24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AstroMitolojik Bir Gezinti Bulutsuz bir gecede, hele karanlık ve kentin ışıklarından uzak bir yerde bulunduğumuzda, başımızı kaldırıp göğe baktığımızda bizi büyük bir sürpriz bekler: Sayılamayacak kadar çok ve daha önce hiç fark etmediğimiz kadar parlak, irili ufaklı yıldızlardan oluşmuş bir şapka giymiş gibiyizdir artık! Öğr. Gör. Mehmet Süha Sarıoğlu (İstanbul Kültür Üniversitesi) O ışıl ışıl parlayan yıldızlardan kimileri bizleri şaşırtacak kadar yeryüzüne yakın, kimileri de sanki o geceye özgü ve sanki orada evvelce hiç bulunmamışçasına, yepyeni pırıltılarla parlar dururlar. Gökkubbenin bu denli varsıl parıltısına hayran hayran bakar dururuz. İşte o başımızın üzerinde, kimileri yanıp sönüyormuş gibi göz kırpan, kimileri de giderek adeta daha parlaklaşıyormuş gibi duran o muazzam yıldız denizinin içinde yıldız grupları vardır. Bu yıldız gruplarından bazıları burçları oluşturur, bazıları da mitolojik geçmişlerini saklarcasına ketum ve sonsuza değin sessizce yanıp dururlar. Oysa onların o denli sakin ve sessiz olduklarına aldanmayın! Bu yıldız grupları içinde öyleleri vardır ki ilkçağlardan beri insanoğlunu öyküleriyle büyülemiş, kendilerini hep unutulmaz kılmış, serüvenlerin asıl sahipleri olarak kalmışlardır. Gökyüzündeki yerlerinde dikilip dururken, mitolojinin sınırsız süslerini takınıp öykülerini varsıl hale getirmişlerdir. Tıpkı birer deResim 1: The United States Library of Conğerli taş gibi gress, 1825, http://commons.wikimedia.org sonsuz karanlığın içinde parıldayıp duran yıldızların çoğunun bulundukları yeri ve öykülerini bilmesek de en azından burçlarla ilgilenenlerin adlarını gayet iyi bildiği bu yıldız gruplarına “takımyıldızlar” denir. Hemen hepsinin dünya mitolojilerinde sık sık anılan, kimi acıklı, düşündüren, kimileri de coşkulu, ilginç öyküleri vardır insanoğluna anlatacak! Şimdi o mitolojik öykülerden birini tanıyabilmek amacıyla gökyüzünde gezintimize başlayalım. Serüvenimize başlarken özellikle kent ışıklarının iyice azaldığı, ışık kirliliğinin yok denecek kadar az olduğu bir yerde bulunduğumuzu varsayıyor ve biraz evvel güneşin battığı noktayı hatırlamaya çalışarak yüzümüzü ve tüm vücudumuzu tam o yöne doğru çeviriyoruz. Bu şekilde durarak kollarımızı iki yana doğru, toprağa paralel olacak şekilde açıyoruz. Baktığımız yer batıyı, tam sırtımız doğuyu, sağ kolumuz kuzeyi ve sol kolumuz da güneyi işaret eder. Güzel bir yaz gecesi gözlem yaptığımızı varsayarak yüzümüzü kuzeybatı yönüne çevirirsek neredeyse hepimizin tanıdığı, çok bilindik bir yıldız grubunu hemen fark ederiz. Bu takımyıldızın adı “Büyük Ayı (Ursus Major)”dır. Hani kimimizin “Büyük Kepçe” olarak bir parçasını bildiğimiz yıldız grubu! Sapı batıya doğru yükselen ve sanki içindeki suyu kuzeybatı ufkuna doğru döken bir kepçedir bu. Biz yine bu takımyıldızına “Büyük Ayı” diyecek ve mitolojik öyküsünü o isim altında tanımaya çalışacağız: “Büyük Ayı (Ursus Major)” ismi “Kallisto (Callisto)”dan gelmektedir. Çok eski zamanlarda, Arkadya kralının “Likaon (Lycaon)”un kızı olan Kallisto avcılığa çok düşkün, bir o kadar da tüm bakışları üzerine çeken bir güzelliğe sahipmiş. Üstelik, herkesle son derece iyi geçinen, kıskançlık nedir bilmeyen Kallisto, Olympos’un çetin ceviz kızı, av tanrıçası Artemis’in de ilgisini çekmekte gecikmemiş! Bekâretine bu denli bağlı, her girdiği topluluğa kolayca uyum sağlayabilen bu güzel prensesi, yanında bulundurduğu ve çeşitli hizmetlerinde kullandığı perileri arasına alır ve kendisiyle sıkı bir dostluk kurar. Resim 2: Jupiter ve Callisto, Peter Paul Rubens, 1613, Staatliche Kunstsammlungen, Kassel, Germany, http://www.wikipaintings.org CBT 1358/ 13 29 Mart 2013 Tanrılar tanrısı, Zeus bir gün Kallisto’yu ormanda uyurken görür ve genç kızın güzelliğine kayıtsız kalamaz! Zeus, Artemis’in kılığına girerek Kallisto’nun yanına sokulmuş ve onu öperek uyandırmış. Zavallı kızcağız karşısında Artemis’i görünce hiç şüphelenmemiş ve gülümseyerek o da karşılık vermiş. Zeus, tanrısal gücünü kullanarak Kallisto’ya hiç hissettirmeden kıza orada sahip olmuş! Bu birlikteliğin sonucunda Kallisto hamile kalmış ve Artemis’ten çok çekindiği için hamileliğini hep saklamış. Yine bir gün av dönüşü, Artemis yıkanmak için suya girmiş. Kallisto hamileliği anlaşılır diye, korkusundan soyunamıyormuş! Artemis inat eden Kallisto’nun soyunup suya girmesini buyurunca diğer hizmetliler elbisesini Resim 3: Arcus ve Callisto, çıkarmışlar! Kallisto’nun Margaret Evans Price,1924. büyümüş olan karnı ortaya çıkmış ve gebeliği anlaşılmış! Tanrıça Artemis bu olaya hem üzülmüş hem de çok kızmış. Kallisto’yu yanından kovmakla kalmamış bir lanet savurarak Kallisto’nun doğumdan sonra bir “Boz Ayı”ya dönüşeceğini söylemiş! Kallisto “Arkas (Arcas)” adlı bebeğini doğurduktan sonra iri pençeli bir ayıya dönüşmüş. Zavallı genç kadın çocuğunu bile doyasıya sevememiş ve uğradığı bu dehşetli lanetten sonra ormanın derinliklerine kaçmış! Uzun yıllar Kallis Resim 4: Arcus, Jupiter ve Callisto, to ormanda gezinen av Margaret Evans Price, 1924. cılardan canını hep güçlükle kurtarmış kurtarmasına da, yine de doyasıya öpüp koklayamadığı oğlu Arkas’ın hasretiyle de yanıp tutuşuyormuş. Oğlu tüm bu olanlardan habersiz, büResim 5: NASA, ESA, A. Fujii, and Z. Levay yümüş tam bir delikanlı (STScI). olmuş. Üstelik de, çevrenin en keskin nişancısı olarak tanınan bir avcıymış artık Arkas. Uzun yıllar sonra Kallisto, ormanda oğlu Arkas ile karşılaşır. Annesini tanımayan Arkas, bu avı kaçırmak istemez ve onu vurmaya karar verir. Yaşanan tam bir trajedidir. Oysa tüm bu olup biteni gökyüzünden izleyen baştanrı Zeus, araya girer ve Arkas’ı yutan, Kallisto’yu ise cennete uçuran bir hortum gönderir. Bir anda hem Kallisto (AYI) hem de avcı (ARKAS) ortadan kaybolmuşlardır! Oysa bu dokunaklı öyküyü ölümsüzleştirmek için baş tanrı Zeus, onları gökkubbeye çıkarmış ve birbirlerine yakın bir şekilde: KÜÇÜK AYI ve BÜYÜK AYI takımyıldızlarını oluşturmuştur. Artık ana ile oğul birbirlerine kavuşmuşlar ve mutlulukla gökyüzünde birbirlerine neşeyle göz kırpmaktadırlar. Büyük Ayı’nın hemen doğu yönüne doğru bakışlarımızı kaydırsak, oğlu Küçük Ayı’nın kuyruğunun ucunda pırıl pırıl parlayan “POLARİS – Kutup Yıldızı’nı” rahatlıkla görebiliriz. Arkas, gecenin karanlığında anacığı Kallisto tekrar onu kaybetmesin, kolayca buluversin diye kuyruğunun ucuna herkese rehber olan parlak Kutup Yıldızı’nı takmıştır. Böylece birbirlerini rahatça görebilmektedirler! KAYNAKÇA: “Antik Yunan’da Mitoloji”, Roza Agizza, Arkeoloji ve Sanat Yay., İstanbul 2006. “Astronomi”, Stuart Atkinson, TÜBİTAK Yay., Ankara 1997. “Gökyüzünü Tanıyalım”, M.Emin Özel,Talat Saygaç, TÜBİTAK Yay., Ankara 1997. “2004 – 2005 Ders Yılı Mitoloji Ders Notları”, Mehmet Süha Sarıoğlu, İstanbul Kültür Üniversitesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle