimsel Arkeoloji Bölümü bilim insanları, Novartis ilaç firmasının arazisindeki bir Kelt yerleşmesindeki örnekleri inceledi. Yerleşme Avrupa’daki en önemli Kelt yerleşmelerinden biri olarak bilinir. Bulunanlar arasında bağırsak solucanı Ascaris, kamçılı kurt (Trichuris) ve karaciğer büyük kelebeği (Fasciola) cinsi yuvarlak kurtların dayanıklı yumur Kelt yerleşmesinde iki bin Venüs’e insanlı yolculuk, yıllık parazitler İsviçreli bilim insanları Basel’deki eski bir Kelt NASA’nın yeni hedefi mi? taları bulunmuş. Bu bağırsak parazitinin yumurtaları, Demir Çağı’na ait en az 2000 yıllık kiler ve silolarda günümüze kadar korunagelmiş. Parazit yumurtalarının varlığı, normalde yapıldığı gibi toprak örneklerinin suda yüzdürülmesiyle değil, jeoarkeolojideki mikromorfolojik yöntemlerle doğrudan doğruya buluntu yerlerinde tespit edilmiş. Bu şekilde bilim insanları, yumurtaların buluntu yerindeki sayılarını saptayabilmişler. Bu tür bilgiler Demir Çağı’na ait bu yerleşmede ortaya çıkan hastalıklar hakkında yeni bir bakış açısı sunmuş. Parazit yumurtaları insan ve hayvan dışkılarına (kaprolit) ait ve bazı kişilerde aynı anda birkaç parazit türü tespit edilmiş. Parazit yumurtalarının üst toprak tabakalarında da bulunmuş olmaları, dışkıların gübre olarak bahçelere döküldüğünü akla getirmekte. Karaciğer büyük kelebeği (Fasciola) ara konakçı olarak tatlı su salyangozundan yararlandığı için de bu parazit türünün kesimlik hayvanlarla çevreden yerleşim yerine getirildiği tahmin ediliyor. Mikroskobik ürünlerde arkeologlar ayrıca bağırsak parazitlerinin toprakta dağıldığını da tespit etmişler. Bu durum insan ve hayvanların iç içe yaşadıkları Kelt yerleşmesindeki kötü temizlik koşullarının da bir kanıtı. NASA’ya bağlı Langley Araştırma Merkezi kısa bir süre önce, Mars yerine Venüs’e bir keşif yolculuğu önerdi. HAVOC konsepti (High Altide Venus Operational Concept), gezegenin 50 kilometre mesafeden, insanlı bir zeplinle incelenmesine dayanıyor. Mars’ın aksine Venüs ilk bakışta son derece tehlikeli bir izlenim bırakıyor. Nitekim dünyamızdan 92 misli yüksek bir atmosfer basıncı ve 500 derecelik yüzey sıcaklığıyla pek de misafirperver görünmüyor. Kaldı ki basınç ve sıcaklık daha uygun bir seviyede olsaydı bile, karbondioksit, kükürtdioksit ve kükürt asidinden oluşan hava karışımı kesinlikle ölümcüldür. Ancak elli kilometre uzaklıkta Venüs atmosferi katlanılabilir bir durumda. Atmosfer basıncı dünyamızdakine yakın ve sıcaklık da sade 75 derece civarında. Uygun bir uzay sondasının üretilmesi ve dünyada Venüs’tekine benzer koşullarda test etmek çok da zor olmasa gerek. Venüs yolcuğuna enerji açısından bakıldığında oldukça kârlı görünüyor. Çünkü Venüs dünyamızdan kırk misli güneş enerjisi alıyor (Mars’tan ise 240 kat enerji alıyor). Yani güneş kolektörleriyle donatılı bir uzay gemisi bu yolculuk için gayet uygun olabilir. Venüs yolculuğu öte yandan atmosferinin yoğunluğu hakkında çok daha fazla şey öğreneceğimiz için gerçekleştirilmeye değer diyor uzmanlar. Nilgün Özbaşaran Dede [email protected] Büyük Menderes’in Öyküsü ‘Geçmişten Geleceği Akan Nehir’ Mümtaz Başkaya Çivril ilçesinde doğan eğitimci Mümtaz Başkaya Büyük Menderes Nehri’nin Dinar ilçesinden Sarayköy Köprüsü’ne kadar olan bölümünü adım adım takip ediyor. “Dünyadaki tüm akarsuları, geçmişten geleceği doğru akıp giderler. İşte bunun içindir ki sular tüm zamanların tanığıdır.” Tüm dünyadaki sular, uygarlıkların kaynağını oluşturur. Nerede bir su kaynağı varsa orada yaşama dair izler görülür. Dolayısıyla Başkaya, suyun kaynağından başlayarak yaya olarak Menderes Nehri’nin geçtiği bölgeleri köy köy, kasaba kasaba dolaşıyor ve bölgenin uygarlık tarihini Mitolojik öykülerinden başlayarak günümüze dek izliyor. Yol boyunca çobanlarla, kendisine yoldaşlık edenlerle, köy kahvelerindeki yöre halkıyla konuşarak Menderes’in bölge için ne anlama geldiğini bizlere aktarıyor.Yaşlı köylülerden yaygın olarak bilinen efsaneleri bizlere anlatıyor. Başkaya’nın tanıklığında Büyük Menderes Nehri’ni tanımak istemez misiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle