02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A.sediba’nın insan beynine kıyasla daha ufak olan yaklaşık 420 santimetreküplük beyni öteki Australopithecus türlerini ve şempanzeleri andırıyor. Ancak yüksek çözünürlü senkroton beyin taramaları beyinde genelde insanlarla ilintilendirilen ve çok daha incelikli bilişsel yetenekleri çağrıştıran daha geniş frontal bölgeleri gözler önüne seriyor. A.sediba’nın leğen kemiği de görünürde öteki australopitlerden daha geniş olduğundan, insanlarda leğen kemiğinin büyük beyinli bebekleri barındıracak biçim de evrildiği görüşüne gölge düşürüyor. Berger leğen kemiğinin insanlarınkini oldukça andıran biçiminde rol oynayan unsurun büyük bir beyin olmadığına dikkat çekiyor. A.sediba’nın bacak ve bilek kemikleri de bu türün ayakları üzerinde dik yürüdüğüne işaret ediyor ve neredeyse eksiksiz bilek kemiği insanınkini andırıyor. Ancak uzun kolları, ayak ve kaval kemikleri şempanzelerinkini andırıyor. Tüm bu özellikler birlikte ele alındığında, A.sediba’nın hem iki ayağı üzerinde yürümeye hem de ağaçta yaşamaya uyumlu olduğu görülüyor. Berger maymununkini andıran kolların ucundaki kavramaya son derece elverişli insanınkileri andıran ellerin Homo sapiens ya da Neandertaller dışında tanık olunan en insanımsı eller olduğuna dikkat çekiyor. A.sediba ile bağlantılı taş araç ve gereç gibi herhangi bir bulguya henüz rastlanmamış olmakla birlikte, Berger elin bu tür araçları yapıp kullanabilecek özelliklere sahip olduğunu ve tüm bu karışımların A. Sediba’nın H.erectus’un doğrudan bir atası olduğuna işaret ettiğini öne sürüyor. Öte yandan, Florida Eyalet Üniversitesi nöroanatomi uzmanlarından Dean Falk bu konuda biraz daha çekingen davranıyor ve beyin biçiminin insanınkini andırdığı konusunda kesin bir yargıya varmadan önce öteki Australopithecus türleriyle de karşılaştırılması gerek tiğine inanıyor. Arizona Eyalet Üniversitesi eskivarlıkbilimi uzmanlarından Donald Johnson, George Washington Üniversitesi’nden meslektaşı Bernard Wood ve kimi başka araştırmacılar da Falk’un görüşüne katılıyorlar. Ancak Wood türdeki o eşsiz ilkel ile çağdaş anatomi karışımının, özellikle de ayağının, herhangi bir fosilin insanın doğrudan bir atasını mı, yoksa insana özgü birtakım özelliklerin görüldüğü evrimsel bir çıkmazımı temsil ettiğini belirlemenin güçlüğünü vurguladığına parmak basıyor ve, “Sanırım morfoloji ve davranışlar açısından öylesine özel olduğumuz gibi çılgınca bir düşünceye kapılıyoruz ki, insanın birden çok kez evrilmiş olabileceğini aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. Ancak bu beş rapor insanın atalarını belirleme sürecini eskisinden çok daha güçleştirecek” diyor. Malapa’daki kazı çalışmalarını sürdüren Berger ve arkadaşları kimi fosillerin çevresinde, bu denli eski insan fosillerinde bugüne dek hiç tanık olunmamış denli iyi durumda, insana özgü deri ve yumuşak doku olduğu düşünülen birtakım buluntular elde ettiler. Berger bulunan bu malzemelerin gerçekten deri olup olmadığının belirlenmesi ve bunların eski insanlarla ilgili ne gibi bilgilere ışık tutabileceği konusunda başka araştırmacıların da yardımlarına açık olduklarını belirtiyor. Ewen Callaway, Nature online, 8 Eylül 2011 açısı”yla analizi Çevresel koşulların zorlaması sonucu yaşam biçimleri değişen ve elleriyle sığ sularda, iki ayak üstünde yürüyerek su ürünleri avlayan ve toplayan bir canlının ellerinin bu şekli alması şaşırtıcı değildir. Bu canlı ağaçta yaşarken meyveyi koparıp ağzına atıyor. Bu çok sofistike bir el manipülasyonu gerektirmemektedir. Ama su ürünleriyle beslenmek zorunda kalınca, kabukluları bulundukları yerden toplamak, taşımak, kabuğunu açıp içini yemek sofistike bir el manipülasyonu gerektirmektedir. Kaldı ki su ürünlerinin en önemlisi olan balığın yakalanması ve taşınması el başparmağının kavrayıcı özelliğinin gelişmesini gerektirmektedir (modern insandaki gibi). Bu elle balık tutma olgusu günümüzde ayıların ağzıyla, kartalın sığ sularda pençesiyle ve Sumatra’da uzun kuyruklu makakların elleriyle balık tuttukları bilindiğinden hiç de şaşırtıcı gelmemelidir. (Steward et al. 2008) Hayvanlar beden parçalarını ve bedenlerini insandan daha büyük beceriyle ve fonksiyonel olarak kullanmaktadırlar. Belki de Au. Sediba sığ sularda bitki köklerinin dibinde balık yuvalarını keşfedip elleriyle balık avlıyordu. Dişlerin bu kadar küçük ve insansı olması, bu deniz ürünleri ve balık eti yenmesinin sonucudur diye düşünülmelidir. Prof. Mark Maslin, Rift vadisinin devasa göllerle kaplı olduğunu, şu anda gene çok sayıda göl olduğunu, göl bulunmayan yerlerin de eskiden var olan devasa göllerin göl dibi çökeltileri olduğunu söylemektedir. İnsanın evrimiyle gölleri ilişkilendirmektedir. Bu 56 milyon yıl içinde göllerin küçülüp genişlediğini söylemekte, göllerin en geniş ve yaygın olduğu dönem olan günümüzden 2 milyon yıl öncesini Homo cinsinin başladığı tarih olarak almaktadır. (4) Başparmak dışındaki el parmaklarının kısalmasında ana faktör artık ağaççıl yaşamın belirleyici yaşam biçimi olmamasıdır (Kivell T. L. et al. 2011). Yani bu canlı ağaca sadece güvenli gece geçirmek için çıkmaktadır. Bunu ayak şekli ve pelvis şeklinden zaten anlamaktayız. Yani gününün çoğu yerde, sığ sularda, iki ayak üstünde yürüyerek geçmektedir. Kısaca sudan beslenebilmek için başparmak kavrama yeteneğine sahip olmalı ve diğer parmaklar da rahat kavramak için kısalmalıdır. Yani BU ELLER BİR BALIKÇI ELİDİR. Au. Sediba’da elle birlikte olması gereken beyin aslında pelvisle birlikte olması beklenilen büyük beynin aynısıdır. Fakat bulunan Au. Sediba fosilinde bu büyük kafatası ve be ELLER yin yoktur. Bu da somut bir durumdur. O zaman gelişkin bir elle birlikte bulunması gereken beynin, beklenen gelişkin becerileri bu küçük beyne yüklenmeye çalışılmıştır. Şimdiye kadar bilinen gelişkin bir elin, gelişkin bir beyinle birlikte olması gerektiği bilgisi yanlıştır. Bu yanlış bilgiden hareketle beyin küçüklüğü, beyinde bir fonksiyon ya da cognitive (bilişsel) gelişkinlik aranmasına neden olmuştur. Au. Sediba fosillerinin geçmişte su dolu bir yeraltı mağarasında bulunması bu mağaraların göl dibi mağaraları olduğunu düşündürmelidir. Etiyopya’nın Afar bölgesinde bulunan 13 bireyden oluşan Au. Afarensis ailesinin suda boğulmuş olabilecekleri düşüncesine de bu olgu katkı vermektedir. (4) Bugüne dek bilinen yanlış bilgilerden hareketle, ele uygun, sofistike, manipüle ettirici gelişkin bir beyin arayışı vardır. Ve o beyni yeni bir kavramla ‘’küçüktür ama reorganizedir’’ diye tanımlayarak gelişkin ele gelişkin beyin görüşü ileri sürülmektedir. Tam burada, KÜÇÜK AMA REORGANİZE, YANİ BİZİM BİLDİĞİMİZ MODERN İNSANINKİ GİBİ OLMASA DA ONA YAKIN SOFİSTİKE ÖZELLİKLERİ VE İŞLEVLERİ OLAN BİR BEYİNSE VE GELİŞKİN BİR ELİ HEM ÜRETMİŞ HEM DE YÖNLENDİRİYORSA VE YETERLİYSE NEDEN DAHA SONRA KAFATASI HACMİ ARTMIŞTIR diye sorulmalıdır. Pelvise uygun büyük kafatasının olmayışı çok somut ve elle tutulur olduğu için kabullenilerek obstetric hipotezinden vazgeçilmiştir. Aynı davranışın aşil tendonu konusunda da gösterilmesi, reel durumun olduğu gibi kabul edilmesi ve o durumun analitik açıklanması gerekmektedir. Aynı şey elbeyin ilişkisi için de geçerlidir. Onun da analitik sebep sonuç ilişkileriyle açıklanması gerekmektedir. Au. Sediba insan evriminin Rosetta taşıdır. İnsanlık tarihi ve bilim için bir şanstır; doğru okunmalıdır. Kaynakça: Bernhard Zipfel, Jeremy M. DeSilva, Robert S. Kidd, Kristian J. Carlson, Steven E. Churchill, Lee R. Berger. The Foot and Ankle of Australopithecus sediba. Science 9 September 2011: 14171420. DOI:10.1126/science.1202703 Job M. Kibii, Steven E. Churchill, Peter Schmid, Kristian J. Carlson, Nichelle D. Reed, Darryl J. de Ruiter, Lee R. Berger. A Partial Pelvis of Australopithecus sediba. Science 9 September 2011: 14071411. DOI:10.1126/science.1202521 Kaynak O. 1983 Bir Memeli Embriyonu Diğer Bir Tür Memelinin Rahmine Yerleştirilip Büyütülürse Nasıl Bir Sonuç Alınır? Evcil Dergisi 5: 2628 Kaynak O. 1998 Aktüel Dergisi 344: 5053 Kaynak O. 2007 İnsan Nasıl İnsan Oldu? Yeni Bir Öneri. Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi 1058: 1214 Kaynak O. 2008 Bu Günkü Halimize Nasıl Dönüştük? Cum CBT 1290/15 9 Aralık 2011 huriyet Bilim Teknoloji Dergisi 1129: 2 Kaynak O. 2010 IV. Ulusal Biyolojik Antropoloji Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitapçığı :2 Kaynak O. 2011 XI. International Syymposium on ‘’Disorder Systems: Theory and Its Applications’’ : 15 Kristian J. Carlson, Dietrich Stout, Tea Jashashvili, Darryl J. de Ruiter, Paul Tafforeau, Keely Carlson, Lee R. Berger. The Endocast of MH1, Australopithecus sediba. Science 9 September 2011: 14021407. DOI:10.1126/science.1203922 Manipulative Abilities. Science 9 September 2011: 14111417 DOI:10.1126/science.1202625 Meldrum D. Jeffrey . Journal of Scientific Exploration, Vol. 18, No. 1, pp. 65–79, 2004 Robyn Pickering, Paul H. G. M. Dirks, Zubair Jinnah, Darryl J. de Ruiter, Steven E. Churchil, Andy I. R. Herries, Jon D. Woodhead, John C. Hellstrom, Lee R. Berger. Australopithecus sediba at 1.977 Ma and Implications for the Origins of the Genus Homo. Science 9 September 2011: 14211423. DOI:10.1126/science.1203697 Stewart A. M. E, Gordon C. H, Wich S. A, Meijaard E. 2008 İnternational Journal Of Primatology 29:543548 Tracy L. Kivell, Job M. Kibii, Steven E. Churchill, Peter Schmid, Lee R. Berger. Australopithecus sediba Hand Demonstrates Mosaic Evolution of Locomotor and 1http://arstechnica.com/science/news/2011/09/originstorynewpapersclaimasedibaashumanancestor.ars 2http://www.youtube.com/watch?v=YdGn4Atp76w&feature=relmfu 3http://www.youtube.com/watch?v=pJOOo9C0dYE 4http://www.youtube.com/watch?v=4Q8o2XKfLLA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle