26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Sadri Maksudi Bey ve evrim teorisi Sadri Maksudi Bey 1932’deki Birinci Türk Tarih Kongresi’nde, Darwin’in esas olarak doğal seçilim yoluyla türlerin değişimini öngören evrim teorisini kabul ettiğimizi söylüyordu. Osman Bahadır [email protected] u r32 Okuma konusundaki geri kalmışlığımızın, okuma/yazma işinin içinde olanların bireysel ve sektörel beceriksizliklerinden kaynaklandığını tespit edene kadar internet bütün okuryazarları o sektörün elinden kapıp götürmüş olacak! İnanmıyorsanız, müzik sektörünün başına gelenlere bakın! S Okunmak İstiyoruz! Uzun yıllar, “okumayı sevmiyoruz” bahanesinin arkasına saklandık. Aslında temel sorun belki de nasıl okutacağımız konusunda hiçbir fikre, motivasyona, bilgi donanımına sahip olmamamız. (Bu eksiklik şüphesiz bugün de devam ediyor) Binlerce satan birkaç istisna kitap. Bu gibi durumlarda en güzeli hiç ortalıkta gözükmemekti. Sonra her şey normale döndüğünde yine aynı şekilde ahkâm kesmeye devam. Aslında bu da bir tür mahalle baskısıdır. “Sen o kadar işe yaramaz birisin ki kitap bile okuma becerisine sahip değilsin!” Meğer bireydeki bu cevheri ortaya çıkarmak için çaba sarfetmeyenlerin bahanesiymiş bu; gerçek değilmiş! Internet bunu kanıtladı. Önce konuşma (chat) odaları ve eposta. Sonra web siteleri. Ardından da sosyal medya patlaması. Madem ben okuma özürlüyüm nasıl oluyor da yıllardır, bıkmadan usanmadan dijital dünyada sürekli okuyorum? Tabii ilk tepki içerik ile ilgili olacaktır. Kim bugün bir dijital cihazın başına geçip, uzun bir romanı okuyor ki? Internetten okuduğumuz şeyler fıkra, haber, anlık mesaj, yorum vb formatında kısa yazılar. Şöyle tuğla bir kitabı baştan sona okudunuz mu hiç bilgisayar ya da iPad’den? (Dikkat! Orijinal bahane böyle modernize, dijitalize ediliyor): “Okuyamazsınız, okuyamayacaksınız da!” O halde kıyaslamayı daha sağlıklı yapabilmek için gelin konvansiyonel ve dijital altyapıların mirasına bir bakalım. Kitapların herkesin erişebileceği birer meta haline gelmesi Avrupa’da matbaanın bulunmasıyla mümkün oldu. Gutenberg ilk kitabı 1455’te basmış olduğuna göre konvansiyonel miras beş yüz elli yıllık bir geçmişe sahip. Bir başka deyişle bireyler beşyüz elli yıldır bildiğimiz anlamda bir kitabı okuma eylemi ile karşı karşıyalar. Peki dijital altyapının geçmişi kaç yıl? Internetin dünyada genel erişime açılmasını 1990’lı yıllar olarak alırsa, daha şunun şurasında yirmi yıl ancak olmuş. Bakalım bu yirmi yılda dijital dünyada “okuma alışkanlığı” hangi boyutlara ulaşmış: Şu an dünyada 2,3 milyar bireyin eposta adresi var. Her kullanıcı günde ortalama 112 eposta alıyor/gönderiyor. Cep telefonunundan internete erişenler, zamanlarının neredeyse %40’ını eposta okuma/göndermeye, %10’unu sosyal medyaya ayırıyor. Ya da Facebook’a bakalım. Şu an Facebook kullanıcı sayısı MS 1600 yılındaki dünya nüfusunun tamamından daha fazla. Bir Facebook kullanıcısı ayda ortalama 90 içerik oluşturmaktadır. Sadece Facebook’a ayrılan zaman, günde yarım saat. Twitter’da günde yaklaşık 200 milyon mesaj (twit) gönderiliyor. Kısaca özetlemek gerekirse insanların okuma konusunda bir sıkıntıları yok. Yeter ki okunacak malzemeyi yaşamlarındaki pratik bir şeyle ilişkilendirebilsinler, yeter ki okunacak malzemenin sunumu çekici, okuma aracı olarak kendilerine sunulan imkânlar cazip olsun! Okuma konusundaki geri kalmışlığımızın, okuma/yazma işinin içinde olanların bireysel ve sektörel beceriksizliklerinden kaynaklandığını tespit edene kadar internet bütün okuryazarları o sektörün elinden kapıp götürmüş olacak! O zaman kitap fuarlarını şehrin göbeğinde yapmak da, gazeteleri bedavaya satmak da bir işe yaramayacak! Buna inanmıyorsanız (müzik sektörünün başına gelenlerle kıyaslama yapmak üzere) şu soruyu cevaplayın: En son ne zaman bir müzik CD’sini para vererek satın aldınız? ısntır. nazı in olğabir asnli kadeyu nrı, la orbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, aynı üniversitede 1920’li yılların başında Türk kavimleri tarihi hocası, 1932 yılında Şarkikarahisar (şimdiki Şebinkarahisar) mebusu, Ankara Hukuk Fakültesi hukuk tarihi profesörü ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti üyesi olan Sadri Maksudi (Arsal) Bey (18801957), Birinci Türk Tarih Kongresi’nde (Ankara 211 Temmuz 1932) 7 Temmuz günü birinci oturumda sunduğu “Tarihin Amilleri” başlıklı bildirisinin, “Tekamül Kanunu (Evolution)” başlıklı bölümünde evrim teorisine yer vermiştir. Sadri Maksudi Bey, bildirisinde evrim teorisiyle ilgili olarak şunları söylemektedir: “...Darwin ise hayvani ve nebati nevilerin çoğalmasında bilhassa tabii ıstıfa (selection naturelle) ve hayat mücadelesinin amil olduğunu ispat etti.... Lamarck’la Sadri Maksudi Arsal Darwin’e göre istihale (baş(18801957) kalaşım), zihayat uzviyetlerin (canlı organizmaların) inkişafında da esas oldu. Spencer tekamülün (evolution) umumi bir tabiat ve hayat kanunu olduğu fikrini ileri sürdü. ‘Bu evolution kanunu ancak ecramı semaviye (gök cisimleri) yahut zihayat uzviyetlerin inkişafında değil, bütün hayatta, maddi ve manevi bütün sahalarda tecelli eden bir kanundur. Her şey bu kanuna tabidir. Her şey bu kanuna göre inkişaf eder’ dedi. Spencer bu kanunun mahiyetini de izah etti.” “...Bizim Darwin’in transformizm kanunuyla Spencer’in evolution kanununa nazarımız (bakışımız) nedir? Beyler, biz transformizmi kabul etmiş bulunuyoruz; evolution’a gelince umumi tekamül temayülü manasında biz evolution’u da kabul ediyoruz. Fakat bu evolution muhakkak surette Spencer’in tarif ettiği şekilde mi cereyan ediyor? Beşeri camialar için evolution zaruri bir hadise midir, bir kanun mudur? Bu meseleler bugün ilmen tamamıyla halledilmiş meseleler olmadığından biz de Spencer’in tekamül kanununu kabul etmiş değiliz. Fakat uzviyetler için transformizmi kabul ettiğimiz gibi, beşeriyetin içtimai ve tarihi hayatında da bir tekamül hadisesi müşahede olunduğunu gayri kabili inkâr (inkâr edilemez) telakki ediyoruz. Beşeri camialardaki bu tekamül bir zaruri kanun mudur, yahut beşeriyetin fikri inkişafı gibi muhtelif amillerin muhassalası (sonucu) mıdır? Bu mesele bugün halledilmiş sayılmaz.” Görüldüğü gibi, Sadri Maksudi Bey, evrim teorisi konusunda tamamen bilimsel bir tutum takınmaktadır. Canlı türlerin evriminde, Darwin’in dönüşüm teorisinin doğruluğunu kabul ediyor. Cansız cisimlerin ve toplum yaşamının evriminin (o günkü karşılığıyla tekamülünün) de inkâr edilemez bir gerçek olduğunu söylüyor. Sadece toplumsal evrimin Spencer’ci tarzda yorumlanması konusuna ihtiyatla yaklaşıyor ki, bunda da Sadri Maksudi Bey son derece haklıdır. Evrim teorisinin Birinci Türk Tarih Kongresi’nde bu şekilde savunulmuş olması tarihi bir değer taşımaktadır. Ayrıca Sadri Maksudi Bey’in “Beyler, biz transformizmi kabul etmiş bulunuyoruz” derken çoğul bir ifade kullanmış olması dikkat çekicidir. Darwin’in evrim teorisi Cumhuriyetin ilk yıllarında orta ve yükseköğretim ders kitaplarında yer alıyor ve eğitim konusu oluyordu. Sadri Maksudi Bey’in bildirisindeki ifade tarzı da bu gerçeği desteklemektedir. Yararlanılan Kaynak: Birinci Türk Tarih Kongresi (Ankara 211 Temmuz 1932), Konferanslar Müzakere Zabıtları, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, IX. DiziSayı: 1a, Ankara 2010, s.351352. kauma 2011’in en iyi 25 yeniliği Orta sayfadan devam A raştırmacılar ilk önce katılımcılara saatlerce film izletirken, görme merkezindeki (cortex visualis) etkinliği, fonksiyonel manyetik rezonans tomografisiyle (FMRI) ölçmüşler. Bir bilgisayar bundan sonra özel olarak geliştirilmiş bir yöntemle filmde görülen renkleri ve biçimleri belli başlı etkinlik motifleri olarak sınıflandırmış. İkinci testte katılımcılar yeni filmler izleme devam etmişler. Bilgisayar öğrenmiş olduğu bağlantıları uygulayarak, ölçülen beyin etkinliklerine göre biçimleri ve hareketleri belirleyebilmiş. İşlemci bunun için 18 milyon saniyelik YouTube malzemesinden, öğrenilen beyin etkinlikleriyle en çok uyuşan film sahnelerini seçmiş. Sahnelerle en çok uyuşan yüz sahneden bilgisayar böylece, izlenmiş olan filmlere kısmen çok benzeyen hareketli rekonstrüksiyonlar üretmiş. ru sunuyor ya da eposta yazıyor. İhtiyaç halinde kullanıcının doktorundan randevu bile alabiliyor. Dahili bir RFID örneğin sabahları alınması gereken ilaçlar konusunda uyarıyor. Sihirli ayna tüm bunları sesli komutlarla yerine getiriyor. D AYNA AYNA SÖYLE BANA… ew York Times Araştırma Geliştirme Laboratuvarı tarafından geliştirilen “Magic mirror” / “Sihirli ayna” Microsoft’un Kinect hareket sensoründen yararlanarak kullanıcıyı tanıyor ve onunla etkileşime giriyor. Aynanın karşısına geçen kişi, kendisi hakkında bilgiler ediniyor. Mesela sağlık geçmişi veya günlük ajanda bilgileri gibi. Dahası sabahları gerek duyulan daha birçok hizmeti sunuyor: gazete içeriklerini tarıyor, hava rapo CBT 1290/ 12 9 Aralık 2011 N ünyanın en hızlı otomobili “Bloodhound SSC” saatte 1600 km hız yapıyor. Süper yarış otomobili EJ200 jet motoru ve hibrid Falcon roket motoruyla çalışıyor. Bu kombine güç sayesinde yedi ton ağırlığındaki bu süper yarış otomobili, 1600km/s’lik hıza sadece 42 saniye içerisinde ulaşıyor. Otomobilin tasarımında havacılık ve uzay teknolojilerinde kullanılan malzemelerden yararlanılmış. Otomobilin şasisinde karbon ve cam elyaf malzemeler kadar çelik de kullanılmıştır. DÜNYANIN EN HIZLI OTOMOBİLİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle