02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban gibi çok etkileyici bir bilimsel performansla Adıyaman Üniversitesi çekmektedir; 2.38 yayın/ö.ü. ile hemen altında yer alan Aksaray Üniversitesi ile birlikte bu gruptaki toplam yedi üniversitenin yayın oranları ilk liste birincisinin üstünde kalmaktadır. Öğretim üyesi sayısının yüksek olması bilimsel performans düzeyini zorlayıcı faktör olarak düşünülebilir. Ancak iki liste arasındaki fark öğretim üyesi sayısının muhtemel etkisi ile tevil edilemeyecek kadar belirgindir ve bilim yarışında, Anadolu üniversitelerinin köklü/ kalabalık üniversiteten kutluyorum. Ayrıca, Iğdır (3.33 yayın/ö.ü), Acıbadem (3.04 yayın/ö.ü) ve Osmaniye Korkut Ata (2.50 yayın/ö.ü) üniversitelerimizin benzer başarılarını da memnuniyetle belirtmek isterim. Bilimsel yayın şüphesiz tek başına üniversitelerin sıralanmasına yetecek bir gösterge değildir. Bu amaçla çeşitli uluslararası kuruluşlar çok farklı parametreler kullanmak suretiyle her yıl sıralama sonuçları yayımlarlar. Akademik camiamız bu tür haberleri genelde basına yansıdığı ölçüde öğrenir ama bu parametreleri bilmez ve genelde pek merak etmez. İlgilenenlere Research Trends’de çıkan ilgiç bir yazıyı okumalarını öneririm [4]. Kullanılan göstergelerin büyük bir çoğunlukla elitist bir yaklaşımla üst düzey bilimsel başarıları değerlendirdikleri bilinmelidir. Ülkemizde, konu ile ilgili en büyük eksiklik bilimsel çabaların görünür olmamasıdır. Bu eksikliği uluslararası sıralamalara girmek için olTablo 2. 30 – 100 öğretim üyeli üniversitelerimizde 2010 yılı masa da daha iyiye yönelbilimsel yayın oranı mek için mutlaka gidermeliyiz. Teşekkür – Yazıdaki tabloların oluşturullerimizi bariz bir biçimde geride bıraktıklarını ortaya koymaktadır. masındaki katkıları dolayısıyla lisansüstü öğTablo 2’de verilen listeler erişilen en yük rencimiz Merve Aysel’e teşekkür ederim. sek bilimsel yayın oranını vermemektedir: *Benzer düzeydeki bir tartışmaya zaman Mevcut verilere göre 2010 yılında, Tunceli ayırmayı uygun görmediğim için üniversitenin Üniversitesi görevli 11 öğretim üyesinin üret adını vermiyorum. tiği 49 bilimsel makaleye karşı gelen 4.45 bi[1] Hürriyet gazetesi, 10 Ekim, 2011 limsel yayın/ö.ü. oranı ile ülkemizdeki en yük[4] Hürriyet Gazetesi, 22 Ekim, 2011 sek bilimsel performansa erişmiştir. Gerçekten [4] www. yok.gov.tr/content/view/320/118 çok etkileyici bu üstün başarıları dolayısıyla [4] University rankings – what do they meaTunceli Ünivesitesi’ndeki meslektaşlarımı iç sure? Research Trends, Mart, 2011. [email protected] Geçen yazıda bıraktığımız yerden devam edelim. Başta iklim değişikliği ile mücadeledeki yeri olmak üzere güneşten elektrik üretiminin faydaları saymakla bitmez... Güneşten Elektrik; Kaygı ve İmkân’a Devam Ancak, üç kategoride toplayabileceğimiz ve özellikle çok büyük ölçekte üretimin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek kaygı uyandırabilen sorular olduğuna da işaret etmiştik; fotovoltaik gözelerin üretiminde kullanılan çeşitli toksik malzemelerin üretim ölçeği ile birlikte sarf miktarlarının artması, farklı fotovoltaik (FV)teknolojilerde eser miktarlarda kullanılan hammaddelerde rezerv sıkıntıları ve yeryüzünün albedosu (yansıtabilirliği) ile ilişkili kaygılar. Birinci soruda, yani FV üretiminde esas olarak bir yarıiletken cihaz imalatı olması itibarıyla, kütlesel üretimi yapılan sayısız yarıiletken esaslı elektronik cihaz ve alete benzer bir şekilde çeşitli toksik kimyasal ve gazların kullanıldığını belirtmiş, ancak bu sorunun ‘güvenli elektronik cihaz üretimi’ sınıfında bir tehdit olduğunu ve doğrudan fotovoltaik üretimi ile ilişkili olmadığını belirtmiştim. Buna karşılık, üretimde kullanılan hammaddelerde rezerv sıkıntıları, mevcut enerji tedarik sistemini tamamen dönüştürmenin önüne kuşkusuz farklı türden bir engel koymaktadır. İkinci soruya ışık tutmak için Avrupa Birliği’nin Ortak Araştırma MerStratejik Enerkezi JRC’nin bu yıl yayımladığı bir Rapor’a göz atalım. “S ji Teknolojilerinde Kritik Metaller” (Critical Metals in Stratejik Energy Technologies) Raporu, AB’nin düzenli olarak güncellediği ve enerjide düşük karbon bir sektör yaratmak için gerekli olduğunu düşündüğü adımları ve yol haritalarını içeren bir doküman. FV üretimi açısından önemli olan In, Ag, Te, Ga, Se, Cd, Sn gibi metallerin yanı sıra toplam 14 madde incelemeye alınmış. AB Raporu, olası büyüme senaryoları eşliğinde bu malzemelerin fiyatları ve coğrafi dağılımları üzerinden bir tavsiye listesini de içeriyor. 164 sayfalık Rapor, konuya ilgi duyanlar açısından son derece ayrıntılı bir analiz sunuyor. Bizim amaçlarımız açısından özellikle FV teknolojilerde (cSi ve ince film) kullanılan malzemeler açısından yapılan değerlendirmeler önemli. AB, 2020 ve 2030 yılı enerji tedarik senaryolarındaki FV güç kurulumlarında ‘yüksek’ seçenek için sırasıyla, 360 ve 630 GW kurulum öngörmüş. Bunun gerçekleşmesi için Avrupa’da, 20112020 arasında yılda yaklaşık 32 GW, 20212030 arasında ise yılda yaklaşık 27 GW fotovoltaik kurulumu yapılacağı düşünülüyor. Yüksek senaryonun gerçekleşmesi durumunda, örneğin ince film FV için önemli malzemeler arasındaki indiyum’un 2020’deki toplam dünya üretiminin yaklaşık %11’inin, Telluriyum’un ise 2020’deki toplam dünya üretiminin %30’unun tüketeceği hesaplanmış. Bu rakamlar kuşkusuz rezerv darboğazlarına işaret ediyor, ki bu değerler yalnızca AB üretimine ilişkin. CPV olarak kısaltılan yoğunlaştırılmış fotovoltaik güç sistemlerinde kullanılan galyum ihtiyacı bile dünya rezervlerinin %2.5’una denk geliyor. Bu rakamların hesaplanmasında 2020 için %80 cSi (kristal Si FV teknolojisi) ve %20 ince film FV teknolojisi varsayımı yapıldığını da belirtmekte fayda var, zira ince film kullanım oranlarının artması ile yukarıdaki değerlerin çok artması sözkonusu olabilir. Bu arada, ince filmde rezerv sıkıntıları daha önemli gibi görünmekle birlikte cSi fotovoltaik teknolojileri açısından da özellikle kalay ve gümüş tedariğinde benzer ve azımsanmayacak bir kısıt olduğu söylenebilir. Stratejik enerji planlarının rezerv kısıtları yüzünden tehdit altında olduğunu düşünen AB, farklı seçenekler içeren analizler de yapmış. Bunlara göre özellikle sıvıkristal elektronik ekran ve enerji – etkin nitelikli pencere camları gibi ürünlerde kullanılan In ve Sn gibi malzemelerin gerikazanılması mümkün görünüyor. Bugün ekranlarda kullanılan indiyum elementinin gerikazanım oranı %1’in altında ve bu ürünlerde dünya indiyum üretiminin %74’ü kullanılıyor. AB raporunun önerdiği diğer strateji bu malzemelerin daha az sıkıntılı olanlar ile ‘ikamesi’. Gelecek yazıda devam etmek üzere. D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E Rİ Çalışan kadın hâlâ erkeklerle eşit konumda değil Kadınlar çalışma koşulları açısından son yıllarda büyük kazanımlar elde ettiyse de hâlâ erkeklerden daha düşük ücret alıyor ve yönetimde erkekler kadar söz sahibi değil 1970 yılından bu yana, zengin ülkelerde işgücü içinde kadın oranı %48’den %64’e çıktı. Bu büyük artışa karşın, Çinli kadınlar ile karşılaştırıldığında zengin ülkelerdeki kadınların işgücüne erkekler kadar katılmadığı görülüyor. Ülkeden ülkeye büyük farklılıklar izlense de pek çok ülkede bu trend yukarıya doğru. Bütün bu olumlu gelişmelere karşın üst düzey görevlerde kadın yönetici sayısı erkeklerin gerisinde. Fortune dergisinin 500 CEO araştırmasına göre yöneticilerin yalnızca %3’ü kadın. Ayrıca pek çok ülkede yürürlükte olan “eşit ücret yasaları” kadınların eşit işte eşit ücret almalarını sağlayamıyor. Ayrıntılı bilgi için: http://www.economist.com/node/21539928 CBT 1290/9 9 Aralık 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle