25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tıbbi Mikrobiyoloji: Üniversitelerde bilim Son yıllarda üniversitelerimiz tıp fakültelerinin, temel tıp bilimleri bölümlerinin pek çok anabilim dalı için olduğu gibi tıbbi mikrobiyoloji anabilim dalları için de ilan edilen tüm öğretim üyesi kadroları için “ tıp fakültesi mezunu olmak” koşulunun arandığı görülmektedir. Bilinçli bir tercihle biyoloji eğitimi almış ve mikrobiyolojide doktora yapmayı tercih etmiş bir öğretim üyesi olarak bu gidişi bilime aykırı buluyorum. Nedenlerini sıralamak isterim. Prof. Dr. Mine Anğ Küçüker, İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji, mkucuker58@yahoo.com Eğitim bilimlerinde yeni bir gelişme Prof. Dr. Cahit Kavcar, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi E CBT1064/21 10 Ağustos 2007 1. Bilindiği gibi Tıbbi Mikrobiyoloji, insan sağlığını ilgilendiren mikroorganizmaların bilgisidir. Bu kapsamda, özetlemek gerekirse, mikroorganizmaların biyolojik (genetik, fizyolojik, biyokimyasal, sitolojik) özellikleri, hastalıkların oluşmasında rol oynayan özel yapıları ve mekanizmaları (patojenite), bu mekanizmaların genetiği, çevresel faktörlerin mikroorganizmalar ve hastalık oluşum sürecine etkileri, bu mikroorganizmaların bu bağlamda insan organizması, diğer mikroorganizmalar, diğer canlılar ve cansız çevreyle etkileşimleri (mikrobiyal ekoloji), mikroorganizmaları kontrol altına alabilmenin yöntemleri (sterilizasyon, dezenfeksiyon ve antibiyotiklerle tedavi) ve bu yöntemlerle ilişkili olan mikrobiyal süreçler, yapılar, mikroorganizmaların bulaşma yolları ve infeksiyon hastalıklarında mikrobiyoloji tanı (tanısal mikrobiyoloji, diagnostik mikrobiyoloji, klinik mikrobiyoloji) yer almaktadır. Bu kapsamın açıkça gösterdiği gibi tıbbi mikrobiyoloji, tanısal mikrobiyolojiyi de içermesiyle uygulama alanına da sahip olan, bir temel bilimdir. 2. Üniversitelerin görev sıralaması eğitim, bilimsel araştırma ve kamu hizmetidir. Üniversiteleri üniversite yapan bilim üretmeleridir. 3. Gelişmiş Batı ülkelerinde tıp fakültelerinin mikrobiyoloji bölümleri “bir hastane laboratuvarı” olarak değil, bir üniversite birimi olarak ele alınıyor. 4. Mikrobiyoloji bölümleri, ülkemizde olduğu gibi rutin hasta hizmetleriyle ve rutin hizmetler sırasında elde edilen olağan bulguları aktaran ve böylece sonuç itibarıyla aslında sadece veri üreten yayınlarla değil, deneysel olarak kurgulanmış temel bilimsel, orijinal “araştırma” larıyla bilime öncülük ediyor. 5. Kaldı ki bu temel bilimsel araştırmaların sonuçlarını uygulayarak buldukları tanı yöntemleriyle rutin mikrobiyoloji tanıda da yeniliklere imza atanlar da bu nedenle onlardır. 6. Bilimin sadece uygulanmadığı, asıl önemlisi üretildiği bu ülkelerde diğer tüm bilimler gibi mikrobiyolojinin de başka bilim alanlarıyla iç içe olduğu ve bu iç içeliğin giderek artmak zorunda kaldığı iyi bilinir. Zira mikroorganizmalara ait yeni bilgilere ulaşmak, yeni bilgiler üretmek için başka dallara (genetik, moleküler biyoloji, moleküler mikrobiyoloji, sitolojik mikrobiyoloji, biyokimya, fizyoloji gibi) ait teorik ve yöntemsel bilgilere gereksinim vardır. 7. Bu multidisipliner bilgi gerekirliliği farklı alanlarda eğitim almış bilim insanlarını da gerektirir. Bu nedenle, bu ülkelerin tıp fakültelerindeki mikrobiyoloji bölümlerinde, bilimsel bir kurumun tanımına ve doğasına tamamen uyar biçimde, sadece hekimler değil başka dallardan da akademisyenler vardır. Bu bilimin gereğidir. Eğer tıp fakülteleri sadece hasta hizmeti veren donanımlı hastaneler olarak görülmüyorsa, ülkemizde de bilimin doğasının gerekleri uygulanmalı ve adı “Tıp Fakültesi” olan bu “akademik” kurumların “bilimsel” birimlerine akademik kadro için sadece “hekim” aramaktan vazgeçilmeli, bu kurumlarda bilim üretimine yönelik planlı bir kadrolaşmayla uygun her bilim dalından “bilim adamı” istihdamı zorunluğunun bilincine varılmalı. 8. Ülkemizde uygulandığı üzere tıp fakültesi mezunlarının akademik kadrolara müracaatları için sadece ihtisas yapmış olmaları yetmektedir. Bu dünyadaki belki de tek uygulama örneğidir. İhtisas, fakültelerde ve devlet hastanelerinde yapılıyor ve dünyanın kabul ettiği bir akademik derece değildir. Doktora ve ihtisas farklı amaçlar, hedefler ve dolayısıyla farklı eğitim süreci ve içeriklerine sahiptir. Akademik kimliği kanıtlayan “doktora”dır. 9. Ülkemizde “doktora” yaptırılmayan Tıbbi Mikrobiyoloji anabilim dalları vardır. İhtisas ve doktora akademik kariyerin ilk adımı anlamında eşit sayıldığı için bu anabilim dallarında ihtisas verilmekle yetinilmekte. Bu uygulama ve bu anabilim dallarına sadece hekimlerin alınması isteği birlikte değerlendirildiğinde, Tıbbi Mikrobiyoloji anabilim dallarının varoluş nedenlerinin bilim üretme değil, sadece rutin tanı laboratuvarının işletilmesi olarak algılandığını gösteriyor. Çünkü ihtisas, bilimsel araştırma yapma yetkisi değil rutin tanı laboratuvarını yönetme yetkisi verir. 10. Bunun yanı sıra, ülkemizde pek çok tıp fakültesinde mikrobiyoloji anabilim dalında doktora yaptırılmakta ve doktora programına tıp mezunları dışında, tüm dünyada olduğu gibi, başka uygun fakülte mezunları da başvurabiliyor. Ancak hem ihtisas ve doktoranın eşit sayılması hem de tıp fakülteleri mikrobiyoloji anabilim dallarının akademik kadrolarına sadece tıp mezunlarının alınması, bu anabilim dallarında doktora verilmesini de anlamsızlaştıracak, bu anabilim dallarını bilimsel, akademik kimliklerinden tümüyle uzaklaştıracaktır. AB sürecine uygun olarak üniversitelerimiz için gerçek anlamda bir reforma gereksinimi olduğunun bilincinde olan ve bu amaca uygun planlamalar yapmakta olan Yüksek Öğretim Kurulu'nun bu görüşleri değerlendireceğine inanıyorum. ğitim bilimleri, bütün dünyada ayrı ve kendine özgü bir sosyal bilim alanıdır. Türkiye'de 1965 yılında, Ankara Üniversitesi’ne bağlı bir Eğitim Fakültesi'nin açılmasıyla, eğitim bilimleri üniversiter bir disiplin olarak kurumsallaşma sürecine girdi. Fakültenin Kuruluş yasasında amaçları ve işlevleri şöyle belirlendi: 1. Eğitim sorunlarının bilimsel olarak çözümlenmesine ve Türk Milli Eğitim Politikası’nın gelişimine katkıda bulunmak. 2. Öğretmen okullarına meslek dersleri öğretmeni yetiştirmek. 3. Üniversite öğrencilerinden ileride öğretmen olmak isteyenlere öğretmenlik sertifikası vermek. 4. Mevcut öğretmen ve idarecilerin kendi uzmanlık alanlarının zaman içindeki gelişmesine paralel olarak hizmet içi yetiştirilmeleri ve bu yetişmenin belirli bir düzene bağlanmasına yardım etmek. 5. Eğitim bilimlerindeki modern gelişmelerin ortaya çıkardığı çeşitli uzmanlık alanlarına (rehberlik, program geliştirme, planlama, ölçme ve değerlendirme, halk eğitimi, özel eğitim vb.) eleman yetişEğitim bilimleri, tirmek. eğitime bilimsel Eğitim bilimleri, eğitime bilimsel çöçözümler arama, zümler arama, eğitim uzmanı gibi kavramlar ülkemizde yeni olduğu için, mezunlar ilk eğitim uzmanı gibi yıllarda Milli Eğitim sistemi içinde yer bulkavramlar ülkemizmakta güçlükler çekti. Ama yoğun uğraşılade yeni olduğu için, rın sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinde uzman ve uzman yarmezunlar ilk yıllardımcısı kadroları oluşturuldu. 1970 1984 da Milli Eğitim sisyılları arasında durum giderek oturdu, düzeltemi içinde yer buldi. makta güçlükler 1982 yılında YÖK'le birlikte, temel işlevi yalnızca öğretmen yetiştirmek olan eğiçekti. tim fakültelerinden ayrılmak için, fakültenin adı Eğitim Bilimleri Fakültesi oldu. Kuruluş yasasıyla belirlenen amaç ve işlevlerini çok yönlü ve çok boyutlu olarak yerine getirmeye çalıştı Fakülte. Bu arada, yürüttüğü çeşitli programlardan binlerce mezun verdi, çok sayıda öğretim elemanı, yönetici, eğitim uzmanı ve uzman yardımcısı yetiştirdi. Kuruluşundan 1997 yılına kadar geçen otuz yılı aşkın süre içinde, Ankara Üniversitesi’nin ilgili fakülteleri ile işbirliği yaparak ortaöğretime öğretmen yetiştirme görevini de yürüttü. Öğretmen okullarına meslek dersleri öğretmeni yetiştirdi. Okul yöneticileri ve öğretmenler başta olmak üzere, eğitim bilimleriyle ilgili çeşitli sertifika programları ve hizmet içi eğitim programları yürüttü. Bu arada 250 kadar bilimsel yayın yaptı, düzenli olarak yayımlanan bilimsel bir fakülte dergisi çıkardı. Eğitim fakültelerinin YÖK'çe yeniden yapılandırılması amacıyla 1997 yılında ortaya çıkan düzenlemede olumsuz yönde en çok etkilenen kurum Eğitim Bilimleri Fakültesi oldu. “Eğitim bilimci” yetiştirmeyi sağlayan bölümler ve lisans programları kapatıldı, akademik kadrolar azaltıldı veya tamamen kaldırıldı. Öğretmen yetiştiren yeni bölümler ve programlar açıldı. Fakülte ve kapatılan bölümler, öğretim elemanı ve gelişme bakımından büyük kayıplar verdi. İşte bu yanlışlık, eğitim bilimlerini geri plana atma, bir anlamda yok sayma yanlışlığı, 11 Temmuz 2007 tarihinde yine YÖK tarafından düzeltildi. YÖK Genel Kurulu’nca kabul edilen yeni yapılanmaya ve edindiğimiz bilgiye göre, Fakültenin eğitim bilimleriyle ilgili yeni dört bölümü ve anabilim dalları şöyledir: TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle