Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Basit bir ölçüm ile inme ve enfarktüs riskini değerlendirmek mümkün Periferik Arter Hastalığı’na toplumumuzda her geçen yıl daha sık rastlanıyor. Bugün 65 yaş üzeri toplumda, hastalığın görülme oranı %1015 iken, 80 yaş üzerinde bu oran %20’lere ulaşıyor. Bir el aleti olan doppler ile ayak bileğikol basıncını ölçmek mümkün. Bu ölçüm değerlerinin düşük veya yüksek olması PAH’ın bir göstergesidir. Doç. Dr. Murat Aksoy, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Damar Cerrahisi Bölümü Dr. Aksoy konuyu soru yanıt şeklinde açıklıyor: aralıklı topallamada, bu yürüme mesafesi günler arasında farklılık göstermez. Sinir hastalıklarında ise yürüme mesafesi günler arasında farklılıklar göstermektedir, dinlenme süreleri genellikle daha uzundur ve istirahat ağrıları da eşlik edebilmektedir. Periferik damar hastalığı sık duyulmamış bir hastalık. Tanımı nedir? Periferik arter hastalığı (PAH) vücudumuzun ana atar damarı olan aortanın ve dallarının tıkanması olarak tanımlanmaktadır. Bu tıkanıklığın en sık görülen nedeni ateroskleroz, yani damar sertliğidir. Damar sertliği insanoğlu doğduğu an başlar ve ölene kadar devam eder. Bu süreç, risk faktörleri olanlarda daha hızlıdır. Bu nedenle bazı kişilerde damar sertliğinin tıkanıklığa yol açması erken yaşlarda görülebilir. Risk faktörleri arasında ailede kalpdamar hastalıklarının varlığı, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, sigara ve alkol kullanımı ilk sıraları almaktadır. Hastalığın tanısı nasıl konmakta? Yukarıda tarif edilen şikâyetle gelen bir hastada sadece hastanın hikâyesini dinlemekle ön tanıyı koymak mümkündür. Hatta hangi kas gruplarının ağrıdığını iyice sorgulayarak bacak damarlarından hangisinin tıkalı olduğunu kabaca öngörebilmekteyiz. Daha sonra muayene ile tanı netleştirilmektedir. Dolayısıyla, başka hiçbir tetkike gerek kalmadan PAH tanısını koymak mümkündür. Bu aşamada şunu belirtmek gerekir: artık yeni hayat koşulları nedeni ile daha az yürümekteyiz. Bireysel veya toplu taşıma araçları ile ulaşımı sağlamaktayız. Spor günlük hayatımızın bir parçası değil. Bu nedenle günümüzde aralıklı topallamayı fark etmek daha zor. Çünkü günlük yürüme mesafemiz 200400 metre arasında değişmekte. Yürüme mesafemiz çok düşene kadar böyle bir sıkıntımız olduğunu fark etmeyebiliriz. Renkli doppler ultrasonografi, anjiyografi gibi diğer görüntüleme metotları sadece girişim yapacağımız hastada girişimin tipini ve şeklini belirlemek için gereklidir. Fizik muayenenin olmazsa olmazı ise bir el aleti olan doppler aleti ile ayak bileğikol basıncının ölçülmesidir. Damar tıkanıklığı kendini nasıl belli eder? Damar tıkanıklığının geliştiği bölgeye göre kişi farklı şikâyetler ile karşı karşıya kalabilmektedir. Örneğin, kişinin beynini besleyen karotis damarlarında darlıklar ve damar sertliğine bağlı plaklar oluştuysa inmeye, yani felce neden olabilmektedir. Bu plaklar kalp damarlarında yerleşmişse, hasta karşımıza kalp enfarktüsü ile gelebilmektedir. Bağırsakları besleyen damarlarda aynı problem varsa, kişi her yemekten sonra 12 saat devam eden karın ağrıları ile karşımıza gelmektedir. Bu kişiler her yemek sonrası ağrı çektiklerinden, yemek yemekten adeta korkmaktadırlar ve çoğunlukla aşırı zayıflama şikâyetleri de eklenmiştir. Konumuz olan PAH’da ise hastalar yürüdükleri zaman bacaklarındaki kramp şeklindeki ağrılar nedeni ile yürümelerine ara vermek zorundadırlar. Buna claudicatio intermittens denmektedir. En önemli neden diabetes mellitus, yani şeker hastalığıdır. Şeker hastalığı damarların cidarında kireçlenmeye yol açtığı için basınç düşük olsa da oran yüksek kalıyor. Diyabet, dünya için ciddi bir toplumsal sağlık problemi haline gelmeye başladı. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖWHO) göre bugün dünya üzerinde diyabetli hasta sayısı 346 milyona ulaştı. Hastaların %80’i gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerin sınırları içinde yaşamakta. Bu nedenle, özellikle ekonomik sıkıntı içinde olan ülkelerde yaşayan hastalar yeterli tedaviye ulaşmakta güçlük çekmekteler. DSÖ rakamlarına göre diyabet adeta bir tsunami gibi yaklaşmakta. Öngörüler 2030’da dünyadaki diyabetli hasta sayısının en az iki katına çıkacağının altını çizmekte. Şeker hastalarının %15’in hayatlarının bir döneminde ayak yarası ile karşılaşacağını düşünürsek ve bunların da bir kısmında damar tıkanıklığı gelişeceğini düşünürsek hasta sayısının ne kadar artacağını ve ekonomik yükün hangi boyuta ulaşacağını tahmin etmek bile ürkütücü. A y a k b i l e ğ i k o l basınç oranı nasıl yüksek çıkabilir? Murat Aksoy Bacak damarlarında tıkanık olan hastaların en büyük korkusu bacaklarının kesilmesi olmalı. En büyük korku amputasyon (bacağın kesilmesi) olsa da oranlara baktığınızda, kalbe ve beyine acımasızca saldıran aterosklerozun, bacaklarda daha selim davrandığını söylemek mümkün. Bu hastalarda yapılan çalışmaların sonuçları yılda sadece %12 hastanın amputasyon riski ile karşı karşıya kaldığını göstermekte. Dolayısıyla damar tıkanıklığı olan her hastanın ameliyat edilmesi gerekmemekte. Ancak daha önce de ifade edildiği gibi damar sertliği sadece bacakları değil, vücudumuzdaki tüm damarları tutmakta. Beraberinde gelen inme ve enfaktüslerin nedeni de bu zaten. On yıllık ölüm oranları sağlıklı toplum ile karşılaştırıldığında PAH grubunda 1015 kat daha yüksek. Bu nedenle her hasta ameliyat edilmemeli ama her hasta düzgün tedaviyi almalıdır. Yazımızın başlığı olan “ayak bileğikol basıncı indeksi” nasıl ölçülür? Hasta yatar pozisyonda iken sağ ve sol ayak bileği düzeyinde doppler aleti ile hastanın ayak basıncı ölçülür, takiben aynı işlem kolda yapılır. Kabaca ayak bileği düzeyindeki tansiyon, kolda tespit edilen tansiyona oranlanır. Bu oran sağlıklı kişilerde 1.01.3 arasında değişmektedir. Bu değerlerin düşük veya yüksek olması PAH’ın bir göstergesidir. Claudicatio intermittens’in Türkçe karşılığı var mı? Sıklıkla kullanılan karşılık “aralıklı topallama”dır. Aslında claudicatio sık kullanılan, oturmuş bir terim ve belki de kullanım diline İngilizce şeklinin yerleşmesinin en önemli nedeni, kelimenin kökünün özel bir isme dayanması. İÖ.10İS.54 arasında yaşamış olan Roma İmparatoru Claudius doğumsal bir hastalık nedeni ile topallayarak yürümektedir. Bu nedenle onun ismine atıfla tıp dizinine girmiş bir kelimedir. Gerçekte Claudius, muhtemelen nörolojik yani bir sinir hastalığı nedeni ile topallamaktadır. Peki, nasıl olur da bu ölçüm kişiyi inmeden ve enfarktüsten korur? Öncelikle bu oran tanının konmasında önemli bir yer tutmaktadır. PAH tanısı konmuş bir kişinin uygun tedaviyi almadığı takdirde ölüm oranları yüksek seyretmektedir. Bu nedenle tanının erken konması kişinin hayatının korunması için azami önem arz etmektedir. PAH’ta 5 yıllık ölüm oranları meme kanserinden ve bazı kan kanserlerinden bile daha yüksektir. Ancak toplum bu konuda maalesef yeteri kadar bilinçlendirilmemektedir. Hastaları kaybetmemizin en önemli nedeni kalp krizleri ve felçler yani inmelerdir. Kabaca aralıklı topallama nedeni ile takip edilmekte olan ve uygun tedaviyi almayan 100 hastanın 5 yıl içinde 30’unun kaybedileceği ve 510’unun ölümcül olmayan inme ile karşılaşacağı öngörülmektedir. Bu noktada daha da ilgi çekici olan nokta basınç indeksi ve yaşam beklentisi arasında olan ilişkidir. PAH olan kişilerde yapılmış olan çalışmalar, oran düştükçe istenmeyen olay riskinin de arttığını göstermektedir. Basınç indeksinin takibi de hastalığın seyrini tespit etmek açısından önemli görünmekte. Oranın düşmesi de inme, enfarktüs ve böbrek hastalığı riskinin arttığına işaret etmekte. Bu nedenle toplum sağlığı açısından bu ölçümlerinin düzenli olarak yapılması önerilmekte. Bu muayene yöntemi ucuz ve ek bir yük getirmemekte. Aralıklı topallama farklı hastalıklarda da görülebilir? Evet, Claudius örneğinde olduğu gibi aralıklı topallama, damar veya sinir hastalıklarında görülebilmektedir. Ancak kendini gösterme şeklindeki farklılıklar, birbirinden ayırt edilmesini sağlayabilmektedir. Damar hastalıklarına bağlı aralıklı topallamada hastanın ağrısı yürümeye başladıktan sonra başlar. Yürümeye başladıktan sonra, ağrının durdurduğu noktaya kadar yürünmüş olan mesafeye “yürüme mesafesi” denmektedir. Ağrı nedeni ile yürümesine ara veren hastanın ağrısı 35 dakika dinlenmekle geçer. Yürümeye yeniden başladıktan sonra benzer yürüme mesafesi sonrası ağrı kendini tekrar gösterir ve kişi yeniden dinlenmek zorunda kalır. Kişi böylece yürüyeceği mesafeyi aralıklı dinlenme dönemleri ile bitirebilir. Damar hastalıklarının neden olduğu PAH’ın tedavisi nedir? Hikâyesi dinlenen, muayenesi yapılmış ve PAH tanısı konmuş her hasta, kalp yönünden ve aterosklerozun tutabileceği sistemler yönünden değerlendirilmelidir. Risk faktörleri ortadan kaldırılmalı, sigara ve alkol bırakılmalı, kan sulandırıcı tedavi(ler) başlanmalı ve kolesterol düzeyleri istenen oranlara çekilmelidir. Egzersiz hayatın bir parçası haline getirilmelidir. Aralıklı topallama eğer hayat kalitesini bozuyorsa girişim düşünülebilir. İstirahat ağrısı olanlarda ve ayağında kangren/yara olanlarda da girişim düşünülmelidir. Aksi halde kişi bacağını kaybetme riski ile karşı karşıyadır. CBT 1290/17 9 Aralık 2011