23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ya çağdaş olacaksın ya da sömürge, başka yol yok 1 Bilgi kirliliği: Tarihimizi yalanlarla kirle 2 3 4 ten ve binlercesi dünya tarihini kitaplıklarında yerlerini almış bilgileri yalan olara niteleyen tarih sökücülerinin sistematik kampanyası ile karşı karşıyayız: Türkiye’de bugün yapılan, Cumhuriyetin bilimsel bir eleştirisi olmadığı gibi, namuslu eleştiri de değil. 1983’ten bu yana kirlenme çağını yaşıyoruz. Bunun arkasında uluslararası jandarmalığa soyunan ABD var. Fakat hergün gazete ve televizyonlarda patlatılan yalan bombalarından etkilenmeden, ülkenin evrensel konumunu doğru değerlendirmeye ihtiyacımız var.. İslam’da devrim yoktur: Amerikan kurtuluş savaşı ve Fransız Devriminden sonra 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyılda Avrupa ve Amerikalar, Çin, Japonya, Hindistan ve Rusya ve eski Sovyet dönemi Komünist ülkeleri din boyutunu Anayasalarından çıkarmışlardır. İslam dünyası dışında din devleti yoktur. Türkiye ise İslam dünyasında tek reformu gerçekleştiren ülkedir. Onun için İslam ülkelerinin en önündedir. Şimdi Türkiye’yi de laik olmayan İslam’a itiyorlar. Amerika ve Avrupa İslam’ı bir koyun sürüsü olarak aynı ağıla koymaya çalışıyor. Bu davranış insanları ayrı bir din kulübünde hapsetmek isteyen, Almanların Yahudilere yaptıkları davranışlar türünden, iğrenç bir politikadır. Günümüzde sadece şu karşıtlık var: Çağdaşlık ya da sömürgelik. Doğan Kuban Çağdaşlığın göstergesi, toplumun dünya egemenleri arasında kabul edilmiş olmasıdır. Egemenlik unsuru da sadece bilime dayalı teknolojidir. Dünyayı bilimteknoloji üretenler idare ediyor. Bunu yapamayanlar derece derece ekonomik sömürgedir. Avrupalılık kültürel bir bütünlük tanımlar. Felsefe, edebiyatsanat, müzik, sporu da içerir. Ve bütün dünyaya da bunları kabul ettirmiştir. Dışarıda kalan sadece İslam ülkeleridir. Türkiye ise içerde iken dışarıya çıkarılmak isteniyor, K En büyük yüzyıl yalanı: ‘Ilımlı İslam’ projesi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra formüle edildi. Temeli 19. Yüzyıl sömürgelerini, politik olarak sözde bağımsız, ekonomik olarak tam bağımlı bir sömürge dünyasına dönüştürmektir. 7 milyonluk bir dünyada 1.5 milyonluk bir ekonomik sömürge güzel bir orandır. İslam dünyasının fakirliği, sömürülecek kaynakları, cehaleti, sosyal örgütlenme kısırlığı ve gelişmiş dünya denilen ülkelerin bilim, felsefe, sanat ve spor etkinliklerine sırtını çevirmiş olması ‘Ilımlı İslam’ projesinin dayandığı verilerdir. CBT 1101/ 8 25 Nisan 2008 irli bilgiyle yıkanan bir toplumuz. Saptırılmış bilginin aktörleri o denli bizden görünüyorlar ki, 1920 ile 2000’ler arasında Kurtuluş Savaşı, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti, Türk Ulusu hakkında ilkokuldan başlayarak okuduğumuz, dünya kitaplıklarını ve arşivlerini dolduran yüz binlerce kitap, makale, fotoğrafın belgesel olarak oluşturduğu ve hikayelerini babalarımızdan dedelerimizden dinlediğimiz ve tanıkları yaşayan bir tarih tümüyle kötülenen bir sistematik sökme kampanyasının konusu yapıldı. ‘Yalan’la yaşıyoruz ve bu yalan ancak şimdiki politik sistemin ve dayandığı kültürün özünde olabilir. Bu kadar açık ve yoğun bilgi kirletme sistematiğini Türkler keşfetmedi. Savaşı yapan ve yaşayanların çocukları yaşarken, bu tarih sökücüleri nereden çıktı? Yanıtı açık: Bugün yurt dışında kimler Türkiye Cumhuriyetine, Atatürk’e, laikliğe karşı ise, hatta sövüp sayıyorsa, Türkiye’deki söylemi de onlar yönlendiriyorlar. Bu yeni mandacıların kir söylemini arıtmak zorundayız. Türkiye ‘Aydınlanma İyimserliği’ne 1923’den 1939’a kadar süren bir dönemde bütün dünya ile birlikte katıldı. İki dünya savaşı, soğuk savaş ve onu izleyen ve başrolü Amerikanın oynadığı savaşlar dünya aydınlarının bir bölümünü antirasyonalist hatta bilim karşıtı uçlara yönlendirdi. Ne var ki dünyanın büyük çoğunluğu gibi Türkler de özgürlük ve demokrasiyi gerçekleştirmekten vazgeçmedi. Fakat Türkiye’de bugün yapılan, Cumhuriyetin bilimsel bir eleştirisi olmadığı gibi, namuslu bir eleştiri de değildir. 1983’ten bu yana kirlenme çağını yaşıyoruz. Bunun arkasında uluslararası jandarmalığa soyunan ABD var. Fakat hergün gazete ve televizyonlarda patlatılan yalan bombalarından etkilenmeden, ülkenin evrensel konumunu doğru değerlendirmeye ihtiyacımız var.. TÜRK DEVRİM AÇISINDAN ÇAĞDAŞ DÜNYAYA KATILMA SORUNU İslam’da devrim yoktur. Tanrının sözü olan Kuran ve Sünnet dışına pratikte çıkıldığı zaman bile İslam’ın temel öğretisine karşı çıkılmamıştır. Batıda da aynı durum 18.19. Yüzyıla kadar sürmüş sayılabilir. Amerikan kurtuluş savaşı ve Fransız Devriminden sonra 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyılda Avrupa ve Amerikalar, Çin, Japonya, Hindistan ve Rusya ve eski Sovyet dönemi Komünist ülkeleri din boyutunu Anayasalarından çıkarmışlardır. İslam dünyası dışında din devleti yoktur. Türkiye ise İslam dünyasında tek reformu gerçekleştiren ülkedir. Onun için İslam ülkelerinin en önündedir. Şimdi Türkiye’yi de laik olmayan İslam’a itiyorlar. Amerika ve Avrupa İslam’ı bir koyun sürüsü olarak aynı ağıla koymaya çalışıyor. Bu davranış insanları ayrı bir din kulübünde hapsetmek isteyen, Almanların Yahudilere yaptıkları davranışlar türünden, iğrenç bir politikadır. Çağdaşlaşma, dünyanın ortak düşünce ve örgütlenme düzeyine katılmak, onlarla eşitlenmekse laiklik onun parçasıdır. Çağdaş olma ve İslam’ı ayrı kefelere koyanlar Batılılardır. AB bir Hıristiyan birliği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle