02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Einstein’e Göre Newton’un Bilime Katkısı Newton'un çalışmalarının önemi, gerçek anlamıyla sadece mekanik için yararlı ve mantıklı bir temel yaratmış olması olgusuyla sınırlı değildir. Çünkü onun bu çalışmaları 19. yüzyılın sonuna kadar, teorik fizik alanındaki araştırmaları yürüten tüm bilim adamlarının proğramını da oluşturmuştur. Osman Bahadır “Programlı Hücre Ölümü” sempozyumunun ardından Uluslararası ünlülerin katıldığı ve ülkemizde ilk kez yapılan sempozyumun amacı, “Programlı Hücre Ölümü” ile çalışan ve çalışmayı planlayan araştırmacıları bir araya getirmek ve konusunda uzman değerli bilim insanları ile bilgi alışverişinde bulunulmasını sağlamak oldu. Prof. Dr. Melek Öztürk İ F iziksel nitelikteki tüm olgular, Newton'un hareket kanununa tabi olan kütlelere indirgenmiş olmak zorundaydılar. Ancak kuvvetler kanununun çeşitli türden olgular için geliştirilmesi ve uyarlanması gerekiyordu. Newton'un kendisi, ışığın eylemsiz parçacıklardan oluştuğunu ileri sürerken, optikte bu programın bir uygulamasını yapmayı denemişti. Dalgasal optik teorisi de, dağılımlarında süreklilik gösteren kütlelere uygulandıktan sonra, Newton'un hareket kanunundan yararlandı. Öte yandan ısının kinetik teorisine katkıda bulunan Newton'un hareket denklemleri, sadece enerjinin korunumu kanununa giden düşünceleri hazırlamakla da kalmadı, fakat aynı zamanda gazların düşük sıcaklıklarda doğrulanmış bir teorisinin kurulmasını da sağladı. Tıpkı termodinamiğin ikinci ilkesinin doğasıyla ilgili derin bir kavrayışı hazırlamasında olduğu gibi. Diğer taraftan, modern dönemde eşzamanlı olarak geliştirilmiş olan elektrik ve magnetizma teorisi de, tamamen Newtoncu temel fikirlerin yönlendirmesi altında geliştirilmiştir. (Elektriksel ve magnetik maddeler, mesafeyle orantılı olarak etkide bulunan kuvvetler uygularlar). Aynı şekilde elektrodinamikte ve optikte Faraday ve Maxwell tarafından sağlanan radikal değişim ki bu Newton'dan beri teorik fiziğin temel ilkelerindeki ilk büyük ilerlemeyi oluşturmuştur– de yine tamamen Newtoncu fikirlerin yönlendiriciliği altında gerçekleşmiştir. YOL AÇTI Genel görelilik kuramı, niceliksel olarak Newton kuramının biraz daha kuvvetli bir değişikliğe uğratılmasından başka bir şey değildir, fakat niteliksel olarak ona çok daha derin değişiklikler getirir. Eylemsizlik, gravitasyon ve cisimlerin ve saatlerin metrik (ölçümsel) davranışları, alanın birleştirici niteliğine bağlandı ve bu alanın bizzat kendisi de cisimlere bağımlı olarak verilmeye başlandı. CBT 1101/16 25 Nisan 2008 Newton mekaniği, daha formel bir anlamda da alan teorisine giden yolu açtı. Newton mekaniğinin sürekli bir dağılım gösteren kütlelere uygulanması, zorunlu bir biçimde, alan teorisinin yeterli bir açıklamaya kavuşabilmesinin sadece onlar aracılığıyla olabileceği kısmi türevli denklemlerin keşfine ve kullanılmaya başlanmasına götürmüştü. Bu formel bakış açısında diferansiyel kanununun Newton'cu kavramı, daha sonraki gelişmelerin kesin bir sonuca varmasını sağlamada ilk adım olmuştur. Doğa olguları üzerine olan fikirlerimizin bütün evrimi –ki buraya kadar onları ortaya koyduk, Newton düşüncesinin organik bir mükemmelleştirilmesi olarak düşünülebilir. Fakat alan teorisinin ayakları üzerindeki yükseliş, termik ışınım olguları, spektrumlar, radyoaktivite vb. konularla bütünlüğünü geliştirmeye çalışırken, ayrıntılarda elde edilmiş dev başarılara rağmen bugün bize hala hemen hemen aşılması imkansız görünen, bütün bu teorinin kullanılma imkanının bir sınırı ortaya çıkıyordu. Dikkate alınması gereken argümanlarla fizikçilerin çoğu açıkladılar ki, bu olgulara göre, sadece diferansiyel kanunu değil, fakat şimdiye kadar tüm doğa bilimlerinin en temel postulası olmuş olan nedensellik kanunu bile geçersizdir. Fizik kanunlarına tekanlamlı olarak uyarlanabilen uzayzaman'ın bir konstrüksiyonu imkanı bile inkar edilebilir. Diferansiyel denklemler aracılığıyla çalışan, deneylerin gösterdiği gibi, sadece belirli enerji değerleri veya kesintili durumlar olarak mümkün olan mekanik bir sistemden başka bir alan teorisi türetmenin pek mümkün olmadığı görülüyor. Şüphesiz De Broglie'nin ve Schroedinger'in metodu, belirli bir anlamda bir alan teorisi niteliğine sahiptir. Diferansiyel denklemlere dayanarak, deney olgularıyla şaşırtıcı bir tarzda uyum gösteren kesintili durumlardan başka herhangi bir varlık çıkarılamaz. Fakat bu metot maddesel parçacıkların yerlerini belirleme fikrinden ve kesin nedensel kanunlardan vazgeçmek zorundadır. Peki, kim bugün nedensellik kanunundan ve diferansiyel kanunundan vazgeçmeye, Newtoncu teorinin bu temel öncüllerinin kesin olarak terk edilmek zorunda olunduğunu kabul etmeye cesaret edebilir? Kaynak: Albert Einstein, Comment je vois le monde ? (Dünyayı nasıl görüyorum?), Flammarion, Paris, 1934, 258s. stanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı ve Sürekli Tıp Eğitimi Komisyonu, Sabancı Üniversitesi Mühendislik Doğa Bilimleri Fakültesi ve Türk Elektron Mikroskopi Derneği’nin işbirliği ile 9Nisan2008 de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Prof. Dr. Cemi Demiroğlu Oditoryumunda “Programlı Hücre Ölümü Sempozyumu” yapıldı. Prof.Dr.Melek Öztürk (İ.Ü, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi) ve Yard. Doç.Dr. Devim Gözüaçık’ın (Sabancı Üniversitesi) yöneticiliğini yaptığı bu toplantı Türkiye’nin birçok üniversitesinden gelen araştırmacılar ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 640 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Moleküler mekanizması hakkında henüz çok bilinmeyeni olan programlı hücre ölümü konusunda her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli gruplar tarafından uluslararası toplantılar yapılmakta. Türkiye’de bu konuda çalışmakta olan veya ilgi duyan çok sayıda araştırmacının varlığı dayanarak düzenlenen sözkonusu sempozyum bu konuda yapılan ilk sempozyum olma niteliği taşımaktadır. Bu sempozyumun temel hedeflerinden birisi Türkiye genelinde “Programlı Hücre Ölümü” ile çalışan ve çalışmayı planlayan araştırmacıları bir araya getirmek ve konusunda uzman değerli bilim insanları ile bilgi alışverişinde bulunulmasını sağlamak oldu. ULUSLARARASI ÜNLÜLER Sempozyumun davetli konuşmacılarından Prof. Dr. Richard Lockshin (Department of Biological Sciences, St. John's University Queens, NewYork,USA), hücre ölümü araştırmalarında önemli kilometre taşlarını oluşturan çalışmalara sahip bir biliminsanıdır. Apoptozun “Programlı hücre ölümü” olduğunu açıklayan ilk araştırmacıdır. Prof.Dr. Richard Lockshin, Sempozyumun “Onur Konuğu” olarak “Hücre Ölümünün Biyolojisi” başlıklı bir konferans verdi. Lockshin konuşmasında, hücre ölümü ile ilgili çalışmaların başlangıcından bugüne kadar 40 yıllık tarihçesinde, apoptozdan otofajiye hücre ölümü konusunda önemli buluşlardan söz etti ve bugünkü çalışmaların yönü hakkında bilgi verdi. Sempozyumun diğer konuşmacılarından olan ve programlı hücre ölümü konusunda öncü nitelikte çalışmalara sahip Prof.Dr. Zahra Zakeri (Department of Biology, Queens College and Graduate Center of the City University of New York,USA) “Hücre Ölümü ve Hücre Döngüsü” başlıklı bir konuşma yaptı. Hücre yaşamı ve ölümü arasındaki dengeleri sağlayan önemli moleküllerin aktivasyonları ile ilgili en son bulgulardan söz etti. Prof.Dr. Zahra Zakeri aynı zamanda Uluslararası Hücre Ölüm Derneği (International Cell Death Society, ICDS) başkanıdır. Zakeri bu sempozyumda 2011’deki “Dünya Hücre Ölümü Kongresi”nin İstanbul’da yapılacağını duyurdu. Türkiye ev sahipliğini yapacağı “ICDSDünya Hücre Ölümü Kongresi2011,İstanbul” ile önemli bir görev üstlenmektedir. Bu kongrenin düzenlenmesinden önce Türk araştırmacıları arasında “Programlı Hücre Ölümü Çalışma Grubu”nun kurulması için bir ön hazırlık başlatılacak. Bu konu ile ilgili iletişim adresi, Prof. Dr. Melek Öztürk ([email protected]) ve Yard.Doç.Dr. Devrim Gözüaçık ([email protected]) tır. Sempozyumda ayrıca, çeşitli üniversitelerimizde görev yapmakta olan beş Türk araştırmacı da konferans verdi. Prof.Dr. Semra Koçtürk (9 Eylül Üniversitesi) “Oksidatif stres ve Apoptoz”, Prof.Dr.Melek Öztürk (İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi) “Apoptoz ve Diyabet”, Yard.Doç.Dr.Devrim Gözüaçık (Sabancı Üniversitesi) “Otofajik Hücre Ölümü”, Doç.Dr.Nesrin Özören (Boğaziçi Üniversitesi) “Apoptoz ve Kanser”, Doç.Dr.Engin Ulukaya (Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi) “Apoptoz ve Prognostik Belirteçler” başlıklı konuşma yaptılar. PDF formatındaki sempozyum kitabına en kısa zamanda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD internet sayfasından (www.ctf.edu.tr/ctfbiyo/) ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi STE internet sayfasından (www.ctf.edu.tr/stek/stek.htm) ulaşılabilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle