Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 Zekâ Araştırmaları CBT 1451 /9 Ocak 2015 IQ ORTALAMALARI KÖTÜ Zekâ Düzeyimiz Düşüyor mu? İnsanların zekâ düzeyindeki yüzyıllık yükseliş süreci inişe geçmiş olabilir mi? Danimarka’da IQ düzeyinde görülen yaklaşık 3 puanlık en hızlı artışın 19501980 yılları arasında meydana geldiği, 1980’de doruk noktaya ulaşılmasından bu yana geçen süre içinde de gerçekte 1.5 puanlık bir düşüş yaşandığı görülüyor. Anababalarımıza kıyasla herkeste 50100 farklı gen var ve bunların bir bölümü de bizlere zarar veriyor. Bebek ölümleri azalınca, zararlı gen değişimi de artıyor ve bunlar da beyni etkiliyor. Yine de zekâ düzeyini arttırmanın tek yolu iyi eğitim. D animarka’da 18 yaşına gelen her erkek askerlik yapmakla yükümlüdür. Ancak şimdilerde bu ülkede yalnızca birkaç bin kişi askere alınıyor, çünkü askerlik çağına gelenler aralarında IQ testinin de olduğu birtakım yeterlilik sınavlarından geçiriliyorlar. Asker adaylarına 1950’li yıllardan bu yana hep aynı IQ testi uygulanıyor. Kopenhag Üniversitesi ruhbilimcilerinden Thomas Teasdale her yıl aynı testin yaklaşık 2530 bin genç erkeğe uygulandığına, ancak sonuçların son derece şaşırtıcı olduğuna ve bu süre boyunca Danimarkalı erkeklerin ortalama IQ düzeyinde çarpıcı bir artış meydana geldiğine dikkat çekiyor. Bu artış öylesine çarpıcı ki, 1950’lerde ortalama sayılan değer, şimdilerde kişinin askerlikten muaf tutulmasına neden olabilecek denli düşük bir değer sayılıyor. Aynı olgunun başka ülkeler için de geçerli olduğu görülüyor. En az yüzyıldır bir kuşağın zekâ düzeyinin bir öncekinden daha yüksek olduğu görülürken, şimdilerde toplumsal tarihin bu mutlu döneminin sona ermekte olduğu görülüyor. Danimarka’da IQ düzeyinde görülen yaklaşık 3 puanlık en hızlı artışın 19501980 yılları arasında meydana geldiği, 1980’de doruk noktaya ulaşılmasından bu yana geçen süre içinde de gerçekte 1.5 puanlık bir düşüş yaşandığı görülüyor. Britanya ve Avustralya’nın da aralarında olduğu kimi başka ülkelerde de benzer bir durum söz konusu. İyi de, IQ düzeylerinde neden dünya çapında bir artış meydana geldi ve daha da önemlisi bu artış eğilimi şimdilerde neden düşüşe geçmiş gibi görünüyor? Bu konuda en tartışmalı açıklama yükselmekte olan IQ değerlerinin insanların genetik gizilgücündeki azalmayı gizlediği yönünde. Böyle bir açıklama doğru olabilir mi? İnsanların anlaksal gücü giderek azalıyor mu? Zekânın en azından IQ testleriyle ölçülen zekânın bu testlerin ilk resmileştirildiği yüzyılın öncesinden bu yana çarpıcı bir biçimde arttığı su götürmez bir gerçek. ABD’de 19321978 yılları arasında ortalama IQ düzeyinde her on yılda 3 puanlık bir artış meydana geldiği, aynı durumun Danimarka için de söz konusu olduğu görülüyor. Savaş sonrası Japonya’da ortalama IQ değerinde on yılda bir 7.7 puanlık çarpıcı bir artışa tanık olunuyor. Yirmi yıl sonra Güney Kore’de de aynı hızda bir tırmanış meydana geldiği görülüyor. Ruhbilimciler inceledikleri her yerde benzer bir durumla karşılaştıklarına dikkat çekiyor. IQ puanlarındaki bu hızlı artış, eğilimi ilk belgeleyenlerden biri olan Otago Üniversitesi’nden James Flynn’in ardından, “Flynn etkisi” adıyla biliniyor. IQ düzeyinde neden böyle bir artışın yaşandığı konusunda çeşitli görüşler öne sürüldü. Kimileri bunun ardında ekinsel bir unsurun yattığını, televizyon, bilgisayar ve kimi başka aygıtlardaki yükselişin insanları çok daha becerikli kıldığını düşünüyor. IQ düzeyinde en büyük artışa görseluzamsal becerilerde tanık olunuyor. İnsanların test formatlarını giderek daha iyi tanımalarının da bir rolü olabilir. NEDEN ARTTI, NEDEN DÜŞÜYOR? konusu olduğu yerlerde, Flynn etkisi de kendini belli ediyor. Beslenme ve eğitim konusunda daha iyi koşulların sağlanması, çocukluk döneminin daha ufuk açıcı olmasıyla birlikte dünyanın her yanında insanlar daha zekileştiler. Sonuçta insanlar başka açılardan da değiştiler: Bir olasılıkla beslenme koşullarındaki iyileşme nedeniyle her kuşak bir öncekinden daha uzun boylu oldu. Öyle ki, boyun zekâya kıyasla çok daha genetik bir unsur olduğu düşünülse de uzun boylu anababaların çocukları da genelde uzun boylu oluyor çevre de etkili oluyor. Daha iyi beslenme ve daha iyi bir eğitim IQ düzeyinde bir artışa neden olduğuna göre, bu artışın özellikle de dağılımın en düşük olduğu kesimde, yaşam olanakları en kısıtlı çocuklarda meydana gelmesi gerekiyor. Nitekim, uzmanlar da genelde böyle bir duruma tanık oluyorlar. Örneğin, Danimarka’da en zeki bireylerin puanlarında hemen hemen hiçbir oynama olmadığı görülüyor. Peki, kaygı uyandırıcı bir durum mu söz konusu? Flynn ve Teasdale’e göre böyle bir durum söz konusu değil. Eldeki kanıtlar henüz yeterli olmadığı gibi, kimileri salt rastlantıya bağlı kanıtlar olabilir. İLK KANIT NORVEÇ’TEN Gelgelelim, yaygın görüş bir zamanlar sağlık ve çevre koşullarının kötü olması yüzünden insanların olumsuz etNorveç’te askere alınanların ortalama IQ değerlerin kilendikleri, bu durumun şimdi bile kimi deki artışın hızı kesildi ve inişe geçti. Birkaç başka ülkeler için geçerli olduğu yönünde. ülkede de benzer bir duruma tanık olunuyor. Ancak koşullarda bir iyileşmenin söz SAĞLIK VE ÇEVRE KOŞULLARI? Flynn etkisinin temelinde toplumsal gelişmeler yatıyorsa, o zaman bir ülkede eğitim ve daha iyi beslenme koşullarının yaygınlaşmasıyla birlikte bu etmenlerin zekâyı körükleyici etkilerinin ülkeden ülkeye azalması gerekiyor. Nitekim, Flynn bunun işaretlerine şimdiden tanık olunabildiğini ve gelişmiş ülkelerde Flynn etkisinin giderek yok olmaya yüz tuttuğunu belirtiyor. Zekâ düzeyinde az miktarda bir düşüşün meydana geldiği yönünde ilk kanıt 2004 yılında Norveç’ten geldi ve o günden bu yana yapılan bir dizi araştırma Avustralya, Danimarka, Britanya, İsveç, Hollanda ve Finlandiya gibi başka gelişmiş ülkelerde de benzer bir duruma işaret ediyor. Flynn, tanık olunan küçük düşüşlerin, rastlantısal olmasa bile, gelir düzeyinin azalması ya da eğitim koşullarının kötüye gitmesi gibi toplumsal koşullardaki ufak tefek değişikliklerden kaynaklanmış olabileceğine ve bu koşulların kolayca tersine çevrilebileceğine dikkat çekiyor. Nedenlerini eşeleyip bulmaya çalışırken bu olgunun gerçekte var olup olmadığından emin olmak gerektiğini de vurguluyor. Gelgelelim, daha kaygı uyandırıcı bir olasılık da söz konusu olabilir. Kimi araştırmacılar Flynn etkisinin zekânın genetik altyapısındaki bir düşüşü gizlediğine inanıyorlar. Bir başka deyişle, sahip oldukları gizilgücün en üst düzeyine ulaşan insanların sayıları giderek artarken bir yandan da bu güç giderek azalıyor olabilir. Nüfusbilimcilerin büyük bir çoğunluğu son 150 yıldır Batılı ülkelerde eğitim düzeyi en yüksek kişilerin, genel nüfusa oranla, giderek daha az sayıda çocuk yaptıkları görüşünde birleşiyorlar. Daha eğitimsiz kişilerin daha çok üredikleri görüşü, tıpkı zekâ düzeyimizin giderek düştüğü çıkarsaması gibi, hiç de yeni değil. Nitekim, 2006 yapımı Idiocracy (Ahmaklar) adlı filmde bile bu konu ele alınıyor. Rutgers Üniversitesi ruhbilim tarihçisi Bill Tucker bu görüşün yüz yılı aşkın bir süre önce ortaya atıldığını ve insanların TEMELDE BİR DÜŞÜŞ VAR MI?