Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Burdur–Antalya Bölgesi’nin Altı Bin Yılı Prof. Dr. Refik Duru MÖ 8000'den MÖ 2000'e Burdur–Antalya Bölgesinin Altıbin Yılı, Suna–İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Yayını, İstanbul–2008, 194 sayfa: akmed@akmed.org.tr, 0242 243 42 74, faks: 0242 243 80 13. İstanbulda arkeoloji kitapları satan yayınevlerinde. Antalya ve çevresinin uygarlık tarihini yazanlar bölgenin tarihini Karain’den başlatır, İsa’dan önce kırk binlere indirirlerdi. Oysa bu tarihlendirme son yıllarda çok değişmiştir. Karain Mağarası Antalya’ya kuş uçumu 25 kilometre olup Toros Dağları’nın Döşeme düzlüğüne bakan güney eteklerindedir. Mağara ova düzleminden 150 metre yüksekliktedir. Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından 1946 yılında keşfedildi ve bilimsel çalışmalara 1956’da başlandı. 1974’te aramızdan ayrılan Kılıç Kökten’in başlattığı kazıları onun öğrencisi Prof. Dr. Işın Yalçınkaya ve Prof. Dr. Harun Taşkıran’la birlikte sürdürmekte. Yabancı bilim insanlarıyla da işbirliği yapan bu iki bilim insanı Karain’de yaptıkları kazılarla bölgenin tarihini İsa’dan önce iki yüz elli bine kadar indirdi. Bir başka bilim insanı Prof. Dr. Refik Duru ise Burdur Gölü çukurundan Antalya kıyı düzlüğüne doğru uzanan dar bölgede tam otuz yıldır kazı yapıyor. Bir bakıma bu iki çalışma, bölgenin uygarlık tarihinin saptanması açısından hem çok önemli hem de birbirini bütünlemektedir. Son derece disiplinli ve çalışkan bir bilim insanı olup, yaptığı çalışmaları kitaba dönüştürebilen Refik Duru’yu 1978 yılının yazında tanıdım. Hoca o yıl–195760 yıllarında James Mellaart’ın kazdığı ve arkeoloji dünyasında önemli bir yeri olan – Hacılar Höyük’e çok yakın olan Kuruçay Höyük’de kazıya başlamıştı. Afyonkarahisar Müzesi uzmanlarıyla birlikte ziyaret etmiştik. Hocayla bu tanışmamız, benim Antalya İl Kültür Müdürlüğü’ne atanmamdan sonra dostluğa dönüştü. Kuruçay Höyük Burdur’dan Tefenni’ye giden yolun on beşinci kilometresinde Kuruçay Köyü’nün sınırları içindedir. Prof. Duru bu höyükteki kazıları 1988 yılı yazında ana toprağa inerek bitirdi. Kültürel ve tabakalaşma sıra düzenine göre; İlk Tunç Çağı, Geç Kalkolitik, Erken Kalkolitik, Geç Neolitik, Erken Neolitik yapı katlarına ulaştı. Bu höyükte insanın yaşam serüveni yaklaşık olarak MÖ 6230’larda başlar, MÖ 2200’lerde sona erer. Kazıdan çok önemli buluntular çıkaran Hoca, bu höyükle ilgili on yıllık kazı sürecini Kuruçay Höyük adı altında iki cilt olarak (550 sayfa) yayınladı. Hoca bölgedeki höyük kazılarını sürdürdü. Kuruçay Höyük’ten sonra Burdur’un 35 kilometre güneyinde Bucak ilçesi yakınlarından geçen BurdurAntalya karayolunun 100 metre kadar batısında Höyücek olarak adlandırılan höyükte 1989 yazında kazılara başladı. Bu höyükte de dört yıl çalışan Prof. Duru; Erken Kalkolitik, Geç Neolitik, Erken Neolitik yapı katlarına ulaştı. Bu höyükte de insanın yaşama ve yerleşmesi yaklaşık olarak MÖ 6500’lere inmektedir. Höyücek kazılarını Bademağacı Höyüğü kazıları izledi. Burdur’dan Antalya’ya giden karayolunun 75.kilometresinde Anadolu Yaylasını güneyden çevreleyen Toros Dağları’nın kuzey yamaçlarına bitişik, küçük bir ova içinde yer alan Bademağacı Höyük’te 1993 yılında başlattığı kazıları Prof. Duru meslektaşı Prof.Dr. Gülsün Umurtak ile birlikte sürdürmekte. Erken Hristiyanlık dönemine kadar iskanın görüldüğü Höyük’te insan yaşamının başlangıcı MÖ 7050’lere tarihlenmekte. Duru, Hacılar ve Elmalı KarataşBağbaşı höyük kazılarını da irdeleyerek, Burdur Antalya bölgesinin tarihinden altı bin yıllık bir dönemi yazmıştır. Refik Duru, yazdığı eserin önsözünde, kitabının hangi tarihler arasını kapsadığını, yazarken neyi göz önünde tuttuğunu şu cümlelerle belirtiyor: “İnsanlığın uygarlaşma sürecinin yazının bulunuş çizgisinin ardında kalan ‘Tarihöncesi’ çağlarının, yaklaşık MÖ 8000’lerden MÖ 2000 dolaylarına kadar olan parçasının Güneybatı Anadolu'da, Burdur ile Antalya'nın bir bölümünü kapsayan kısmındaki durumunun ana hatlarını... arkeolojinin yöntemleri ve verileri ile aktarmaya çalışacağız....” diyor. MÖ 8000'den MÖ 2000'e Burdur – Antalya Bölgesinin Altıbin Yılı adını taşıyan Refik Duru’nun bilimsel ama akıcı bir dile sahip olan yapıtında yazar kazılarda çekilen fotoğrafların ve çizilen resimlerin desteğinde, bu coğrafyadaki mimariyi, ölü gömme adetlerini, ekonomik yapısını, insan hareketlerini, sanatsal buluntularını, çömlekçilik sanatını ayrıntılarıyla vermektedir. Ayrıca kitabın sonunda bir ek bölüm olarak bölgenin “Hıristiyanlık Dönemi” özet olarak sunuldu. Renkli resimlerin çok sayıda çizimlerin yer aldığı kitap, büyük boy olup kuşe kâğıttır. Gerçekten titiz bir çalışmanın ürünü olan eserin yayın yönetimini Kayhan Dörtlük ve Tarkan Kahya üstlendi. Otuz yıllık birikimin ürünü olan bu çalışmayı, daha önce de nitelikli kitaplar yayınlayan Suna – İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü basmıştır. Bu kitap bölgenin tarihine ilgi duyan herkesin kitaplığında bulunması gereken bir yapıttır. Uzunca bir süre güncelliğini koruyacaktır. Emeği geçen herkesi kutlarken önümüzdeki yaz aylarında yeni bir kazı mevsimi başlayacaktır. Anadolu uygarlıklarına gönül veren kazıcı dostlara selam olsun. Musa Seyirci, museyirci@gmail.com nunda yer alan Türkçe terimler sözlüğü ise, bu konuda daha önce değişmeden kullanmakta olduğumuz bazı terimleri de türkçe sunmaktadır. Kitabın içindeki bilgileri yorumlamakta terimlerin açıklanması, alan dışı kişilerin bilgilenmelerinde ve Türkçe bilim dilinin gelişmesine de yardımcı olacaktır. Farklı çevirmenlerin olması biçem konusunda bölümler arasında değişiklik olmasına neden olmaktadır. Türkçe basım için önsöz hazırlayan Futuyma’nın dediği gibi “bu kitap evrimin doğasını, tarihi ve süreçlerini nasıl anlayabileceğimizi açıklıyor; evrimin biyolojik olayları kavramak için gerekliliğini resimliyor; evrim bilgisi ve yönteminin toplum yararına kullanımını örneklendiriyor ve evrimin bilim alanında öne sürülen herhangi bir sav kadar tamamıyla belgelendirildiğini gösteriyor”. Bilimsel verileri anlayarak bilimsel düşünmeye, dünya ve ülkemizde bilimden korku ve düşmanlığı ortadan kaldırmaya yardımcı olacak bir eserdir. Öğrenci için hazırladığı yazısında Futuyma, kitabın içeriğindeki temel bölümler ve yöntemlerin nasıl okunması gerektiğini ve sonra yeniden geriye dönülüp bir daha okunmasıyla tümünü kavramadaki önemine işaret ederek onlara yol göstermektedir. Yaşam bilimlerinin belkemiği olan evrimin anlaşılması, özellikle öğrenciler için diğer bilim alanlarında edinilen bilgilerin de yorumlanma ve bütünleşmelerini ve yaşamdaki bütünlüğü anlamalarındaki desteği almalarını sağlayacaktır. Nobel ödüllü Jacob ve Watson’dan alıntılar yaparak hazırlanan sıcak bir sunuş kitabın okunmasını kolaylaştırmaktadır. Çevirenler adına sunuş yazısını hazırlayan ve bu eseri bize kazandıran Sayın Aykut Kence; bilim doğmalardan farklıdır çünkü sorular yanıtlandıkça tükenmez yeni sorular çıkar anlamında ileriye yönelik bilim alanının ufkunun ne denli açık olduğunu vurgulamıştır. Büyük bir gayret ve enerjiyle çalışan Kence başta olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür borçluyuz. 22 BÖLÜM Kitap biyoloji konusunda akademik hayatta görev yapan bilim adamlarımız tarafından çevirileri yapılan 22 bölüm içermektedir: Evrimsel biyoloji; Yaşam ağacı: Sınflandırma ve filogeni; Evrim modelleri; Evrimin taşıl kayıtları; Yerkürede yaşamın tarihi; Evrimsel coğrafya; Biyoçeşitliliğin evrimi; Kalıtsal çeşitliliğin kökeni; Çeşitlilik; Genetik sürüklenme:Rastlantılar yoluyla evrim; Doğal seçilim ve uyarlanma (adaptasyon); Fenotipik özelliklerin evrimi; Doğal seçilimin genetik kuramı; Çatışma ve işbirliği; Tür; Canlı nasıl uyumlu olur:üreme başarısı; Birlikte evrim:türler arasındaki etkileşimin evrimi; Genlerin ve genomların evrimi; Evrim ve gelişme; Büyük ölçekli evrim:Tür düzeyinin üzerindeki evrim; Evrimci bilim, yaratılışçılık ve toplum. Kazanılmış olan bu eser daha iyilerine de öncü olacaktır. Elde edilen bilgilerle yenilenmeye açık sağlam bir taban oluşturacak olan bu eser birçok örneği de olan bu alanda yazılmış bilimsel bir eserdir . Darwin ve Wallace döneminden beri kavranmak için değil, sataşmak için kullanılan “evrim” nedir sorusunu yanıtlayan bir nitelik taşımaktadır. Bir kez daha bu eseri bize kazandıran tüm emek verenlere kendi adıma ve toplumumuzdaki öğrenci kalmaya azimli olanlar adına teşekkür ediyorum. Işık Bökesoy EVRİM Yazan: Prof.Dr. Douglas J. Futuyma Çeviri: Aykut Kence, Nihat Bozcuk Palme Yayıncılık “Bu kitap evrimin doğasını, tarihi ve süreçlerini nasıl anlayabileceğimizi açıklıyor; evrimin biyolojik olayları kavramak için gerekliliğini resimliyor; evrim bilgisi ve yönteminin toplum yararına kullanımını örneklendiriyor..” Çeviri editörlüğünü Orta Doğu Teknik Üniversitesinden Prof.Dr. Aykut Kence ve Hacettepe Üniversitesinden Prof. Nihat Bozcuk’un yaptıkları (bildiğim kadarıyla Sayın Kence’nin hocası olan) saygın bilim adamı; Prof. Dr. Douglas J. Futuyma’nın Evrim kitabı Palme Yayıncılık tarafından eş basım ile dilimize kazandırıldı. Alanında dünyaca tanınan “Evrim” (Evolution) kitabının Türkçe basılmış olması, son yıllarda eğitimine daha da özen gösterilmesi gereken, evrim konusunda önemli bir araç olacaktır. Öğrenimdeki öğrenciler; başvuracakları kaynak gereksinimindeki eğitmenler; ülkemizde bu konuda kendini eğitmek isteyenler için kaynak sağlaması açısından son derece önemlidir. Kitabın boyutu (545 sayfa) son tanımladığımız kesimi korkutmamalıdır. Bölümler temelden başlayarak güncel duruma ve geleceğe yönelik bilgileri içermekte olduğundan; seçilerek bilgilenme sağlayabilir niteliktedir. Terimler sözlüğü ve geniş kaynakça yanında, kitabın so CBT 1103/ 2 9 Mayıs 2008