01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolTurkoğ[email protected]) tronotların basit, ucuz üç boyutlu bilgisayar modelleri yardımıyla ISS içindeki yolları kolayca öğrenebildiklerini tespit ettiler. Bu 3D’li bilgisayar modellerinin ISS’te yön bulmak ve navigasyon yapmak için yeterli olduğu anlaşıldı (Acta Astronautica, DOI: 10.1016/j.actaastrob2007.11.001). SORUŞTURMADA KULLANILAN İŞLETİM SİSTEMLERİ Adli soruşturmalarda artık özel olarak tasarlanmış bilgisayar işletim sistemlerinden yararlanılacak. Suç mahalinin bir parçası olan bilgisayarlar, genellikle polis laboratuvarına taşınır. Ancak bu, bilgisayarın kapatılması ve RAM’de (Random Access Memory) kayıtlı verilerin kaybolması anlamına gelir. Batı Sydney Üniversitesi ve Avustralya Newcastle Üniversite’sinden bilim insanları bu sorunu yaşamamak için işletim sistemlerinin modifiye edilmesinin yeterli olacağını söylüyor (Digital Investigation, DOI: 10.1016/j.din.2008.02.001). Böylece bilgisayar kapatıldığı zaman RAM’de kayıtlı bilgiler silinmeyecek. ATM makinelerine monte edilen bilgisayarlar halihazırda RAM verilerini sabit diske kaydediyorlar. Böylece bilgisayarlar çökse bile bilgileri geri kazanmak kolaylaşıyor. Normal bilgisayarların da aynı şeyi yapması için bilim insanlarının önerisi şu: RAM’in sabit disk gibi adli açıdan gerekli olduğu yönünde karar alınması. Bugün bloglar bir yandan bireylerin kendini tüketim toplumuna, şov dünyasına gönüllü kurban etmesi anlamına geliyorsa diğer yandan da başka şekilde paylaşılamayan dosyaların meraklıları arasındaki dağıtım merkezi halini almış durumda. İnternete Bloglama Dalış Bloglar ilk çıktığında çok daha “ciddi” konularda bireysel görüşleri yansıtabilmenin dijital kültürdeki tek adı olmuştu. Ancak son dönemdeki içerikleri ciddiyetten uzaklaşmaya başladı. Bugün bloglar bir yandan bireylerin kendini tüketim toplumuna, şov dünyasına gönüllü kurban etmesi anlamına geliyorsa diğer yandan da başka şekilde paylaşılamayan dosyaların meraklıları arasındaki dağıtım merkezi halini almış durumda. Geçen günlerde medyaya yansıyan bir haberde dünyanın en çok izlenen blogunun Uzakdoğulu bir şov dünyası üyesinin (sanatçı dememeyi tercih ediyorum) kişisel blogu olduğu bilgisi yer alıyordu. Blogun içeriği bu yıldızın gündelik hayatında yaptıkları vb. ile ilgiliydi. Öte yandan dosya paylaşım imkânlarının özellikle müzik dünyasındaki telif konusunu suistimal etmeye başlamasıyla değerini yitirmesi sonucu ortaya çıkan boşluğu yine bloglar doldurmakta. Bugün gerek ülkemizden gerekse de dünyanın pek çok ülkesinden oluşturulan bloglara bakıldığında bunların müzik ya da film dosyalarını paylaşmak amacıyla oluşturulduğu gözlenmekte. Sağ olsun büyük dosya paylaşım imkânı veren siteler! Yeni blogcuların yaptıkları şey çok basit ama etkili ve verimli. Önce paylaşılacak dosya, lokal bilgisayardan yüklenecek hale getiriliyor (dosyalar birleştiriliyor ve tek bir dosyaya dönüştürülüyor). Akabinde büyük dosya saklama imkânı veren ve pek çoğu ücretsiz olan web sitelerinden birisine yükleniyor. Bu yükleme sonucunda site bu dosyaya erişim için gerekli olan web linkini otomatik oluşturuyor. Geriye bir tek şey kalıyor. Bu linki meraklısı ile paylaşmak. İşte bloglar bu amaç için kullanılmakta. Bloga yazılan basit bir açıklama, hatta alenen eklenen birkaç görsel malzeme (mesela bu bir film ise filmin afişi) ve en kritik bilgi olan dosyaya erişilmek için gerekli olan o web link. Peki bununla nasıl mücadele edilecek? İki temel yol var. Birincisi böyle linklerin yayımlandığı blogları o blogları yöneten siteye şikâyet etmek. Şikâyetler çok ciddi olarak değerlendiriliyor ve bir suiistimal söz konusu ise o blog yayına kapatılıyor. Peki bu yeterli mi? Hayır. Çünkü blogu kapatılan bir kişi ertesi gün yeni bir kullanıcı adı ve blog adı ile kendisine yeni bir blog oluşturabilir ve web linklerini yayımlamaya oradan devam edebilir. Dijital kültürde her ne kadar bu tam bir çözüm olmasa da çok önemli bir etkiye sahip. Bunun da nedeni bugünün dijital yerlileri olan gençlerin dün varken bugün yok olmuş bir blogun peşine düşüp ona ne olduğunu, kapatıldıysa yerine açılan yeni blogun nerede olduğunu arayacak zamanının ve motivasyonunun olmaması. O blog kapatılmışsa iş bitmiştir. Yine de ikinci ve biraz daha etkili bir çözüm de yok değil. O da dosyaya erişmek için oluşturulmuş olan o linkin işaret ettiği dosyayı, büyük dosya paylaşma sitesinden sildirmek. Dosyanın kendisi sildirildikten sonra onun web linkinin bloglarda yaşamaya devam etmesinin hiçbir anlamı kalmamaktadır. Çünkü o web linke tıklayacak birisi, dosya silinmiş olduğu için, dosyaya erişemeyecek ve böylece kendisine bir kopya indiremeyecektir. Büyük dosya saklama hizmeti veren web sitelerinin yönetimleri de bu konuda blog sitelerinin yöneticileri kadar hassaslar. Yani bir web linkinin işaret ettiği dosyanın silinmesi için kendilerine başvurulduğunda, ortada bir telif hakkı ihlali söz konusu ise dosyayı derhal silmekte ve o web linklerini ölü hale getirmekteler. Tabii soru şu: Bu kalıcı bir çözüm mü? Cevap ne yazık ki yine “kesinlikle evet” değil. Çünkü zamanı olan ve işi inatlaştıran bir yükleyici için dosyası silindiğinde yapılacak şey bellidir. Dosyayı yeniden yüklemek. Yeniden yüklendiğinde sistem otomatik olarak yeni bir link yaratacaktır. Yaratılan bu yeni link bloglara yeniden servis edildiğinde başa dönülmüş olacaktır. Ancak burada da aynı dijital kültür öğesi devrede. O dosyayı bir kere yükledikten sonra silindiğini gören bir dijital dünya yerlisi dosyayı zaman ayırıp bir kez daha yükleme konusunda çok istekli olmamakta. Hayat dijital ortamda da kendisine bir yol bulmakta yani... KENDİ KENDİSİNİ ONARAN KAUÇUK Kendi kendini onaran sentetik kauçuk, ayakkabı tabanında oluşan deliklerin artık tarihe karışmasına yol açacak. Paris’teki Endüstriye Fizik ve Kimya Yüksek Eğitim Enstitüsü’nden (ESPCI) Ludwik Leibler “Yırtık kenarları yan yana getirdiğiniz zaman yırtığın kendi kendini onardığını görürsünüz” diyor. Leibner ve ekibinin geliştirdiği kauçuk, ayrık uçların birlikte sıkıştırılmasıyla yeniden birbirine kaynıyor. Onarılmış kauçuğun, orijinali kadar sağlam olduğu söyleniyor. Böylece araba vantilatörü kayışları, lastik bantlar, lastik eldivenler gibi pek çok lastik eşyanın onarımı kolaylaşacak. Kendi kendini onaran lastiğin nasıl çalıştığı Nature dergisinde yer aldı (DOI:10.1038/nature06669). Doğal kauçuk gücünü polimer zincirleri birlikte tutan –kovalent (iki atom arasında, bir veya daha fazla elektronun paylaşılmasıyla karakterize edilen kimyasal bağ) iyonik ve hidrojen bağlar bağlantılardan alır. Bunların içinde yalnızca hidrojen bağları sıkıştırma sonucu birbirine bağlanır. Böylece ESPCI ekibinin yarattığı kauçuk yalnızca hidrojen bağları içeriyor. Kovalent ve iyonik bağlar olmadan malzeme normal kauçuktan daha zayıf olsa da, ekip ürettiği kauçuğun gücünü artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. İngiltere’deki Sheffield Üniversitesi’nden kimyager Tony Ryan, “Bu muhteşem bir çalışma. Birileri bu malzemeden çok büyük paralar kazanacak” diye konuşuyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1103/ 19 9 Mayıs 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle