Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 Tarımın tipi Hiçbiri Tarımsal verim arttırılabilir % 100 ekilebilir alan Tahıl ekili topraklar Maksimum verime çok uzak Maksimuma yakın %100 otlak Dünya daha fazla yiyecek üretebilir. Bunun için verimsiz tarım arazilerinin veriminin, iklim ve toprak koşulları çerçevesinde maksimum düzeye çıkartılması gerekiyor. Örneğin Meksika, Batı Afrika ve Batı Avrupa’da tohum, sulama, gübreleme ve pazarlamanın iyileştirilmesi ile tarımsal mahsul önemli ölçüde arttırılabilir. İnsanlar bugün dünyanın üzeri buzla kaplı olmayan topraklarının %38’ini ekip biçiyor. Tarım ürünleri bu alanların yalnızca üçte birinde yetişiyor; geride kalan alanlar hayvanların otlamaları ve çiftçilik faaliyetleri için ayrılmış. Tarımsal arazilerin genişlemesi için neredeyse hiç yer kalmamış , çünkü geride kalan topraklarda dağlar, çöller, tundralar veya kentler bulunuyor. Yine de mevcut alanlardaki tarım arazilerinden daha fazla ürün kaldırmak mümkün Tarım tavana değil, duvara dayandı! Tarım arazilerini genişletmeden toplam yiyecek üretimini arttırmanın tek yolu var olan ekili alanlardan daha fazla verim almaktır. Bunun için iki seçenek vardır: Biri en iyi tarlaların verim tavanını ekin genetiğini iyileştirerek ve daha iyi yöneterek yükseltmek; ikincisi dünyadaki verimi düşük tarlalarının verimini arttırmaktır. Başka bir deyişle tarlanın o andaki verimi ile en yüksek potansiyel verimi arasındaki makası kapatmaktır. En verimli ve en hızlı sonuç ikinci seçenek ile elde edilir. Bu özellikle açlığın en şiddetli hüküm sürdüğü bölgelerde geçerlidir. Afrika, Orta Amerika ve Batı Avrupa başta olmak üzere pek çok bölgede daha iyi tohum, daha etkili gübre uygulaması ve modern sulama teknikleri ile aynı büyüklükteki tarlalardan daha fazla ürün kaldırmak mümkündür. Dünyanın en verimsiz bölgelerinde ise daha iyi verim almak için ilave gübre ve su gerekirken, yanlış sulama ve hatalı gübrelemeye son vermek de gerekir Ayrıca ciddi ekonomik ve sosyal sorunların da üstesinden gelinmesi çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin yoksul bölgelerdeki halk, gübre ve tohumlara daha kolay erişebilmelidir. EKİLİ ALANLARDA VERİMİ ARTTIRIN! rımsal üretimin yalnızca %20 oranında arttığı tespit edilmiş. Bu, önemli bir gelişme gibi görülse de, bu tempoda yol alındığı takdirde yüzyılın ortalarında tarımsal verimin iki katına çıkması hayalden öteye geçmez. Kaldı ki bazı ürünlerde verim belirgin şekilde artarken, bazılarında artış çok daha az oluyor. Hatta bazılarında verim azalıyor. ya elektrik üretiminin yaydığı orandan daha fazla. Tarımsal ürünleri yetiştirmek, işlemek ve nakletmek için kullanılan enerji bu kirlilikte önemli bir paya sahip olmakla birlikte, emisyonun büyük bir kısmı, tropik ormanları kesme, hayvanlardan ve pirinç tarlalarından yayılan metan ve aşırı gübrelenmiş topraklardan kaynaklanan nitröz oksitten gelmektedir. 3 L Tahılları insanlar yerine, hayvanlar yiyor BEŞ ÇÖZÜM Modern tarım, kalkınmanın en temel güçlerinden biri olmasına karşın, genişleme yeteneğinin azalmasını ve çevreye verdiği zararları göz ardı edemeyiz. Açlığı giderme ve çevresel konularla ilgili son yaklaşımlar, çoğunlukla birbiriyle çelişir. Tarımsal üretimi arttırmak için önümüzdeki tek seçeneğin daha fazla alanı ekip biçmek ve daha fazla su ve kimyasal madde tüketmek olduğunu düşünüyoruz. Bunun da bedelini çevreye ödetiyoruz. Ekositemi düzeltmeye kalkıştığımızda ise ekilebilir alanları küçülterek ürün miktarını azaltıyoruz. Bu iki yaklaşım da artık kabul görmüyor. Bundan böyle tümleşik çözümler üretmek zorundayız. Uluslararası bir bilim ekibi, küresel tarım ve çevresel verileri inceleyerek, aylar süren çalışmalarının sonucunda yiyecek ve çevresel sorunlara ortak çözüm getiren şu beş öneriyi geliştirdi. Yetiştirilen ürünlerin tümü insanlara ayrılmış olsaydı, daha fazla insanı doyurmak mümkün olabilirdi. Fakat dünyada yetiştirilen tarım ürünlerinin yalnızca %60’ı insanlara ayrılıyor. Geride kalan %35 hayvan yemi olarak kullanılırken, %5 biyoyakıt ve sanayi için tüketiliyor. Et bu bağlamda çok belirleyici bir rol oynuyor. En verimli et üretim sisteminde bile hayvanları tarım ürünleri ile beslemek, dünyanın potansiyel yiyecek miktarında büyük kayıplar yaratıyor. Tipik olarak tahıl ile beslenen büyükbaş hayvan besiciliğinde, bir kilo kemiksiz et elde etmek için 30 kg tahıl kullanmak gerekiyor. Tavuk ve domuz eti bu bağlamda daha verimli. Özet olarak tahıl ile hayvan besleme, insanlara ayrılan yiyecek miktarını azaltıyor. Su, gübre ve enerjinin her bir ünitesinden daha fazla verim alınmasının için çalışmalar yapılıyor. Ortalama olarak bir litre sulama suyundan bir kalorilik yiyecek elde edilir. Son yıllarda kaynakları sabit tutarak daha fazla ürün almanın yolları geliştiriliyor. Bunların başında damla sulama (Bu yöntemde su doğrudan bitkinin köküne verilir, havaya püskürtülmez), nemi korumak için toprağın üzerini organik maddeler ile örtmek, sulama sistemlerinden suyun kaçışına engel olmak (kanal ve rezervuarlardan suyun buharlaşmasını engellemek) geliyor. Son gözlemlere göre çiftçilerin çoğu gübreyi doğru kullanmıyor ve geri dönüşüm yöntemlerini de bilmiyor. Bunu önlemek için yöneticilerin eğitim faaliyetlerine hız vermesi gerekiyor. KAYNAKLARI DAHA VERİMLİ KULLANIN! DAHA AZ ET YİYİN! 4 Tarım ürünlerini hayvanları beslemek için değil, doğrudan insanları beslemek için kullanırsanız, hem daha fazla insan doyar, hem de çevre daha az zarar görür. Eğer insanlar bitkisel besinlerle karınları doyuruyor olsalardı, dünya nüfusu toplamda her yıl üç katrilyon fazla kalori alabilirdi. Bu da bugün aldığımız kalorinin %50 fazlası demektir. Doğal olarak insanların yeme alışkanlıklarını birdenbire değiştirmelerini beklemek doğru değildir, ancak çok küçük bir değişiklik örneğin mısırla beslenen sığır etinden tavuk etine yönelmek daha fazla sayıda insanın doyması sonucunu doğurur. Türkçesi: Reyhan Oksay Kaynak: Scientific American, Kasım 2011 CBT 1290/ 7 9 Aralık 2011 Daha fazla yiyecek üretmenin önündeki bir diğer engel de tarımın yarattığı çevre kirliliği. Tarımın çevreye verdiği zarar ile yalnızca enerji tüketiminin atmosferde ve denizlerde yarattığı kirlilik boy ölçüşebilir. Son yapılan bir değerlendirmeye göre dünyanın tarih öncesi dönemlerine ait otlaklarının %70’i, savanlarının %50’si, ılıman bölgelerdeki ormanlarının %45’i, tropik ormanlarının ise %25’i tarımsal faaliyetlere kaydırılmış. Son buzul döneminden bu yana, ekosistemi tarımdan daha fazla bozan başka bir sistem söz konusu değil. Tarımın fiziksel ayak izi, binaların ve kaldırımların ayak izinden 60 kat daha fazla. Önemli bir başka kayıp ise tarım için kullanılan tatlı su. İnsanlar yılda 4.000 kilometre küp suyu akarsulardan ve yer altı sularından çekip kullanıyor. Bu miktarın yaklaşık %70’i sulamaya gidiyor. Eğer yalnızca kullanılan suyu dikkate alırsak tüketilen ve toplama havzasına döndürülmeyen su sulama, toplamın %80%90’lara tırmanabiliyor. Sonuç olarak pek çok büyük nehrin debisi azalmış, bazılarının da suyu tümüyle tükenmiş durumda. Su yalnızca tüketilmekle kalmıyor, aynı zamanda kirletiliyor da. Gübre ve haşere öldürücülerin yaygın olarak kullanılması, ekosisteme ölçülemeyecek kadar büyük zararlar veriyor. 1960 yılından bu yana çevreye yayılan nitrojen ve fosfor iki katına çıkmış. İronik olarak, verimi arttırmak adına kullanılan gübrenin topraktan suya karışması bir başka yiyecek kaynağının azalmasına yol açıyor. Böylece kıyı balıkçılığı; balıkçılık suya karışan gübre kaçaklarından büyük zarar görüyor. Tarım bütün bunların yanı sıra sera gazı emisyonlarının da en büyük kaynağı; karbon dioksit, metan ve nitröz oksitin (n2o) %35’ini oluşturuyor. Bu oran dünyadaki toplam ulaşımın ve L Tarım çevreyi kirletiyor 1 İÇİN DOĞAYI KATLETMEYİN! YENİ TARIM ALANLARI AÇMAK Uluslararası ekibin ilk önerisi, tarımın genişlemesini önce yavaşlatıp, zaman içinde de durdurmaya yöneliktir. Özellikle tropik ormanlara ve savanlara doğru genişleme kesinlikle kabul edilemez. Bu ekosistemlerin yok olması demek, çevrenin çok kapsamlı zarar görmesi demektir. Ağaçları keserek ekilebilir alan yaratma gayretlerine son vermek, çevreye verilen zararları dramatik olarak azaltırken, tarımsal üretim miktarında ciddi bir azalma yaratmaz. Ormanlara doğru genişlememenin sonucu olan ürün azlığını telafi etmenin yolu ise, kentleşme, erozyon ve göçlere bağlı olarak verimli tarlaların ziyan olmasına engel olmaktan geçer. Bugüne dek ormanlara tecavüz ederek tarla açma girişimlerini azaltmak için çeşitli öneriler gündeme geldi. Bunların içinde en akılcı olanı REDD (Reducing Emission from Deforestation and Degradation) olarak bilinen yöntemdir. Bu makanizma çerçevesinde zengin uluslar tropik bölgelerdeki uluslara, yağmur ormanlarını korumaları için para yardımı yapmayı taahhüt ediyor. Bir diğer yöntem de biyoyakıt üretimi için yenilebilir ürünleri kullanmak yerine switchgrass* olarak bilinen hızlı büyüyen dallı darı türünden yararlanmaktır. *Switchgrass Kuzey Amerika, Kanada, Güney Amerika ile Afrika’nın bazı bölgelerinde yetişiyor. Yıl boyu süren üretimiyle çok fazla hasat sağlayan ve düzlüklerde çok hızlı ve kolayca yetişen bitkinin, mısıra göre % 75 daha az su, % 70 daha az gübre ve pestisit ihtiyacı var. YİYECEK İSRAFINI AZALTIN! 5 Gezegenimizde üretilen yiyeceklerin yaklaşık %30’u çöpe gidiyor, kayboluyor, bozuluyor veya haşerelere yem oluyor. Zengin ülkelerde yemek israfı daha çok sistemin tüketici ucunda meydana geliyor. Günlük yiyecek tüketimi alışkanlığında çok küçük bir değişiklik porsiyonları küçültmek, daha az miktarda yiyecek satın alma gibi hem yemeklerin ziyan olmasını engeller, hem de göbek çapının biraz daralmasına yol açar. Yoksul ülkelerde de kayıplar hemen hemen aynı miktardadır, ancak sistemin üretici ucunda meydana gelir. Bu ülkelerde haşereler tarafından tüketilen stoklar, altyapı eksikliğine bağlı olarak yiyeceklerin zamanında yerine ulaştırılamaması, ekinlerin ekonomik yetersizlikten tarlalarda telef olması gibi faktörler söz konusudur. Depolama koşullarının, soğutma ve dağıtım sistemlerinin iyileştirilmesi atık miktarını büyük ölçüde azaltır. Ayrıca piyasa araçlarının geliştirilmesi örneğin Afrika’da cep telefonu sistemlerinin güçlendirilmesi gibi elinde ürün olan ile ürüne ihtiyacı olanı birleştirir. Önemli nokta bu beş adımın aynı anda uygulamaya sokulmasıdır. Bu stratejilerden hiçbiri tek başına işe yaramaz.