Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CBT 1111/ 22 4 Temmuz 2008 Öte yandan, Yasanın 3. maddesinde, çeşitli ARGE yapılarına (“teknoloji merkezi işletmeleri”, “ARGE merkezleri”, “ARGE projeleri” ve “rekabet öncesi işbirliği projeleri” ve “teknogirişim sermayesi”) çeşitli biçimlerde sağlanacak desteklerin “ARGE İndirimi”, “Gelir Vergisi Stopajı Teşviki”, “Sigorta Primi Desteği”, “Damga Vergisi İstisnası” ve “Teknogirişim Sermayesi Desteği” olacağı açıklanmaktadır. Ancak, bu bağlamda da desteklerin hangi öncelikler ve ölçütler göz önünde bulundurularak sağlanacağı belirtilmemiştir. Bu bağlamda son olarak, Yasanın, destekleme uygulamalarının nasıl bir düzen içinde yürütüleceğinin irdelenmesi gerekmektedir. Yasanın 4. maddesinin altıncı fıkrasına göre; “Bu Kanunun uygulamasına ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, TÜBİTAK’ın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından birlikte çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” Ancak, bu Yönetmelik henüz yayımlanmamıştır. Maliye Bakanlığı Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde bir ara yer verilen yönet“Araştırma ve melik taslağı ise neGeliştirme dense bir süre sonra kaldırılmıştır. Faaliyetlerinin Son derece sıradan Desteklenmesi sayılabilecek bu türHakkında Kanun”, den teknik gereklerne TBMM’deki gö den bile yoksun olan rüşmeler sırasında bir hukuksal düzenlemeden, ARGE etkinne de yürürlüğe liklerinin ülkesel ve girmesinden sektörel amaçlarına, hedef ve stratejilerine, günümüze değin uygulama ilkelerine ve hiç tartışılmadı. önceliklerine açıklık Neden Acaba? getirebilecek bir plana gönderme yapması Bilinmiyor ya da beklenemez. Açıktır önemsenmemiş ki, böylesine belirsizlik olabilir mi? koşullarında da ARGE etkinliklerine yönelik desteklemelerin sektör, kurum ve kuruluş, proje ve kişi özelinde rastgele, daha kötüsü, keyfi biçimde yapılması kaçınılmazdır: Açık olan bir başka konu da siyasal iktidarın bu türden keyfiliklerden rahatsızlık duymayacağı, dahası, bu durumdan kendince yararlanma çabası içinde olacağıdır. Hemen hemen her alanda ve her zaman böylesi çabalar içinde olmuyor mu? Peki; ülkemizde bu türden keyfiliklerden rahatsızlık duyacaklar, duyması gerekenler yok mu? Hiç olmazsa bu aşamada, 5746 sayılı “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun”un uygulanmasını düzenleyecek Yönetmeliğin, söz konusu belirsizlikleri en aza indirebilecek ve kamusal kaynakların savurganlığına yol açmayacak içerikte hazırlanmasına yönelik çabalara girilmesi gerekmektedir. Başta TMMOB ve bağlı odalar olmak üzere ilgili demokratik kitle örgütlerine bu alanda da önemli görevler düşmektedir. Üniversiteler ise, deyiş yerindeyse “gölge etmesinler”, yeter. Bilim ne zaman ve nerede doğdu? Yunan biliminin doğuşunu ve gelişmesini mümkün kılan faktörler arasında, Yunan zihniyetinden, Yunanlıların dünya görüşünden de bahsetmek gerekir. Heziyod ve Homeros’un yazılarından anlaşıldığı kadarıyla, Yunanlılar insan yeteneğine büyük değer veriyorlardı ve tarih olaylarını laik biçimde ele alıyorlardı. Melek Dosay Gökdoğan, Ankara Üniversitesi, Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi, Bilim Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi; mdosay@hotmail.com Y unanlıların Helen döneminde (M.Ö. 7.yy. M.Ö. 3. yy.) bilimde, felsefede, edebiyatta ve güzel sanatlarda gerçekleştirmiş oldukları büyük başarıyı ifade etmek için “Yunan mucizesi” deyimi kullanılmıştır. Bu söz, bu Yunan başarılarının açıklanmasının olanaksız olduğunu, yani bu başarının mucizevi bir niteliği olduğunu gösterir. Yunan mucizesi sözü, gerek bilimsel başarılarını hazırlamış olan Yunan zihniyeti ve entelektüel ortamının bu önemli başarıyı anlaşılabilir kılması ve gerekse Yunanlıların kendilerinden daha eski uygarlıklara çok şeyler borçlu olmaları bakımından abartılı ve yanlış bir zihniyeti temsil eder. Bu söz, bilgimizin çok eksik olduğu zamanların damgasını taşımaktadır ve Yunan bilimi değerinden hiçbir şey kaybetmemiş olmasına rağmen, bugün artık eskimiş bir sözdür. Çivi yazılı tabletler üzerinde yapılan araştırmalar Mezopotamyalıların bilimleri hakkında daha önceleri tahmin edilmeyen ve beklenmeyen birtakım gerçekleri gün ışığına çıkarmıştır. Çivi yazılı tabletlerden anlaşıldığına göre, Mezopotamyalıların matematik ve astronomi bilgileri Yunanlılarınkilerle kıyaslanabilecek bir durumdaydı. Oldukça gelişmiş bir cebirleri ve matematiğe dayanan oldukça sistemli bir astronomileri vardı. Yunanlıların bu gelişmiş Mısır ve Mezopotamya biliminden yararlanmaları uzunca bir süre devam etmiştir. Yani Yunanlılar başlangıçta Mısırlılardan ve Mezopotamyalılardan alabilecekleri bütün bilgileri elde edip, ondan sonra kendi bilimlerini dış etkiler almaksızın geliştirmiş değillerdi. ğıntının Mezopotamyalılar tarafından iyi bilindiğini ve çok kullanıldığını gösteren problem çözümlerini veren tabletler bulunmuştur. Yunan biliminin doğuşunu ve gelişmesini mümkün kılan faktörler arasında, Yunan zihniyetinden, Yunanlıların dünya görüşünden de bahsetmek gerekir. Heziyod ve Homeros’un yazılarından anlaşıldığı kadarıyla, Yunanlılar insan yeteneğine büyük değer veriyorlardı ve tarih olaylarını laik biçimde ele alıyorlardı. Yunan dininde ve mitolojisinde sihrin çok az yeri vardı, bu bakımdan bu din ve mitoloji bilim ve felsefenin doğuşuna zemin hazırlayacak olumlu şartlara sahipti. Yunan düşünürleri dinlerini çeşitli felsefi süzgeçlerden geçirerek birçok bakımlardan değişikliklere uğratmışlardı. Tanrı kavramını daha soyut bir hale sokmuşlar ve antropomorfizmden (insan biçimli tanrı anlayışı) uzaklaştırmışlardı. LAİK ELEŞTİREL BAKIŞ Yunan dünyasında böyle eleştirici bir zihniyetin doğması için de elverişli şartların mevcut olduğu düşünülebilir. Milat’tan önce yedinci ve altıncı yüzyıllarda, Yunanlıların merkezi bir hükümetleri olmadığı gibi, dinleri de merasim ve ayinleri bakımından tamamen birleşmiş durumda değildi. Siteler arasında farklılıklar vardı. Böylece, çeşitlilik ve bu çeşitliliğin sağladığı karşılaştırma olanaklarına sahiptiler. Bu durum, yaratıcı bir şüpheciliğe yol açmış olabilir. Ayrıca, çeşitli bölgelere dağılmış olan Yunan kolonileri vasıtasıyla yabancı uygarlıklarla iletişim sağlanmaktaydı. Yabancı toplumların alışkanlıkları ve gelenekleriyle tanışmanın, Yunan düşünce ufkunun genişlemesine ve merak duygusunun uyanmasına yol açmış olduğunu söylemek kesinlikle mümkündür. Nitekim din, ahlak ve edebiyat alanlarında eleştirici bir zihniyetin felsefi düşünceyle birlikte başladığı, onunla paralel gelişmeler gösterdiği tespit edilmiştir. Altıncı yüzyılda Homeros’un ve Heziyod’un eserleri laik eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmıştı. Helen uygarlığının Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarından yararlanmış olması ve sahip oldukları olumlu entelektüel koşullar, Helen mucizesini anlaşılır hale getirip mucizevi görünümünden çıkarmış; ayrıca ilk bilimsel etkinliklerin Helen uygarlığında başlamadığı, daha önce Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarında Helen toplumunun yararlanabileceği seviyede gelişmiş bilim dallarının olduğu ortaya çıkmıştır. İLHAM KAYNAĞI Özellikle astronomide Helenistik çağda önemli ölçüde Mezopotamyalılardan faydalanmışlardı. Bunun iki sebebi vardı: Mezopotamya astronomisi Helenistik çağda en gelişmiş safhasına ulaşmıştı. Ayrıca, Yunan astronomisi ve geometrisi ancak Homeros Helenistik çağda Mezopotamya astronomisinin bu gelişmiş şeklinden faydalanabilecek bir düzeye gelmişti. Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarıyla temasları Yunanlılar için ilham kaynağı olmuştu. Helen Dünyası’nın bu uygarlıklarla belki en büyük temas noktası olan İyonya’da doğmuş olması da bu açıdan ilginç bir noktadır. İyonyalı ziyaretçilere Mısır’da onları gezdirmek için resmi rehberler verilmekteydi. Yunanlıların Mısırlılarla doğrudan doğruya temasları olmuş, Mezopotamyalılarla ise daha dolaylı temaslarının olduğu söylenebilir. Ancak, özellikle astronomi ve matematik alanında Mısırlılardan daha ileride olan Mezopotamyalılardan geniş ölçüde yararlanmış oldukları anlaşılmaktadır. “Thales Teoremi” adıyla bilinen benzer üçgenler teoremini Mezopotamyalıların dik üçgenler için bildiklerini ve uyguladıklarını gösteren çeşitli tabletlerle karşılaşılmıştır. Yine, “Pithagoras Teoremi” adıyla meşhur geometrik ba Kaynak Aydın Sayılı, Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1982.