25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CBT1064/14 10 Ağustos 2007 Tam bir güngece döngüsünü uykusuz geçirmek insanı zorlar. İnsanlarda sinir sisteminin sürekli olarak uyanık kalması akıl hastalıklarına yol açar. 10 gün uyanık tutulan sıçanlar ölür. Tüm memeliler uyur.; 100 metre koşularında başlama işareti, ışık sinya sürüngenler ve kuşlar uyur; yunuslar gibi istemli soli ile değil tabanca ile verilir, çünkü beyin sese ışık luk alanlarda beynin bir yarıküresi uyurken, diğeri tan daha hızlı tepki verir. İnsanoğlu motor tepki uyanık kalır. Evrimsel trend gayet nettir; ancak uydünyasından, algılama (ne gördüğünü ve ne işittiği kunun ne işe yaradığı net değildir. Uykunun evrenselliği zamanı tükettiği ve uyuni belirtme) dünyasına geçtiği anda tablo değişir. Sıyanı savunmasız bir durumda bıraktığı halde çok ra farkındalığa geldiği zaman, gelen sinyalleri senkönemli bir görevi olduğunun kesin göstergesidir. ronize edebilmek için beyin çok büyük bir çaba harAncak uykunun işlevi konusunda ortaya atılan açıkcar, çünkü bunların her biri farklı hızlarda işlemden lamalarda bir görüş birliğinin sağlanmış olduğunu geçmek zorundadır. Bu süreci daha iyi anlamak için parmağınızı önü söylemek zor.. Şimdilik bu konuda üç popüler açıknüzde şaklatın. Ses sisteminiz, görme sisteminizden lama söz konusu. Birincisi uykunun onarıcı bir işlevi 30 milisaniye önce sesi işlemden geçirmesine karşın, olduğunu ve vücudun enerjisini yenilediğini, tazeleşaklamanın görüntüsü ile sesi sanki aynı anda olmuş diğini ileri sürüyor. Ancak uyku sırasındaki yüksek sinirsel faaliyetin sürmesi, bunun dışında başka bir şeylerin daha olduğunu işaret ediyor. İkinci kurama göre uyku, beynin mücadele etme, sorun çözme ve diğer kritik eylemleri gerçek dünyada uygulamadan önce, simülasyonlarını çalıştırmasını sağlıyor. Üçüncü kuram ise en fazla kanıtı olanuykunun öğrenme, anıları toparlama ve gereksiz ayrıntılardan kurtulma yolunda kritik bir rol oynadığını ileri sürüyor. Başka bir deyişle beyin uykuda önemli şeyleri bir kenarda biriktirip, gereksizleri çöpe atıyor. Son zamanlarda araştırmalar REM uykusu üzerinde odaklanıyor. Bilim adamlarına göre uykunun bu aşamasında anılar uzun vadeli belleğe dönüşüyor. Son günlerde üzerinde en fazla BİR AKSON KESİDİ Akson (mavi) denilen sinir hücresi uzantısından alınan bu kesitte, aksonu çevreleyen yağlı myelin yalıtım uzlaşılan kuram, uykuda tabakası (yeşil) görülüyor. Elektrik sinyalleri akson boyunca, bir myelinli kısımdan diğer myelinli kısma, at yeniden “oynatılan” billayarak yol alır. gilerin ilerde anımsandığı yönünde. Uyku, bu bakış açısına göre, çevirimdışı bir egzersizalıştırma gibi gelir. Çünkü beyin çok karmaşık bir düzeltme süreci sonunda, farklı duyular bilgiyi farklı sürelerde evresidir. Bir takım deneylerde, zor bir görev üzerinişlemden geçiriyor olsa dahi eşzamanlı olayları eş de çalışan deneklerin, uykudan sonra başarı oranlarının yükseldiği görülmüş.. zamanlı algılamanızı sağlar. Uyku düzeni travma ve hastalık nedeniyle bozuBeynin zamanı nasıl ayarladığına bir diğer örnek lan insanlar, uyku araştırmalarında çok önemli bulde, gözünüzü kırpıştırdığınız anda görmeniz gereken gulara kaynak oluşturuyor. 80 milisaniyelik karanlığa ne olduğu ile ilgilidir. Zamanla ilgili kesintisiz geçişler, beyninizin yaptığı bir düzeltmenin sonucudur. Ancak hasta bir beyin zaBEYNİN BİR KONUDA manlama sorununu çözerken hata yapabilir. Buna en UZMANLAŞMIŞ SİSTEMtipik örnek de disleksi hastaları ve dengesini kaybeLERİ, BİR DİĞERİ İLE NASIL dip sık sık düşme riski taşıyan yaşlılardır. TIPBEYİN 7) ZAMAN BEYİNDE NASIL BİR YOL İZLİYOR? işlemden geçirir. Yetişkin bir insanın beyni dünya haritasındaki ülkeler gibi çeşitli bölgelere ayrılmıştır. Sinirbilimciler beynin nasıl parçalara bölündüğüne akılcı bir açıklama getirdikçe, beyin ağının koku, açlık, acı, hedefe kilitlenme, sıcaklık, öngörü ve yüzlerce diğer görev arasında nasıl dağıldığını görebiliyoruz. Birbirinden tamamen farklı işlevlerine karşın bu sistemlerin birbirleriyle sorunsuz olarak, uyum içinde çalıştığı anlaşılıyor. Bugüne dek bunu nasıl başardığına ilişkin tatmin edici bir açıklama getiren olmadı. Ayrıca beynin bu bölgeler arasında nasıl eşgüdüm sağladığı da bilinmiyor. Beyinde atımların hızı dijital bilgisayarlardaki sinyal iletim hızının yüz milyonda biri düzeyinde. Örneğin bir insan sokakta karşılaştığı bir insanı tanıyıp tanımadığını anında anlarken, dijital bilgisayarlar yüz tanıma konusunda insanın çok gerisinde. Bu kadar yavaş atımları olan bir organ bu kadar hızlı nasıl çalışabiliyor? Bu soruya verilen en mantıklı yanıt, beynin paralel bir işlemci olduğu yönündedir; yani beyin çok sayıda işlemi aynı anda yürütebilir. Ayrıca beyin bu paralel işlemleri tek bir çıktı çatısı altında birleştirmeyi becerir. Bu beceri eşgüdüm sağlamak kadar önemlidir. Beyinde farklı sistemlerden gelen bilgilerin birleştiği özel, anatomik bir bölge yoktur. Tam tersi, uzmanlaşmış bölgeler birbirine bağlanarak, paralel bağlantılardan oluşan bir ağ oluştururlar. Bir şekilde bizim dünya ile ilgili oluşturduğumuz bütünleşik görüntü, bu karmaşık labirentten beslenir. Şaşırtıcı olan, bu geniş ağ konusunda çok az araştırma yapılmış olmasıdır. Bunun nedeni büyük bir olasılıkla beyni, dinamik bir ağ olarak değil de, derli toplu bir montaj hattı olarak görme eğilimidir. 10) BİLİNÇ NEDİR? 9) BÜTÜNLEŞİYOR? 8) BEYİN NİÇİN UYUR VE RÜYA GÖRÜR? Yaşantımızın en şaşırtıcı yönlerinden biri zamanımızın üçte birini uykuda geçirmemizdir. Yeni doğan bebekler bu sürenin iki katını uykuda geçirirler. Çıplak gözle bakınca beynin yüzeyi yapısal olarak aynıymış gibi görünür. Ancak faaliyetlerini ölçünce, farklı bilgi tiplerinin her bölgede farklı şekillerde işlendiği ortaya çıkar. Örneğin görme duyusunda, farklı bölgeler hareketi, kenarları, yüzleri ve renkleri Modern bilimin çözemediği problemlerinden biri de bilincin açıklamasıdır. Bunun tek bir olgu olmadığı artık biliniyor. Sinirbilimciler bilincin, beynin maddi malzemesinden kaynaklandığını düşünüyor, çünkü beyindeki en ufak bir değişiklik (ilaç alımı veya hastalık sonucu) öznel deneyimleri güçlü bir şekilde altüst edebiliyor. Sorunun merkezinde, kişinin yaşadığı öznel deneyimi oluşturan parçaların nasıl bir araya geldiği yatıyor. Belirli bir zaman aralığında, bazı aktif sinirsel süreçlerin bilinç ile ilişki kurarken, diğerlerinin kurmadığı biliniyor. Burada sorun, bu süreçler arasındaki farkı ortaya çıkartmaktır. Şimdi bilim adamları nöronal faaliyetin hangi özelliklerinin öznel deneyimlerdeki değişikliklerle uyum sağladığını anlamaya çabalıyor. Bilinç olgusunun altında yatan mekanizmanın çeşitli fiziksel düzeylerde yer aldığı görüşü giderek güçleniyor. Moleküler, hücresel, devresel veya daha tanımlanmamış bir düzeyde faaliyetini sürdüren bu mekanizma, ayrıca, bu düzeyler arasındaki ilişkilerin de bir sonucudur. Umut verici, ancak kesinleşmemiş bir görüşe göre, beynin yoğun geribesleme devresi, bilinç üretiminde çok önemli bir rol oynuyor olabilir. Yakın zamana kadar bilim adamları bilinç ile ilgili beyin bölgelerini teşhis etmeye çalışıyordu. Şimdi sıra ikinci aşamada: Bu bölgeler aralarında nasıl ilişki kuruyor? Bu da sinir bilimi zorlayan önemli bir soru. Reyhan Oksay Kaynak: Discover, Temmuz 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle