24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör karşılaştırarak, ölülerin kimliklerini açıklığa kavuşturabilmeyi umuyorlar. Pocahontas, bir İngiliz tütün üreticisiyle evlenen bir Kızılderili reisinin kızıydı. Amerika’da bu Kızılderili kızıyla ilgili çok sayıda efsane var. algınlığı ve ağrılarda en çok kullanılan ilaçların başında geliyor. Bilim insanları şimdi bu maddenin ne şekilde etkidiğini buldu. Reçetesiz satılan ilaç ağrı iletimini doğrudan doğruya sırt omuriliğinde engelliyor. Paracetamol’ün iki ayrışma ürünü buradaki önemli bir ağrı sensoru proteininin etkinliğini değiştiriyor, diyor Lund Üniversitesi (İsveç) bilim insanları, Nature Communiacations dergisinde. Paracetamol’ün yaklaşık olarak bir yüzyıl önce geliştirilmesinden bu yana etki mekanizması bir bilmeceydi. Gerçi ağrı kesicinin sırt omuriliğinde etkidiğiyle ilgili iki tahmin vardı ama bunu kanıtlamak yeni mümkün oldu diyor, Edward Högestätt. Evrendeki en parlak patlamalar Uzaktaki bir gamma ışını patlamasından yararlanarak uzaktaki galaksilerin kimyasal bileşimini inceleyen astronomlar bir sürprizle karşılaştı: Gamma ışını patlamaları evrenin en parlak patlamaları. Bunlar genelde gamma ışınlarının kısa patlamalarını kaydeden uydu gözlemevleri tarafından keşfedilirler. Astronomlar bundan sonra dünyaya bağlantılı teleskopları da patlamanın ışıldamasını, görülebilir ve enfraruj tayf alanında iz Amerika’daki seyahatimden döndükten hemen sonra bu sefer on günlüğüne Viyana’ya gelmem icab etti. Önce, 25 Kasım’da, Avusturya Bilim Tarihi Derneğinde «Tetis’in incelenmesinde yeni keşiflere giden eski yollar» (Alte Wege zu neuen Entdeckungen in der Erforschung der Tethys) başlıklı bir konferans verdim. Akıl Dışı ve Akıl Düşmanı Bir Toplum Ben de aradaki zamanı, Viyana’da bazı bilimsel işlerimi yapmak ve bu arada bir de eski dostum Prof. Ferenç Horvath’ı ziyaret etmek için Budapeşte’ye gidip onun yardımıyla bazı kaynaklara ulaşarak değerlendirmeyi düşündüm. Akşamları ise tiyatro ve operaya gitmeyi planlamıştım. 26 Kasım gecesi meşhur Burgtheater’da Goethe’nin Faust’nun birinci kısmını seyrettim. Bu büyük eseri bir tiyatro sahnesinde ilk kez 1974 yılında Münih’te öğrenciyken seyrettikten sonra kimbilir kaç kere seyretmişimdir. O sıralarda Münih’te Marienplatz’a yakın bir sinemada oynatılan Gustav Gründgens’in Faust’unu herhalde en az on kere görmüşümdür. Daha sonra bu muhteşem filmin bir videosunu temin ederek pek çok defa daha evimde seyrettim. Ancak bu kadar iyi bildiğim, defaatla okumuş olduğum bu meşhur oyunu 26 Kasım akşamı seyrederken gene büyük bir haz aldım; Gretchen’in şeytanı reddedip, tanrısına sığındığını temsil eden son dramatik sahne (bir ateist olmama rağmen, sadece dramatik yanıyla) gene gözlerimi yaşarttı. Oyuncuların rol yetenekleri olağanüstüydü. Hele Gretchen’i oynayan gencecik Katharina Lorenz bu ağır yükü adeta bir tüymüş gibi kolayca kaldırıyordu. Almancasının güzelliğini mi anlatsam, rolündeki kıvraklığı mı vurgulasam, yoksa yüz ifadesinin gücünü mü tasvire kalkışsam … bilemiyorum. Faust’tan ilk hediye geldiği zaman yatağına yatmaya hazırlanan Gretchen sahnede donuna kadar, tamamen soyunuyor. Lorenz çok güzel bir genç kadın. Ama o sahnede bizlere sunduğu sevinç ve hayret hisleri; yüz ifadesinin aldığı muhtelif şekiller, insanın tüm dikkatini güzel kadının çıplak vücuduna değil, Goethe’nin yarattığı karakterin hislerine çiviliyor. Karşınızda cazip bir kadını değil, sevinç ve hayret içinde birbiriyle çarpışan hislerle başa çıkmaya çalışan genç ve saf bir kızı görüyorsunuz sadece. Orada Lorenz değil, gerçekten Gretchen var. Faust’u Burgtheater’de seyretmeğe gelen halk, gençten yaşlıya geniş bir yelpaze sunuyordu. Salonda boş tek yer yoktu. Ortak olan ise, yapılan gösteri karşısında duyulan hayranlık hisleriydi. Antraktda, Burgtheater’in onsekizinci yüzyıldan beri gelen büyük oyuncularının portrelerinin süslediği muhteşem salonda dolaşarak seyircilerin konuşmalarına kulak kabarttım. Ya oyun konuşuluyordu, ya aktörlerden bazılarını tanıyanlar onları tartışıyorlardı ya da mevsimin başka sanat olayları irdeleniyordu. Bir kişi bile politikadan, Avro’nun durumundan veya Avusturya’nın göç politikasından veya kayak merkezlerine yağmakta geciken kardan bahsetmiyordu. Eminim ki bu oyunu seyretmeye gelenler arasında Avro’nun durumundan şikâyetçi olanlar, Avusturya’nın göç politikası lehinde veya aleyhinde düşünenler veya geciken kar yüzünden tatil planları altüst olanlar vardı. Ama belli ki tiyatro bunların konuşulacağı yer değildi. Tiyatroya tiyatro seyretmek için gelmişlerdi, kendilerini göstermek için değil. Konuştuklarından belliydi ki Goethe’yi de, oyunu da, Burgtheater’in kadrosunu da tanıyorlardı. Pazar günümü Doğa Tarihi Müzesinde geçireceğim. Oraya da çocuklarıyla veya yalnız veya sevgilileriyle geleceklerin o bilim mâbedinde gerçekten birşeyler öğrenmek için gelmiş olacaklarına hiç şüphem yok. Sonra düşündüm ki, 5 Aralık’ta ülkeme döneceğim. Televizyonu açar açmaz ya kalitesiz dizileri görüp hemen kapatacağım ya da bir haber programına rast gelip dünyadan bîhaber bir sürü salağın zırvalamalarını dinleyerek asabımı bozacağım. Ne gidebileceğim adam gibi bir tiyatro, ne de bir operamız var. Fevkalade yetenekli tiyatrocularımızın sanatlarını sergileyecekleri bir yerleri olmasın diye devletimiz büyük çaba gösteriyor. Buna rağmen kafalarını sokacak bir yer bulurlarsa bu sefer halkımız aç kalmalarını garantiye bağlıyor. Bilimler Akademimiz bizzat devletin saldırısıyla tarü mar edilirken gazeteleri okuyorsunuz: Orada köşe kapmış zevatın cehaleti midenizi bulandırıyor. Hükumet mensuplarının sergiledikleri bilgisizliği anlatmaya ise söz bulamıyorum. Onun için eve gelir gelmez doğru kütüphaneme gidip, Amerika ve Avrupa’da yarım bıraktığım bilimsel işlerimi tamamlamaya gayret edeceğim; aklın artık terkettiği toplumuma hiç bulaşmadan. Bir krizin kronolojisi Bundan 250 milyon yıl kadar önce dünya tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük tür ölümleri gerçekleşmişti. Uluslararası bir araştırma ekibi şimdi bu olayın kronolojisini büyük bir doğruluk payıyla çıkarmaya başardı. Perm’den Trias devrine geçişte yaşanan toplu ölümler Paleozoik zamanın sonunu belirlemiştir. O tarihlerde karada yaşayan hayvan ve canlı türlerinin yaklaşık yüzde yetmişi yok olmuştu. Bu oran denizlerde yüzde doksan kadardı. Bu dramatik gerileme yaklaşık 252,28 milyon yıl önce başlamıştı ve 200.000 yıl devam etmişti diyor Nanjing Jeoloji ve Paleontoloji Enstitüsü’nden Shuzhong Shen, Science dergisinde. Paracetamol’ün etki mekanizması çözüldü Paracetamol, elli yılı aşkın bir süredir soğuk Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1290/ 5 9 Aralık 2011 leyebilmek için gökyüzündeki uygun konuma göre ayarlarlar. Kısaca GRB 090323 olarak isimlendirilen gamma ışını patlaması ilk olarak NASA’nın Fermi uzay gözlemevi tarafından keşfedildi. Patlamadan sadece bir gün sonra da patlama ESO’nun Şili’deki Very Large Teleskopu’yla (VLT) incelendi. Gerek gamma ışını patlamasının parlak ışığı gerekse patlamanın bulunduğu galaksi, yakında bulunan bir galaksinin içinden geçmiş. Bu galaksileri bugün 12 milyon yıl önceki durumuyla görebiliyoruz. Bu tür uzaktaki galaksiler, ender olarak bir gamma ışını patlamasıyla ışınlanırlar. Gamma ışını patlamasının ışığı galaksilerin içinden geçerken, galaksilerdeki gaz bir tür filtre etkisi yaparak ışığı belli başlı dalga boylarında soğurmuş. Gama ışını patlamaları olmaksızın bu ışık yoksulu galaksiler görünmez kalırdı. Patlamanın ışığında çeşitli kimyasal elementler bırakan açıklayıcı parmak izlerini inceleyen astronomlar, galaksilerdeki ağır elementlerin ne kadar çoğaldığını bulabilmişler. Genelde evrenin erken dönemlerindeki galaksilerin örneğin bizim galaksimiz (Samanyolu) gibi günümüz galaksilere kıyasla daha az ağır element içermeleri beklenir. Ağır elementler yıldızların yaşamları ve ölümleri sırasında kuşaklar boyu üretilir ve böylece zamanla galaksilerin gazında birikir. Bu nedenle astronomlar galaksilerin kimyasal birikimlerine göre galaksilerin ne derecede geliştiklerini saptayabiliyor. Ancak yeni gözlemler sürpriz bir şekilde bazı galaksilerin ilk patlamadan sadece iki milyar yıl sonra bol miktarda ağır element içerdiklerini göstermiş. Bu durum şimdiye kadar imkansız gibi görünüyordu. Soğuk gazın bu kadar hızı çoğalabilmesi için yeni keşfedilen galaksi çifti çok hızlı bir şekilde yeni yıldızlar üretmesi gerekiyor. İki galaksi birbirine çok yakın olduğu için de olasılıkla kaynaşacaklar. Bu süreçte çarpışan gaz bulutlarında ise normal galaksilerde olduğundan daha fazla yıldız oluşmakta. Shen ve ekibi Güney Çin’in birçok bölgesinde görülen kayaç tabakalarıyla ilgili verileri toplamış. Güney Çin Perm devrinin sonunda, süper kıta Pangea’nın doğusundaki Paleotetis kıyısında yer alıyordu. Araştırmacılar tür ölümü sürecini yapılandırabilmek için her kayaç tabakasındaki yüzlerce mineral taneciğini tarihlendirerek, kayacın içindeki fosil çeşitliliğini analiz etmişler. Buna göre tür ölümleri denizde ve karada eşzamanlı olarak gerçekleşmiş. Çin’in dışındaki birçok buluntu yerindeki kayaç tabakalarında da Perm’den Trias’a geçişte odun kömürü tabakaları bulunmakta. Ayrıca türlerin ölümünden kısa bir süre önce ve ölümler sırasında, yüksek oranda karbon izotopu C12’yi taşıyan binlerce gigaton karbon da açığa çıkmış olmalı diyor araştırmacılar. Bunun olası bir kaynağı olarak da büyük miktarlarda lavın karaya aktığı Trap volkanizması görülmekte. Bu etkinlik sırasında açığa çıkan karbondioksit ve metan gibi sera gazları, iklimin hızla değişmesine neden olmuş ve bunun neticesinde de nemli tropikal ormanlar kurumuş ve yanmaya müsait hale gelerek serbest kalan toprağı denizlere akıtmışlardır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle