02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] “Mühendis, temel unsurlarından olduğu üretim ya da yenilikleri yaratma sürecinde nihaî amacın, insanın mutluluğu olduğunu, bireylerin yaşam kalitelerinin, toplumsal refâhın yükseltilmesi olduğunu bilmek, bunu bilince çıkarmak zorundadır”. Konu yine ‘Mühendisler’ ve ’Mühendislik’ (2) Prof. DrIng. V. Doğan Sorguç’un geçen hafta yayımladığım mektubu bana, bundan sekiz yıl önce, 29 Mayıs 01 Haziran 2000’de İstanbul’da yapılan ABDTürkiye Mühendislik Sempozyumu’nu hatırlattı. O sempozyumda ABD Ulusal Mühendislik Akademisi Başkanı W.A. Wulf, Carnegie Mellon Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Adnan Akay, Ford Motor Company Program ve İleri Mühendislik Direktörü C.L. Magee, Boeing Commercial Airplanes Group Uluslararası Mühendislik Programları Direktörü R.L. Bengelink, Ulusal Bilim Vakfı Eski Başkanı ve Arizona Üniversitesi Öğretim Üyelerinden E.T. Smerdon, Carnegie Mellon Üniversitesi Veri Depolama Sistemleri Merkezi Direktörü R.M. White ‘günümüzün mühendisi ve mühendislik profili’ konusunda dikkate değer bildiriler sunmuşlardı. Bu bildirilerde ortaya çıkan profilin ana çizgileri şunlardı: • Hayat boyu öğrenme potansiyel ve dinamizmi; rekabet içinde işbirliği yaparak öğrenme esnekliği; ‘öğrenen organizasyonlar’ kurma becerisi; • ‘Bilgi yönetimi’ becerisi; özellikle de işletmede izlenecek ‘teknoloji, ARGE ve inovasyon politikasını tasarlama ve yönetme’ becerisi; ‘zaman ve kalite yönetimi’nde yetkinlik; • Çok disiplinlilik ya da farklı disiplinler açısından da dünyaya bakabilme, olguları çözümleyebilme yeteneği; farklı disiplinlerden ya da farklı kültürlerden olanlarla iletişim kurabilme, işbirliği ve takım çalışması yapabilme becerisi; • Mühendislik kararlarının toplumsal, ekonomik, çevresel etkilerini kavrayabilme, çözümleyebilme yeteneği; diğer bir ifadeyle, sistemik bakış açısı, sistemik yaklaşım; • Ve elbette, kendi meslekî alanında bilgi ve deneyim üstünlüğü; ve inovasyon becerisi. Sempozyum izlenimlerini daha sonra bazı sunuşlarımda aktarırken şunları söylemiştim: “Ben, mühendislik disiplininden gelen bir kişi olarak, bu yetenekleri tümüyle donanmış olmanın çok kolay olmadığını kavrayabiliyorum; ama, kendi deneyimlerimle de bütün bu yeteneklerle donanmak gerektiğini düşünüyorum. Ve bunlara, altını özellikle çizerek bir yenisini daha ekliyorum: toplumsal sorumluluk bilinci... “Bir mühendis bir iş yerinde ya da kendi işinde çalışırken, herhangi bir ürünün ya da bir hizmetin üretilmesi; ya da yeni ürünler, üretim araçları, yöntemler, sistemler, hizmetler geliştirilmesi sürecine katılacak ve bu yoldan ekonomik bir fayda yaratılmasına katkıda bulunacaktır. Yaratılan ekonomik faydanın, elbette, dolaylı ya da dolaysız, toplumsal bir fayda yaratılmasına da katkısı olacaktır. Ama benim burada işaret ettiğim toplumsal sorumluluk bilinci, bundan fazla bir şeydir. “Mühendis, temel unsurlarından olduğu üretim ya da yenilikleri yaratma sürecinde nihaî amacın, insanın mutluluğu olduğunu, bireylerin yaşam kalitelerinin, toplumsal refâhın yükseltilmesi olduğunu bilmek, bunu bilince çıkarmak zorundadır. Bu açıdan, katıldığı sürecin her aşamasının son çözümlemede ne işe yarayacağını iyi değerlendirebilmelidir. Üretkenliğini, yenilikçiliğini bu amaçla kullanabilme yönünde çaba göstermelidir. Modern zamanların ilk mühendisleri uygarlığımızın ilerlemesinde büyük bir rol oynamışlardır. Günümüz mühendisinin devraldığı ana miras budur. Bu miras gelecek kuşaklara da kalacaktır. Bir farkla, insan ve toplum, düne nazaran çok daha fazla dikkatlerimizin odak noktasına yerleşmektedir. Kaldı ki, uygarlığımız gerçekten bir ilerleme kaydediyorsa, bunun böyle olması da gerekir. Toplumsal sorumluluk bilinci mühendisi salt bir meslek adamı olmaktan, insan olmaya, aydın olabilmeye taşıyacak olan da tek köprüdür.” Bu normlar bütün dünya mühendisleri için geçerlidir. Biz de kendi mühendislerimiz için bu normları savunmalıyız. Ama aynı zamanda, sayılan yeteneklere sahip mühendislerin bile, sanayileşme eşiğini geçememiş bir ülkede işsiz ya da işlevsiz kalabileceği gerçeğini görmek ve bunun sorumlusu olan toplum katmanlarını da sorgulamak durumundayız. ODTÜ’den yeni bir görüntüleme sistemi önerisi ODTÜ Biyomedikal Laboratuarları’nda dokunmasız yöntemlerle, dokuların yüzeyaltı iletkenliği görüntülenmesi amacıyla yeni bir görüntüleme sistemi önerildi... O DTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği Bölümü Biyomedikal Laboratuvarı’nda insan vücudunda bulunan dokuların elektriksel iletkenliklerinin dokuya zarar vermeden ölçülmesi/görüntülenmesi konusunda çalışmalar yürütülüyor. Tıbbi görüntüleme alanının önemli araştırma konularından birisi olan bu proje, memede veya vücudun deriye yakın bölgelerinde tümörel oluşumları ve iç kanamaları erken evrede tespit etmekte kullanılabilecek. İnsan vücudunda bulunan dokuların elektriksel iletkenliklerinin dokuya zarar vermeden ölçülmesi/görüntülenmesi tıbbi görüntüleme alanının önemli araştırma konularından birisidir. Doku iletkenliği görüntülemesi, tek başına teşhis amaçlı kullanılabileceği gibi, başka görüntüleme yöntemlerine tamamlayıcı ek bilgi olarak da değerlendirilebilir. Son yirmi yıldır bu alanda farklı yöntemler deneniyor. Şekil 1. Elektriksel iletkenliği, doku iletkenliği aralığında olacak şekilde ayarlanmış iki agar çubuğunun görüntüsü. Yüksek iletkenlik değerleri açık renkle gösterilmiştir. Çubukların gerçek sınırları kesikli çizgi ile belirtilmiştir. CBT 1101/ 6 25 Nisan 2008 “Grubumuz literatürdeki iletkenlik görüntüleme yöntemlerinden farklı olarak dokunmasız yöntemlerle –elektrot kullanmadan yeni bir görüntüleme sistemi üzerinde çalışıyor” diye konuşan Prof. Dr. Nevzat Gençer, projeyi şöyle açıklıyor:“Doku içine indüklenen akımların yarattığı manyetik alanların ölçümüne dayalı bu teknik ile ilgili teoriyi geliştiren grubumuz bu konuda yaklaşık sekiz yıldır teorik, sayısal ve deneysel katkılarda bulunuyor. Laboratuvarımızda bu yöntemle ilk kez canlı hayvan görüntüsü elde edildi.. Bunun yanı sıra dokuların elektriksel iletkenliğinin çoklu frekansla görüntülenmesi ile ilgili deneyler yapıldı ve elde edilen sonuçların geliştirilen teoriyi desteklediği görüldü. Böylece geliştirilen sistemin klinikte uygulanabilirliği konusunda önemli bir aşama kaydedildi.” Bu çalışmalardan elde edilen sonuçların, ulusal ve uluslararası konferanslarda sunulduğunu ve kapsamlı makaleler olarak yayınlandığını* bildiren Prof.Dr.Gençer, şu ana kadar beş adet yüksek lisans tezinin bu konu üzerinde yapıldığına dikkat çekiyor. ODTÜ Bilimsel Araştırma Proje destekleri ve TÜBİTAK’in desteğiyle yürütülen çalışmaların 2 yıl içinde sonuçlanması planlanıyor. Her şey planlandığı gibi giderse iki yıl içersinde klinik ortamda kullanılabilecek bir cihaz geliştirilebilecek. ODTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği Bölümü’nde halen konu ile ilgili öncü çalışmalar, Prof. Dr. Nevzat G. Gençer (grup koordinatörü), Arş. Gör. Koray Özdal Özkan (doktora öğrencisi), Arş. Gör. Reyhan Zengin (doktora öğrencisi) ve Barış Can Top (doktora öğrencisi) tarafından yürütülüyor. * “Electrical Conductivity Imaging via Contactless Measurements: An Experimental study”, IEEE Transactions on Medical Imaging, Vol. 22, No. 5, pp. 627635, May 2003.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle