23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolTurkoglu@Gmail.com) ca büyük şirketlerin değil KOBİ’lerin ve bireysel kullanıcıların da bilgi güvenliğini garanti altına alıyor. Genişbant erişim çözümleri alanında faaliyet gösteren ZyXEL, firewall ürünleriyle hem kurumsal hem de bireysel kullanıcıları kaliteli, güvenli ve hızlı internet erişimiyle tanıştırıyor. Dünyanın ilk taşınabilir kişisel güvenlik duvarı olan ZyXEL’in firewall ürün grubu ZyWALL USG Serisi, gizlilik, bütünlük, erişebilirlik, sorumluluk ve kimlik doğrulama gibi pek çok alanda güvenlik sağlıyor. ZyWALL USG serisi, güvenlik özelliklerinin dışında 5 yıl garanti, tümü ücretsiz olan firmware/yazılım güncellemesi, ücretsiz Antispam lisans hizmeti, ücretsiz, raporlama hizmeti, Kaspersky antivirus, BlueCoat içerik filtreleme ve IDP yazılımlarıyla internette gerçek güvenliğin rahatlığını sunuyor. Beynimizdeki ve kalbimizdeki yaraları artık birer gizli hazine olarak görmeyelim. Onlar ancak paylaştıkça bir hazine haline gelebilir. Paylaşılan bilgi azalmaz çoğalır. Küçültmez yüceltir. Zihindeki Blokları Blog Kırar Bireylerin kendini doğrudan ifade ederken sanal dünyadan azami istifade etmesi, 2002 yılı önemli bir dönemeç olarak ele alınıyor. Teknolojik konulardaki eğilimleri, moda akımları fiziksel dünyadaki eğilimlerden izole ederek irdelediğimizde her zaman anlamlı tanımlar, açıklamalar bulamayabiliyoruz. Ancak blogosferin böyle bir dönemde oluşmaya başlaması ile 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçekleştirilen terör saldırısının sonrasında dünyanın içine girmiş olduğu yeni evrenin irtibatlandırılması pek de hatalı olmasa gerek. Devletler daha totoliter bir yönetim modeline başvurmak zorunda kaldılar ve bunun sonucu olarak yaşların yanında haksız yere yanan kurular, belki de bunun direkt ve dolaylı (olumsuz) sonuçlarını kendi bireysel yaşamlarında daha derinden hissetmeye başladılar; yaşadılar. Buna karşılık olarak da kendilerini sanal dünyaya attılar. Bloglar patladı. Bugün 2008 yılında blogosfer diye adlandırılan blog dünyası artık içinde ne ararsanız bulunan bir dijital ekosistem halini almıştır ve bu sayede de yeni problemler ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bir tanesi de bir blogun okunmasının, popüler olmasının nasıl sağlanacağı hakkındadır. Blogosfer o denli büyüdü ki, artık sadece blog dünyasıyla sınırlı arama yapma imkânları ortaya çıktı. Herhangi bir konuda Google’un blog arama ortamında bir arama yapın, karşınıza yüzlerce binlerce blog çıkacaktır. Bloglar bugün söyleyecek bir sözü olan herkesin sahip olması gereken, zamanından başka harcayacak hiçbir şeye gerek duymayan ücretsiz sanal bir imkân. Öte yandan bir blogun okunurluluğunun sağlanması için de yeni araçlar ortaya çıkmış durumda. Öncelikle blogun sürekli güncel kalması gerekmekte. Periyodu ne olursa olsun, düzenli olarak blogunuzu güncel tutmanız “olmazsa olmaz” koşullardan bir tanesidir. Artık bloglar sadece yazı yazma ile sınırlı birer ortam olmaktan çıktı. Örneğin çektiğiniz fotoğrafları da bloglarınıza ekleyebilir ya da flickr gibi fotoğraf paylaşım ortamlarıyla blogunuzu birbirine bağlayabilirsiniz. Yani flickr sitesine yüklediğiniz fotoğraflarınızı blogger.com sitesindeki blogunuzda gösterebilirsiniz; ikinci kere yükleme yapmadan. O nedenle yazı yazmayı sevmiyor olmak artık blog sahibi olmama sürecinde bir bahane olmaktan çıktı. Okunurluluğu sağlayacak önemli konulardan birisi de blogun technorati.com gibi blog uzmanı sitelerden erişilebilir hale getirilmesi. Bu imkân eskiden web sitelerinin kendilerini yahoo.com arama sitesine eklemesinin blogcası. Bu tür blog arama sitelerine kendi blogunuzu tanıttığınızda blogunuzla ilgili okunurluk ve referans gösterme türü konularda istatistiki bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Türkçe’yi blogunuzun okunurluluğu açısından bir sorun olarak görüyorsanız yeniden düşünün. Çünkü 2008 yılında siberuzayda en çok kullanılan dillerden bir tanesi de örneğin Farsça. Demek ki İngilizce dışındaki dillerin de internette bir şansı var. eBay’in yakın zamanda yapmış olduğu bir araştırmaya göre bugün Türkiye’de 7,5 milyon ADSL abonesi 26 milyon internet kullanıcı var. Bunları iyimser rakamlar olarak düşünsek bile bugün Türkiye internet kullanıcısı açısından dünyanın onbirinci ülkesi konumunda. Böyle bir hacimden taş üstüne taş koyan blogların çıkmasını beklemek hayal olmasa gerek. Tabii taş üstüne taş koymayı pratik metrikler açısından tanımlıyorum. Yani Türkçe blogların global istatistiklere girebilecek düzeyde trafik çekebilmesi. Şu an ülkemizde blogkavramınınkeşfedilmesi halkası dışında eksik bir şey kalmamış durumdadır. Bilgisayarsa bilgisayar, internet kullanımı ise internet kullanımı, ucuza ADSL erişimi ise ucuza ADSL erişimi. Hatta ve hatta konuşma ihtiyacı ise konuşma ihtiyacı. Sadece 12 Eylül sonrası sendromu bile bloglara taşınsa sanırım 2009 yılında yapılacak blogosfer istatistiklerinde Türkçe bloglar da dünya çapında istatistiklere girmeyi başarır. Bugüne dek bu tür konularda açık iletişim kurmayı tukaka olarak damgalamış olan birinci elden tanıklarda yavaş yavaş gözlenmekte olan tavır değiştirme süreci belki de bir umut ışığı olabilir. Beynimizdeki ve kalbimizdeki yaraları artık birer gizli hazine olarak görmeyelim. Onlar ancak paylaştıkça bir hazine haline gelebilir. Paylaşılan bilgi azalmaz çoğalır. Küçültmez yüceltir. MÜZİĞİ CEBİNİZDE TAŞIYIN... Logitech, cep telefonundaki düşük ses kalitesini yükselterek, kablosuz bir şekilde stereofonik sese dönüştüren Logitech® PureFi Mobile™ hoparlör sistemini temmuz ayı ortalarında Türkiye’de piyasaya çıkartacak. Gelişmiş Ses Dağılım Profili’ne (A2DP) sahip Bluetooth’lu bir cep telefonunuz varsa, kompakt tasarımlı PureFi Mobile hoparlör sistemiyle telefonunuzdan 10 metre uzaklıkta bile müzik dinleyebilirsiniz. PureFi Mobile, kablosuz bir speakerphone olarak da kullanılabiliyor. Bu ürün iki yerleşik mikrofona sahip. Bunlardan biri ses ayarlarını yapmayı sağlarken, diğeri de gürültüyü engellemek için kullanılıyor. Müzik dinlerken telefonunuzu kullanmanıza da gerek kalmıyor; hoparlörün üzerindeki tuşlarla aramalarınızı cevaplayabilir ya da sonlandırabilirsiniz. Kompakt, tek parça hoparlör sistemi, şarj cihazını da taşıyabileceğiniz bir koruma çantasına sahip. Beklenmedik bir zamanda bataryanın bitmesini engellemek için 12 saat kullanabilecek şarj edilebilir piller ile bir pil göstergesi de bulunuyor. Piller azaldığında, cihazı adaptöre ya da miniUSB kabloya takarak müzik dinlemek mümkün. PC, iPod® veya MP3 çalarınızda kayıtlı parçaları dinlemek için, müzik çalarınızı Bluetooth ya da 3.5 mm ses jakı yoluyla PureFi Mobile’a bağlamanız yeterli. AKILLI KAPI İLETİŞİM SİSTEMİ Ülkemizde Bircom tarafından sunulan SIP tabanlı IP iletişim cihazı 2N Helios IP ile hareket halindeyken nerede olursanız olun, kapınıza gelen misafirinizle cep telefonunuz üzerinden konuşabiliyor, gelenin kim olduğunu bilgisayarınız üzerinden görebiliyorsunuz. Cep telefonundan şifre girip kapıyı dünyanın öbür ucunda bile açabiliyorsunuz. 2N Helios IP ile anahtar unutma derdi tarihe karışırken, ziyaretçileri kapıda kalma sorunu ortadan kalkıyor. 2N Helios IP, müstakil villalardan sitelere, kamu kuruluşlarından KOBİ’lere kadar her türlü mekânda noktadan noktaya güvenlik ve geçiş kontrol amaçlı kullanılabiliyor. Ayrıca 2N Helios IP kapı iletişim sistemi olarak kullanılması için bir PBX telefon santralına gereksinim duymuyor ve böylece son derece esnek bir kullanım avantajı sağlıyor. En önemli özelliklerinden biri de uzaktan yönetim kolaylığı… Tıpkı herhangi bir ağ cihazı gibi 2N Helios IP, kullanıcı dostu web arayüzü sayesinde uzaktan kolayca programlanabiliyor ve yönetilebiliyor. Bu sayede giriş kapısı ile iç mekân arasında SIP tabanlı VoIP iletişimi ve MPEG 4 kalitesinde canlı video aktarımı sağlanabiliyor. Ayrıntılı bilgi için www.bircom.com adresini ziyaret edebilir veya 0 (212) 319 97 00 numaralı telefonu arayabilirsiniz. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1111/ 19 4 Temmuz 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle