02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Biliyorum, her depremden sonra aynı şeyler söylenir; ama galiba yeterince yinelenmeyen bir konu var... Kasımda şafak vakti Hasan H. Esenoğlu İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü [email protected] Depremde Yıkılan Binalar ve Meslek Ahlakına Dair Her meslekten insan kendi meslek alanında hata yapabilir. Doktor da hata yapar, mühendis de, müteahhit de... Mesleki hatalar, genellikle, bilgi ve deneyim yetersizliğinden kaynaklanır. Ama, mesleki bakımdan yeterli olan insanlar da, üstelik işlerinde çok titiz, çok dikkatli davranıyor olsalar bile hata yapabilirler. Yıllar önce, nükleer santrallerin güvenilirliğiyle ilgili tartışmaları okurken dikkatimi çekmişti. Bir bilim adamı, insana özgü hataların hiçbir biçimde sıfıra indirilemeyeceğini, bunun kuramsal olarak mümkün olmadığını ileri sürüyor ve nükleer santrallerin güvenilirliği konusunda asıl sorunun bu olduğunu söylüyordu. Aslında, nükleer santraller gibi, yapılan bir hatanın bedelinin çok yüksek olduğu teknik konular bir yana, akla gelebilecek bütün teknik konularda hata paylarını azaltabilmek için sürekli araştırmalar yapıldığı; pek çok kritik denetim ya da karar noktasında, ileri düzeyde gelişkin cihazların meslek erbabının emrine verildiği bilinir. Fazla uzağa gitmeye gerek yok, tıp alanında teşhis koymada doktora yardımcı olması; teşhis, dolayısıyla da tedavide hata yapılmaması için geliştirilen cihazları hepimiz biliyoruz. Bütün bunlara rağmen tıpta, hiç hata yapılmıyor mu? Yapılıyor. Mühendislikte hata yapılmasın diye, örneğin ileri düzeyde geliştirilmiş ölçme teknikleri, test cihazları var; ama yine de hata yapılabiliyor. Galiba insanoğlu var olduğu sürece de bu hatalar yapılacak. Ama, eğer bir ülkede sürekli deprem oluyorsa ve her depremde yüzlerce, binlerce bina yerle bir oluyor ve bu yüzden her seferinde yüzlerce, binlerce insan ölüyorsa, bilin ki, o ülkede, kabul edilebilir sayılacak mühendislik, müteahhitlik hatalarından çok ötede bir şeyler vardır. Lâfı uzatmadan söyleyeyim; o ülkede kokuşmuş bir sistemle birlikte ahlaken kokuşmuş, tefessüh etmiş müteahhitler, proje mühendisleri, kontrol mühendisleri de vardır. Yerle bir olan binaların müteahhitlerini bir tarafa bırakıyorum. Eminim, sistem, daha önce onlarca defa olduğu gibi onları yine cezalandırmayacaktır. Yine eminim, o adam müsveddelerinin üye oldukları örgütler de (şimdi onlara galiba “sivil[!] toplum örgütü” deniyor) kıllarını kıpırdatmayacaklardır. Ama ben mühendislik kökeninden geliyorum; onun için, o yerle bir olan binaların ki onların önemli bir bölümü kamu binasıdır proje mühendislerinin, kontrol mühendislerinin üye oldukları ya da üyesi olmasalar bile mensubu oldukları meslekleri temsil eden örgütlere bir çift sözüm var: Diyorsunuz ki, ‘Bütün bu yıkımların sorumlusu, tefessüh eden mevcut iktisadi sistemdir; asıl sorgulanması, mücadele edilmesi gereken de bu sistemin kendisidir.’ Elbette bu sistem ve arkasındakilerin, siyasi iktidar sahiplerinin vebali çok büyüktür. Haydi onu da ben söyleyeyim. O iktidar sahiplerini verdikleri oylarla o noktaya taşıyan ve her depremde en büyük zararı gören halkın vebali de çok büyüktür. Ama söylediklerinizin satır aralarından şu sonucu da çıkarmamızı istiyorsanız, ona itirazım var: ‘O proje mühendisleri işten atılmamak, aç kalmamak için, kendilerini istihdam eden müteahhitlerin projelerini imzalayıp yaptıkları binalara göz yummak, kontrol mühendisleri de çalıştıkları kamu kurumlarından gelen benzer baskılar altında, o çürük binalara onay vermek zorunda kalmışlardır; o mühendisleri bu hale düşüren de mevcut sistemdir; onları suçlayamayız!’ Hayır, eğer gerçekten emekçilerin, çalışanların yanındaysanız, onlara kendilerini güvencede görecekleri bir gelecek vaadiniz varsa, ki ben hâlâ öyle olduğunuzu düşünüyorum, sırf işsiz kalmamak, aç kalmamak için müteahhidin ahlâksızlığına ortak olarak halktan yüzlerce, binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına neden olan mühendislerin yanında olamazsınız. Sistem her ne olursa olsun, sizlerin meslek ahlâkını korumak gibi bir sorumluluğunuz var. Tasavvurlarınızdaki yarınlar ahlâksız insanlarla kurulamaz. A lacakaranlıkta ortam ışığının olağandışı güzelliğine çarpılmayanımız yok gibidir... Bununla beraber, sosyal yaşamın gereksinimlerinde çeşitli zaman belirlemelerinde tartışma konusu da olabiliyor... Nedir bu Güneş’in sınır zamanları? Zaman olarak alacakaranlık, şafak ile gün doğumu ve gün batışı ile gün kararması arasındaki zamandır. Güneş ufkun altında bulunduğundan görülmediği halde ışığı, üst atmosferde saçılarak alt atmosferi aydınlatır ve bu durumda yeryüzü ne tamamen aydınlık ne de tamamen karanlıktır. Alacakaranlığın güzelliği de buradadır... Teknik olarak ta alacakaranlık, yapay ışığa gerek kalmadan dış aktivitelerin yapılabileceği günün sabah başlayıp akşam biten bölümü olarak tanımlanır (şekilde verildi). gün 2 4 7 8 9 9 9 10 10 10 12 14 23O 18 18 19 22 24 24 25 26 27 KASIM’DA GÖK OLAYLARI GÜNLÜĞÜ saat 19 İLK DÖRDÜN 10 Neptün Ay’ın 6 derece güneyinde 04 Uranüs Ay’ın 6 derece güneyinde 15 Ay Yer’e en uzak 21 Jüpiter Ay’ın 5 derece güneyinde 23 Neptün sabit görünümde 23 Venüs Antares’in 4 derece kuzeyinde 07 Mars Regulus’un 1.4 derece kuzeyinde 07 Merkür Antares’in 1.9 derece kuzeyinde 22 DOLUNAY 08 Ceres sabit görünümde 11 Merkür–Güneş açıklığı en büyük (Doğu 06 17 12 24 01 12 08 12 06 Göktaşı yağmuru SON DÖRDÜN Mars Ay’ın 8 derece kuzeyinde Satürn Ay’ın 7 derece kuzeyinde Ay Yer’e en yakın Merkür sabit görünümde YENİ AY, Parçalı Güneş Tutulması Merkür Ay’ın 1.7 derece kuzeyinde Venüs Ay’ın 3 derece güneyinde Bir de bilimsel bakış açısıyla alacakaranlık var ki Güneş merkezinin ufka göre yaptığı açıyla tanımlanır. Alacakaranlığın saptanan ve kabul gören üç alt sınıfı daha var: günlük tan (en parlak), deniz tanı ve gökbilim tanı (en karanlık). Aşağıdaki tanımlar konunun anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Yer’den Bakıldığında Kasım Ayında Gezegenler Özellik Gün Saat Neptün sabit görünümde 9 23 Merkür–Güneş açıklığı en büyük (23 derece) 14 15 Merkür sabit görünümde 24 12 YER MEZKEZLİ OLAYLAR Gece Gökbilim tanı (en karanlık) Deniz tanı Günlük tan (en parlak) Gündüz Güneş ufuktan 18 dereceden çok aşağıda iken Güneş ufuktan 12–18 derece aşağıda iken Güneş ufuktan 6–12 derece aşağıda iken Güneş ufuktan 6 dereceden az aşağıda iken Güneş ufkun üzerinde iken GÜNEŞ MEZKEZLİ OLAYLAR Gezegen En büyük Güneş’e en güney y ak ı n enl em de Merkür 11 Kasım – Venüs – 29 Kasım Karşı konuma (kavuşuma) çı k ı ş 30 Kasım – Ayrıca, resimde Kasım ayında soldan/sağdan sırasıyla: gece (tamamen karanlık), gökbilim tanı (koyu gri), deniz tanı (gri), günlük tan (açık gri) ve gündüz (tamamen beyaz) gerçek saatlerinde verildi. 25 Kasım’da K. Gezegenlerin Parlaklıkları Ceres 8.7 Pallas 10.5 Juno 11.4 Vesta 7.8 Bir de 8 dakika aralıkla 2 adet “günlük tan” fotoğrafı bu sayfada verildi [Antalya/Bakırlıtepe’de 2500 metre yüksekteki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nde güneybatı yönünde 30 Ekim 2011 saat 17:22 (soldaki) ve 17:30’da (sağdaki) çekildi]. Karşılaştırmak üzere bu yer için (enlemi: 36 derece 49 dakika 27 saniye Kuzey, boylamı: 30 derece 20 dakika 8 saniye Doğu) Güneş’in doğuş–batış ve tan bilgileri de verildi. Fotoğraf çekim saati Günlük tan başlangıcı : 17:22 ve 17:30 : 05:54, bitişi : 17:33 Güneş’in doğuşu : 06:20, batışı: 17:08 Gökbilim tanı başlangıcı: 04:54, bitişi : 18:33 CBT 1285/ 6 4 Kasım 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle