24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Dünya Toksikoloji Kongresi’nin ardından Dünya Toksikoloji Kongresi'nin on üçüncüsü Kanada'da yapıldı. Endüstrileşmenin kimyasallar yoluyla insan sağlığı ve çevre üzerinde yarattığı olumsuz etkilerini ortadan kaldırmada toksikoloji biliminin rolü, kongre teması olarak seçilmişti. Günümüzde kimyasal madde kullanımı hızla artmaktadır. Prof. Dr. Bensu Karahalil, Türk Toksikoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Veterinerler kan ağlıyor Türkiye'nin hayat damarlarından biri olan hayvancılığın ne hallere düştüğünü anlamak için veterinerlere kulak verilmesi gerekiyor. İşte size Türk Veteriner Camiası'ndan ibret dolu bir mektup. H 1 939 yılında 1 milyon ton olan dünya kimyasal madde üretimi bugün 400 milyon tona ulaşmıştır. Otuz bini çok sık olmak üzere 100 000 kimyasal; ilaç, tarım ilacı, kozmetik, gıda katkısı, ev kimyasalı ve endüstri kimyasalı olarak kullanılmaktadır. Bu kimyasalların insan sağlığı ve çevre üzerindeki zararlı etkileri konusundaki bilgiler 50 yıl öncesine kadar son derece sınırlı idi. Bu sınırlı bilgiye rağmen 1940'lardan sonra kimyasalların kullanımındaki hızlı artış başta akut ve kronik zehirlenmeler, kanser ve sakat doğumlar olmak üzere bazıları epidemi boyutunda çok sayıda trajik olaya yol açmıştır. Toksikoloji bilimi, toplum sağlığı ve çevreyi tehdit eden kimyasalların bu etkilerini ortadan kaldırmak veya mümkün olduğunca azaltmak için uğraşı veren bilimsel bir disiplin konumundadır. Ancak toksikoloji biliminin hızla gelişmesine karşın kimyasallar halen insan sağlığı ve çevre için tehdit oluşturmaya devam etmektedir. Tek bir örnekle konuyu açıklamak gerekirse; bugün en etkin kontrol edilen kimyasal madde grubu olan ilaçların doktor reçetelerine uygun olarak kullanım dozunda yol açtığı advers (toksisite) etkilerden dolayı yalnız ABD'de yılda 106 000 kişi ölmektedir (Lazarou J, et.al. JAMA 1998;279:12005). Bu rakam dikkate alındığında dahi, kimyasalların daha güvenli kullanılabilmesi için toksikologların önünde çok geniş bir araştırma ve çalışma alanı olduğu görülmektedir. Son yıllarda moleküler biyoloji, biyoinformatik, toksikogenomik ve farmakogenomik gibi alanlardaki gelişmelerden yararlanan toksikoloji, daha güvenli kimyasallara ulaşmada önemli adımlar atmıştır. Kongrede, insan sağlığı ve çevreyi tehdit eden toksikolojik etkenler, oluşturdukları hasarlar, bu hasarlardan korunmak için geliştirilen stratejiler ve teknolojiler 35 sempozyum konu başlığı altında sunulan 165 çağrılı tebliğ, 5 konferans ve 1105 poster tebliği ile tartışıldı. Kongredeki sunumlar hakkında ayrıntılı bilgiye “www.ict2007.org” web adresinden ulaşılabilir. Toksikoji kaynaklı sorunlar yönünden gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında büyük farklar söz konusudur. Örneğin Bangladeş’te içme suyunda arsenik kontaminasyonun yol açtığı kanser ve deri lezyonları milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir epidemi boyutunda iken, gelişmiş ülkelerde kontrol altında tutulan bu nedenle de azalan önemde bir konu niteliğindedir. Yine Hepatit C prevelansı yüksek olan Çin gibi ülkelerde gıdalardaki aflatoksin kirlenmesinin yaratacağı karaciğer kanseri riski gelişmiş ülkelere göre onlarca kat daha fazladır. Toksikoloji bilimindeki en son bilimsel ve teknolojik gelişmelerin izlenmesinin yanı sıra tebliğ sunanların dünyanın dört bir köşesinden, 78 farklı ülkeden oluşu, toksikoloji konusunda dünyanın tam bir fotoğrafının çekilmesi yönünden de kongreyi önemli bir konuma getirdi. Yetmiş sekiz ülkeden 1800 katılımcı ile gerçekleşen kongreye Türkiye'den de 16 araştırmacı katıldı. Türk katılımcılar için kongrenin bir diğer önemli yanı da başkanlığı 2004 yılından beri hocamız Prof. Dr. Ali Esat Karakaya tarafından yürütülen Uluslararası Toksikoloji Birliği'nin (IUTOX) bir organizasyonu olan bu kongrenin her aşamasında hocamızın etkinliğinin gözlenmesi idi. Kongre, Kanada Bilimsel Araştırma Kurumu (NRC) Başkanı Dr. Pierre Coulombe ve Prof. Karakaya'nın konuşmaları ile açıldı. Prof. Karakaya, toksikolojinin ve bu bilimin en büyük örgütü olan IUTOX'un önemini vurguladığı konuşmasında birliğin Dünyada gerçekleştirdiği faaliyetleri açıkladı. 52 ulusal ve bölgesel dernek ve 24. 500 üyeden oluşan bu birliğin bir üyesi de 180 üyeli Türk Toksikoloji Derneği'dir. Türk Toksikoloji Derneği'nden, Prof. Dr. Mümtaz İşcan'da Montreal'de yapılan IUTOX Genel Kurulu'nda IUTOX Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. CBT1064/22 10 Ağustos 2007 1. Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü (Rehberlik ve Psikolojik Danışma, Eğitim Psikolojisi, Ölçme ve Değerlendirme anabilim dalları), 2. Eğitim Programları Bölümü (Eğitimde Program Geliştirme, Karşılaştırmalı Eğitim anabilim dalları), 3. Eğitimin Kültürel Temelleri Bölümü (Eğitimin Sosyal ve Tarihi Temelleri, Güzel Sanatlar Eğitimi, Eğitimin Felsefi Temelleri anabilim dalları), 4. Eğitim Yönetimi ve Politikası Bölümü (Eğitim Yönetimi, Eğitim Ekonomisi, Yaşam Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi anabilim dalları). Fakültenin önerileri arasında, Ölçme ve Değer lendirme ile Yaşam Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Anabilim Dallarının da bölüm olması isteniyordu, ama daha ileride o da gerçekleşebilir. Bu arada belirtilmesi gereken önemli bir nokta, yeni bölümlerin yeni kadrolarla desteklenmesi, on yıl önce kaybedilen gücün yeniden kazanılması gerekliliğidir. İlgililerden ve yetkililerden bu konuda yardım ve destek bekliyoruz. Gerçekleşen bu yeni yapılanma, eğitim bilimleri adına, ülkemizde eğitim bilimlerinin durumu adına önemli bir gelişmedir. Bu gelişmenin sağlanmasında emeği geçen herkesi ve özellikle YÖK'ü kutlamak gerekir. er şeyi çözümsüzleştiren ve eline yüzüne bulaştıran bir bakanlık var ortada. Gıda kontrolü dendi, güya AB'ye uygun kanun çıkarıldı, ama tamamen içi boş ve uygulamada bir sürü karmaşa. Danıştay'ın iptal ettiği bazı maddeler sebebiyle çalışma izinlerini ve sicil belgelerini şimdi belediyeler veriyor. Hayvansal gıdaları (en riskli gıdalardır) kimin kontrol edeceği belli değil. Kanuna bu konuyla ilgili tek madde konmadı. Gıda kontrolleri ise kanunda sadece 4 yıllık fakülte mezunu dendiği ve meslek belirtilmediği için açık öğretim mezunları, makine mühendisleri, elektrik mühendisleri, inşaat mühendisleri gıda kontrolörü oldu. Şimdi sahada kontrolör olarak bunlar geziyor. Kesimhane ve kombinelerde 2 veteriner hekim çalışırken, yok efendim bir de akredite veteriner hekim olmalı ki devlet kontrolü olsun dediler. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Madem devlet gözetiminde olmalı, öyleyse mevcut 2 veteriner hekimin maaşını firmadan sen tahsil et ve veteriner hekim seninle muhatap olsun ama hayır illa üçüncü bir iş çıkacak ve işler sarpa sardırılacak olay kangrene dönüşecek. Politika bu! Veteriner fakültelerinin kalitesizliğini ve sayısının fazlalığını sorgulamadılar. Uzmanlık eğitimini açmadılar ve görüşlerini hiçbir zaman meslek örgütleriyle paylaşmadılar. Ortada veteriner hekimlere yapılmış özlük hakları konusunda çok büyük bir haksızlık var. Ancak Tarım Bakanlığı'nın politikası çözümsüzlük olduğu için o sorun da kangren olmuş durumda. Bir yılı aşkın bir süredir, eğitimi kendisinden 1 yıl aşağı olanlardan arazi tazminatı hariç 200.00 YTL az alıyor veteriner hekimler. 2000 yılından beri büyük baş hayvanları sisteme kayıt etmek için uğraşılıyor. Ancak ortada bir sürü küpesiz ve kayıtsız büyükbaş hayvan var. Suni tohumlama uygulamalarında ıslah ile melez ve cins sayısı arttırılacaktı, ortada fol yok yumurta yok. Şap aşılamalarını özele devrederek salgın hastalıklar kontrol altına alınacaktı. Özelden sonra aşı şişeleri (Kanunen yasak olmasına rağmen) Vatandaşların ellerinde cirit atıyor. Buna karşın ha bire fatura karşılığı aşılama makbuzu kesiliyor. Ortalık salgın hastalıktan, şap, kuduz, brucella, KKKA, tüberküloz, sarılıktan geçilmiyor. Kimse sorumluluğu üstlenip çözüme yanaşmıyor. Yurtiçi veteriner sağlık raporlarında karmaşa ve kargaşa devam ediyor. Sevk Merkezi diyerek bazı iller vatandaşa eziyet merkezleri kurmuşlar. Bu merkezler hayvanları kayıt altına alıp salgın hastalıkları kontrol altına almak için kurulmuş gibi gözükse de tam tersi işlev görerek, kaçak hayvan taşımacılığını körüklemektedir. Çünkü buralarda vatandaşa engelli koşu yaptırılmakta, 15.0030.00 YTL döner sermayeye makbuz kesilmektedir. Halbuki Tarım Bakanlığı'nın görevi çiftçiye ayağında hizmettir, vatandaşı ayağına getirip eziyet etmek değildir. Bakanlık genelge yayımlamış hayvan veya hayvan maddeleri sevkleri mümkün olduğunca mesai saatlerinde yapılacaktır, diye. Adam yazın sıcağında bu hayvanları nasıl yükleyecek, yola nasıl gidecek, bir çok hayvan telef oluyor. Özellikle arı nakilleri (Arılar karanlık olmadan kovana dönmezler) ve et nakilleri akşam saat 18.0022.00 arasında yapılmaktadır veya vatandaş sabah saat 3.004.00'te hayvanını yüklemektedir. Şimdi sen bu adam sabah saat 8.30'a kadar bekle öyle sevk verelim dersen, adam da her şeyi göze alır ve kaçak gider. Hayvanlar kaçak gidecekse sevk merkezi kurmanın ne anlamı var? Spot hayvan ilaçları ve kaçak hayvan ilaçları piyasada kol geziyor. Kılını kıpırdatan yok. Cezasını ise vatandaşlar, ülke tarımı ve hayvancılığı çekmektedir. Salgın hastalıklar sebebiyle sağlıklarından olarak vatandaşlar çekmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle