20 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR MARS’TA ZEHİRLİ MADDE BULUNDU Mars sondası “Phoenix” Kızıl Gezegen’den alınan toprak örneğinde, patlayıcı madde ve gübre üretiminde kullanılan perklorat tuzu buldu. NASA araştırmacıları insanlar için zararlı olan bu maddenin Mars’ta yaşamın gelişimi için bir engel oluşturup oluşturmadığını bilemiyor. Misyonu yöneten Peter Smith, perklorat tuzu yaşam için ne iyi ne de kötü diyebilirim, belki de bu tuz gerekli bile olabilir dedi. Bu madde Şili’deki Atacama çölünde bol miktarda alanlarının bozulmamış olduğu bölgelerde bile avcılık büyük bir tehdit oluşturmakta. Mesela Vietnam ve Kamboçya’da gibon maymunları evde beslenmek ya da ilaç üretimi için Çin’e satılmak üzere avlanıyorlar. Bu kadar büyük bir tehdit başka hayvan türlerinin hiçbirinde görülmemiş bugüne kadar. Afrika’da ise goril, bonobo ve bir şempanze türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Büyük maymun türlerinin yok oluşu hayvan koruma derneklerinin ilgisini çekerken, daha küçük olanlar gözden kaçıyor. Mesela mantolu maymunun soyu tamamen tükenmiş. Ender olarak görülen mantolu maymun türleri neredeyse yirmi beş yıldır hiçi görülmemiş. Maymunların hayatta kalabilmeleri için yağmur ormanlarının mutlaka korunması gerek. Dünya Doğuya Koruma Birliği’nin Ekim’de gerçekleştirilecek kongresinde yeni kırmızı liste açıklanacak. C vitamini, “radikal avcıları” olarak da isimlendirilen antioksidanlara dahildir. Bu maddeler kanseri tetikleyebilen agresif oksijen moleküllerinin etkinliğini durduruyorlar. Bethesda Ulusal Sağlık Enstitüsü’nde Mark Levin ile çalışan ekip, kanser hastası farelerin karın bölgesine yüksek dozda C vitamini enjekte ettikten sonra pankreas, yumurtalık ve beyindeki tümörlerin büyümesi %4153 oranında frenleyebilmiş. Üstelik tedavi sırasında sağlıklı hücreler zarar görmemiş. C VİTAMİNİYLE KANSER TEDAVİSİ var ve bazı yaşam biçimleri bununla beslenmekte. Yanmayı tetikleyen tuzlar oksidasyon malzemesidir, fişek üretiminde ve roket yakıtı üretiminde kullanılır. Kısa bir süre önce de Mars’ta suyun varlığıyla ilgili doğrudan kanıtlar saptanmıştı. Daha önceki kanıtlar hep dolaylıydı. Su, bildiğimiz her türlü yaşamın baş koşuludur. Phoenix sondası 680 milyon kilometrelik yolculuğun ardından 26 Mayısta Mars’a inmişti. Sondanın en önemli görevi en başından beri Mars’ta suyun izlerini aramaktı. Farelerle gerçekleştirilen deneyler sonucunda yüksek dozda enjekte edilen C vitamininin tümörün büyümesini engellediği anlaşıldı. Fakat vitaminin doğrudan doğruya kana karışacak şekilde verilmesi gerekiyor hastaya. Amerikalı bilim insanlarının Proceedings dergisindeki raporlarına göre aynı tedavinin insanlarda da uygulanması mümkün. Uzmanlar vitaminli tedaviyi özellikle de büyümesi önlenemeyen agresif tümörlerde kullanılabileceğini düşünüyorlar. MARMARALILAR EN AZ SEKİZ BİN YILDIR SÜT İÇİYOR Son buluntulardan anlaşıldığı üzere insanoğlu en az 8000 yıldan bu yana süt içiyor. Oysa bugüne kadarki kalıntılar İ.Ö.5. binyıla kadar uzanıyordu. Süt, özellikle de Kuzeybatı Anadolu gibi koyun veya keçi yerine sığırın yetiştirildiği bölgelerde büyük önem taşıyordu diyor Bristol Üniversitesi’nden Richard Evershed. Bilim adamı, Marmara denizinin çevresine İ.Ö.65005000 yıllarına ait süt kalıntıları bulmuş. Evershed, araştırma çerçevesinde Yakındoğu, Anadolu ve Balkanlar’da ortaya çıkarılan 2.200 çanak çömlek parçası üzerindeki organik kalıntıları inceliyordu. Çanak çömleklerin içindeki et ve süt kalıntıları, yağların, karbonizotop analiziyle incelenmesi sonucunda saptanmış. Sonuçlara göre süt ürünlerine ait kalıntılar daha çok. Hayvanların İÖ 8. binyıl’dan itibaren etleri için evcilleştirildiği biliniyordu. Yeni kalıntılarla sütün de İ.Ö.6500 yıllarından itibaren işlenip tüketildiği ve saklandığı anlaşıldı. Bilim adamı sütün bölgelere göre farklı tekniklerle işlendiğini düşünüyor. Konuyla ilgili araştırma yazısı Nature dergisinde (doi:10.1938/nature07180) “Earliest date form milk use in the Near East and southeastern Europe linked to cattle herding” başlığıyla yayımlandı. KUZEY KUTBU’NUN ADİL PAYLAŞIMI MAYMUN TÜRLERİNİN YARISI TEHDİT ALTINDA Bilim insanlarının tahminlerine göre dünya üzerindeki maymun türlerinin neredeyse yarısı tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Tehlikenin baş nedeni maymunların doğal yaşam alanları olan yağmur ormanlarının azalması olarak açıkl a n d ı , İsviçre’de gerçekleştirilen Dünya Doğayı Koruma Birliği konferansında. Maymun avcılığı da artmış. Maymun avcılığı konusunda bilim insanları daha önceleri Uluslararası Primat Birliği’nin konferansında da uyarmışlardı. En büyük tehdit altında olanlar Asya maymunları. Asya’daki maymunların yaklaşık olarak yüzde yetmişi kırmızı listeye alındı. Yaşam Moleküler biyoloji VİRÜSE DE HASTALIK ETKENİ BULAŞABİLİYOR Fransız bilim insanları küçük bir virüsün kendisinden çok daha büyük bir virüsten, çoğalma için yararlandığını saptadı. Marsilya Akdeniz Üniversitesi’nde Bernard La Scola ve Christelle Desnues yönetiminde çalışan ekipe göre küçük virüsün saldırısına uğrayan büyük virüsün Mirni virüs üremesi önemli ölçüde aksamakta. Nature dergisindeki yazıda, bakteri yiyen virüste (bakteriyofaj) parazit yaşam süren virüsün ilk “virofaj” örneği olarak sınıflandırılabileceği söyleniyor. Araştırmacılar paraziti, birkaç yıl önce bulunan mirni virüsünün yeni bir akrabası olan Marna virüsünü araştırırken bulmuşlar. Bu dev virüslerin çapı yaklaşık olarak 700 nanometre kadar olabiliyor. İki virüs amiplere bulaşarak, virüs fabrikalarında düzenli olarak yeni virüs partikülleri üretecek şekilde programlıyorlar. Bilim insanları işte bu fabrikalarda bugüne kadar bilinmeyen minik virüsün 50 nanometrelik parçalarını bulmuşlar. Sputnik olarak adlandırılan bu virüs büyük virüse bağımlı olarak yaşıyor. Amiplere aynı anda marna virüsü bulaşmadığı taktirde Sputnik içlerinde çoğalamıyor. Yeni virüsün kalıtımı da eşsiz. 21 genden 13’ünün benzeri bilinmiyor, diğer sekiz gen ise organizma dünyasının diğer alanlarındakine benzemekte. Kuzey Kutbundaki hammaddeler yüzünden çıkan tartışmalara yeni bir haritayla son verilmeye çalışılacak. Bilim insanlarına göre yeni harita bölgedeki deniz ve karaların ne şekilde paylaştırılması gerektiğini en iyi şekilde göstermekte. Mesela Birleşmiş Milletler Deniz Kanunu Konvansiyonu UNCLOS’a göre düzenlenen haklar ve devletlerarasındaki uzlaşmaları göstermekte. Durham Üniversitesi bilim insanları haritanın ayrıca halihazırda halen tartışmalı olan bölgeleri de gösterdiğini söylüyorlar. Ancak bu bölgelerde kimin ne kadar hakkı olduğu verilerden anlaşılmıyor. Bilim insanları yeni haritayla Kuzey Kutbundaki hammadde savaşının barışçıl bir şekilde sonlanmasına katkıda bulunmak istiyorlar. Mayıs ayının sonunda Danimarka, CBT 1119/ 4 29 Ağustos 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle