02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK POLİTİKASI Ulusal Tıbbi Genetik Kongresi T Hayrettin Ökçesiz [email protected] ıbbi Genetik Derneği, Uluslararası katılımlı VIII. Ulusal Tıbbi Genetik Kongresine davet ediyor. 69 Mayıs 2008 tarihleri arasında Çanakkale “Kolin” otelinde düzenlenecek kongrede, Tıbbi Genetik alanında uluslararası düzeyde tanınmış kişilerin yanında, yurt dışında araştırma yapan ve güzel buluşlara imza atan ülkemiz bilim insanları da katılacak ve sizlerin katkıları, sunumları ve katılımınız ile birlikte bir tartışma ortamının gerçekleşmesine özen göstermeye gayret edilecek. Ayrıca kongrede mevcut bilgilerin ışığında ileride yapılacak çalışmalar için bir etkileşim ortamı oluşturulması hedeflendi. Kongre bilimsel oturumlara ek olarak eğitim tartışmalarını ve değişik alanlardaki kursları da kapsayacak. Bazı konular: Eğitim toplantıları: Kompleks olguailelerinde genetik danışma; Minör anomaliler ve olgulara yaklaşım; Tıbbi genetik uzmanının bilmesi gereken sendromlarda tanı kriterleri; Özgün testlerde yurtdışı laboratuar desteği nasıl planlanmalı? Eğitim için hangi kursları planlayalım? Mitokondriyal Hastalıklar, Nöroloji / Kas HastalıklarI, Kurs: Hastalık oluşturan bir gen nasıl klonlanır? KONFERANS: İnsan tarihine genomik açıdan bakış: MaryClaire KING; KONFERANS Frajil X sendromu: tanısal yaklaşımdan patogeneze, Jean Louis MANDEL; Drosofila sinir sisteminde hücresel plastisite;Angela GIANGRANDE; Panel: MR/MKAlı olgularda etyopatogeneze yönelik yaklaşıM Non sendromik mental retardasyonda ayırıcı tanı; Sendromik mental retardasyonda ayırıcı tanı; MR /MKA olgularda moleküler karyotipleme teknolojisi ve uygulamalarının tanıdaki yeri; Panel: Sitogenetik/ Moleküler Sitogenetik yöntemlerin tanıya katkısı Genomik çeşitlilik: SNP'lerden kromozom anöploidilerine uzanan yol; Kriptik subtelomerik bölge analizlerinde MLPA / subtelomerik FISH uygulamaları; Markır kromozomların değerlendirilmesi; Neosentrik markır kromozomlar ve fenotipe etkileri; Uzmanına danışalım. Moleküler tanıda karşılaşılan sorunlar; KONFERANS Tıbbi genetiğin başlangıcı: Gelecek için geçmişten alınan dersler, Peter S. HARPER; Sözlü sunumlar: Sitogenetik/moleküler sitogenetik; Panel: Kompleks hastalıklar genetiği; Kanser genetiği, Klinik genetik; KONFERANS Kalıtsal meme ve over kanserinde genomik analizlerMarieClaire KING; KONFERANS Ailevi kanserlerde genetik danışma. Panel: Kanser moleküler biyolojisi. Panel: Genom çağında kanser tedavisine yaklaşımlar. Panel: Nadir tek gen hastalıklarında gen klonlaması çalışmaları; Panel: Biyokimyasal genetik, KONFERANSEkstremite Malformasyon Sendromlarının Fenotipik ve Moleküler Spektrumunun Genişletilmesi Bernd WOLLNIK Konferans ayrıntılarına: www.tibbigenetik2008.org/ Yönetim Kurulu Adına, Prof.Dr.Güven Lüleci Siyasetçi, yargıcı hep devlet memuru saymıştır. Öyle olması için de elinden geleni ardına bırakmaz. Aşağılar, korkutur, heveslendirir, bir biçimde kendine bağlamaya, her fırsatta, her yolla onu bir hücreye hapsetmeye çalışır. Yargıç kamuya yararlı hükümler kurmak zorunluluğunda değildir. Çünkü hukuk, halka yararlı olan her şey demek değildir. Aksine hukuk olan şey halka yararlıdır. Hukuk ve Siyaset İnsan toplumunun ancak, bir biçimde tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişi postülasıyla siyasal birliğini sağlayıp sürdürebildiğini düşünebiliriz. Kimi zaman tarafsız hakem, kimi zaman tarafsız ve bağımsız hakim kimliğinde uyuşmazlığı sonlandıran bu üçüncü kişinin barışın kaldıracı olduğunu biliyoruz. Bu kişi hep olacak. Siyaset de olacak. Siyaset, hipotetik aklın, koşullu düşünmenin etkinliğidir. Bu akıl amaca uygun araçların seçimi, yaratılması, kullanılmasıyla ilgilenir. Yarar/zarar hesabı yapar. Ona “dün dündür, bugün bugün”. Vefa kural değildir. Sürekli olan, çıkarların gözetilmesidir. Buradaki tehlike, yozluk, keyfilik bir ilkeyle aşılmak istenmiştir: Kamu Yararı… Siyaset kamu yararıyla bağlanmak istenmiştir. Bununla bir siyasetin kamuya olan zararının/yararının hesabı yapılır hale gelmiştir. Bu hesabın ilkeleri, kuralları, işlem yöntemleri üzerine düşünülür olmuştur. Bu düşünüşün bilimleri tasarlanmıştır. Bu kaygının düşünürleri uygarlığımıza, yeryüzündeki varoluşumuza yön ve güç vermiştir. Yani iş o kadar basit değildir. Kan ve gözyaşıyla geçilip gelinen bu yerde, rasgele tekerlemelerle göz boyamaya çalışmak, bir oraya, bir buraya zıplayarak anlamsız laflarla gözdağı vermek, verdirmekle “malı götürdüğünü” sanmak, “kamu”nun bilge zihnini bulandıramayacak kadar hafif işlerdir. Acınası işlerdir. Siyasetçi, yargıcı hep devlet memuru saymıştır. Öyle olması için de elinden geleni ardına bırakmaz. Aşağılar, korkutur, heveslendirir, bir biçimde kendine bağlamaya, her fırsatta, her yolla onu bir hücreye hapsetmeye çalışır. Yargıç onun bu halini garipser. Yargıcın aklı koşulsuzdur, kategoriktir. O doğru hukukun bilgisine, adaletin bilgisine ulaşmaya çalışır. Kurduğu hükmün, yararlı/zararlı olmak yerine doğru olması onun ereğidir. Kamu yararı dahi bir hukuk normu olarak bu doğruluğun ancak materyali durumundadır. Bir başka deyişle yargıcın doğru hüküm kurması zorunluluğu kamu yararı gereği olup, yargıç kamuya yararlı hükümler kurmak zorunluluğunda değildir. Çünkü Radbruch’un deyişiyle, “hukuk halka yararlı olan her şey demek değildir. Aksine hukuk olan şey halka yararlıdır.” Neyin Hukuk olduğunu bilmek, bir yasama döneminin yasa yaparken, yaptığı şeyin hukuk olduğunu sanmasından çok başka bir şeydir. Neyin hukuk olduğunu halk ve hakimler bu temsilcilerden çok daha iyi bilir. Temsilcilerden yalnızca yasa yapmayı iyi bilmelerini beklemek yetebilecektir. Kendilerini yargıcın ve halkın üzerinde görebilmelerine herhangi bir nedenlerinin bulunmadığını bilmelerini de beklemeliyiz. Bunların hukuk yaptıklarını sanması, ahlak kuralları koyduklarını sanmaları kadar gülünç ve tehlikelidir. Bırakalım, hukuku mahkemeler yapsın ve uygulasın! Her ikisinin gelişmesi ve yücelmesi bizim onları tanımamızla olanaklıdır. Bu tanımanın barışın en önemli koşulu olduğunu hiç bir yurttaş hatırından bir an bile çıkarmamalıdır. Haksız da olsalar, mahkeme kararlarına uymalı mıyız diye sorduğumuzda haksız yasalara itaat etmemeyi salık veren Sokrates’in yanıtını vermeliyiz: evet ve daima! Nicel temelli demokrasinin yerinin nitel bir özü bulunan hakikatin ve adaletin üzerinde olamayacağını, demokratik kararların ancak adalet ve hakikat içerikleriyle nihai meşruluk derecesine ulaşabildiğini de söylemeliyim. Süreçsel meşruluk kuramlarında dahi bu boyut hiç gözardı edilmez. Şu halde demokrasi artık epeyce bayatlamış bir çoğunluk edebiyatıyla savunulmak yerine, ayrıntıları açığa çıkarmaya izin veren, her bir ayrıntının önemini ve değerini tanımayı olanaklı kılan hakikatin ve adaletin kodlarını daima hesaba katan bir siyasalsayısal karar mekanizması olarak düşünülmek durumundadır. Yani yargı ve hukuk yasamanın ve siyasetin, demokratik olabilmeleri için, en önemli yanını oluşturmaktadır. Bu yüzden “yargı darbesi” gibi suçlamalarla siyasetçiler bindikleri dalı kestiklerinin ayırdında olmalıdır. Öfke kusmakla, yargıç ve savcıları hedef göstererek insani zaaflara sürüklemekle, ileri geri konuşmakla, konuşturmakla, dışarılardan adam ısmarlamakla, ulusunun saygınlığını yıkarak saygınlık kazanma hesapları yapmakla ne denli üzücü ve kırıcı olunduğunu da düşünebilmelidirler. Moleküler Biyoloji ve Genetik Haftasonu B Ü Moleküler Biyoloji Grubu (MBG) olarak bu sene üçüncüsünü düzenlediğimiz etkinlik geçen iki seneden farklı olarak iki günden (10 ve 11 Mayıs) oluşuyor. Organizasyonun mekanı Okulumuz bünyesindeki Natuk Birkan binasında İbrahim Bodur Oditoryum'u. Cumartesi saat 10'dan, pazar ise saat 9'dan yaklaşık 5'e kadar 11 konuşmacı birer saatlik sürelerde araştırmaları üzerine sunum yapıyor ve bu sunumları öğrencilerle birebir soru cevap şeklinde sonlandırıyorlar. MBG Haftasonu komitesi olarak ise, gerek şehir içinden ya da dışından gelen hocaların ve öğrencilerin ulaşım ve konaklamalarını organize etmek. Şehir dışından gelen hocaların ulaşım ve konaklama ücretlerini, katılımcıların ise öğle yemekleri ve sunum aralarındaki çaykahve molalarını biz karşılıyoruz. Ayrıca katılan öğrencilere sertifika ve çanta bloknot gibi küçük malzemeler veriyoruz. Şu an itibariyle sadece çay sponsoru olarak "Doğuş çay" ve malzeme sponsoru olarak "Roche Diagnostics" firmalarıyla anlaşabildik. Daha fazla bilgi: Eposta [email protected] web: www.mbghaftasonu.boun.edu.tr Konuşmacıların listesi: Sema Birler, İstanbul Üniversitesi; Reşit Canbeyli, Boğaziçi Üniversitesi; Arzu Çelik, Boğaziçi Üniversitesi; Devrim Gözüaçık, Sabancı Üniversitesi; Halil Kavaklı, Koç Üniversitesi; Işıl Aksan Kurnaz, Yeditepe Üniversitesi; Ahmet Koç, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü; Rana Sanyal, Boğaziçi Üniversitesi; Mehmet Sarıkaya, Washington Üniversitesi; Işık Yuluğ, Bilkent Üniversitesi, Şahru Yüksel, Boğaziçi Üniversitesi NEDEN? Her geçen gün yeni gelişmelere sahne olan bilim dallar içerisinde Moleküler Biyoloji ve Genetik şüphesiz önemli yer tutmakta. Bu alandaki her buluşun insan yaşamına olan doğrudan katkısı gözleri bir anda bu bilim dalına çevirdi. Araştırmaların sayısı artarken elde edilen bulguların miktarı takip edilemez denebilecek boyutlara ulaşmulaştı. İşte gelinen bu noktada araştırmalara ışık tutmak, biyolojik ve teknolojik gelişmeleri takip etmek, yaşamı genetiğe; genetiği yaşama katmak Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrencileri olarak üzerimize düşen görevlerdir. MBG Haftasonu komitesi adına Ömer Çiçek CBT 1101/ 15 25 Nisan 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle